Çin’in barışçıl yükseliş retoriği ve Hindistan gerilimi

Nurettin Akçay Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

15 Haziran Pazartesi akşamı Çin-Hindistan sınırındaki Galwan vadisinde Çinli askerlerin kendi bölgelerine yakın bir yerde gözlem noktaları inşa ettiğini öğrenen Hintli askerler, Çinlileri bölgeden çıkarmak için gözlem noktalarına doğru yola koyulur.

Albay Santosh Babu ve emrindeki askerler yapım aşamasındaki kontrol noktalarına gelir. 16. Bihar Alayı’na bağlı Hint askerleri, Çin ordusundan yapımı devam eden gözetleme noktalarının inşaatını durdurmalarını ve bölgeden geri çekilmelerini istediğinde iki grup arasında önce sert bir tartışma başlar. Tartışma ateşlenince iki grup sopa ve taşlarla çatışırlar.

Hindistan kaynaklarının verdiği bilgiye göre, Çinli askerler tam teçhizatlıydılar ve Çinlilerin tutumu çok agresifti. Albay Santosh Babu ve askerleri, dikenli tellere sarılmış demir çubuklarla dövülür. Savunma ekipmanı dahi olmayan Hintli askerler, hayatlarını kurtarmak için Galwan Nehri'ne atlayıp kaçmaya çalışır ama birçoğu hayatını kaybeder.

Toplamda 900 askerin karıştığı olay sonrasında 20 Hintli askerin hayatını kaybettiği, 10 askerin esir alındığı, 73 askerin de ciddi şekilde yaralandığı bildirildi. Çatışma dediğimize bakmayın. Olayda hiçbir ateşli silah kullanılmadı. Bildiğiniz taş ve sopalarla kavga edildi. Zaten bölgede konuşlu askerlerin taşıdıkları silahlar tamamen göstermelik ve ne Çinli ne de Hintli askerlerin kesinlikle silah kullanmasına izin verilmiyor. Çünkü iki taraf da olayın içinden çıkılmaz bir hal almasından korkuyor ve ateşli silah kullanmaktan çekiniyor. Öte yandan iki ülke arasında 1996 yılında imzalanan anlaşma gereğince de tarafların Fiili Kontrol Hattı’nda silah kullanmamaları taahhüt altına alınmıştır. Anlaşma gereğince iki taraf da Kontrol Hattı’ndan iki kilometre boyunca silah kullanmayacaktır.

Hindistan haber kaynakları Çin tarafının verdiği kayıpları yaralı ve ölülerle birlikte 43 olarak açıkladı. Çin kaynakları ise kayıpları olduğunu söylemekle birlikte, ölü ve yaralı sayısıyla ilgili herhangi bir rakam açıklamadı. Çatışmada ortaya çıkan ölü sayılarının tümü Hint kaynaklarına ait.

Fakat anlaşıldığı kadarıyla Çin tarafının da kayıpları bulunuyor ancak Hindistan kadar fazla değil. Global Times editörü Hu Xijin de attığı tweet’lerde Çin tarafının kayıpları olduğunu söyleyerek, iddiaları doğrulamıştı.

Öte yandan, Hindistan Ulaştırma Bakanı Çin tarafının en az 40 kayıp verdiğini açıklamasına rağmen, bu iddia pek gerçekçi görünmüyor. Zira olayın başında Hintli askerlerin savunmasız olduğu ve Çin tarafının savunma ekipmanlarının bulunduğunu yine Hindistan kaynakları duyurmuştu. Bu sebeple Çin’in daha fazla kayıp verdiği iddiaları pek olası durmuyor.

Olay sonrası Çin’in izlediği tutuma baktığımızda, Pekin yönetiminin gerilimi düşürmek istediği anlaşılıyor ve Hintlilerin açıkladığı hiçbir ölü sayısını yalanlamıyorlar. Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu şekilde davranmasının çok sayıda sebebi olmakla birlikte, Çin’in tavrının iki esas gerekçesi bulunuyor.

1- Çin’in daha fazla kayıp verdiğine dair bilgileri yalanlamayarak, Hintlilerin kendi kamuoyunu kandırmalarına izin veriyorlar. Böylelikle ilişkilerin kötüleşmesinin ve olası bir ekonomik kaybın önüne geçmek istiyorlar. Zira Çin ve Hindistan arasındaki ticaret hacmi 2019 yılı itibariyle 92,68 milyar dolar ve Çin açık ara avantajlı taraf. Hindistan'ın verdiği ticaret açığı ise 56,7 milyar dolar. Yani Çin Hindistan pazarında çok avantajlı ve bunu kaybetmek istemiyor.

2- Çin dünyaya sorunlu ülke görüntüsü vermek istemiyor.  Sistemin dışına çıkmadan barışçıl yükseliş iddiası olan Pekin’in başka devletler tarafından tehdit olarak algılanması, bu retoriğe ciddi bir zarar verebilir. Bu sebeple Çin uluslararası arenada sürekli barış, uyum ve iş birliği gibi kelimelerle anılmak istiyor.

Bu olaydan sonra Çin ve Hindistan Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bir araya gelip konuyu yatıştırmaya çalıştırlar. Çin Dışişleri yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, Hindistan ile yapılan görüşmelerde karşılıklı olarak gerilimin düşürülmesine karar verildiği açıklandı.

Gerilimin düşürülmesi için iki ülke anlaşmasına rağmen, iki tarafın medyası hala birbirini tahrik etmek için elinden geleni yapıyor. Eğer takip ederseniz hem Çin hem de Hindistan hesaplarının kendi ülkelerinin ekonomik açıdan karşı taraf için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştığını görebilirsiniz. Yine birbirini küçük düşürücü çok sayıda paylaşımın yapıldığına da şahit olabilirsiniz.

Öte yandan taraflar son yaşananlardan dolayı birbirini suçlarken, iki ülke de kendi bölgelerinin ihlal edildiğini savunuyor. Özellikle Çin, Hindistan askerlerinin son zamanlarda kendi bölgelerini sürekli ihlal ettiğini söyleyerek, kasıtlı bir provokasyon girişimi olduğunu ifade ediyor. Çin Dışişleri Sözcüsü Lijian Zhao yaptığı açıklamada Hindistan’ın artan provokasyonlarını şu sözlerle anlatıyordu:

Nisan ayından beri Hindistan sınır birlikleri tek taraflı ve sürekli olarak Kontrol Hattı’nda bulunan Galwan Vadisi’nde yol, köprü ve farklı tesisler inşa ederek, kasıtlı bir provokasyon girişiminde bulunuyor.

Çatışma 1975'den bu yana yaşanan ilk ciddi olayken, iki ülke arasındaki problemin geçmişi daha eskiye dayanıyor. 1950 yılında Çin Tibet üzerinde hâkimiyet kurduktan sonra Hindistan’la başlayan sorunlar, 1959 Tibet isyanı ve Dalay Lama’nın Hindistan’a kaçmasıyla zirveye ulaşır. Çin, Hindistan'ın Arunaçal Pradeş eyaletindeki topraklardan hak iddia ederken, Hindistan ise, Aksai Chin’in Pekin tarafından işgal edildiğini savunuyor. Yaşanan sınır anlaşmazlıkları sonucunda 1962 yılında iki devlet arasında savaş çıkarken, savaşı Çin kazanmıştır. 1962’deki savaşta 3 bin Hint, 700 Çin askeri hayatını kaybetmiştir. 1975 yılında ise yine iki devlet arasında yaşanan çatışma sonrasında 4 Hint askeri yaşamını yitirmiştir. 1996 yılına kadar bu şekilde devam eden problemler, bu tarihte imzalanan anlaşma ile yatışma evresine girmiş fakat sorunlar yine de yer yer devam etmiştir. 15 Haziran’da yaşanan çatışma ise iki devlet arasındaki problemlerin yeniden zirve yapmasına neden olmuş ama yetkililerin daha sonra yaptığı açıklamalar ile durum şimdilik yumuşamıştır.

Çin’in son zamanlardaki sıkışıklığından faydalanmak isteyen Hindistan, her geçen gün Çin sınırındaki baskı ve ihlallerini arttırmaya devam ediyor. Son olayla birlikte Hindistan çok sayıda askerini kaybederken, verilen kayıplar Hindistan’ın milliyetçi kamuoyunun Çin’e yönelik öfkesinin daha fazla yükselmesine neden olmuş durumda. Özellikle Hindistan halkı ateşli bir şekilde Çin mallarına yönelik büyük boykot kampanyaları düzenlerken, bazı sebepler iki ülke arasında en azından şimdilik gerilimin daha fazla yükselmeyeceğini gösteriyor. İki ülke arasındaki ekonomik bağımlılık, Çin’in askeri gücü ve Pekin yönetiminin barışçıl yükseliş iddiasına zarar vermek istememesi gibi nedenlerden dolayı olayın daha fazla büyümeyeceğini söyleyebiliriz. Zaten Hindistan Başbakanı Modi de yaptığı açıklamada Çin birliklerinin Hindistan topraklarına girmediğini ve herhangi bir güvenlik noktasının ele geçirilmediğini ifade ederek tansiyonu düşürmeye çalışmıştı. Ancak iki ülke arasındaki mevcut sınır problemleri her an yeniden gerginlik doğuracak kapasiteye sahip ve yakın gelecekte tekrar bu gibi sıkıntılarla karşılaşmamız oldukça olası duruyor.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU