TUSAŞ ve ağır sanayi hamlesi

Ayşe Müzeyyen Taşçı Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Millî Gazete

Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) tesislerine yapılan hain saldırı, devletimizin güvenliğine dair bir gözdağı olarak okunuyor.

Ülkemizin stratejik konumu ve uluslararası anlamda yürüttüğü diplomasinin rahatsızlık verdiği çok açık.

Kökleri dışardan beslenen illegal örgütler, dünyaya "terör" ayarı vermeye kalkanların işini görüyor bir bakıma.

Dolayısıyla TUSAŞ saldırısının görünen yüzü PKK olsa bile, arkasındaki güçleri bilmiyor değiliz.

Öteden beri ülke bütünlüğümüze dair tehdit unsuru olarak karşımıza çıkarılan örgütler, bu anlamda taşeron görevi görüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şüphesiz ki, savunma sanayimizin gelişmesi, dışa bağımlılığımızın giderek azalmasıyla beraber bizi daha özgür ve güçlü kılıyor.

Buradan hareketle geriye dönüp baktığımızda, ülkemizde ekonomik ve sanayi açısından dışa bağımlı uzun bir dönem geçirildi; savunma sanayi de bundan nasibini aldı.

Soğuk Savaş dönemi esnasında ABD'nin yükselen komünist güce karşı ortaya koymuş olduğu Marshall yardımlarıyla savunma sanayisi sürdürüldü.

ABD, II. Dünya Savaşı sonrası ülkelerin "toparlanması" için yaptığı yardımlarla bir bakıma onları kendisine bağımlı hale getirmek, var olan gücü elinde tutmak istiyordu.

Nitekim, ülkemiz açısından da öyle oldu; dışa bağımlı politikalar yerli ve milli hamleleri bertaraf etti.

Ancak ülkemizde bu duruma itiraz eden biri vardı: İTÜ Makine Mühendisliği bölümünden 3,98 ortalamayla mezun olup Almanya'ya gönderilen Necmettin Erbakan.
 

 

Genç mühendis, ülkemizin kendi milli ve yerli motor sanayi, aynı zamanda tank üretimi üzerine kafa yoruyor ve o dönem bunun için bazı teşebbüslerde bulunuyordu.

Bu anlamda oldukça büyük hayalleri vardı; tıpkı hiçbir makinenin ölçemeyeceği derecedeki zekası gibi.

Almanya'da bulunan Aachen Teknik Üniversitesi'ne gönderildiği zamanlarda, Alman Ordusu için araştırmalar yapan DVL Araştırma Merkezi'nde Prof. Dr. Schmidt ile çalışmaya başladığında "Ağır Sanayi Hamlesi"nin temellerini de zihninde atmıştı esasında.

27 yaşında dünyanın en genç doçenti olan Necmettin Erbakan'ın içinde bir ateş yanıyordu artık ve hayallerini gerçekleştirebilmek için ülkesine döndüğünde akademik çevreden uzaklaşarak iş hayatına adım attı.

Nitekim tarihler 1956'yı gösterdiğinde bunun ilk adımını Gümüş Motor fabrikasının temellerini atarak gerçekleştirmişti.

Nihayetinde 20 Mart 1960'ta 250 çalışanıyla 9, 15 ve 30 PS'lik bir ve iki silindirli motorun üretimine başlanmış oldu.

Fabrikanın açılışına dönemin Maliye Bakanı Hasan Polatkan katılmış, Menderes hükümeti bu projeye tam destek vermişti.

Ne var ki, Menderes hükümetine yönelik yapılan askeri darbe, ülkede her şeyi ters yüz etmişti.

Memleketin önemli devlet adamlarının idamı ve sonrasında tam anlamıyla genç mühendis için de zorlu bir sürece dönüşmüştü.

Artık devlet desteği alamayan Gümüş Motor için olağanüstü bir çaba ve mücadele gerekmekteydi.
 

 

Genç mühendis Necmettin Erbakan, büyük hayaller ve idealler ile yoluna devam ederken anlayacaktı ki, ülkesi milli sanayi için gereken güce sahipti; fakat bazı çevrelerin bunu kavrayacak şuuru mevcut değildi.

Hisselerin çoğu şeker fabrikasına geçince Erbakan, genel müdürlükten ayrılmak zorunda kaldı; Gümüş Motor'un adı "Pancar Motor" olarak değiştirildi.

Alman Hatz firması ile lisans anlaşması yapıldı ve benzinli, hava soğutmalı motor üretimine geçildi.
 

erbakan aa
Fotoğraf: AA

 

Prof. Dr. Necmettin Erbakan, mühendislik zekası, ufku ve vizyonu ile ömrü boyunca ardı sıra yürüdüğü milli sanayi hamlelerini o dönemde engellemek isteyen çevrelere karşı mücadele edebilmek için bu kez siyasi arenada devam ederek Milli Görüş Hareketi'ni kurdu.

Keza MC, CHP-MSP koalisyonları döneminde ağır sanayi hamlesinde görev yapacak personeller yetiştirildi.

Böylelikle ağır sanayi hamlesi kapsamında Türkiye'nin dört bir yanında yol, liman, havaalanı yapılması hedeflendi, motor ve uçak sanayi için takım tezgahları yapımı gündeme geldi.

Tümosan, Taksan, Gerkosan, TUSAŞ ve Havelsan bu dönemde kuruldu.

Ağır sanayi hamlesi, topyekûn bir sanayi hamlesidir ve yanı sıra elektronik, uçak, otomotiv, tekstil ve ayakkabı sanayisini de kapsıyor.

Elbette ki, bu hamlelerin en önemli kısmında İHA-SİHA'lar yer alıyor.
 

 

Netice itibariyle, Erbakan, yakın dostu Özdemir Bayraktar ile bu anlamda teşriki mesaisine devam etti ve TUSAŞ, yıllar sonra önemli üretimlere imza attı.

Özellikle son 50 yılda savunma sanayinde dışa bağımlılığı azaltılması adına Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ), önemli bir misyonu temsil ediyor.

Geçmişte tank ve savunma sanayi yapımı için kendisine tüm kapıları kapatan dışa bağımlı vizyonsuz "erk"e rağmen, mücadele ve sabırla aşılan yollar bugün bizi "bağımsız savunma sanayi"mize ulaştırdı.

Resmi kayıtlara göre, savunma sanayi yerlilik oranı 2024'te yüzde 80'leri aştı.

Savunma sanayi ekosisteminde 3 bin 500'den fazla firma, 90 binden fazla çalışan istihdam ediliyor.

Geldiğimiz noktada, 15 binden fazla çalışanı olan TUSAŞ'ın yüzde 55'inden fazlası Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na, yüzde 45'e yakını da Savunma Sanayi Başkanlığı'na ait.

Ayrıca TUSAŞ, Türkiye'nin önemli ve başlıca savunma ihracatçılarından biri olmakla, binlerce yerel ve uluslararası projeye imza attı.

TİM'e göre, bu yıl havacılık ve savunma kategorisinde en çok ihracat yapan TUSAŞ oldu.

Bu anlamda en çok ihracat yapan 100 firma arasında 27'nci sırada yer alıyor.

Ez cümle, Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın izinden yürüyen ve bugünün gençlerine ilham olan "motor ve savunma sanayi", ülkemizin geleceği ve tam bağımsızlığı için emin adımlarla ivme kazanıyor.

Nice Erbakan ve Bayraktarlar bu ilhamdan yola çıkarak ülkenin geleceği için kararlı adımlarla yol alıyor.

Kimse ve hiçbir eylem asla bu ilerleyişe engel olamayacaktır!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU