Vatandaşın borçlanması çok önemlidir. Devlet, vatandaşın borçlanmasını çok yakından takip etmelidir. Ancak genellikle yapılan şudur. Devlet kendi borçlanmasını takip eder ve kendi borçlanması ile ilgili istatistiki bilgiler verir.
Kendi borçlanmasını nasıl tasfiye edeceğini bir program çerçevesinde açıklar. Sonra da gelişmeleri vatandaşlarla paylaşır.
Lakin günümüz ekonomilerinin en küçük çekirdeğini aile ekonomisi oluşturur. Buna hane halkı diyoruz.
Ekonominin kelime manası da zaten ev idaresi demektir. Yani ev halkının idaresi. Daha da geniş bir anlamda vatandaşın idaresi.
Devletin genel hesapları, bütçe performansı, genel istatistikler, kısa orta ve uzun vadeli planlar vs. elbette çok önemlidir. Bunların titizlikle takibi ve idaresi gerekir.
Bizim mevzuatımızda, yöneticilerin birer "müdebbir tüccar" gibi davranarak bu idareyi gerçekleştirmeleri beklenir. Bu ifadede "tüccar" kelimesinden ziyade "müdebbir" kelimesi daha çok dikkat edilmesi gereken bir kelimedir.
Yaptığı işin, sonunda kime yaradığını her daim düşünen bir tüccar manasına gelir ki devlet adamlarında olması gereken bir vasıftır.
Peki, vatandaşın durumu nicedir?
Hane halkı borçlanmasına baktığımızda vatandaşın durumunun pandemi süreci ile birlikte tehlikeli bir mecraya girdiğini görebiliyoruz.
Şimdi vatandaşın durumunu özetleyen bir tabloya birlikte bakalım.
Ocak 2019 | Ocak 2020 | Eylül 2020 | |
Hane Halkı Kredi Borcu | 502 milyar TL | 584 milyar TL | 790 milyar TL |
Konut Kredisi | 188 milyar TL | 199 milyar TL | 276 milyar TL |
Taşıt Kredisi | 6 milyar TL | 7 milyar TL | 10 milyar TL |
İhtiyaç Kredisi | 205 milyar TL | 261 milyar TL | 374 milyar TL |
Kredi Kartı | 103 milyar TL | 117 milyar TL | 130 milyar TL |
Ticari Krediler | 1.902 milyar TL | 2.062 Trilyon TL | 2.737 Trilyon TL |
TOPLAM | 2.404 Trilyon TL | 2.646 Trilyon TL | 3.517 Trilyon TL |
Bu tablo bize son 9 ayda hane halkı kredi gelişmelerinin tehlikeli seyrettiğini söylüyor.
Kredi borcu toplamda yüzde 33 artmış. Lakin hane halkı borcu yani vatandaşın borcu yüzde 35 artmış. Elbette kredi hacmindeki bu artışta ticari kredilerin içindeki döviz cinsi kredilerin etkisi büyüktür.
Döviz fiyatları artınca bunların hacmi de otomatik olarak artıyor. Bunun payı yaklaşık 250 milyar TL'dir. Yani kurlar yüzde 1 artınca, ticari kredilerde 12,5 Milyar TL yeni borç artışı oluyor. Bu durum işletmeler için büyük bir sıkıntı.
Ancak daha büyük bir sıkıntı, neredeyse borcunun tamamı TL cinsinden olmasına rağmen hane halkı borcundaki büyük artış. Son 9 ayda hane halkının borç artışı yüzde 35 olmuş.
Bu borçların tamamı TL cinsinden. Yani kur artışlarından ticariler gibi etkilenmiyorlar. Buna rağmen son 9 ayda yaklaşık 210 Milyar TL artmış!
Bu artışa biraz daha detaylı bakınca çok daha ilginç bir kalem karşımıza çıkıyor. En fazla artış 115 Milyar TL ile ihtiyaç kredisinde olmuş.
Tablodan takip ederseniz, bu artış konut kredisi ve taşıt kredisi toplamı olan 80 Milyar TL'nin çok üzerindedir. Yani vatandaşlar ihtiyaçlarını gidermek için kredilere yüklenmişler.
Şimdi bu miktarlara ulaşılmasında kredi geri ödemelerinin ertelenmesinin etkili olduğunu düşünebilirsiniz. Buna rağmen, pandemi koşullarındaki bir ekonomi için, bu rakamların çok büyük olduğunu söyleyebiliriz.
Şimdi bu verinin yanına 3 veri daha koyalım.
Birincisi, istihdam edilen kişi sayısında son 1 yılda işini kaybeden vatandaş sayısı 2 milyon olmuş. İşten çıkarmaların ertelendiğini ve ücretsiz izinde olan önemli bir kesimin de olduğunu unutmayalım.
İkincisi, Temmuz 2020 itibari ile para arzı 231 milyar TL iken Eylül 2020 itibari ile 205 milyar TL olmuş. Yani Merkez Bankası piyasadan para çekmeye başlamış.
Üçüncüsü, faiz artışları başlamış. Yani paranın maliyetleri artmaya başlamış. Bu cümleden kurların da artmaya devam ettiğini unutmayalım.
Bu verileri birlikte değerlendirdiğimizde, önümüzdeki zamanlarda kredilerini ödeyememe riski olan ciddi bir vatandaş kesiminin olacağı apaçık görülüyor.
Eğer bu süreç dikkatli yönetilmezse önümüzdeki zamanlarda kredi borcu sebebiyle evini arabasını ve hatta tüm varlığını kaybeden ciddi sayıda bir vatandaş kitlemiz olacaktır.
Üstüne üstlük bunların bankalara olan borcu ayrı bir sorun üretecektir. Bu durum bankacılık sektörü açısından da oldukça büyük bir risktir. Ayrıca, talep daralması olacağı için özel sektör ve üretim sektörü açısından oldukça zorlu bir süreç olacağını ifade eder.
Dahası, sosyal etkileri açısından toplumu sarsıcı sonuçlar üretir.
İşte bu sebeplerle, yaklaşmakta olan bu sürecin şimdiden yönetilmeye başlanması gerekir. Bu konuyu ileriki yazılarımızda daha da detaylandıracağız. Şimdilik tek cümle ile ifade edersek şunu söyleriz; hane halkı borçlanmasına çok dikkat edin.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish