Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyalmedya hesabından “Cumhurbaşkanının hukuku” başlıkla bir yazı paylaştı. Cumhurbaşkanı “Ülke lideri” olarak tanımlayan Uçum şu ifadeleri kullandı:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildiğinde parlamenter sistemden farklı olarak Cumhurbaşkanı sadece “Devletin başı” olarak tanımlanmadı. Cumhurbaşkanına Devlet Başkanı sıfatı da verildi.
Düzenleme şöyledir: Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder (Any. m. 104/1. ve 2. f.).
Buna göre Cumhurbaşkanı sadece devletin başı değil, DEVLET BAŞKANIDIR. Özcesi Cumhurbaşkanı hem Halkın (Cumhurun) Başkanıdır hem de Devletin Başkanıdır. Diğer deyişle “Halkın İradesi Devlete Egemen” olmuştur.
Bunun sonucu Anayasa tarafından Anayasanın uygulanması ile tüm devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin etme görevi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Eski sistemde Cumhurbaşkanının sadece “gözetme” başka bir ifadeyle nezaret etme görevi varken şimdi “temin etme” yani icrai bir görev söz konusudur.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, yürütme görevinin yanı sıra yasamaya da yargıya da düzenli ve uyumlu çalışma konusunda perspektif sunma görevine ve yetkisine sahiptir.
Ayrıca Cumhurbaşkanı milli güvenlik politikalarını belirler, TBMM adına Başkomutanlığı temsil eder. Yani Cumhurbaşkanı aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verme yetkisi vardır (Any. m. 104/13, 14 ve 15. f.).
Anayasaya göre hem Halkın Başkanı, hem Devlet Başkanı hem de Başkomutan olan Cumhurbaşkanı aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder (Any. m. 104/2. f.).
Zaman zaman ifade ettiğimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ülke Liderliği rolünün anayasal dayanağı bu hükümlerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra da Cumhurbaşkanı seçilecekler sadece bir mecranın siyasi lideri ve devletin yürütme organının görevlisi ve yetkilisi değil Ülke Lideri olma sorumluluğunu da üstlenecektir. Çünkü anayasal olarak diğer ad ve sıfatların yanısıra Türkiye Cumhuriyetini temsil etmenin ve Devlet Başkanı olmanın hukuki, siyasi ve sosyal sonuçlarından en önemlisi Ülke Lideri sorumluluğuyla hareket etmektir.
Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün organlarını anayasal sınırlar içerisinde yönlendirebilme yetkisi olan, halkın yüzde elliden fazla oyuyla seçilmiş ve Ülke Liderliği sorumluluğuna da sahip Cumhurbaşkanına saygı gösterilmesi:
Birincisi halkın genel iradesi olan milli iradeye saygıdır.
İkincisi halkın demokratik iradesi olan seçmen iradesine saygıdır.
Üçüncüsü Devlete saygıdır.
Dördüncüsü bundan sonra hangi mecradan seçilirse seçilsin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevini üstleneceklere saygıdır.
Beşincisi ve en önemlisi Anayasal Düzene uymanın bir gereğidir.
Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına saygıyı aktüel siyasetin iç çekişmeleri üzerinden değil ‘Devletin Genel İşleyişi’ üzerinden değerlendirmek gerekir. Hukuken ve siyaseten doğru olan Cumhurbaşkanına saygıyı heryerde göstermektir.
Cumhurbaşkanının yürütme görevi ve yetkisine binaen yürüttüğü faaliyetlere ve pratiklere yönelik elbette eleştiri yapılabilir. Bu demokrasinin ve demokratik siyasi rekabetin gereğidir. Ancak eleştiri hakkının sınırlarının dışına çıkarak saygısızlık, küfür, hakaret gibi hukuk dışı yollara sapmak asla kabul edilemez. Bunları yapanlar da teşvik edenler de hesabını hukuk önünde ve halk nezdinde mutlaka verir.
Sonuç olarak Anayasal açıdan Cumhurbaşkanı konumu; Türkiye Cumhuriyetini ve Milletin birliğini temsil etmesi, Devlet Başkanı ve Başkomutanlık sıfatlarına sahip olması sebebiyle sadece yürütme görevi ve yetkisi (hükümet veya iktidar) olarak görülemez. Cumhurbaşkanının hukuku bunların tamamından oluşur.
Her vatandaşın, tabi ki eleştiri hakkı baki kalmak kaydıyla, Anayasal hükümlerle tayin edilmiş Cumhurbaşkanının hukukunu koruması ve saygı göstermesi, anayasal bir ödevdir ve vatandaşlık bağının gereğidir.
Independent Türkçe