Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorunuyla ilgili ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
Yıldız, müsilaj sorunun sadece Marmara değil, Ege ve Karadeniz’de de görülmeye başladığını ifade etti. Müsilaj sorununa karşı alınması gereken önlemleri de sıralayan Yıldız, şöyle konuştu:
Müsilaj, su kütlelerinin, insan eliyle oluşturulan kirlilik nedeniyle oksijensiz kalışının su yüzeyine yansımasıdır. Yani müsilaj bir alarm ikaz işaretidir. Marmara Denizi'ndeki kirlilik, en önemli işaretini 2021 yılında verdi. 2021 yılında Marmara Denizi'nin yüzeyinde müsilaj çok geniş bir alanda ne kadar önemli bir tehdit olduğunu bizlere gösterdi. Daha sonra yüzeydeki müsailajın temizlenmesi gerçekleşti ama bunun yanı sıra müsilaj tehdidi de Türkiye gündemine oturdu. Bunun için stratejik bir plan hazırlandı, bilim kurulu oluşturuldu ve çalışmalara başlandı. Aradan 3 yıl geçti Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde yapılan bir araştırmanın sonuçları, bizim görmeyi istediğimiz sonuçlar olmadı maalesef. Yapılan ölçümler sonucu, aradan geçen 3 yıl içerisinde Marmara Denizi'nin ilk 30 metresi hariç ciddi oksijen azlığı içerisinde olduğunu ortaya çıkardı. Ayrıca çalışmalar sonucu, sıcaklık, oksijensizleşme ve kirliliğin Marmara Denizi'nde birbirini besleyen kısır bir döngü oluşturduğu ifade edildi. Bu durum, bizim çözümden oldukça uzak olduğumuzu göstermektedir. Bilim insanları, son 3 yılda yaşanan gidişat eğer aynı şekilde devam ederse önümüzdeki 4-5 yıl içerisinde Doğu Marmara’da hidrojen sülfür artarak bir felakete dönüşeceğini ifade etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Çalışmalar sürüyor ancak Marmara denizinin kirliliği de sürüyor”
Buna yönelik Haziran 2021’de 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planı açıklandı. Bu maddelerden 14’ü kirliliğin azaltılmasıyla ilgiliydi. Bu da müsilaj sorununun nedeninin açıkça bilindiğini belirtiyor. Bu tedbirler alındıktan sonra son 3 yıldır bu konuda yapılan çalışmalar neticesinde birtakım toplantılar gerçekleşti. Çalışmalar sürüyor ancak Marmara Denizi'nin kirliliği de sürüyor. Müsilaj, biyolojik sonuçları itibarıyla bir kirlilik sorunu, sebepleri itibarıyla da atık su ve çevre yönetimi sorunu olarak görülmesi gerekir.
"Önlemlerin etkinliği kadar bu önlemlerin sürekliliğinin sağlanması da önemli"
Yıldız, müsilaj oluşumuna yönelik alınması gereken tedbirleri de şöyle sıraladı:
Müsilajın oluştuğu bölgede suyu miktar ve kalite olarak havza bütünlüğü içinde ödünsüz olarak yönetmeliyiz. Bu yönetim tarzında öncelikle yaygın ve noktasal kirliliklerin tam denetim altına alınması ve bunu denetlemenin önündeki engellerin ortadan kaldırılması lazım. Yani önlemlerin etkinliği kadar bu önlemlerin sürekliliğinin sağlanması da önemli.
Marmara Denizi çevresinde bu önlemler alınırken Marmara Havzası ve Susurluk Havzası’nın birlikte ele alınması ve tüm denetleme hizmetlerinin gerçekleştirilmesi lazım. Bu yapı yeni çıkacak olan Su Yasası içerisinde havza yönetim yapısı olarak tanımlanacak.
Marmara Denizi’nde bu anlamda yapılan çalışmalar da var tabii ki. Ama bu çalışmaların başarılı olması bu geçici kurulların koordinasyon çalışmasıyla gerçekleşmesi zor görülüyor.
Öte yandan, Marmara Denizi havza bölgesinde yeni bir su yönetim planı hazırlanabilir. Ancak planın hazırlanmasından daha önemli olan şey plandaki tedbirlerin sürekli ve etkili bir şekilde kurum ve kuruluşlarla gerçekleştirilmesidir.
Müsilaj, sadece Marmara’da değil, Ege ve Karadeniz’de de görülmeye başlandı. Bu açıdan bakıldığında öncelikle yapmamız gereken şey; denize bıraktığımız bu atık su arıtımının eksik yapılmasından kaynaklanan kirliliği azaltmaktır.
ANKA