Tarafların İdlib "hesapları"

Benan Kepsutlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Hava sahası için Ruslarla görüşüyoruz, ama sorun devam ediyor. (…) Bir çözüm bulunması için taraflar gayret gösteriyor.


Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın İdlib’e dair son açıklamasından bu sözler.

Ruslarla gelinen noktada bu “gayret”, tek taraflı görünüyor. 

Bölgedeki dengelerde avantajlı hale gelen Rusların hava sahasını açması da pek olası değil.

Sadece askeri anlamda değil, politik olarak yapılan hamleler de bunun bir işareti.

Kremlin’in 5 Mart’ta Erdoğan’la görüşeceğine dair bir programının olmadığını açıklaması bunun net göstergesi.

Hava sahasına yönelik beklenti içinde olmak zaman kaybı gibi!

Diğer taraftan, ABD ile görüşmeler devam ediyor, NATO’dan destek isteniyor…

Hava sahası kapalıyken ABD’nin ve NATO’nun hava desteği sağlaması zaten mümkün değil.

Sonuç?

NATO’nun İdlib konusunda başka bir şekilde destek sağlayıp sağlayamayacağını sormak için NATO Genel Sekreter Yardımcısı Tacan İldem’le irtibata geçtim.

İldem, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in Savunma Bakanları toplantısında İdlib’e yönelik yaptığı açıklamaya dikkat çekti. 

Aslında yine “kınama” ile sınırlıydı yapılan açıklama.

Stoltenberg o açıklamada “Esad rejimi ve Rusya’ya acilen saldırıları durdurma çağrısı”nda bulunmuş, İdlib’deki saldırıları kınamıştı. 

Bir de Esad rejimi ve Rusya’ya, uluslararası hukuka uyma çağrısı yapmıştı.

Genel Sekreter Yardımcısı Tacan İldem de “Şu aşamada bunun ötesinde söylenebilecek bir husus yok” dedi. 

Yani durum bu anlamda umutsuz.

NATO’nun askeri anlamda destek olma niyeti olsa bile, hava sahası kapalıyken bu durum şu anda zaten mümkün görünmüyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden son yapılan çağrılar da farksız.

ABD, İngiltere ve Almanya “kınama” ve “endişe”nin önüne geçmedi yine.

Şu anda bölgede başrolü Rusya oynuyor.

Peki, bu noktada ABD nerede?

Emekli General Dr. Naim Babüroğlu, Gerçek Gündem’deki son yazısında İdlib’deki durumun Pakistan’ın Peşaveri anımsattığını yazmış.

Yazıda, ABD’nin Sovyetler’i tuzağa düşürerek, zamanla Peşaver’i terör üretme çiftliğine dönüştürdüğüne ve El-Kaide’nin yetişme merkezi haline getirdiğine, dikkat çekiliyor. 

Peşaver’de görev yaptığım dönemlerde Babüroğlu’nun yazdığı bu havayı bizzat solumuştum.

Şimdi de ABD’nin Rusya’ya benzer stratejiyi İdlib’de uygulandığına işaret ediyor Babüroğlu.

Yazının bir bölümü şöyle;

Fırat’ın doğusunda ve Menbiç’te PYD/PKK terör örgütünü düzenli orduya ve devletçiğe dönüştürmeyi sürdüren ABD, Fırat’ın doğusunda Türkiye ile 130 km sınırı bulunan İdlib’i El Kaide üretme çiftliğine dönüştürmeyi hedefliyor. Tarih tekerrür ediyor. 1980’de Afganistan ve Peşaver; 2020’de Suriye ve İdlib… ABD’nin, İdlib senaryosu için yeni bir çalışmaya ihtiyacı da yok… Afganistan ve Peşaver arşivinde zaten var…


Sonraki adım?

ABD eğer Afganistan’da uyguladığı stratejiyi İdlib’de hayata geçirirse, İdlib’e dair olası bir müdahalede Türk topraklarını kullanmaya ihtiyaç duyacak.

Rusya ve Batı tarafından İdlib konusunda şu ana kadar yalnız bırakılan Türkiye, o zaman buna izin verecek mi, işte sonraki mesele bu.

Doğu ve batı tarafından yanı başımızda oluşmasına izin verilen bir terör yapılanması, Türk topraklarında yer almak için ABD tarafından hazırlanılan bir zemin mi? 

Eğer öyleyse, işte o zaman NATO da “yardıma” gelir, ABD de…

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.   

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU