40 yıl süren yıkıcı çatışmalardan sonra Taliban ve Afgan hükümetinin resmi olarak ilk kez bir araya gelmesi tarihi bir dönüm noktası gibi görünüyordu.
Uluslararası toplumdan birçok kişi, ABD ile Taliban'ın şubatta 20 yıla yakın süredir devam eden savaşı bitirmek için yaptığı anlaşmayı takiben Doha'da gerçekleşen barış müzakereleri için büyük umutlar besliyordu. Üstelik müzakereler, Afgan hayatının her alanında kadınların dahiliyetini artırıp sağlamlaştırmak için bir fırsat sunuyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Fakat geçen hafta Helmand'da, Taliban'la Afgan hükümet güçleri arasında onlarca can kaybının olduğu bildirilen şiddetli çatışmalar yaşandı. Bu yeni çatışmalar barış müzakerelerini tehlikeye sokarken çok mühim bir sorun daha var: Müzakereler, kadınları dahil etmekte başarısız kalıyor.
Ülke genelinde meslektaşlarımla ve başkalarıyla yaptığım konuşmalar, hem Afgan halkının hem de kadınların, beklenen bir barış anlaşmasının son 20 yılda kadın haklarını korumak yönünde kaydedilen ilerlemeyi yok edeceğine dair sahici bir korku beslediğini gösteriyor.
Birçok başka muhtelif çatışmada şahit olduğumuz kırılgan barış müzakereleri, kadınların uzun süreli barış için neden bu kadar önemli olduğunu bize gösteriyor.
Araştırmalar, kadın örgütleri dahil olmak üzere sivil toplum gruplarının sürece katılımının, bir barış anlaşmasının başarısız olma olasılığını yüzde 64 azalttığını gösteriyor. Ve bir barış anlaşmasının 15 yıl sürme olasılığı, kadınlar sürece dahil edilirse yüzde 35 artıyor.
Afganistan'da bu mesele o kadar kritik öneme sahip ki, geçen ay onlarca dünya lideri, kadınları süregiden müzakerelere katılmaya çağıran bir açık mektubu imzaladı.
Kadınların barış inşası sürecine katılımı bu kadar önemliyken, müzakerelerin kadınları üç yolla sürecin dışına itmesi endişe verici.
İlk olarak, Afgan kadınlarına müzakere masasında bir yer teklif edilmiyor. Afgan hükümetinin 21 kişilik ekibinde sadece 4 kadın var, Taliban tarafındaysa hiç kadın bulunmuyor. Durum böyleyken kadınlar, resmi müzakerelere katılımın büyük ölçüde dışında bırakılıyor.
Bu temsiliyet eksikliğinin sebebi, güçlü ve deneyimli kadın adayların bulunmaması değil. Kendi deneyimlerim, yerel topluluklarında arabuluculuk yapmaktan zorlu Taliban müzakerelerinde resmi görevler almaya kadar, Afganistan'daki kadınların daha geniş barış girişimlerinde gerekli bir rol oynadığını gösteriyor. Mesela, 2010'dan 2012'ye kadar hükümetle silahlı isyancı gruplar arasındaki görüşmelere aracılık eden kadınlarla çalışmıştım.
Dahil etme, kadınların haklı bakış açılarını özgürce paylaşabilecekleri barış inşası tartışmalarına tam katılımlarını desteklemekle başlar.
İkinci olarak, gelecekte alınacak kararların temellerini atacak bu ilk tur görüşmelerin gündemi, kadın hakları üzerinde büyük etki sahibi olma tehlikesi taşıyor.
Taliban'ın "İslam'da kadın hakları" yorumu, İslami öğretiler ışığında kadınların ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğuna inanan birçok Afganın yorumundan çok farklı.
Birçok kadın, müzakerelerin, haklarının ana koruyucusu olan ülke anayasasında değişikliklerle sonuçlanabileceğinden korkuyor. Her ne kadar Taliban kız çocuklarının eğitim görmesine, kadınların çalışmasına ve belediye kabinelerine katılmasına izin vereceğini belirtse de öne sürecekleri hangi koşulların kabul edilmesi gerekeceğine ve kadınların karar alma süreçlerindeki özerkliğine dair soru işaretleri var. Yargıçlık ve devlet başkanlığı da dahil olmak üzere, kadınlar en üst düzey iktidar pozisyonlarına terfi ettirilecek mi?
Kadın grupları, aktivistler ve Afgan hükümeti arasında şimdiye kadar elde edilen kazanımları korumak yönünde güçlü bir kararlılık varken, ilerleme için sadece kadınların değil müzakere ekibinin tamamının ortak çabası gerekecektir. Kadın hakları uzun bir gündemin son maddesi olarak değil, bir bütün olarak müzakerelerin merkezine konulmalı.
Üçüncü olarak, kadınların şu anda resmi müzakerelerden dışlanmasının gelecekte daha fazla ötekileştirilmelerine giden bir rota çizeceğine dair hakiki bir korku var.
Uzun süreli barış için Afgan kadınları hayati öneme sahip. Ülkenin yeniden inşasına, üzerinde mutabık olunan herhangi bir anlaşmanın uygulanmasına ve takip edilmesine, yeniden entegrasyon ve uzlaşma çabalarına dahil olmalılar. Kadınlar, Afganistan'ın sosyal, siyasi ve ekonomik işlerine tam anlamıyla katılmalıdır. Bunu korumak bütün tarafların görevidir.
Barış müzakerelerinin bu ilk aşaması şu ana dek Afgan toplumunun yarısını gelişmelerden haberdar edememiş olabilir ama kadınları sürece dahil etmek için asla çok geç değil.
Doha'da müzakereler devam ederken, iki taraf üzerinde de etkisi olanlar (ister uluslararası yönetimler, STK'lar veya aktivistler olsun) kadın haklarını, kadınların topluma ve ülkelerinin gelecekteki yeniden inşasına eşit katılımını ilerletmek için bir kuşağın karşısına ancak bir kez çıkacak fırsata sahip.
Ülkenin mali ve siyasi dayanağının tasarımında ve iki taraftaki erkek müzakerecilerin eğitiminde uluslararası toplum Afgan kadınlarıyla birlikte çalışarak, bugün ve gelecekte değişimi hızlandırabilir.
* Quhramaana Kakar, barışın inşasıyla uğraşan Conciliation Resources adlı STK'da üst düzey stratejik danışman olup, dünya genelinde 50 kadın arabulucuyu destekleyen bir ağa ev sahipliği yapan Women Mediators across the Commonwealth'e önderlik ediyor
Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral
© The Independent