Bilgen, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Suriye'de yaşanan sürecin geldiği noktanın, telafisi imkansız ve geri dönüşü olmayacak riskler içerdiğini savundu.
Yaşanabilecek gelişmelerin ekonomik boyutuna değinen Bilgen, "Suriye'de Rus ruleti oynanıyor. Ama gariptir ki tabancayı tamamen doldurmuşlar ve Türkiye sadece tek başına kendi kafasına sıkıyor." iddiasında bulundu. Bilgen, Türkiye'nin, Suriye'de anayasa yapım sürecinin başlaması ve adil, eşit bir seçimin gerçekleşmesi için inisiyatif alması gerektiğini ifade etti.
Ayhan Bilgen, şöyle devam etti:
"Sadece güvenlik politikalarına odaklı bir yaklaşımda ısrar ederse bu her şeyden önce Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek bir noktaya ulaşacaktır. Görünen o ki Orta Doğu'da çok daha büyük bir savaş senaryosunun hazırlığı yapılıyor. Bu büyük savaş senaryosunda Körfez ülkelerine rol biçiliyor, İran'a yönelik çeşitli senaryolar hazırlanıyor. Böyle bir atmosferde Türkiye'nin, Suriye'de çatışmanın doğrudan tarafı haline getirilmesi çok daha büyük bir kabusu, felaket senaryosunu beraberinde getirecektir."
Meclisin Orta Doğu'daki gelişmeler ve ekonomik krizle ilgili ciddi bir sorumluluk alması gerektiğini savunan Bilgen, bu konularda kapalı oturum ya da yürütmenin TBMM Genel Kurulunda bilgilendirme yapması gerektiğini söyledi.
ABD Başkanı Trump'ın twite ile ilgili de konuşan Bilgen sorulan soruya şöyle cevap verdi:
Türkiye içindeki aktörlerle, meşru demokratik siyasi aktörlerle konuşulmadığı ve çözüm bulunmadığı sürece Türkiye’nin yapabildiği tek şey başkalarının Suriye senaryolarında rol almaktadır. Trump’ın tweetinin içerisinde şüphesiz hem tehdit var, hem tanımlama var hem de 20 mil ile ilgili bir vurgu var. Bunu nasıl tanımlayacağız? Meclis Dış İlişkileri Komisyonu 20 millin ne anlama geldiğini biliyor mu? Tweetin içindeki asıl somut vurgu 20 mil vurgusudur. Bir güvenli bölge mi, uçuşa yasak bölge mi, tampon bölge mi oluşturmak? Türkiye’nin müdahalesini engellemeye yönelik mi yoksa tam tersine kapalı kapılar arasında bir anlaşma mı var? İlk cümle ile sanki gerilim varmış gibi hava oluşturup ama ikinci cümledeki 20 mil ile ilgili Türkiye bir tuzağa mı çekilmek isteniyor. Trump’ın keramet dolu tweetlerini anlamak yerine gerçekten ne olup bittiğini anlayarak ortak yararımız için bir siyaset geliştirmemiz gerekiyor.
Öcalan ve Leyla Güven
HDP'nin tutuklu Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in açlık grevi ile terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın, kardeşiyle görüşmesinin hatırlatılması üzerine Bilgen, "Eğer kişiye özel hukuk olmaz ise kişiye özel tecrit de olmaz. Aslında bugüne kadar görüşülmemiş olması gariptir, yadırganması gerekir. Bir anormallik arayacaksak, 2,5 yıla yakın süredir avukatları ve ailesi ile hiçbir görüşme yapmamış olmasına yoğunlaşmamız gerekir. Eylemi yapan milletvekilimizin iradesine saygı duyuyoruz, tercihlerini önemsiyoruz ve kararı onun vermesi gerektiğini düşünüyoruz." ifadesini kullandı.
CHP ile İttifak
"CHP'li Zeki Kılıçaslan, HDP ile ittifak yapmamız milli görevdir dedi. Sizin için de CHP ile ittifak milli bir görev midir?" sorusunu yanıtlayan Bilgen, CHP içerisinde farklı eğilimler ve yaklaşımların olduğunu, en azından açıklamaların böyle bir tartışmanın olduğunu gösterdiğini söyledi:
"Biz, CHP'nin kendi iç tercihlerine, tartışmalarına dair bir şey söyleyecek durumda değiliz, ama HDP'nin ya da başka bir partinin dışlanması, yok sayılması, ayrımcılığa tabi tutulması doğrudan doğruya HDP seçmenine ve toplumun bir kesimine yönelik tutumdur. Elbette biz bir bütün olarak Kürtleri temsil etme iddiasında değiliz. Bize ciddi miktarda oy veren Kürt toplumunun bir gerçekliği var. Bizim dışımızdaki partilere de oy verenler var."
Ayrıca yerel seçimlere ilişkin "seçmen taşıma" iddialarının sorulması üzerine Bilgen, geçmiş dönemlerde de çok sayıda benzer örneklere tanıklık ettiklerini belirterek, "Bu rakamların seçim sonucunu değiştirecek büyüklükte olması doğrudan seçime şaibe düşürecek bir tablodur." dedi.
Tarihi kırılmalar yaşanırken Meclis'te meleklerin cinsiyetini tartışmakla meşgulüz
Bilgen konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde şehirlerdeki betonlaşmaya karşı yaptığı açıklamayı gündeme getirdi ve Beykoz Belediye Meclisi'nin 550 villaya onay verdiğini vurguladı ve şöyle konuştu:
Türkiye bu denli tehlikeli ve tarihin kırılma noktalarından birisi olarak tarif edilebileceğimiz dönemden geçerken, Meclisin gündeminde meleklerin cinsiyetini tartışmakla meşgulüz. Türkiye’nin karşı karşı karşıya olduğu krizi bir kapalı oturumla ele alma, en azından yürütmenin Meclis’i güven verecek biçimde bilgilendireceği, onun üzerinden bir tartışmanın yürütüleceği bir yöntem zorunluluğu var. Bunu yapmak yerine torba yasalarla Meclis’i meşgul etmek Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Böyle bir dönemde kimse kendisini, kişisel hesaplarını, yakınlarını önceleyen, toplumsal yararı gözetmeyen ama parti çıkarlarını önemseyen bir yaklaşım içine girmemelidir. Siyasetçilerin konuşmaları ile gerçek arasındaki makas gün geçtikçe açılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı ormanlar ve betonlaşmaya ilişkin bir konuşma yapıyor son derece keskin bir konuşma yapıyor, 2 gün sonra Beykoz Belediye Meclisi 550 villaya onay veriyor. Şimdi 3 ihtimal var ya ülkeyi Erdoğan yönetmiyor, ya Erdoğan bize başka bir şey söylüyor, gerçekten başka bir şey yapmayı tercih ediyor, ya da birileri Erdoğan’a rağmen gemisini yürütüyor. Bu çelişkinin başka bir izahı yok. Bu sadece Erdoğan için değil, parti-meclis ilişkisi de böyle.