Rusya-Ukrayna savaşındaki son gelişmelerin en önemlisi, ABD Başkanı Joe Biden'ın, Ukrayna'nın Rusya'nın iç bölgelerine saldırı yapmasına izin vermesi ve bu saldırıların ardından, Rusya'nın 21 Kasım'da Oreshnik füzesiyle karşılık vermesi oldu. Füzeyle vurulan yer, Ukrayna'nın Dinepri bölgesindeki Yuzmaş silah fabrikasıydı.
Sovyetler dönemine ait bu fabrika, 2022'deki savaşın başlamasından sonra birkaç kez hedef alınmış, ancak o zamandan beri çalışıp çalışmadığı net değildi.
Ancak Rusya, bu füzeyle önemli bir askeri test yaptı ve başarıyla hedefi vurduğunda büyük bir coşkuyla kutladı.
Vladimir Putin, bu füzeyi geliştiren generallere "Vurur mu, isabet eder mi?" diye sormuş, onlardan gelen "Yüzde 100 vurur" cevabıyla saldırıyı onaylamıştı.
Kursk ve Bryansk bölgelerinin vurulmasının ardından, bu füze saldırısı, Batı'nın Ukrayna'ya sağladığı gelişmiş silahların (High Mars, Atacms gibi) karşısında Rusya'nın verdiği bir tepki olarak görülüyor.
Bu saldırıda can kayıpları da oldu ve Putin, bu durumu Kremlin'de kutlayan bir atmosferle karşıladı.
Batı'nın Ukrayna'ya desteği ve ABD'nin rolü
ABD, Ukrayna'ya olan desteğini sürdürüyor. ABD Dışişleri Bakanı, 2025 yılına kadar Ukrayna'ya silah yardımlarının devam edeceğini açıkladı. Ancak, Batı'daki demokratik ülkeler bu tür askeri eylemleri genellikle kutlamaz ve "zafer" ilan etmez. Batı'nın stratejisi daha çok, Ukrayna'ya yardım etmeye devam etmek ve diplomatik çözüm yollarını aramak üzerine şekilleniyor. Bu bağlamda, Batı'nın tutumu her zaman bir askeri zaferden çok, daha uzun vadeli bir stratejiye odaklanmış durumda.
Rusya'nın ekonomik zorlukları
Rusya, Batı'nın uyguladığı yaptırımlar nedeniyle ciddi ekonomik sıkıntılar çekiyor. Özellikle dolar ile ticaretin zorlaşması, SWIFT yaptırımlarının etkisi ve Rusya Merkez Bankası'nın aldığı tedbirlerin yetersiz kalması, ekonomik kriz yaratıyor. Bu durum, Rusya'nın dış ilişkilerdeki gücünü zayıflatıyor. Rusya'nın bu ekonomik baskılar altında, savaşın maliyetlerini karşılamakta zorlanacağı aşikâr.
Türkiye'nin stratejik pozisyonu
Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının gidişatında önemli bir aktör olarak dikkat çekiyor. NATO'nun en eski ve ikinci büyük ordusuna sahip ülkesinin, bölgedeki güç dengeleri üzerinde büyük bir etkisi var. Türkiye, savaşın başından bu yana taraflar arasında ara buluculuk yapma niyetiyle hareket etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023'ün Mart ayında İstanbul'da Ukrayna ve Rusya heyetlerini bir araya getirerek diplomatik bir çözüm için adımlar atmaya hazır olduklarını ifade etti. Türkiye'nin, bölgedeki siyasi ve askeri ağırlığı, diplomatik çözüm arayışındaki pozisyonunu güçlendiriyor.
Azerbaycan ve Türk Cumhuriyetlerinin durumu
Azerbaycan, Rusya'nın etki alanındaki bir başka önemli ülke olarak dikkat çekiyor. Azerbaycan, son yıllarda Batı ile ilişkilerini güçlendirirken, aynı zamanda Rusya ile de stratejik bağlarını sürdürdü. Azerbaycan'daki siyasi atmosfer ve devlet yapıları, Türkiye'nin bölgedeki rolünü pekiştiren faktörlerden biri. Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetleri, Rusya'nın güçlü etkisinde olmakla birlikte, Türkiye'nin bölgesel dinamizmiyle karşılaştırıldığında daha zayıf kalıyorlar. Türk Cumhuriyetleri, Rus soy isimleri ve kültürel bağlarla Rusya'ya yakın olmalarına rağmen, Türkiye'nin güçlü demokrasi ve pazar ekonomisiyle sağladığı gelişmişlik, onları geride bırakıyor.
Uluslararası ilişkilerde belirsizlik ve Türkiye'nin avantajı
Uluslararası ilişkilerde mantık kadar belirsizliklerin de etkili olduğu, yazıda vurgulanan bir diğer önemli noktadır. Her şeyin önceden tahmin edilemeyeceği bir dönemde, Türkiye'nin küresel anlamda her geçen gün daha fazla fırsata sahip olduğu söyleniyor. Türkiye'nin NATO üyeliği, jeopolitik konumu ve demokrasi konusunda kazandığı deneyimler, ülkenin uluslararası ilişkilerdeki etkisini artırıyor.
Sonuç
Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi, askeri operasyonlarının durdurulması ve bölgedeki diplomatik çözümler Türkiye için büyük fırsatlar yaratabilir. Türkiye, NATO ve diğer uluslararası ittifaklarla güçlü bağlarını devam ettirerek, bölgesel liderlik rolünü pekiştirebilir. Türkiye'nin uluslararası arenada güçlü bir konumda bulunması, sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve diplomatik açıdan da önemli avantajlar sağlıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish