Son dakika golü yediğinde, tekrarlayan migren ağrısı gibi aynı sancıları yaşamaya başladı Fenerbahçe camiası. Tanıdıktı bu sancılar fakat yine de tedirginlik ve kırılganlık yaratıyordu.
Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'dan farklı olarak, daha fazla ve daha farklı yaşıyor krizlerini.
Rakiplerine göre, şampiyonluktan daha uzun süre uzak kalan Fenerbahçe, yaklaşık 12 yıldır da Şampiyonlar Ligi müziğini duymadı.
Bu yüzden, şampiyonluk baskısı ve taraftarın beklentileri, yönetimin üzerinde stres yaratıyor.
Bu da yönetimin, sağlıklı karar almasını engelliyor ve bazen de taraftar gibi düşünmesine sebep oluyor.
Her sezona yeni bir umutla başlayan camia, haftalar ilerledikçe de kaygı seviyesi artan ve fobileri ortaya çıkan bir kulübe dönüşüyor.
Sürekli bir karşı taraf yaratıp, enerjisini gerçekler yerine, başka yerlere harcıyor.
Rakip bazen yayıncı kuruluş, bazen hakemler, bazen federasyon, bazen ezeli rakipler, bazen de camia içinden kişiler oluyor.
Sorun bazen harcama limitleri, bazen de yayıncı kuruluşta çalışan biri oluyor.
Ve bu süreçlerde, kulübe yakın ve buradan kendine anlam yükleyen gerek sosyal medya hesapları, gerekse medyanın bir bölümü, bir propaganda makinesi gibi çalışıyor.
Sonuç olarak da kaybediyor camia. Çünkü bu süreçlerde, daha çok hata yapılıyor.
Geçmişin yarattığı kırılganlık, geleceği esir alıyor
Rakiplerinden farklı olarak, kendi krizlerini yaratan bir kulüp Fenerbahçe.
Teknik adam seçimi, transfer hataları ve psikolojik kırılımları, daha çok kendi yarattığı durumlardan kaynaklanıyor.
Mesela Vitor Pereira'nın oyun dizilişi ve sürekli rotasyon tercihleri, bu senenin ratingi oldu futbol kamuoyunda.
Öyle ki taraftar bile tribünden dörtlü oynaması gerektiğini bağırıyor Portekizli teknik adama.
Çünkü geçmişten gelen plan ve sürdürülebilir bir çalışma olmadığından, güven sorunu ortaya çıkıyor doğal olarak.
Ve sonrasında, yönetim istifa sesleri ile panik havası sarıyor Kadıköy semalarını.
Vitor Pereira, sürekli farklı 11'lerde, farklı orta saha ve farklı hücum oyuncuları ile net bir oyun kimliği yaratamamış durumda.
Uyumsuz tercihler ile üretkenlik açısından sorunlar yaşatıyor takımına ve camianın güvenini aşındırıyor.
Fakat yine de Vitor Pereira'nın hataları, kulübün ortaya koyduğu plansızlığın bir devamı aslında.
Fenerbahçe'de, sürdürülebilir kadro yönetimi sağlanamıyor
Ali Koç döneminde Fenerbahçe, 4 yılda her yıl farklı bir teknik adamla sezona başladı,
Mesela ilk yılı olan 2018 -2019 sezonundan sadece 4 oyuncu, bugün hala Fenerbahçe kadrosunda bulunuyor. Berke Özer, Ferdi Kadıoğlu, Muhammed Gümüşkaya ve Serdar Aziz.
Yine bu süreçte, gelen-giden 120'den fazla oyuncu sirkülasyonu oldu Fenerbahçe'de.
Bu sirkülasyon da sürdürülebilir kadro yönetimi ve oyun kültürü oluşmasını engelliyor.
Gelen her hocanın farklı oyun ve diziliş anlayışı da buna eklenirse, oldukça kaotik bir durum ortaya çıkıyor.
Mesela Erol Bulut'un oyun anlayışı ile aynı sezon teknik adamlığı devralan Emre Belezoğlu'nun oyun anlayışı ve dizilişi farklıydı.
Emre Belezoğlu'ndan sonra gelen Vitor Pereira'nın, diziliş ve oyun bakış açısı ise ikisinden de tamamen farklıydı.
Örneğin, geçen yıl yapılan 21 transferin nasıl ağır bir yük ve kadro şişkinliği yaptığı ortada.
Mesela Vitor Pereira geçen yıl olsa, 21 transferin yarısından fazlasının, transfer olmasını istemeyecekti belki, Mesut Özil de dahil.
Fenerbahçe'nin yolu, rakiplerine göre daha dikenli
Artık futbol, kadro mühendisliği ile ince işçilik istiyor ve yapılan yanlış mühendislikler, çürük yapılar çıkartıyor maalesef. Ve böyle yapılardan da oyun üretilmesi, kolay olmuyor.
Fenerbahçe'de, saha içi sorunların kaynağı olan plansızlık ve edilgenlik hali devam ediyor. Sezon başında mecburen tercih ettiği teknik direktörünün, yaratıcılığına ve becerilerine mahkûm şimdilik.
Çünkü bir sistemi ve oyun kültürü olmadığı için gelen teknik direktörler, bunu işleyip yorum katmıyor. Ve futbol takımı, edilgen bir yapıya dönüşüyor.
Ve şimdi Vitor Pereira, üçlü mü oynar, çok fazla rotasyon mu yapar, sürekli birbirine uyumsuz hücum oyuncuları mı kullanır, Mesut Özil ile arasında sorun mu çıkar ya da geçen senenin havalı transferleri İrfan Can ve Mert Hakan Yandaş'ı mı unutur, bunların hepsi soru işareti.
Ya da şişirilmiş kadro yapısına eklediği Rossi, Meyer ve Crespo'dan yüksek verim mi alır, bilinmez.
Rakiplerine göre daha dikenli Fenerbahçe'nin yolu.
Ve bu dikenler, sadece şampiyonlukla temizlenmeyebilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish