Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi’de görüştüler.
Görüşme 6 saat gibi uzun bir zaman dilimine yayıldığına göre anlaşmazlık noktaları fazla olmuş gibi.
Görüşme sonrasında görüşmenin mahiyetini basın toplantısı ile dünyaya duyurdular.
Görüşmenin sonuçları ile ilgili anlaşma metnini ise her iki ülkenin Dışişleri Bakanları okudu.
Basın toplantısında ilk konuşan Putin;
Türkiye’nin endişelerini paylaştıklarını; önemli olanın terör örgütlerinin Türkiye’nin gerçekleştirdiği harekâttan faydalanmaması olduğuna işaret ettikten sonra, “Bu örgütlerin arasında DEAŞ’ın da olduğunu ve militanlarının kaçmaya çalıştığını” vurguladı.
Putin, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygının ilkesel tutumları olduğunu ifade ettikten sözlerini şöyle sürdürdü:
Bölgedeki barışı ve istikrarı Türkiye ve Suriye beraber sağlayacak fakat aralarında karşılıklı saygı olmazsa bu olmayacak.
Suriye hükümeti ve bölgedeki Kürtler arasında diyalog başlaması gerekiyor.
Çok uluslu Suriye halkının parçası olan Kürtlerin hakları ancak böyle savunulabilir.
Putin bu sözleriyle, bu ilişkinin Kürtlerin haklarını yok sayma pahasına kurulacak bir ilişki olmayacağını açıklamış oluyordu.
Anayasa Komitesinin kurulmasını takdir ettikten sonra, “Suriyeli göçmenlerin olabildiğince hızlı bir şekilde ülkelerine dönmeleri gerekiyor. Böylece Suriyelileri kabul eden ülkelerin taşıdıkları yük böylece bir hayli hafifleyecektir” dedi.
Sözlerini bitirirken Türkiye ile ticaret hacminin artmasına, askeri teknik alanda iş birliğindeki olumlu gelişmelere de değindi.
Putin'den sonra konuşan Erdoğan,
Putin ile ekonomik, askeri ve siyasi işbirliği ve ilişkiyi anlatarak başladıktan sonra, “İdlib de görüşmelerin gündemiydi. İdlib'de nispi bir sükunetin tesis edildiğini görmek memnuniyet vericidir. Türkiye olarak gerek Rus dostlarımızın endişelerinin giderilmesi gerekse sahada sükunetin muhafazası için çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü;
Bugün ağırlıklı olarak Barış Pınarı Harekatı'mızla ilgili son gelişmeleri ele aldık.
Harekâtın ana gayesi bölgeden PKK/YPG terör örgütünü çıkarıp Suriyeli sığınmacıların dönüşünü sağlamaktır.
Harekatla güvenli hale getirebileceğimiz alana öncelikli 1 milyon Suriyelinin yerleşeceğini umuyoruz. İnşallah uluslararası toplumun katkı ve desteğiyle bu planı hayata geçireceğiz.
Erdoğan, “Tel Fırat ve Münbiç'teki tüm YPG'li teröristler bu bölgenin dışına çıkarılacaktır” gibi cümleler ile konuşmasını bitirdi.
Türkiye- Rusya Anlaşması
- Siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazasına ve Türkiye'nin milli güvenliğinin korunmasına olan bağlılıklarını teyit ederler.
- Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma yönündeki kararlılıklarını vurgularlar.
- Bu çerçevede Tel Abyad ve Rasulayn'ı içine alan 32 km. derinliğindeki Barış Pınarı Harekâtı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir.
- Her iki taraf Adana Anlaşması'nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda anlaşmanın uygulanmasını kolaylaştıracaktır.
- 23 Ekim 2019 öğlen saat 12'den itibaren Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları Barış Pınarı Harekâtı alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir.
Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır. Aynı saat itibariyle mevcut Barış Pınarı Harekâtı alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı hariç, Rus-Türk ortak devriyeleri başlayacaktır.
- Münbiç ve Tel Rıfat'tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır.
- Her iki taraf terörist unsurlarının sızmalarının önlenmesinin temini için gerekli tedbirleri alacaktır.
- Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönmelerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır.
- Bu muhtıranın uygulanmasını gözetmek ve koordine etmek amacıyla müşterek bir denetim ve doğrulama mekanizması ihdas edilecektir.
- Taraflar Astana mekanizması çerçevesinde kalıcı bir siyasi çözüm bulunması amacıyla çalışmalarını sürdürecek ve anayasa komitesinin faaliyetlerini destekleyecektir.
Bu anlaşma, ABD-Türkiye Anlaşmasını koruyorsa da ama’sı çok…
Buna göre,
* Gire Spi (Tel Abyad) ile Rasulayn arasındaki 120 kilometrelik alanda, 32 kilometre derinliğinde oluşturulacak olan Güvenli Bölge'nin uygulanmasına devam kararı, anlaşma metnine "Tel Abyad ve Rasulayn'ı içine alan 32 km derinliğindeki mevcut Barış Pınarı Harekâtı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir" ifadeleriyle yer aldı.
Bu sınırın geri kalanına, Rusya aracılığında SDG ile yaptıkları anlaşma sonrası Suriye ordusu yerleşti.
* Güvenli Bölge deniyorsa da, bu kavram ABD ile imzalanan anlaşmada geçiyordu, bu anlaşmada geçmiyor.
Rusya ile imzalanan metinde, herhangi bir bölge belirtilmeden "Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır" cümlesi yer alıyor.
Türkiye'nin 444 kilometre yeni bir yapılaşma ve yerleşim yerleri oluşturmayı hedeflediği Güvenli Bölge, şimdilik sadece 120 kilometrelik alanda uygulanacak.
* Anlaşmada İdlib, Afrin, Azez ve Cerablus bölgeleriyle ilgili herhangi bir atıf ise yok.
Bundan "Fırat’ın batısı belirsiz mi?" gibi bir sonuç çıkarabilir miyiz? Öyle bir görünüm var, fakat…
Anlaşmaya yansımayan, Türkiye destekli Suriyeli muhaliflerinin olduğu bölgelerde, 30 Ekim’de Cenevre’de Anayasa Komitesi’nin toplantısına kadar Suriyeli muhaliflerin durumu koruması hedefleniyor.
Fırat’ın batısındaki sınır bölgelerinde anlaşmanın uygulanıp uygulanmayacağı ise izlenecek.
* İdlib'de bulunan silahlı örgütler ve Suriye ordusu arasında bir ateşkes sağlanmış durumda, ama...
Esad’ın İdlib kırsalında askeri birliklerini ziyarette kurduğu cümleler çok net;
Suriye'nin tümündeki kaos ve terörü sonlandırmanın anahtarı...
İdlib'deki cihatçıların yenilgiye uğratılmasıyla birlikte savaş da sona erecektir
Mutabakatın ikinci maddesinde Rusya ve Türkiye için "Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma yönündeki kararlılıklarını vurgularlar" ifadesi yer alıyor.
Şam ve Moskova, İdlib'deki Nusra ve diğer silahlı grupları "terörist" olarak gördüğünü ifade ediyor.
Şam, Afrin ve Fırat Kalkanı Bölgesi'ndeki Türkiye destekli muhalifleri de "terörist" olarak kabul ediyor.
* Türkiye ise PYD /YPG’yi “terörist” görüyor. Bu durum Suriye-Türkiye yakınlaşmasında sorun oluştursa da realite Türkiye’nin pratik tavrının en fazla Güvenli Bölge sınırlı olacağını gösteriyor.
* Basın açıklamasında Putin, “Suriye hükümeti ve bölgedeki Kürtler arasında diyalog başlaması gerekiyor. Çok uluslu Suriye halkının parçası olan Kürtlerin hakları ancak böyle savunulabilir” dedi.
Şam ile YPG'nin teması, yine Rusya aracılığıyla devam ediyor.
Rakka ve Deyr ez Zor'da YPG varlığı devam ediyor.
ABD askerlerinin büyük bir kısmı güneyde, özellikle Deyr ez Zor'da ve bazı petrol kuyularının olduğu bölgelerde kalmaya devam ediyor.
Burada SDG ile ABD'nin işbirliği devam ediyor.
Kobane bir tür koruma altında.
Kamışlı ortak devriye yapılacak yerlerin dışında bırakıldı.
Adana Anlaşması’nın güncelde karşılığı var mı?
“Her iki taraf Adana Anlaşması'nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması'nın uygulanmasını kolaylaştıracaktır" deniyor.
Rusya-Türkiye anlaşmasında, ama Putin’in Adana Anlaşması'nı ortaya atmasının nedeni güncele uygun olup olmamasından çok, Türkiye ile Suriye’yi yakınlaştırmak olmalı.
Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Lavrentyev, Barış Pınarı Harekâtı başladıktan sonra yaptığı bir açıklamada "Türkiye ile Suriye'nin, Rusya aracılığıyla temas halinde olduğunu" açıklamıştı.
Suriye’nin bugünkü dengeleri içinde bu anlaşmayı uygulamak olanaklı değil…
Zaten bu nedenle anlaşmanın hemen ardından bu anlaşmanın güncellenmesi düşüncesi de ortaya atıldı.
İşte bu nedenle anlaşmada “kolaylaştırmak” deniyor.
Adana Anlaşması, Suriye yönetiminin PKK ve uzantılarının kendi topraklarını kullanarak Türkiye'ye tehdit oluşturmasını önlemeyi, Suriye topraklarını her türlü faaliyetin de kullanmalarını yasaklamayı içeriyor.
2011'den bu yana fiilen uygulanamıyor.
Her şey bir yana Şimdi PYD/YPG Suriye’nin bütün topraklarında nasıl yasaklanacaktır?
Sonuç olarak,
Türkiye-Rusya Anlaşması yanlışları ve doğruları ile sürecin bir aşamasını ifade ediyor.
Süreç devam ediyor…
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish