İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Now TV'deki Çalar Saat programına konuk oldu.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras'ın açıklamaları ve sonrasında başlatılan soruşturmaya değinen Dervişoğlu, “TÜSİAD YİK Başkanı'nın söylemlerinden niyet okuması yapıyorlar. Türkiye susturuldu. Konuşanlar hapishaneye gönderiliyorlar. Suat Toktaş haber yapma refleksinden dolayı tutuklanıyorsa, Türkiye susturulmak isteniyor. Türkiye'de yargı sisteminin tartışıldığının söylenmesinin neresi yanlış. Madem TÜSİAD'ın sicili bozuk diyorsunuz o zaman neden bu kadar teşvik veriyorsunuz”
Türkiye'de herkesin konuşması gerektiğini kaydeden Dervişoğlu şunları söyledi:
Türkiye konuşmalı ve sorunlarını tartışmalı ki karşı karşıya bulunduğu problemlerin çözümü noktasında da doğru adımlar atmayı becerebilsin. Susturuldu Türkiye. Susanlar olabilir, buna uyanlar olabilir ama Türkiye'de konuşmakla sorumlu olan kurumlar da var. Siyaset müessesi konuşmalıdır, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, aydınlar, yazarlar ve sanatçılar konuşmalıdır.
DEM Parti heyetinin İmralı'daki görüşmeleri ve yeni bir çözüm süreci hakkındaki değerlendirmesi sorulan Dervişoğlu, Türkiye'nin bütün sorunlarının çözümsüz bırakılmaması gerektiğini, doğru bir yol haritasıyla sorunların çözümüne katkı sağlamanın bütün müesseselerin görevi olduğunu söyledi. Dervişoğlu şöyle kunuştu::
Bu iş başladığı andan itibaren, bu süreci kalkışma olarak adlandırdım. Türkiye cumhuriyetsizleştirilmeye ve Türksüzleştirilmeye çalışılıyor. Eğer Türkiye'nin geleceğini Öcalan'a bağlamış ve çözümü orada arıyorlarsa bundan utanmaları lazım
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Erken seçim tartışmaları
Dervişoğlu, muhalefet partilerinin gündemindeki erken seçim tartışmasına ilişkin soru üzerine, muhalefetin "Kim aday olacak?" diye konuştuğunu ancak kimin aday olacağı konusunun son aşamada ele alınması gerektiğini dile getirdi.
Erken seçim tartışmaları gündeme geldiğinde muhalefetin hangi tavrı sergileyeceğine dikkati çeken Dervişoğlu, şunları kaydetti:
Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden cumhurbaşkanı adayı yapabilmek için bir anayasa değişikliği zaruridir, eğer erken seçim yapılamazsa. Muhalefet bu anayasa değişikliği konusunda hangi tavrı sergileyecektir? Bugünden onu belirlemelidir. Birinci ve ikinci adımlar atlanarak üçüncü ve dördüncü adımlar üzerinden kamuoyunu meşgul etmeye kalkışmak doğru bir siyasi yol haritası olarak belirlenemez ve benimsenemez. Türkiye'de parlamenter demokratik sisteme dönüşü telaffuz eden neredeyse bizden başka parti kalmamıştır. Oysa bütün muhalefet partilerinin üzerinde müştereken karar verdiği bir durumdu parlamenter demokratik sisteme geçiş. Unutturulmuştur, unutulmuştur. Herkes siyasi hırslarının peşine takılır hale getirilmiştir. Ne yapmak lazım sorusunun cevabını 6 ay önce verdim. O zaman bu yolda atılmış doğru bir adıma şahit olmadık. Çünkü Tayyip Erdoğan'da söz konusu olan iştah başkalarında da kendisini göstermeye başladı. Adaylığı konuşuyoruz. Erken seçimin takvimi, nasıl alınacağı, nasıl karara bağlanacağı, yeniden aday olmasını temin edecek anayasa değişikliğiyle ilgili takınılması gereken tavır, buralarda sergileyeceğimiz duruşun konuşulması gerekirken Türkiye başka şeyler konuşuyor. Muhalefet başka şeyler konuşuyor, siyaset kişiselleşiyor. Siyasi partilerin özgün kimlikleri zarar görüyor. Herkes kim ne olacak tartışmasına düşerken vatandaşın hali ne olacak sorusu cevapsız kalıyor.
Dervişoğlu, olası bir erken seçimde kendisinin aday olup olmayacağına yönelik soruya, "Ben Türkiye'nin konuşması gereken meseleleri adım adım konuşmasından yanayım. Müsavat Dervişoğlu'nun, yakın takvimde cumhurbaşkanlığı seçimi olmadığına göre aday mıdır, değil midir yönünde bir tartışmanın tarafı olması doğru olmaz" cevabını verdi.
Yaşanılan coğrafyanın imkan ve potansiyelinin son derece yüksek olduğunu dile getiren Dervişoğlu, "Türkiye'yi kalkınmış, aydın, müreffeh bir ülke haline getirebilmek hepimizin elinde mevcut olan bir imkandır. Yeter ki iradeyi birleştirelim, milletin iradesini birleştirelim. Dar alanlarda paslaşmaları bırakalım. Millet nasıl birleşecekse, onun yolunu arayalım" diye konuştu.
AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam’ın “Gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın” sözlerinde de tepki gösteren Dervişoğlu şöyle konuştu:
Bu hiç şakaya benzeyen bir şey değil, çünkü sonunda "kışkıtırım" cümlesi de var. TBMM'de sağlık çalışanlarını korumak adına yasa çıkarıldığını düşüneceksiniz. "Ben ekipmanları sağladım hizmet alamıyorsanız gidin hekimlerin yakasına yapışın, şayet bunu yapmazsanız ben sizi kışkırtırım." derseniz, bu siyasetçiye yakışmayan bir üsluptur. Ayrıca kendi içinde suç da barındırıyor. Bundan "şaka yaptım" diyerek kurtulunulamaz. Bu cümleler tehlikelidir ve sağlık çalışanlarına da hakarettir. Ağzından çıkanı tartmayanların en son yapacağı iştir siyaset. Bu yapılan , sorunları güç kullanılarak sorunların çözülmesi yönünde vatandaşı teşvik etmektir. Asıl vatandaşı tahrik etmek budur. Ve sıradan suçlardan halkı birbirine kışkırtmak suçlamasıyla mahkeme huzuruna çıkaranlar, ceza evine dolduranlar, bu cümleye çok dikkat etsinler. Buradan söylediklerimi suç duyurusu kabul etsinler. Savcılar harekete geçmeli.
Independent ,Türkçe, AA