Öcalan'ın açıklamasına dair...

Doç. Dr. İkbal Dürre Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: X

Kürt meselesi, sosyo-kültürel ve siyasi boyutlarıyla, çok yönlü, bölgesel, ciddi komplikasyonlar içeren, dolayısıyla sadece PKK ile özdeştirilemeyecek derecede fazla bileşeni olan tarihi bir sorundur.

Yani, Öcalan nasıl bir açıklama yaparsa yapsın, bunun Kürtlerin geneli nezdinde ve bölgedeki gelişmeler açısından bir karşılığı olmazsa beklenen sonucu vermeyebilir.

Bu çerçevede, açıklamanın muhatabı sadece Kandil ya da PYD değildir.

İçeriği bağlamında birçok kesimin beklentilerine cevap verecek mahiyette olması gerekir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Diğer taraftan, nasıl bir açıklama yapılırsa yapılsın, sihirli bir değnek gibi sorunların bir anda çözüleceğini düşünmek çok iyimser bir yaklaşım olur.

Olayın bölgesel anlamda geldiği boyutun bir açıklama ile bitecek mahiyette olmadığı aşikâr.

Peki, niçin önemli bu açıklama?

Şu açıdan önemli: "Mutlu sonun başlangıcı olabilir" ki herkesin umudu bu yönde.

Ya da kötü senaryo: mutlu son olmayacak; "film stresli, kaotik sahnelerle, sonu nereye evrileceği belirsiz bir şekilde devam edecek."

Durum böyle olunca, beklentiler nesnel şartlar hesaba katılarak daha soğukkanlı bir yaklaşım temelinde oluşmalı.


Devlet Bahçeli'nin çıkışı işin bir ayağıydı.

Temsilde hata olmaz; tek ayak yürümeyeceği için, Öcalan'ın açıklaması ile ikinci ayak oluşacak.

Fakat unutmayalım, ayaklarına kavuşmuş ama üzerinde yürümeyi unutmuş bir beden var ortada.

Şimdi bu bedene yeniden yürümeyi öğretmek lazım.

Kimilerine göre 50, kimilerine göre ise 100 yıldır ayaksız yaşayan gövdenin, ikinci ayak takıldıktan hemen sonra "koşmaya başlayacağı" beklentisi içinde olmak "hasta yakınlarında" (kastım işin çözümünden yana olan iyi niyetli bütün kesimler) hayal kırıklığı yaratabilir.

Bu aşamadan sonra belirleyici olacak faktör, en az Kandil'in göstereceği reaksiyon ve dış güçlerin tutumları kadar, Ankara'nın gerçek manada nasıl bir "çözüm", "yol haritası" öngördüğü ve Kürt siyasetinin ise bunu nasıl yöneteceği olacaktır.

Burada muhataplar için asıl cevabı aranması gereken şu klasik soru ön plana çıkacak:

Amaç üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?


Tabii ki silahların susması işin olmazsa olmazıdır.

Peki sonra?

Kürtlerin, en az Öcalan'ın açıklaması kadar merakla bekledikleri asıl şey, iktidarın meselenin çözümü için hem içeride hem dışarıda atacağı adımlar.

Açıkçası toplum şunu merak ediyor:

Diyelim ki İmralı'dan gelecek açıklamaya Kandil'in göstereceği reaksiyon, Ankara'nın beklentileriyle uyuşmadı, o zaman Kürt meselesi ile ilgili hiçbir adım atılmayacak mı?


Bir başka deyişle, eğer gelişmeler yukarıda belirttiğim gibi olursa ve durum sadece terör meselesi olarak görülmeye devam edilirse "o zaman bizi niye bu işe bulaştırdınız?" diyecek insanlar, duygularımızla oynadınız anlamında.

Ya da, yok öyle değilse o zaman da toplumda, bizi yani sorun var diyenleri niçin "terörün esiri yapıyorsunuz?" sorusu oluşacak.

Kaldı ki dünyanın genelinde ve coğrafyamızdaki gelişmeler, konuya yaklaşımda "böyle gelmiş böyle gider" mantığını ciddi biçimde zorlayan nitelikte.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU