Raúl Castro da veda etti… Devrim yeni kuşağa emanet

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

89 yaşındaki Raúl Castro tüm resmi görevlerini bıraktığı KKP 8. Kongresi'nde, 16 Nisan 2021 /  Fotoğraf: Ariel Ley Royero/ACN/AFP

Her yıl 1 Mayıs'ta Havana'da aynı görüntüye tanıklık ederiz: On binlerce kişinin biriktiği ve birazdan en az 500 bin Küba Komünist Partisi (KKP) militanının akacağı caddede herkes hareket etmek için bir işaret bekler.

Bu arada alınan tüm önlemlere karşın mutlaka, kalabalığa karışmış elinde bir ABD bayrağıyla fırlayıp bu "komünist şenliğin" ahengini bozmaya çalışan biri çıkar.

Fakat "meczup" gözüyle bakılan bu tür kişileri gösterinin bir parçası olarak değerlendirmek de mümkün.

Zira bu "rejim karşıtı" protestocuların bazıları bir hayli dirençli ve çeviktir. Ardına taktığı sivil görevlileri koştururken izleyiciler çok eğlenir.

Küba'nın işte bu efsanevi "1 Mayıs Geçit Töreni" eskiden, Fidel'in halkı selamlayıp uzun bir söylevinden sonra başlardı.  

2006'dan sonra onun yerini kardeşi aldı. Fakat Raúl sadece "Devrim Meydanı"na 62 metre yukarıdan bakan Jose Marti Anıtı'nın bulunduğu platformda şöyle bir görünüp ve el sallardı.

Bu açıdan Raúl, ağabeyinden bir hayli farklıydı. Uzun söylevlerden, doğaçlamalardan hoşlanmazdı. Zaten önündeki metne bakmadan konuştuğu pek görülmemiştir.

Fidel her an her yerde ortaya çıkan bir tür "süper kahramandı". Raúl ise pek ortalıklarda görünmez, az konuşur ve genelde resmi etkinliklerde sessizce oturur.

O, yapılan işlerin ardında durmayı sever. Gücü görüntüsüyle tezat oluşturan her insan gibi korkutucudur.  

Beklendiği gibi 16 Nisan'da gerçekleşen KKP 8. Kongresi'nde Raúl Castro, ülkedeki tek egemen siyasi güç olan Küba Komünist Partisi'nin birinci sekreterliğinden istifa etti.

Haziranda 90 yaşına basacak olan Küba Devrimi'nin "iki numarası" kısa vedasını şu sözlerle tamamladı:

Hiçbir şey beni bu kararı vermeye zorlamıyor... Ve hiç kimsenin şüphesi olmasın yaşadığım sürece ayağım üzerinde vatanı, devrimi ve sosyalizmi savunmaya hazır olacağım.


Raúl bu son söylevinde, resmi olarak 2011'den bu yana yürüttüğü liderliği boyunca yapılan bir dizi reformun sürdürülmesini cesaretlendirdi.

Eski ve kötü alışkanlıkları değiştirmekten, şirket yönetimlerinin daha fazla özerklikle işlemesinden, daha fazla verimlilik sağlayacak girişimcilikten söz etti. 
 

4.jpg
Kübalı gözlemciler, Raúl Castro'nun gerçek bir emeklilik yaşama niyetinde olduğuna inanıyor. Küba'nın doğusundaki eyalette büyük bir çiftlikte yaşamını sürdüren Raúl arkadaşlarına yorgun olduğunu söylüyormuş. Bu arada hasta olduğu da söylentiler arasında. İspanyol ABC gazetesi Havana rejimine yakın kaynaklara atıfta bulunarak Raúl Castro'nun yemek borusu ve rektum kanserinin yanı sıra karaciğer sirozundan muzdarip olduğunu iddia etti / Fotoğraf: Ariel Ley Royero/ACN/AFP


Raúl her fırsatta modası geçmiş çalışma yöntemlerini, biçimciliği ve artık gündelik yaşamın gerçekliğiyle uyumlu olmayan parti faaliyetlerini eleştirdi.

Devrimin ana düşmanlarından biri olarak gördüğü yaygın yolsuzluğun, yabancıların müdahale olasılığından bile daha tehlikeli olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Gerçekten de Küba onun döneminde planlı ve etkili bir reform dönemi geçirdi. Kübalılar gayrimenkul alıp satmaya, pasaport alıp yurt dışına çıkmaya, daha önce girmeleri yasak olan otellerde kalmaya, cep telefonu ve internet sahibi olmaya başladılar.

Ayrıca Raul ülkesini yabancı yatırıma açtı. ABD ile ilişkileri yeniden başlattı ve adada özel küçük işletmelerin açılmasına izin verdi.

Bu onlara serbestlik, haber ve bilgiye ulaşma fırsatı sağladı. Castro'ların herhangi bir halefinin hem bu kadar reformu peş peşe yapıp hem de rejimi dağılmadan bir arada tutabilmesi imkansızdı.
 

6.jpg
Siyasi Büroya seçilen üç kadından biri olan genetik mühendisi Martha Ayala Ávila, Küba'nın uluslararası prestije sahip biyoteknoloji laboratuvarının başkan yardımcılığını yapıyor


Reformlar siyasi düzeyde büyük değişikliklere yol açmasa da partinin kadro yapısı ve işleyişini büyük ölçüde değiştirdi.

14 üyeli Siyasi Büro'ya girme yaşını 60'la, KKP yönetimini 70'le sınırlandırdı. Eski "enternasyonalist" karakterdeki "savaşçı" devrim kuşağının yerini, "yerel" ve "esnek" düşünen siyasi yanından çok teknik yanı ağır basan genç kadrolar aldı. 
 

2.jpg
Devrimi yapan son kuşağın temsilcileri Ramiro Valdez, José Ramón Machado Ventura ve Raúl Castro birlikte Siyasi Büro'dan istifa ederek görevlerini yeni kuşağa devretti​​​​​​


Raúl Castro'nun istifasıyla birlikte devrimin en eski isimleri Leopoldo Cintra Frías, José Ramón Machado Ventura, Ramiro Valdés'in yanı sıra Marino Murillo, Mercedes López Acea ve Miriam Nicado gibi kıdemliler de siyasi bürodan ayrıldı.

(Murillo'nun halen, kapitalist reformları sert bir biçimde uygulamaktan yana olan ekonomi ve planlama bakanı olduğunu hatırlatmak isterim)
 

5.jpg
Kongrede Hükümet Başkan Yardımcısı ve "Ordenamiento" adı verilen ekonomik reformları uygulama komisyonu Başkanı Marino Murillo Jorge, Küba Komünist Partisi (PCC) Siyasi Bürosu ve Merkez Komitesindeki görevlerinden sürpriz biçimde alındı


Doğrusu 2019 Ekimi'nde devlet başkanlığı koltuğuna oturan halefi; 61 yaşındaki Miguel Diaz-Canel'e yapacak fazla bir reform kalmamıştı. O da küçük girişimciler ve çiftçiler için özel girişimi biraz daha teşvik etti.

Kongrenin gerçekleştiği sırada ise büyükbaş hayvan kesimine ve satımına izin veren bir kararname imzaladı.

Kulağa komik gelse de Küba'da geçen haftaya kadar izinsiz hayvan kesiminin 20 yıla kadar hapis cezası vardı. 
 

7.jpg
2018'de Raul Castro'nun bıraktığı devlet başkanlığı koltuğuna oturan Miguel Díaz-Canel şimdi de Siyasi Büro'nun sekreterlik görevini de ondan devraldı. Böylece 61 yaşındaki yeni Küba lideri siyasi yetkileri elinde topladı


Raúl Castro, 1959 Şubatı'ndan 2008 Şubat ayına kadar kesintisiz biçimde Devrimci Silahlı Kuvvetler "FAR" komutanlığını yürüttü.

2008'de Devlet Konseyi Başkanlığı'na geldiğinde kendi elleriyle yapılandırdığı silahlı kuvvetler yapısını devlet bürokrasisine adapte etti.

Ekonomik reformların belkemiğini oluşturan devlet şirketlerinin yönetimlerinin başına FAR komutanlarını atadı. 

Kilit liderlik pozisyonlarına devrime -elbette Castro'ya- sadık kadrolar yerleşti. Böylece kademeli reformları uygularken iktidar kontrolde kaldı ve yine bu sayede ordunun, ülkenin baskın ekonomik gücüne dönüşmesini sağladı. 

"GAESA (Grupo de Administración Empresarial S.A.)" olarak bilinen Küba ekonomisinin turizm, finansal yatırım, ithalat-ihracat ve finans sektörlerinde "FAR" tarafından kontrol edilen bir şemsiye şirket ortaya çıktı.

GAESA oteller ve turizm, madencilik ve devlet depoları gibi hayati sektörler dahil olmak üzere Küba ekonomisinin yüzde 80'ini kontrol ediyor.

Siyasi Büro'nun yeni üyelerinden biri olan Albay Luis Alberto Rodríguez López-Callejas, GAESA'nın başkanı ve Raul Castro'nun eski damadı.

Albay Luis Alberto Rodríguez, ABD'nin yaptırım uyguladığı Kübalı yöneticiler arasında yer alıyor.

Bir diğer isim ise GAESA bünyesindeki turizm şirketleri grubu Gaviota S.A.'nın direktörü, eski "FAR" komutanı ve başbakanlık yapmış mimar Manuel Marrero Cruz.

KKP'nin tepesine seçilenler arasında, Raul Castro'nun bir başka güvenilir adamı, Bakanlar Konseyi'nin İcra Sekreteri Tuğgeneral José Amado Ricardo Guerra da var.

Siyasi büronun yeni üyesi Silahlı Kuvvetler Bakanı General Álvaro López Miera da, Raul Castro ailesine çok yakın biri.

Bir başka yeni üye İçişleri Bakanı Tümgeneral Lázaro Alberto Álvarez Casas da, Devrimci Silahlı Kuvvetleri'nden geliyor ve Raul Castro'ya yakın.

Kongre bir tartışma alanı değil. Sadece planlanan ve uygulamaya hazır hale gelmiş kararların onaylandığı bir yer.

Bu yüzden hiç kimse ondan bir değişim ya da ekonomik sorunlara bir çözüm beklemiyor.
 

3.jpg
Kongre salonunda hiçbir komünist sembol bulunmuyordu. Arkadaki panoya yansıtılan resimlerde ulusal kahramanlar görünürken, üstte pek de "materyalist" sayılmayacak "Parti devrimin ruhudur" sloganı yazıyordu.


Fakat KKP 8. Kongresi, Küba turizmini felce uğratan Kovid-19 salgınının yanı sıra, Trump yönetiminden miras yaptırımların da yol açtığı derinleşen bir ekonomik krizle boğuşulan bir döneme denk geldi.

Bu yılın başlarında yapılan sancılı bir para reformu, enflasyonu artırarak bazı fiyatların yüzde 500'e kadar yükselmesine neden oldu.

Devrimden sonra doğan Devlet Başkanı Díaz-Canel, Komünist Parti saflarında uzun zamandır yükselen hükümet teknokratlarından biri.

O da tek partili sistemin bir ürünü. Buna aykırı davranması beklenemez.

Zaten Raul'un reformları da siyasi kontrolü korumak üzerine kurulu. 

Bunu; "Sosyalizmin yıkımına yol açacağı için aşamayacağımız sınırlar var, çünkü sonuçlar geri döndürülemez olacak ve stratejik hatalar ile sosyalizmin kendisinin ve dolayısıyla ulusun egemenliğinin yıkılmasına yol açacaktır" diye açıklıyor. 

Karşı devrimin liderlikten ve örgütlü yapıdan yoksun olduğunu ve aktivizmini sosyal ağlar üzerinde yoğunlaştırdığını söylüyor. Bu nedenle internetteki sınırlamaların da kaldırılmasına karşı.

Öte yandan kongredeki liderlik değişimi sadece partide değil aynı zamanda ordu içinde de bir nesli değiştirdi.

Raul'un liderliğinde 1970'lerin başında hava kuvvetleri, zırhlı birlikler ve hava savunma birimleri Latin Amerika'daki en iyiler arasındaydı.

Sovyet Ordusu Afganistan'da batarken, Küba Ordusu Afrika cephesinde, Angola ve Namibya'daki Güney Afrika'nın Apartheid Ordusu'na karşı bazı şaşırtıcı zaferler elde etmişti. Ama bugün Küba'da fiziki bir ordudan bahsetmek mümkün değil. 

Küba'nın acil sorunları ise neredeyse devrimin başından beri değişmedi. Ambargo ve salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkisiyle birlikte gıda üretimini artırma ihtiyacı gibi konular iyice ön plana çıktı.

Ayrıca yine devrimin başından beri ekonomide temel mesele Küba endüstrisinin "iç talebe yanıt vermesi"

Şimdi birde buna devlet ile özel sektör arasındaki bağları güçlendirme sorunu eklendi. Özel ve kamu arasındaki sessiz çatışma giderek derinleşecek.

Çünkü sermaye etkinliğinin sınırlanmasından hoşlanmaz. Kendine mutlaka "güçlü ortaklar" arayacaktır.

1989'da, daha SSCB çökmeden, Gorbaçov reformlara direnen Küba rejimini terk etmişti. 1991'de Sovyetler Birliği'nin düşüşünden ve ambargonun sıkılaşmasından sonra Küba ekonomisi tamamen çöktü.

Yaşam koşulları son derece kötüleşiyor ve açlık başgösterdi. 

Krizden çıkmak için lokomotif rolünü ordu üstlendi. FAR, hem yeni yönetim tekniklerini hem de daha esnek ve verimli üretim stratejilerini deneyimleyen ilk kurumdu.

Ordu sadece kendi kendine yetmekle kalmadı; turizm ve tarım gibi diğer alanların yanı sıra giderek daha fazla ekonomik faaliyette bulundu.  

Öyle ki; 1996'ya gelindiğinde ordunun ürettikleri ekonominin üçte birine denk geliyordu.

Bugün olduğu gibi 1994'te kriz koşullarında Komünist Parti ciddi bir revizyona uğradı. Raúl işe bazı eski kadroları tasfiye etmekle başladı.

Ardından amacı aynen bugünkü gibi krizi tartışmak ve yeni çözümler aramak olan bir dizi konferans düzenledi.

KKP'nin resmi yayın organına göre, ekonomi politikası için örgütlerde 300'den fazla rapor hazırlanmış durumda. Bunlar önümüzdeki süreçte değerlendirilip Siyasi Büro'ya kadar ulaşacak.

Bu sırada ülke döviz eksikliği, eski üretim araçları ve altyapıdan kaynaklı sorunlar, çok düşük üretkenlik, gıda ürünleri ithalatına bağımlılık gibi ciddi ekonomik zorluklarla karşılaşmaya devam ediyor .

Ekonomik kriz mal ve hizmetlere darbe vuruyor. Küba'nın üretimi iç pazara cevap vermediği gibi döviz sıkıntısı sebebiyle dışarıdan mal tedariki de mümkün olmuyor. Satın alma gücü önemli ölçüde azaldı.

90'lardan bu yana Peso (CUP) cinsinden maaşla geçinmek zorunda olanlarla, yurt dışında akrabaları olanlar veya turizmden gelir elde edenlerin kullandığı CUC'a sahip olanlar arasında gelir uçurumu büyümüştü.

Yılbaşından bu yana tekli para sistemine geçildi. Ama bu da büyük bir devalüasyona yol açtı. 

Raúl 2013'te başkanlığa seçilmesi sırasında yalnızca iki dönem hizmet vereceğini açıklamıştı. 2018'de meşaleyi Miguel Díaz-Canel'e devretti.

Şimdi, üç yıl sonra Komünist Parti liderliğinden de istifa etti. Böylece Castro dönemi sona erdi ve devrimi yapan nesil yerini genç muhafızlara bıraktı.

İktisadi problemleri bir kenara bırakırsak, ideolojik olmayan bir bakış açısıyla, Castro kardeşlerin yeni kuşağa çok da kötü olmayan bir panorama bıraktığını söyleyebilirim. 

Rusya, Çin ve Avrupa Birliği ile ilişkiler her zamankinden daha iyi durumda. Her ne kadar Trump'ın Beyaz Saray'a gelişinden bu yana ABD ile ilişkiler kötüleşse de bir kere Obama Havana'ya ayak bastı.

İlişkiler yeniden çok hızlı biçimde iyileşebilir. Üstelik artık ABD Castro'ları muhatap almak zorunda da değil. Bu genç kuşakla yeni bir başlangıç yapmayı deneyebilir.

Küba 2004-2019 yılları arasında Latin Amerika ortalamasının üzerinde büyüdü. Demek ki ekonomik açılımlar olumlu sonuç doğurdu.

Halk da reformları destekliyor. Parti üst yönetiminde yeni yüzlerin ortaya çıkması memnuniyet doğuruyor.

Ayrıca her ne kadar tek parti rejimi ve devletin basın yayın tekeli devam etse de, günümüz Küba'sının Castro'larınkinden çok daha demokratik olduğu bir gerçek.
 

8.jpg
Küba'da Castro'lardan sonrası için partinin egemenliğini pekiştiren bu kongrede onaylanan kararlar uzun süre önce alınmıştı. Bu yüzden uzun süre siyasi idarede bir kriz beklenmiyor. Ama sokakta hayatın zorluğu sosyal bir krize işaret ediyor


Yeni anayasayla beraber devlet başkanının yetkileri kısıldı. Devlet konseyinde meclis ve diğer kurumlara daha fazla temsil hakkı tanındı.

Küba sisteminin geçmişe kıyasla daha kolektif bir iradeyle yürümeye başladığını söyleyebilirim.

Küba'nın pandemiye hazırlıklı az sayıda ülkeden biri olduğu görüldü. Pandemiye bağlı ölüm oranı bırakın Latin Amerika ortalamasını Avrupa'nın bile altında.

Üstelik Küba, Kovid-19'a karşı aşı üreten birkaç ülkeden biri. Bu küçük ve yoksul ülkenin yıl sonuna kadar 100 milyon aşı üretecek olması her türden övgüye değer bir başarı örneği.

Fakat Küba'daki sorunlar kötü bir konjonktüre girildiğinden giderek ağırlaşıyor.

Latin Amerika'da 2000'lerin başındaki sol yönetimlerin çoğu gitti. Venezuela'nın ekonomik çöküntüye girmesi ve Trump'un ABD ambargosunu sertleştirmesiyle gelir kalemlerinde büyük düşüşler yaşandı.

Bir de iklim değişikliği Küba'da kuraklık ve kasırga döngülerini daha sık hale getirdi. Bu da tarım ve alt yapı sorunlarını artırdı. 

Pandeminin yarattığı kriz ekonomik sektörlere büyük darbe vurdu. Turizm geliri tamamen durdu. İhracatta yüzde 55 düşüş var. Geçen yıl Küba ekonomisi yüzde 11 küçüldü. 

Para reformunun böyle bir küresel kriz dönemine denk gelmesinin iyi mi kötü mü olduğunu göreceğiz. 

KKP'nin tarihi 8.Kongresinin ana sloganı "Birlik ve Süreklilik"ti. 

Tümü devrimden sonra doğmuş Kübalı yöneticiler, bu sloganın kanıtı gibi duruyorlar. 

Fakat geçmişin zaferleri ve onuru, bugünün sorunlarına ışık tutabildiği ölçüde anlam kazanıyor.

Bir de her kuşak kendi tarihini yazıyor. 

Küba'nınki yeni başlıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU