Türkiye genelinde binlerle tabir edilebilecek düzeyde türbe veya yatır bulunuyor.
Türbeler genellikle etrafı çevrilmiş, üzerinde kimin yattığına dair bir kitabe bulunan yerlere denirken, yatırlar genellikle etrafı çevrili olmayan, yatanın açık kimliğinden ziyade lakabı ile anıldığı yerler.
Geleneksel halk inancı içerinde türbe ve yatır ziyaretlerinin önemli yeri var.
Ancak zaman zaman bu türbe ve yatırların ne kadar güvenilir olduğuna dair haberler de eksik olmuyor.
Siirt ve Adıyaman'dan sonra son olarak Batman’ın Çayüstü Köyü'nde, yaklaşık yüz yıldır ‘Abuzer Gaffari Türbesi’ olarak bilinen, köylülerin gelip adak adadığı yapıdaki kazılarda kalıntı bulunamadı.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü envanterindeki türbenin boş çıkmasına en çok köy sakinleri şaşırdı.
Öğrencilerin şakası gerçek sanıldı yıllarca türbe diye ziyaret edildi
Kimi türbe ve yatırların güvenilirliği konusunda en bariz örneklerden biri Beşiktaş Fulya’da bulunan ve çevre sakinlerinin gelip geçerken duasını eksik etmediği Bardakçı Baba adlı yatırda yaşanmıştı.
Söz konusu yatırın 1968’de hemen üst tarafta kampusları olan Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği öğrencilerince şaka amaçlı yapıldığı ancak bundan habersiz insanların zaman içerisinde burayı gerçek türbe zannederek ziyarete başladığı ortaya çıkmıştı.
Bu gerçeğin ortaya çıkmasına karşın yine de ne olur ne olmaz denilerek aynı yerde yapılan bir plaza inşaatı içerisinde “Bardakçı Baba”nın yerine dokunulmamış, özel camekanlı bölüm ile ayrılmıştı.
23 ildeki türbeleri araştırıp, üç bin kişiyle görüştüler
Peki Türkiye’de insanlar neden türbeye gidiyor? Türbelerin ne kadarı gerçek? Ziyaretçileri türbede yatanın kim olduğundan ne kadar haberdar?
Bu soruların cevaplarını Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Ayten ile konuştuk.
Ayten, aynı üniversitenin öğretim üyelerinden Prof.Dr. Ali Köse ile birlikte Türkiye’nin 23 ilindeki 30 türbeyi inceleyerek, buraları ziyaret eden üç bin kişi ile konuşmuşlardı.
Ayten ve Köse’nin derlediği bütün bu bilgiler 2009 yılında ikilinin Timaş Yayınları’ndan çıkan “Popüler Dindarlık” kitabının içeriğinde bulunuyor.
Türbeler halk dindarlığının önemli bir parçası
“Ülkemizde ve bazı İslam ülkelerinde türbe ziyareti halk dindarlığının önemli bir parçası. Buna popüler dindarlık da deniyor” diye tarif ederek söze başlıyor Profesör Ayten.
Sözlerinin devamında türbeler konusunda dini otoritelerin itiraz ettiği noktayı Ayten, şöyle anlattı.
Bazı türbelerde kimi insanlar dua etmek ve tefekkür etmeye ilave olarak çaput bağlamak, dilek dilemek, mum yakmak, elbise atmak, yatırdan medet ummak vb. dini açıdan sakıncalı görülen uygulamalar da yapabiliyor. Kimi zamanda bunlar senkronize bir şekilde yapılıyor. Yani bu tür bir türbe ziyaretinde insanların üretimi olan pek çok harici unsur da türbe ziyaretine dahil ediliyor. Sadece ziyaret edip, tefekkür etme ve dua etme kısmıyla türbe ziyareti daha kabul edilebilir görülürken dilek dileme, çaput bağlama ve mum yakma tarzındaki türbe ziyaretleri dini otoritelerce sakıncalı görülüyor.
Binlerce türbe var, bazısında kimin yattığı belli değil
Ayten, ülkemizde sayıları net olarak bilinmemekle birlikte binlerce türbe olduğunun tahmin edildiğini belirtti.
Ayten, bu türbelerin genel olarak üç grupta toplanabileceğini belirterek şöyle sıraladı:
Birincisi Selçuklu ve Osmanlı sultanları ve devlet büyüklerinin medfun olduğu türbeler. Buralarda genel olarak sadece ziyaret ve dua etme şeklinde uygulamalar yapılıyor.
İkinci gruptakiler ise veliler ve din büyüklerine ait türbeler. Buralarda da genelde kimin yattığı tarihsel bilgilerle sabit oluyor. Aziz Mahmud Hüdai türbesi, Beşiktaşlı Yahya Efendi Türbesi, Mevlana Türbesi vb. gibi
Ancak bir de kimin yattığı kesin olarak bilinmeyen ya da hayali veliler diyebileceğimiz türbeler var.
Ünlü türbelerin bazılarında da kimin yattığı bilinmiyor
Ayten içinde kimin yattığının belli olmadığı türbelerin net sayısının bilinmediğini söyledi.
Ayten’in verdiği bilgiye göre kimin yattığı belli olmayan türbeler arasında halk arasında hayli ünlü olan türbeler de var. Örneğin evlenmek isteyenlerin uğrak yeri olan İstanbul Sarıyer’de bulunan Telli Baba gibi.
Batıl uygulamaların kimin yattığı belli olmayan türbelerde daha fazla yapıldığını öne süren Ayten, sözlerini şöyle devam ettirdi:
İstanbul’da ve Anadolu’nun pek çok yöresinde kimin yattığı kesin olarak bilinmeyen ya da hayali veliler diyebileceğimiz türbe ve yatırlara rastlamak mümkün. Mesela Sarıyer’deki Telli Baba Türbesi, İzmir’de ki Susuz Dede ya da Zeytinburnu’ndaki Zuhurat Baba türbesi buna örnek verilebilir. Ayrıca Öksürük Dede, Ağaç Baba, Tezveren Dede vb. baba ya da dede ilavesiyle türetilmiş pek çok türbe de bulunmakta ve buralarda kimin yattığı kesin olarak bilinmemektedir. Bu tür türbelerle ilgili şifahi pek çok anlatı olmasına rağmen kesin bilgi yoktur. Ancak buna rağmen buralar da insanlar tarafından ziyaret edilmekte ve buralarda daha ziyade hurafe ve batıl inanç ve uygulama diyebileceğimiz uygulamalar yapılmaktadır. Batıl inanç ve uygulamalar da özellikle bu tür türbelerde yapılmaktadır.
Türbeye gidenlerin yüzde 57’si dilek diliyor
Prof. Dr. Ali Ayten ve Prof.Dr. Ali Köse araştırmalarında sırasında insanların türbeleri neden ziyaret ettikleri sorusuna da cevap bulmaya çalıştı.
Araştırmaya göre türbeyi ziyaret edenlerin %57’sinin dilekte bulunduğu tespit edildi.
Türbede neler için dilek dileniyor?
Dilekte bulunanların dağılımı ise şu şekilde.
Hastalık veya sıkıntılara çare bulmak (yüzde 28,6)
Evlenmek, çocuk sahibi olmak (yüzde 13, 8)
Sınav ve derslerde başarılı olmak (yüzde 13,8)
İş bulmak ve geçim sıkıntısından kurtulmak (yüzde 10,5)
Aile geçimsizliğini düzeltmek (yüzde 7,7)
Nazar ve benzerinden kurtulmak (yüzde 7,2)
Ev sahibi olmak (yüzde 0,4)
Şefaat dileme, bağışlanma (yüzde 0,9)
Huzurlu/mutlu yaşam (yüzde 0,9)
Diğer (beladan uzak olma. Hayırlı kazanç vb.) (yüzde 15,8)
Ziyaretçilerin bir kısmı türbede kimin yattığını önemsemiyor
Ali Ayten yaptıkları araştırmaya göre türbe ziyaretçilerinin genel olarak iki gruba ayrılabileceğini belirterek bunları şöyle anlattı:
Birinci grup ziyaret ettiği türbede kimin medfun olduğunu biliyor ya da bunu önemsiyor. İkinci grup ise türbede kimin yattığını bilmiyor veya bunu önemsemiyor. Bu ziyaret sebeplerini de düşündüğümüzde şöyle bir sonuca varmamız mümkün; eğer birey bir türbede sadece dua edip ziyaret yapmak istiyorsa orada kimin yattığı meselesiyle pek ilgilenmiyor. Özellikle dilek dilemek ve mum yakmak, çaput bağlamak, hasta birisinin elbisesini getirmek, hasta çocukları getirmek, dilek dilediği eşyaları bırakmak gibi bir takım batıl uygulamalar yapmak üzere türbeye geliyorsa zaten orada kimin yattığından ziyade oradan fayda gördüğünü söyleyen anlatılara kulak veriyor.
Ayten, türbeye gittiği halde orada yatanın kim olduğunu önemsemeyenlerin oranının ne olabileceğine dair sorumuza net bir rakam vermemekle birlikte en az 1/4 oranında olabileceğini belirtti.
“Türbeleri bir hacet kapısı, Güzin Abla gibi görüyorlar”
Ayten, insanların türbelerin tarihselliğiyle yani gerçekliğiyle ilgilenmemesini de şu nedenlere bağladı:
Bunun psikolojik bir fonksiyonu var. Kimi insanlar türbeleri bir tür hacet kapısı ya da Güzin abla gibi görüyor ve türbenin tarihsel gerçekliğiyle ilgilenmiyor. Kutsalı hissetmek ve orada bir tür manevi huzur hissetmek o kimseler için yeterli oluyor. Kimi insanlar türbeleri psikolojik ve manevi rahatlama merkezi olarak görüyor. İnsanlar nasıl psikoloğa gidince rahatlıyorsa türbelere gidince de rahatlıyor. Bu tür ihtiyaçlar için gidilen türbelerin bir tür branşları bile oluşmuş bazı türbelere sadece belli işler için gidiliyor. Mesela kimi türbelere kısmet için, kimi türbelere hastaların şifa bulması için, kimi türbelere de bereket ve aile saadeti için gidiliyor.
“Azize ait sanılan kemikler keçiye ait çıktı, kimse kulak asmadı”
“Peki gerçek olmadığı ortaya çıkan türbelere insanlar gitmeyi bırakıyor mu?” diye sorduğumuz Ayten’den ilginç bir cevap aldık:
İnsanlar kutsal olarak gördükleri yeri ziyaret etmeye devam eder. Bu Türkiye’de de Avrupa’da da böyle. Mesela İtalya’da önceleri bir azize ait oldugu söylenen mezarda keçi kemikleri olduğu bilimsel olarak ispat edilmiş ama kimse kulak asmamış. Önemli olan psikolojik fayda fayda bu bazı durumlar hakikatin önüne geçer.
© The Independentturkish