DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, DEM Partili milletvekili ve eş belediye başkanları ile çok sayıda yurttaşla birlikte Suriye’nin Kobani kenti sınırlarına yürümek istedi. Böglede yoğun güvenlik önlemleri alan güvenlik güçleri, Şanlıurfa Valiliği’nce kentte eylem ve etkinlik yasağını uygulandığı gerekçesiyle, kitlenin Kobani sınırına gitmesini izin vermedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yürüyüşe izin verilmemesi üzerine DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Suruç ilçe merkezinin çıkışındaki Suriye sınırına yakın bir bölgede toplanan kalabalığa seslendi. Bütün Türkiye halklarına buradan bölgenin barışının mesajını vermeye geldiklerini söyleyen Hatimoğulları, şu ifadaleri kullandı:
Her ne kadar geçişimiz engellerse de bizler sözümüzü bu gök kubbenin altından Orta Doğu'ya, Rojava'ya Suriye'ye ve bütün dünyaya duyurmak üzere buradayız. Bölgede barış, bölgede huzur, bölgede halkların kardeşliğinin tesis edileceği bir düzen kurulana dek mücadelemiz devam edecek. Benden önce konuşanlar ifade etti. Biz bu filmi daha önce izledik. 2011'de Suriye savaşı başladıktan hemen sonra dış güçler tarafından adeta imalatı yapılmış olan IŞİD ve türevi örgütler, Suriye sahasına savundular. Bunlar El Kaide’nin ürünleri, bunlar. El Nusra’nın ürünleri örgütlerdir. Şimdi isim değiştirmiş. Adı HTŞ olmuş ya da Suriye Milli Örgütü olmuş fark etmez. Aynı kaynaktan aynı güç tarafından beslenmektedir, eğitilmektedir, donatılmaktadır. Savaş başladıktan sonra özellikle Türkiye'nin oradaki askeri varlığını geri çekmemesi ve şu ana kadar hâlâ devam ettirmesinin ürünüdür oradaki çeteler. Suriye Milli Ordusu için Cumhurbaşkanı adeta şu sözü sarf etmiştir: “Suriye’nin Kuvayi Milliyesi” demiştir. İşte Kuvayi Milliye yani eğitimleri yani komutan merkezlerinde yer aldıkları ve yer verdikleri güçler şimdi Suriye'de Halep'e girmiş oradan Tel Rıfat’a ve şimdi Cerablus'a operasyon yapmayı hedefliyorlar.
Suriye’de barışın sağlanması gerektiğini aktaran Hatimoğulları, barışın sağlanmasıyla Orta Doğu’nun huzuru da sağlanacağını belirterek, şunları söyledi:
Biz her kürsüde ifade ettik. Türkiye sahte güvenlik politikalarıyla bu iktidar ömrünü uzatmaya çalışıyor. Türkiye'nin yapması gereken politika nedir? ‘Barış siyasetidir, diplomasidir, diyalogdur’ dedik. ‘911 kilometrelik Suriye sınırımızın güvenliği barışla tesis edilir’ dedik. ‘Bu çetelere, bu İslam'ın değerlerini kullanan İslam'ın değerlerini siyasi emelleri için araç haline getiren bu çetelere güvenirseniz, döner bu çeteler sizi vurur’ dedik. Nitekim IŞİD’in hem Türkiye'de hem Avrupa ülkelerinde Amerika'ya kadar gerçekleştirmiş olduğu katliamlar ortadadır. Bizler Suruç katliamını unutmadık. Bizler Ankara'daki Gar katliamını, Gaziantep'teki düğün katliamını unutmadık. Bizler İstanbul'daki Ankara'nın göbeğindeki farklı mahallelerdeki IŞİD’in gerçekleştirdiği katliamları unutmadık. İşte o eğitip, donattıkları döndü Türkiye'yi vurdu. İşte bu çeteler bölgede bunları yapmak üzere otoriter rejimlerinin rejimlerini devam ettirmesi için uluslararası güçlerin emperyalist güçlerin ve Türkiye'deki mevcut iktidarın ortak imalatı olan çetelerdir.
Suriye’de barış sağlanmalıdır. Suriye’de barışın sağlanması bölgede barışın ve istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacaktır. Orta Doğu’nun huzura ve refaha kavuşmasının yolu demokratik bir Orta Doğu’yu inşa etmekten geçmektedir. Biz demokratik bir Orta Doğu’yu inşa etmek için kendi evimizden yani Türkiye’den başlayarak, adım adım her şeye rağmen bunu gerçekleştireceğiz. Adım adım barış projemizi sınırın öte yanına taşıyacağız. Bu cetvelle ayrılmış sınırlar, halkların arasında bir sınır olamaz. Bu sınırlar hakların duyguları, düşünceleri, kültürel değerleriyle birleşmiş olan bölgedir. Acilen Astana Mutabakatı’nın özellikle belli maddelerine dönülmeli. Ondan sonraki süreçte barışın tesis edilebilmesi için sadece Türkiye’deki güçlere değil, bütün dünyadaki demokrasi güçlerine, insan hakları savunucularına Suruç’ta çağrımızı yineliyoruz, Orta Doğu hakları kardeştir, aralarına kimse çomak sokmaya kalkmasın.
ANKA