Silivri'de tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, avukatlarına haber verilmeden mahkemeye çıkartılarak tutukluluk halinin devamına kararı verildi.
Zafer Partisi, Özdağ'ın müdafilerine haber verilmemesine tepki göstererek yaptığı açıklamada, "Bugün adaleti ayaklar altına alanlar, yarın hukukun karşısında hesap verecektir" ifadelerini kullandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
19 Ocak'ta Antalya'da partisinin İl Başkanları İstişare Toplantısı'nda konuşan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, "Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan'ın ve AKP'nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir" demişti. Bu konuşmasından bir gün sonra Ankara'da gözaltına alınan ve İstanbul'a getirilen Özdağ ertesi gece yarısı "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçlamasıyla tutuklanıp, Silivri'deki Marmara Cezaevi'ne konmuştu.
Özdağ'ın tutuklanmasına gerekçe olan suçlamayla ilgili soruşturma devam ederken, bu konuşması nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame düzenlendi. Özdağ'ın söylediği ifadelerin TCK 299/1-2 maddesinde belirtilen "Cumhurbaşkanına hakaret" kapsamına girdiğini savunan savcılık 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle iddianame düzenleyip Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. İddianamede ayrıca siyasi yasak da talep edildi.
Özdağ bugün tutukluluğunun incelenmesine ilişkin çıkartıldığı duruşmada mahkeme tutukluluk halinin devamına kararını verdi. Konuya ilişkin Zafer Partisi'nin yaptığı açıklamada Özdağ'ın avukatlarının 17 Ocak 2025'te Soruşturma Savcısı kalemine tutukluluk incelemesinin ne zaman yapılacağını sormaları üzerine 19 Şubat 2025'te tutukluluk incelemesinin yapılacağı yanıtını alıyorlar. Bu yanıta rağmen tutukluluk incelemesinin bugün yapılmasına tepki gösteren Zafer Partisi, yaptığı resmi açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Türk hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek bir hukuk faciasıyla karşı karşıyayız. Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ 20 Ocak 2025 günü haksız ve hukuksuz yere yetkisiz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gözaltına alınmış, ardından mesnetsiz ve hukuken yok hükmündeki bir delile dayanılarak 21 Ocak 2025 günü tutukluluğuna karar verilmiştir. Genel Başkanımızın tutukluluğunun bir ayı bulacak olması nedeniyle, CMK’nın 108’inci maddesi gereği yapılması gereken ‘Tutukluluk İncelemesi’nde ‘tutukluğun devamı’ ya da ‘salıverilmesi’ yönünde karar vermesi beklenen Soruşturma Savcısının kararını ne zaman vereceğini öğrenmek ve devamında kararı değerlendirecek olan Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nin sorgusuna katılarak savunma yapabilmek maksadıyla 17 Ocak 2025 günü Soruşturma Savcısı kalemi ile görüşülmüştür. Görüşmede Genel Başkanımızın bir kısım müdafilerinin Ankara’dan İstanbul’a gelerek Sulh Ceza Hakimliği sorgusuna katılmak istendiği bildirilmiş, bu nedenle ‘Tutukluluk İncelemesi’nin ne zaman yapılacağı sorulmuştur. Kalemin Soruşturma Savcısı ile yaptığı görüşme sonrası, ‘Tutukluluk İncelemesi’nin 19 Şubat 2025 Çarşamba günü yapılacağı bildirilmiştir. Aynı gün soruşturma dosyasını fiziken inceleyen Genel Başkanımızın İstanbul’daki müdafisine de karar değişikliğine dair herhangi bir bilgi verilmemiştir."
"Haber verilmeden, adeta kaçırılırcasına..."
Özdağ'ın müdafisiz mahkemeye çıkartıldığını belirten açıklama şu şekilde devam ediyor:
"‘Tutukluluk İncelemesi’nin 19 Şubat 2025 günü yapılacağının müdafilere bildirilmesine ve bir kısım müdafinin Ankara’dan gelerek incelemeye katılacaklarını ifade etmesine rağmen, haber verilmeden, adeta kaçırılırcasına, ‘Tutukluluk İncelemesi’ bildirilen tarihten bir gün önce yani 18 Şubat 2025 günü yapılmış İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği tarafından, müdafisiz şekilde SEGBİS sistemi ile ifadesi alınan Genel Başkanımızın tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Genel Başkanımızın tutukluluk süreci boyunca yaşananlar, yalnızca bir usulsüzlük değil, doğrudan yargının siyasallaştırıldığının ve hukukun ayaklar altına alındığının kanıtıdır. Adalet mekanizmasının temel ilkelerinden biri olan savunma hakkı, açıkça gasp edilmiş ve yargı süreci, siyasi baskının bir aracı haline getirilmiştir."
"Sistematik bir sindirme operasyonunun parçasıdır"
Yarın olacağı bilinen duruşmanın bugün olmasının sebebi olarak Zafer Partisi'nin Silivri'de düzenleyeceği halk buluşması olduğunu belirten açıklama şu şekilde devam etti:
"Ancak bu hukuksuzluk sadece bir yargı hatası olarak görülemez. Yaşananlar, açık ve net bir şekilde Genel Başkanımıza yönelik sistematik bir sindirme operasyonunun parçasıdır. Yarın Genel Başkanımızın duruşması öncesi Silivri’de gerçekleştirilecek büyük halk buluşmamızdan duyulan korkunun bir yansıması olarak, Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın mahkemeye çıkışı gizli tutulmuş ve sürecin kamuoyuna yansıması engellenmeye çalışılmıştır. Türk milletinin adalet talebinden korkanlar, yargıyı bir silah olarak kullanarak bu süreci bir kez daha manipüle etme yoluna gitmiştir.
"Bugün adaleti ayaklar altına alanlar, yarın hukukun karşısında hesap verecektir"
Ancak bilinmelidir ki bu baskılar, bu hukuksuz kararlar, bu çürümüş sistem, ne Genel Başkanımızı ne de Zafer Partisi’ni yolundan döndürebilir! Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türk milletinin adalet ve hürriyet mücadelesinin en ön safında yer almaktadır ve bu kirli tezgâhlara boyun eğmeyecek kadar güçlü, milletine ve davasına bağlı bir liderdir. Bu hukuksuzluğu planlayanlar, yargıyı araçsallaştırarak sindirme çabasına girenler, Türk milletinin iradesinden ve adalet talebinden kaçamayacaktır. Bugün adaleti ayaklar altına alanlar, yarın hukukun karşısında hesap verecektir. Türk milleti, hayatı pahasına Türk milletinin haklarını savunan Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’a yapılan bu hukuksuzluğu unutmayacak ve haklı davasına sahip çıkacaktır."
ANKA