ABD dolarının Joe Biden başkanlığında zayıflayacak olmasının 6 nedeni

ABD para birimindeki düşüş gelecekteki bir soruna değil yatırımcıların hissiyatında küresel çapta büyük bir değişime işaret ediyor

Doların düşüşü Joe Biden'a yönelik bir güvensizliği yansıtmıyor (Reuters)

Biden doları, Trump dolarından daha zayıf olacak. Ya da en azından yatırım topluluğunun çoğunun görüşü bu yönde: Son birkaç haftada parıltısının küçük bir kısmını kaybeden dolar daha da düşecek. Buradaki ironi, bunun daha ziyade Donald Trump'ın istediği şey olması. Bu konuda biraz kararsız kaldığı doğru ama netice itibarıyla para birimini güçlendirici etkiye sahip olduğu için ABD Merkez Bankası politikasına şiddetle karşı çıktı.

Yani Joe Biden, selefine verilmeyen şeyi elde edecek gibi görünüyor. Neden?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Söylenecek ilk şey, bunun Biden'ın yeni Hazine Bakanı olarak seçtiği Janet Yellen veya ekonomi ekibinin geri kalanına yönelik herhangi bir güven eksikliğinin işareti olmadığı. Özellikle Yellen'ın atanması hem ABD içinde hem de yurtdışında sıcak karşılandı. Bu daha ziyade, yatırımcı hissiyatında zaman zaman yaşanan şu büyük küresel değişiklerden biri.

Henüz erken ama bunun en azından yarım düzine unsuru var gibi görünüyor.

Birincisi, korkunun azalması. Dolar sıkıntılı zamanlarda her zaman güvenilir bir liman oldu ve dünya da bundan nasibini aldı. Ancak şimdi, gelecek sene güçlü bir küresel toparlanma öngörüsü var. Tartışılan tek şey, işlerin kalkış hızı. Dolayısıyla dolara kaçan para gelişmekte olan pazarlar dahil başka yerlere yeniden aktarılıyor.

İkincisi, Avrupa borcuna göre ABD'nin kamu borcunun getiri avantajının daralacağı beklentisi. İkisi de aşırı gevşek para politikaları izleyecek ve herkes Janet Yellen'ın Kongre ifadesindeki ve Christine Lagarde'ın bu haftaki Avrupa Merkez Bankası politika toplantısındaki yönüne bakacak. ABD getirileri, Alman getirilerinden yüksek kalacak. 10 yıllık ABD hazine tahvili faiz oranı yüzde 1'in biraz altında, yani pek yüksek değil. Ancak eşdeğeri olan Alman tahvilleri yüzde eksi 0,6 sunuyor ki bu seçeneği olan çoğu yatırımcı açısından absürt. Öte yandan, dünya ekonomisi toparlanırken yatırımcılar, doğru ya da yanlış biçimde Avrupa'da faiz oranlarındaki uzun süreli düşüşün tersine döneceğini ve Avrupa yatırımlarının genel olarak görece daha çekici hale geleceğini düşünüyor gibi görünüyor.

Üçüncüsü, "büyüme" hisselerinden "değer" hisselerine yatırıma yönelik bir geçiş var. Büyüme hisseleri (Apple, Microsoft, Amazon ve diğerleri) harika bir ilerleme kaydetti ama artık çok pahalılar. Son haftalarda ruh hali değişmiş gibi duruyor. İnsanlar Unilever gibi ev ürünleri ve AstraZeneca gibi tıbbi ilaçlar benzeri şeyler yapan daha az göz alıcı şirketlerin daha iyi fırsatlar sunduğunu düşünüyor. Hatta hava yolları, bankalar ve petrol şirketleri bile geri dönüyor.
 


Buradaki nokta şu: Yüksek teknolojiye yatırım yapmak istiyorsanız ABD şirketlerini almanız gerekir. Avrupa'da Apple'lar veya Facebook'lar yok. Elbette ABD'nin de değer hisseleri var ama değere kayışın net etkisi, paranın ABD dışına (ve dolar dışına) taşınması.

Dördüncüsü, Avrupa genel olarak daha cazip görülüyor. AB'nin eski üyesi Birleşik Krallık'la olan ticari ilişkilerine dair saçmalıklar ve maceracı üyeleri Polonya ve Macaristan'la olan bütçe kapışması düşünüldüğünde, bu hafta bu sav kulağa biraz tuhaf gelebilir. Ancak küresel yatırımcılar bunun ötesine, iki veya üç yıl sonraki güçlü Avrupa ekonomisine bakıyorlar. Sadece dolara karşı euroyu tercih etmiyorlar, en azından bir mini Avrupa patlaması olmasını bekledikleri şeyden hisse alıyorlar.

Beşinci olarak, Asya'da da alım yapıyorlar. Asya, Avrupa veya ABD'den "daha iyi bir pandemi" yaşadı. Bu bağlamda virüsü daha iyi kontrol ettiler ve sonuçta ekonomik düşüşleri daha sınırlı, toparlanışları daha hızlı oldu. Yatırımcılar geride kalmaktan korkarken para hareketli pazarlara akıyor.

Açıkçası sonuçta bu yıl büyüyen tek büyük ekonomi olan Çin anakarasına çok fazla akış var ama Güney Kore ve Hong Kong'a da para akıyor.

Son olarak, modanın kendisi var. Yatırım modasının dalgalanmalarını tahmin edebilseydik hepimiz zengin olurduk. Tahmin edemiyoruz. Ancak yatırımcıların yapabileceği akıllıca şey, modadaki eğilimi tespit edip tersine dönene kadar ona bağlı kalmaktır. Buna ivme yatırımı deniyor. İvme ABD'ye para yığmak yönündeyse, o zaman buna uyarsınız. Birçok insan eğilimin sona yaklaşıp yaklaşmadığını sorgulamaya başlarsa ki bu yaşanmaya başladı, nedenini sormadan sadece onları takip edersiniz.

Tüm bunların sonucunda dolarda bir çöküş yaşanmayacak ya da en azından ben bunu göremiyorum. Aksine normalliğin dönüşüyle bu küresel finansta yeniden dengeleyici olacak. Donald'ın arzu ettiği gibi biraz daha düşük bir dolar ABD ekonomisini destekleyecek. Amerika'da istihdamın yeniden inşasına yardımcı olduğu sürece Joe Biden da bunu sevecektir.


 

independent.co.uk/independentpremium

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU