Irak Kürdistan Bölgesi’nin (IKB) ilk Oluşumlardan Sorumlu Bölge Bakanı ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) Merkez Yürütme Üyesi Aydın Maruf, dini ve etnik hakların korunması ve özgürlüklerin verilmesi konusunda Irak Kürdistan Bölgesi ile Irak hükümeti arasında belirgin fark olduğunu bunun söylemde değil pratikte de görüldüğünü belirtiyor.
IKB Parlamentosu’nda, 2015’te kabul edilen dini ve azınlık hakları yasasının tam olarak uygulanmamasını, IŞİD’le savaşı, mali kriz ve son olarak Kovid-19 salgınının ortaya çıkmasına” bağlayan Maruf, ülkede bileşen haklarının korunması gerektiğini vurguladı.
Türkmen Bakan Maruf, Irak Anayasası’nın 140. Madde kapsamındaki tartışmalı bölgeler arasında yer alan Musul’un Şengal (Sincar) ilçesinde, İran destekli “Haşdi Şabi ve PKK varlığının” güvenliğin sağlanmasında ciddi engel olduğunu belirterek, “PKK’nın bu bölgede varlığı Telafer, Musul ve Irak Kürdistan Bölgesi’ne tehdittir” diyor.
Maruf, Bağdat-Erbil arasında geçen yıl imzalanan ve halen hayata geçirilemeyen Şengal (Sincar) Anlaşması’nın hayata geçirilmesinin Bağdat’ın sorumluluğunda olduğunu söylüyor.
Kürt ve Türkmen ilişkilerine dair ise Aydın Maruf, “Kürt kardeşlerimizle önemli diyaloglara sahibiz, geçmişte olan sorun ve çekişmelerin hepsi de geçmişte kaldı” sözlerini kullandı.
ITC’de son gelişmelere değinen Maruf, her siyasi partide yaşanan değişimlerin parti içinde de geçerli olduğunu söyledi.
IKB’nin ilk Oluşumlardan Sorumlu Bölge Bakanı Aydın Maruf, Irak Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’ndaki makamında Independent Türkçe’nin gündeme dair sorularını yanıtladı…
2019 yılında bir Türkmen olarak 9’uncu hükümet kabinesinde Irak Kürdistan Bölgesi’nin ilk Oluşumlardan Sorumlu Bölge Bakanı olarak atandınız. IKB’de tüm dini ve etnik azınlıkların durumu ve çalışmalarınız ne düzeydedir?
Evet, gerek Irak gerekse Irak Kürdistan Bölgesi’nde bu görev ilk bizim hükümetimizde oldu. Bu elbette zamanlama açısından da çok iyi ve cesaret verici bir karar olmakla birlikte, buradaki dini ve etnik haklarının korunmasıyla önemli bir bakanlık olmuş oldu. Irak Kürdistan Bölgesi’nin 9’uncu kabinesinde böyle bir bakanlığın kurulması dini ve etnik grupların haklarını savunulduğu ve savunulacağı anlamına geliyor. Göreve geldiğimizden beri de yapılan tüm çalışmalar bu amaç doğrultusunda olup, tüm etnik ve dini oluşumlara destek olunmuştur.
Aslında azınlık dediğimizde bunu dini ve etnik olarak daha detaylı bakmamız gerekiyor. Çünkü Oluşumlardan Sorumlu Bakanlık olarak özellikle ilk çalışmalarımız Türkmenler ve Hristiyanların (Kildani/Aşuri/Süryani) haklarını korumaktır. Bunların dışında diğer dini azınlıklar, Kakayiler, Şebekler, Mendailer, Feyliler, Zerdeşt ve Ezidilere yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şimdiye kadar da görevimizi en iyi şekilde yerine getirerek, ayırım yapılmaksızın onları Irak Kürdistan Bölgesi’nde temsil etmektir. Bu çerçevede tüm bölge, ilçe ve kasabaları ziyaret ettik. Yaşadıklarını yerinde gördük. IKB’de gördüğümüz manzara gerçekten de birlikte yaşama kültürüne bir örnektir.
Bakanlığın ilk olması da ilk tecrübe anlamına geliyor. Günlük çalışmalarımızda da etnik grupların siyasi taraf ve kuruluşlarıyla eğitim ve kültür alanlarında taleplerini dinliyor ve takip ediyoruz. Kültür Divanı’ndan kitap ve broşürleri, projeleri, sorunları parlamentoya taşıma gibi bir takım çalışmalar yapıyoruz. Temennimiz ileride sadece Irak Kürdistan Bölgesi ile kalmayıp, Irak’ta da böyle bir bakanlık olsun.
“2015 yasasının tam olarak uygulanmamasının nedeni; IŞİD terörü, mali kriz ve Kovid-19 salgını”
IKB Parlamentosu’nda, 2015’te dini ve azınlık haklarını içeren kanun oy birliğiyle kabul edildi. Bileşenler yasasının öncelikli maddesi etnik ve dinsel tüm bileşenlerin kendi dil, inanç ve kültürleri doğrultusunda eğitim alma ve etkinlik yapma hakkını veriyor. Ancak yasa tam anlamıyla hayata geçirilmedi, bunun nedeni nedir?
“Araplar, Kürtler, Türkmenler ve Hristiyanlar (Kildani/Aşuri/Süryani)” Irak’ın dört ana unsuru; olarak kabul ediliyor. Burada da (IKB) daha fazla hak talep eden dini azınlıklar var. Bu azınlıkların talebi daha çok dini, eğitim, sosyal ve kültürel haklardır. Bunlar çok normal ve yerinde haklardır. 2015 yılı 5’inci Maddesinin 5.bendinde 9 maddelik etnik ve dini hakları içeriyor. Bu yasanın fiilen aktifleşmesi gerekiyor. Örneğin; Bahailerin resmi olarak dini nikâh kıyamama sorunları var. Bu ve buna benzer sorunları bize iletildi, bu konuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki günlerde bu maddeyi tam anlamıyla hayata geçirmeye çalışacağız. Bu yasanın mutlaka tamamının aktifleşmesi gerekiyor.
Şimdiye kadar bu yasanın tam olarak uygulanmamasının nedeni ise; gerek IŞİD terör örgütü, gerek mali kriz ve son olarak Kovid-19 salgınının ortaya çıkması nedeniyle tam olarak uygulanamadı.
IKB’deki azınlık ve etnik gruplara ait dini mekânların restore edilmesine yönelik çalışmalar ne durumdadır? Yakın zamanda Türkmen mezarlığının ve Ezidilere ait kutsal mekânların restore edilmesinden söz ediliyor…
Evet, genel anlamda Türkmen ve Hristiyanların dini mekânlarının restoresinin yanı sıra Ezidilerin özellikle Laleş Tapınağı’nın restore edilmesi gündemimizdedir. IŞİD terör örgütünden dolayı bölgelerini terk etmek zorunda ve kaldılar ve zor şartlarda yaşıyorlar.
Genel güvenlik tehditi, son dönemlerde PKK’nın tehdidinden dolayı bölgelerine dönemiyor. Bölgelerine dönme projesi üzerinden duracağız. Mevcut durumda bölgelerin iyileştirilmesiyle kendi topraklarına dönmesi tüm taraflar için en iyisidir. Bunun çözülmesi için siyasi, mali ve güvenlik sorunlarının çözülmesi gerekiyor.
“Irak Kürdistan Bölgesi, etnik ve dinsel grupların haklarını verme konusunda daha çok öndedir”
Irak ile IKB yönetimleri arasında dini ve etnik hakların kazanılması konusunda karşılaştırıldığında belirgin farklılıklar nelerdir?
Tabii, karşılaştırma geçmişten bugüne kadar da yapılıyor. Belirgin farklar var. Şimdi Irak Kürdistan Bölgesi Hükümetinde Oluşumlardan Sorumlu bir Bölge Bakanlığı var. Bakanlar Kurulu dışında ayrıca bu bakanlık için bina inşaatı var yakın zamanda çalışmalar yapıldı. Bakanlar Kurulunda hem Türkmen hem Hristiyan bakanlar var. Bunların yanı sıra Erbil ile Bağdat arasında karşılaştırma yaptığımızda Irak Kürdistan Bölgesi, etnik ve dinsel grupların haklarını verme konusunda daha çok öndedir. Bu da sözde değil, pratikte görünüyor.
Irak hükümetinin hâkim olduğu bölgelerde, Kerkük, Musul, Telafer, Şengal gibi bölgelerde yaşayan etnik ve dini grupların birçok sorunları var. Sorunlar halen çözülemedi. O bölgedeki vatandaşlar bunu sürekli dillendiriyor. Siyasi olarak Irak hükümeti gerek Türkmen gerekse diğer etniklere daha fazla hak verilmesi gerekiyor. Irak Anayasası’na göre söz konusu hakları vermesi gerekiyor.
“Şengal’de güvenliğin sağlanmaması, Telafer, Musul ve Irak Kürdistan Bölgesi üzerinden tehdit”
Şengal’de bilindiği üzere Haşdi Şabi ve PKK’ya bağlı çatı gruplarında bulunduğu silahlı gruplar bulunuyor. Bu gruplar söz konusu bölgelerde azınlıkların menşe bölgelerine dönmesinin önündeki engellerden kabul ediliyor. Geçen yılın ekim başında BM gözetiminde Bağdat-Erbil arasında imzalanan Şengal Anlaşması (Sincar) halen hayata geçirilmedi. Anlaşma neden hayata geçirilemiyor?
Öncelikle bölgede bulunan her yasadışı örgüt azınlıklara tehdittir. Erbil - Bağdat arasında imzalanan Sincar Anlaşması var. Anlaşma gereği bölgenin silahlı örgütlerden temizlenerek, yasal güvenlik güçlerinin bölgede konuşlanması gerekiyor. Evet, uzun süre geçmesine rağmen de anlaşma halen uygulanmadı. Anlaşmanın uygulanmaması özellikle Ezidi kardeşlerimizin dönmesini engelliyor. Bugün yüzlerce Ezidi kardeşimiz Duhok ve çevresinde halen kamplarda yaşamak zorunda kalıyor. Bölgelerine dönememesi demek demografik yapının değiştirilmesi anlamına da geliyor. Anlaşmanın uygulanması Irak hükümetinin sorumluluğundadır. Şengal’de güvenliğin sağlanmaması demek, Telafer, Musul ve Irak Kürdistan Bölgesi üzerinden tehdit oluşturmuş olur.
“Mevcut durumda Irak Kürdistan Bölgesi ile Türkiye ilişkileri zirvededir”
Erbil-Ankara ilişkilerini nasıl görüyorsunuz ve nasıl bir ivme kazanacağını düşünüyorsunuz?
Irak’ta Türkmenler olarak her zaman amacımız gerek siyasi gerek, sosyal ve kültürel olarak Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesi arasında ilişkilerin iyi olmasıdır. İyi olmasını da destekliyoruz. Türkiye Cumhuriyet Ortadoğu’da önemli bir devlettir. Diplomasi, eğitim, kültürel, sağlık, teknoloji ve birçok alanda oldukça gelişmiş bir ülkedir. Burada yaşayan mazlum toplumlara her zaman sahip çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti gerek TİKA, gerek AFAD ve gerek Kızılay aracılığıyla özellikle ülkede 2014 yılında IŞİD savaşıyla birlikle yaşanan iç göçte IKB’ye yerleşen tüm bileşenlere insani yardımlarını esirgememiştir. Mevcut durumda da Irak Kürdistan Bölgesi ile Türkiye ilişkileri zirvededir. Irak Kürdistan Bölgesi için de Türkiye önemlidir. İlişkiler karşılıklı olarak iyi ve güzel bir şekilde sürmeye devam ediyor.
“Her siyasi partide yapılan değişiklik bizde de yapıldı”
Gelelim Merkez Yürütme üyesi olduğunuz partiniz Irak Türkmen Cephesi’nde (ITC) son gelişmelere. Yakın zamanda kongreye gidilmeden, genel başkan değişikliğine gidildi. Bu değişiklik planlanmış mıydı, yoksa aniden verilen bir karar mı? Nitekim sizin de bildiğiniz gibi yaşananlar farklı iddiaların ortaya atılmasına neden oldu…
Her siyasi partide değişimler olduğu gibi bizim de kurumumuzda değişiklik oluyor. Irak Türkmen Cephesi olarak bu değişimleri normal görmek gerekir. İdari bir değişimdir. Parti yürütme kurulu içerisinde ittifakla yapılan bir değişimdir. Yani eski genel başkanımız Sayın Erşad Salihi ile yeni genel başkanımız Hasan Turan Bey ile yapıldı. Hasan Bey, parti başkan yardımcımızdı. Parti içerisinde kolları ve teşkilatlanmayı güçlendirmek için yapıldı. Arkadaşlarımızdan Hüseyin Turan Bey ITC başında Türkmeneli bölgesinde parti siyasetini genel anlamda yürütüp daha fazla güçlendirmeye çalışırken, Erşad Salih Bey, milletvekilliği olarak Bağdat’ta Türkleri, ITC’yi temsil etmektedir. Değişikliği de bu şekilde belirtmek gerekir. Her siyasi partide yapılan değişiklik aslında…
Kongreye gidilmeden bir anda değişikliğe gidilmesi kafalarda karışıklığa neden oldu…
En fazla kongre yapan Irak Türkmen Cephesi aslında. 26 yıldır kurulan bir parti olarak, bazı siyasi partilerle mukayese edersek, 26 yılda üçü Erbil, üçü Kerkük’te toplam 6 kongre yapıldı. En son kongreyi de 2018 yılında yaptık.
Partideki son değişiklikle Şii ve Sünni iki yeni genel başkan yardımcısı da belirlendi. Erbil’den bir başkan yardımcısının seçilmemesi ortak alınan bir karar mı?
Neticede ITC’nin iki genel başkanı var. Geçmişten günümüze bu şekilde devam etmiştir. Bu dağılım bölge ve mezhep esası üzerine kuruldu. Bizim de Erbil olarak öyle bir talebimiz olmadı. Ama IKB’de siyasi, teşkilatlanma ve manevi olarak çok önemli bir bölgedir. Seçilen arkadaşlarımız bizi de temsil ediyor. İleri de belki böyle bir öneri veya bir talep olabilir…
Türkiye tarafından açık bir şekilde desteklenen bir Türkmen partisisiniz. IKB’deki farklı siyasi partilerle ilişkileriniz nasıl?
Şimdi burada (IKB) olan Türkmenlerle ilişkimiz çok iyidir. Bölgede en aktif siyasi parti olarak, demokrasiye, insan haklarına inancımız çoktur. Türkmen partileri dışındaki siyasi partilerle hem parlamentoda hem de hükümette birlikte çalışıyoruz. Ayrıca Erbil’de de tüm siyasi partilerle istişare toplantıları yapıyoruz. Genel anlamda siyasi, diplomasi olarak ilişkilerimiz çok iyi ve aramızda sıkıntı yoktur.
“ITC, Türkmenlerin gerçek temsilcisi ve siyasi bir muhatap olarak görülüyor”
Partiniz özellikle son birkaç yıldır genel faaliyetlerde yelpazesini genişletmiş gözüküyor…
ITC Türkmenlerin önemli bir siyasi partisidir. Türkmenleri çok iyi temsil eden bir siyasi partisidir. Çoğunluk, ITC’yi gerek dış gerekçe iç arenada Türkmenlerin gerçek temsilcisi ve siyasi bir muhatap olarak görüyor. Bu da bizim için önemlidir. Irak ve bölgede Türkmenlerin haklarını, kültürünü koruyan yolda olmuştur. Hem Türkmenler hem Kürtler için önemli bir mesele olmuştur. Her daim önemli bir faktör ve köprü de olmak istiyoruz. Kürt kardeşlerimizle önemli diyaloglara sahibiz, geçmişte olan sorun ve çekişmelerin hepsi de geçmişte kaldı ve geleceğe yönelik siyasetimizi dizayin etmemiz gerekir. Ortak menfaatler söz konusu ve Türkmenler nerede yaşamışlarsa da barıştan yana olmuştur.
Partide kadınların rolü ne durumdadır?
Partimizde ve özellikle de Erbil’de kadınların durumu oldukça iyidir. Parti içinde kadınlar kolu, ofisi il teşkilatlarında önemli role sahip olmakla birlikte katılım da aktiftir. Örneğin; Erbil il başkanlığında dokuz üyeden altısı kadın ve bizim için sevindirici bir durumdur.
© The Independentturkish