Türkiye ile Irak'ın ortak projesi Kalkınma Yolu hakkında Çin'in gözlemi: Bekleneni vermeyebilir ve pek yararlı olmayabilir!

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

12 yıllık aradan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21 Nisan 2024'te ziyaret ettiği Bağdat'ta Başbakan Muhammad Şiya El Sudani ile görüşüp Güvenlik ve İşbirliği Anlaşması kapsamında "terörle ortak mücadele" ve Faw-Basra-Ovaköy hattı için Kalkınma Yolu projesini imzaladı.

Anlaşmalar Irak basınında "ilk stratejik ittifak", "askıda kalmış dosyaların ele alınması için altın fırsat", "Osmanlının tamahkâr siyaseti" ve "Erdoğan, niçin Irak'a büyük önem vermeye başladı?" gibi başlıklarla yorumlanmandı. 1-4

İktidar yanlısı Yeni Şafak gazetesinin konuyla ilgili övgü dolu manşet yorumu şöyleydi: 

Türkiye, Irak, Katar ve BAE arasında Kalkınma Yolu mutabakat zaptı imzalandı. Gündemde olan projeye ilişkin araştırmalar da hızlandı.

1200 kilometrelik demir yolu ve otoyol ile Türkiye'yi Basra Körfezi'ndeki Faw Limanı'na bağlayacak 'Yeni İpek Yolu' olarak tanımlanan proje, Avrupa'dan Körfez ülkelerine kadar geniş bir bölgeyi etkileyecek ve ortak fayda üretecek. 

Asya, Avrupa ve petrol ile doğal gaz zengini Irak'ı birbirine bağlayan Türkiye-Basra Körfezi Ekonomik Koridoru projesi uzmanlarca bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Ekonomik Koridorun, Türkiye'nin enerjide merkez ülke olma siyasetini destekleyen çok önemli bir girişim olduğu belirtiliyor. 5


Ortadoğu uzmanı sıfatıyla Londra merkezli Suudi dergisi Al Majalla'deki makalesinde konuya değinen yazar Sherlly Kittleson, meseleyi güvenlik-asayiş temelinde ele aldı: 

Türkiye-Irak Güvenlik ve İşbirliği Anlaşması, bölgede her iki ülkenin gelişip kalkınmasının önünde engel olarak görülen örgüte (PKK) daha fazla baskı yapmayı da amaçlamaktadır. Erdoğan'ın Bağdat ile Erbil'e yaptığı tarihi ziyaret münasebetiyle imzalanan onlarca ittifak (anlaşma, sözleşme ve mutabakat belgesi) Irak'ın kuzey bölgelerini daha güvenli kılmayı hedefyliyor.

Bir Türk sorumlunun söylediği gibi 'Kalkınma Yolu bilhassa El Sudani hükümetinin başarılı olmasını gerektiriyor.'

Başbakan El Sudani ise, 'İktisadi hayatın atardamarı ve gelecek vadeden bu proje, Irak ve Türkiye için hem tarım hem de sanayi yatırımlarını da içeriyor' diyor.

Kalkınma Yolu projesi, siyasi denklemleri de etkileyecektir: Şimdiye kadar YNK (Talabani ailesinin partisi) ile sıcak bağlantıları olan Irak Hükümeti, Türkiye ile anlaşmasından ötürü YNK'ye mesafeli davranacaktır. Zira YNK'nin PKK ile bir şekilde bağlantıları olduğu düşünülüyor.

Dolayısıyla Irak yönetimi Türkiye ile anlaşmasının ardından KDP (Barzani ailesinin partisi) ile sıcak ilişkiler kuracaktır. 6

 


Peki, Kalkınma Yolu projesi dışarıdaki uzman gözüyle nasıl görülüyor?

Çin asıllı Amerikan vatandaşı kadın Profesör Shirley Ze Yu (doğumu 1978) ekonomi politik, tekno-jeopolitik ve bilhassa Çin-Amerikan ekonomisi alanlarında uzman olup Harvard Kennedy School (ABD), The National Defence University (Pakistan-İslamabad), London School of Economics (İngiltere) gibi yüksek kurumlarda üst düzey öğretim görevlisidir. Aynı zamanda Çin-Afrika Girişimi (The China-Africa Inititative) isimli kuruluşun da direktörü. 

Prof. Shirley Ze Yu, uluslararası ekonomik ilişki yöntemleri hakkında farklı medya organlarında yazarlık da yapıyor.

Misal Londra merkezli Arapça çıkan Al Majalla dergisinde haftalık değerlendirmelerini okuyabiliyoruz. 3

Eylül 2024 tarihli makalesinde Çin'in Irak-Türkiye Kalkınma Yolu hakkındaki 4 uyarısını ele aldı. (أربعة أسباب وراء حذر الصين إزاء "طريق التنمية" العراقي)

Özellikle AKP iktidarının gereğinden fazla anlam yükleyip bölgesel ölçekte (ekonomik, siyasi, askeri alanda) yepyeni hamle hatta sıçrama gerçekleşecekmiş gibi bir algı yaratma gayreti nedeniyle, Türkiye ve Irak kamuoyunu yakından ilgilendiren bu hususta farklı bir yaklaşıma yer vereceğiz.

Dolayısıyla uluslararası alanda bilinen Shirley Ze Yu'nun yukarıda anılan makalesinden alıntı yapacağız. 

Irak coğrafyası hem nimet hem de hınç ve öfkeyi barındırıyor. Çünkü Asya ile Avrupa'nın yol kavşağındadır. Devasa petrol rezervine rağmen uluslararası sulara açılan biricik sahili (Basra-Faw deniz hattı) 58 km kadardır. Bu da petrol satışı ve ihracatını sınırlandırıyor. Zira geçtiği güzergâh Basra Körfezi, Kızıldeniz, Süveyş Kanalı gibi sulardır. Dolayısıyla Irak'ın deniz yolları üzerindeki ülke ve komşularla (İran, S. Arabistan, İran, Körfez ülkeleri, Yemen, Mısır gibi) iyi ilişkiler kurmasını zorunlu kılıyor. 

Sınırlı petrol ihracatı, Irak'ın zaman zaman karayolu (Kerkük-Ceyhan petrol hattı) veya demiryoluyla petrol sevkiyatı yapmasına ilişkin alternatif projeler üretmesine yol açıyor. Nisan 2024'te Türkiye ile imzalanan 26 toplam ticari anlaşma kapsamında 'Kalkınma Yolu' isimli proje de taraflarca onaylandı. Faw limanı ve Basra ile Ovaköy diye bilinen yeni bir gümrük kapısı arasında 1200 km. uzunluğundaki demiryolu ve karayolunun yapımına İran'ın fazla itirazı yok.  

Çünkü ABD ile Avrupa, Basra-Şelemçe demiryolu projesini (İran-Irak enerji hattı) dolaylı biçimde engelliyorlar.

Keza ABD ve Batılı ülkeler, küresel rekabet bağlamında Çin'in Yol ve Kuşak (yahut İpek Yolu) projesine karşılık Hindistan'dan başlayıp Ortadoğu (Körfez ve diğer Arap ülkeleri) topraklarından Avrupa'ya ulaşan devasa bir ticaret yolu (IMEC) kurma konusunda anlaştılar. 

Proje taraflarının hesap ve beklentileri şu yöndedir: Hayata geçirildiğinde Kalkınma Yolu, her iki ülkede iş imkânları yaratacak, kıtalar arasında ticari fırsatlar doğacak, bağlantılı olarak kurulması tasarlanan şehirlerle özel ekonomi bölgelerinde uygulanacak çevreci yeşil kalkınma planı sayesinde salt petrole dayalı bir ekonomi modelinden çıkılacak. Petrol dışındaki projeler ülkenin kalkınmasına ivme ve renklilik kazandıracaktır.


Kalkınma Yolu ne kadar güvenli?

Shirley Ze Yu, değerlendirmesine devam ediyor: 

Gelgelelim gerçeğin bir de olumsuz bir yanı var: Kalkınma Yolu projesinin önündeki en büyük iki engelden biri asayiş yokluğudur. Yıllar boyu savaş ve çatışmalardan kurtulamamış bölge güvenlik açısından istikrarsızdır. 2014-2019 yılları arasındaki Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) cihatçılarının vahşeti henüz unutulmuş değil. Üstelik örgüt, yeniden dirilmeye çalışıyor. 

Ayrıca PKK ile Türk birlikleri arasında çatışmalar sürüyor. Sincar gibi bölgede Irak hükümeti-Kürdistan yönetimi, Şii Haşdi Şaabi ve PKK yanlısı çok sayıda silahlı birim rekabet ve mücadele halindeler. 

İki büyük Kürt partisi, Barzani ailesi yönetimindeki KDP ile Talabani ailesinin önderliğindeki YNK'nin Irak'taki sorunlara yaklaşımı da birbirine terstir. Aynı nedenlere bağlı olarak ciddi ekonomik ve siyasi istikrarsızlık söz konusudur. 

Kalkınma Yolu'nun Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ticari güzergâh olabilmesi için malların gidiş ve gelişlerinin serbestçe yapılabilmesi şarttır. Güvensiz ortamlarda malların dolaşım riski vardır.

Peki, serbest ticaretin güvenlik/asayiş garantörü kim olacaktır? 

Böyle bir dev proje hangi siyasi iradenin güvencesi altına tamamlanacaktır: Sürekli değişen iktidarlar bu hususta irade beyanında bulanabilecekler midir?

Esasen böyle bir projenin varlığı ve devamlılığı, hem Asya ile Avrupa arasındaki ticari gelişmeye bağlıdır. Hem de Çin ile Batılı ülkeler arasındaki siyasi/ekonomik ilişkilerin seyrine göre değişkenlik gösterecektir.  

Sözgelimi Avrupa Birliği, Çin mallarının ve özellikle elektrikli taşıtların geçişlerine fazladan vergi koyması yahut gümrük kapılarında zorluklar çıkarmaları halinde dolaşım serbestliği engellenmiş olacaktır. Bu ve benzer durumlarda Kalkınma Yolu'nun taşıma ve tedarik zincirindeki halkalar kopmuş olacaktır.


Jeopolitik hesaplamanın eksikliği

S. Z. Shirley'in eleştirel bir gözlemi daha: 

Türkiye-Irak Kalkınma Yolu projesi, Çin ile Avrupa arasındaki ticaret hacminin sürekli biçimde büyüyeceği varsayılarak imzalanmıştır. Artarak büyüyecek olan ticari faaliyetlerin projenin inşaat masrafları ve diğer (işletme, hizmet vs) maliyetleri karşılayacağı düşünülmüştür. 

Şimdiki verilerle gelişmeler Çin-Avrupa ve Hindistan-Ortadoğu-Avrupa hattındaki ticari hacminin büyümesi bir yana giderek azalıp küçülebileceğine işaret ediyor. Çünkü gerek Filistin-İsrail, gerek Lübnan-İsrail savaşı, gerekse Ukrayna'daki Rusya-NATO kapışması nedeniyle başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin Rusya, Suriye, İran ve Çin'e yönelik kapsamlı ekonomik-ticari-mali-siyasi yaptırımları söz konusudur. 

Ticari hacmi büyümeyecek olan dev projelerin yapım-işletme maliyetlerini karşılamayacağı gayet açıktır.


Alternatif rakip yolların dolaylı engeli

Shirley, mevcut alternatif projelere bakınca iyimser değil: 

Kalkınma Yolu'nun üç rakibi vardır: İlki Çin'in geleneksel İpek Yolu'nu küresel bir ticaret hattı olarak kullanmak üzere yıllar önce başlattığı Yol ve Kuşak projesidir. Birçok insan sorup durmaktadır: Acaba Kalkınma Yolu, Çin'in bahsi geçen devasa küresel projesine alternatif mi yoksa onun tamamlayıcı bir parçası mı olacağıdır?

izce sadece tamamlayıcı bir parçası olabilir. Alternatif olmasına ne gücü ne parası ne de siyaseti elverir.

Çünkü Çin'in küresel Yol ve Kuşak projesi, şeyden önce bir Avrasya ticaret hattıdır. İpek Yolu güzergâhını izlemekle birlikte birçok uzantısı ve yan yolu bulunmaktadır. Mesela hem demiryolu hem karayoluyla Çin sahillerinden hareketle Orta Asya (İran, Türkiye) üzerinden Avrupa'ya kadar uzanmaktadır. 

Bir kolu ise Çin güneybatı bölgesinden Pakistan'ın Çavadir limanına bağlanmaktadır. Bu limandan alınan mallar Süveyş Kanalı yoluyla Avrupa'ya nakledilecektir. 

Türkiye-Irak Kalkınma Yolu, Pakistan'ın Çavadir limanındaki malları deniz yoluyla Irak Faw limanına aktardığında devreye girmiş olacaktır. 

Öte yandan ABD'nin başını çektiği IMEC projesi kapsamında Hindistan-Ortadoğu (Körfez ve Ortadoğu'daki bazı Arap ülkeleri) üzerinden Avrupa'ya mal taşınması öngörülüyor.  

IMEC'in stratejik önemi şudur:  Dünyanın önemli ticari merkezi haline gelmiş Hindistan'dan başlayarak son yıllarda büyük ticari atılımlar gerçekleştiren Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), teknolojik gelişmelerin öncülerinden sayılan İsrail (ABD'nin bölgedeki baş müttefiki) yoluyla Avrupa'ya mal ulaştırmak. 

Bu ticari hattın da küresel ölçekte yeni bir ticaret modeli olacağı var sayılmaktadır.

Aynı zamanda IMEC, Çin'in Yol ve Kuşak projesinin önünü kesmeyi amaçlamaktadır.  

Dolayısıyla Çin, daha hızlı ve düşük maliyetli olması açısından Çavdir (Pakistan) deniz hattı ile Basra Körfezi'nden başlayacak olan Kalkınma Yolu kanalıyla Irak-Türkiye güzergâhını tercih etme zorunda kalabilir.

Esasta Yol ve Kuşak hem projesine rakip görülen IMEC güzergâhı ABD ve Batı Avrupa tarafından desteklenirken, Türkiye-Irak Kalkınma Yolu büyük ihtimalle Çin ve Rusya'nın desteğine/ilgisine mazhar olacaktır.


Üçüncü rakip proje, ise İran ile Irak arasında onaylanan ama henüz hayat geçmemiş olan Basra-Selemçe hattıdır.

Gazeteci-yazar Fehim Taştekin'den uzunca bir alıntıyı paylaşacağım:

…Basra-Şelemçe demiryolu projesi topu topu 32 km uzunluğunda bir hat ama bir türlü yol alınamıyor. Yol kısa ama çerçeve stratejik. Haliyle 'bozucu' faktörler devreye giriyor. İran bu projeyi, Irak'ı İran üzerinden Rusya ve Orta Asya'ya bağlayacak bir rota olarak sunuyor. Proje, İran'ın çok önem verdiği kuzey-güney koridoruyla bağlantılı olarak ele alınıyor. 

Irak tarafı ise önceliği Faw limanını karayolu ve demiryoluyla Türkiye'ye, buradan Akdeniz limanlarına ve Avrupa'ya bağlayacak Kalkınma Yolu'na vermek istiyor. Anladığımız kadarıyla Kalkınma Yolu'nun sabote edilmesini önlemek için İran'a da ortaklık teklif ediyor. 

İpe un seren Basra-Şelemçe demiryolu projesi de İran'ı Kalkınma Yolu'na bağlayacak çözümlerden biri olabilir. Irak bu hattın sadece yolcu taşımacılığı ile sınırlı olmasını istiyordu. Şiiliğin kutsal mekânlarına akan milyonlarca ziyaretçiyi taşıyacak bir alternatife ihtiyaç var. Kalkınma Yolu Projesi'nde İran'ın yeri belirsiz olduğu için mesele koridor savaşları bağlamında gündeme geliyor. Ziyaret sırasında Basra-Şelemçe'nin tamamlanması konusunda uzlaşıldığı belirtiliyor. 7


Çin'in çekince ve şerhleri 

Madem Kalkınma Yolu, önemli oranda hesabını Çin'den Basra-Faw limanına nakledilecek büyük miktardaki mallara bağlıyor ve taşımacılık işinde Rusya-İran-Çin desteğine güveniyor, bu durumda Çin'in bu husustaki bakışını sunalım. 

Geçen 10 yıl boyunca dünyadaki birçok ulaşım hattının altyapısı ve inşasını tamamlamak suretiyle tecrübe kazanmış olan Çin, aynı zamanda Mısır'ın büyük çöl bölgesinin tam ortasında projesi çerçevesinde idari başkent kurmuştur. Gelecek için Suudi Arabistan'ın Neyyum mıntıkasında gökdelenlerle dolu yepyeni bir şehir tasarımına imza atmaktadır. 

Savaş sonrası Irak'ın altyapısının yeniden inşası kapsamında Çin şirketleri şu projeleri gerçekleştirdiler: 6200 megawatt üreten enerji santraline ek olarak Basra'da daha küçük enerji santrali,  petrol ve doğalgaz tesislerinin yanı sıra gelişmiş su arıtma istasyonları, modern havaalanları ve okullar. 

Bu icraatlarıyla Çin'in Irak'la ticari ortağı ve diplomatik ilişkileri de stratejik seviyeye yükselmiştir. 

Diğer yandan Çin'in 17 milyar dolarlık Kalkınma Yolu projesine ilişkin çekince ve şerhlerini de dört noktada özetlemek mümkün: 

Bir: Projenin fizibilitesine bağlı olarak mühendislik, tasarım ve inşası noktasında iki taraf (Türkiye-Irak) arasında ihtilaflar çıkabilir. Söz gelimi Güney Kore şirketi Daewoo şirketi, Faw limanının derin sularında ilgili yapıların inşası karşılığında 2.5 milyar alacaktır. Bu yapılar, Kalkınma Yolu'nun başlangıç ve çıkış noktası olacaktır. 

Bu arada bazı Avrupa firmaları, Kalkınma Yolu'nun getirebileceği fayda hususunda kapsamlı araştırmalar yaptılar. 

Doğal olarak Çin'in ilgili tesislere dair ölçüm ve maliyetleriyle Batılılarınki arasında gözle görünür bir fark olacaktır ki, bu da projeye ek bir külfet getirebilir ve hatta projenin tamamlanma tarihini geciktirebilir. 

İki: Projenin maliyeti ve külfetinin ne ölçüde yararlı olabileceği garanti değildir. Misal Faw limanının alt yapısının inşasının esas bütçesi ilk aşamada yüksekti. Ancak projenin tamamlanması 2025 yılına ertelenmiş oldu. Keza projeye göre güzergâh üzerinde 15 adet santral ve istasyon görünmektedir ki, gerçekten muazzam bir faaliyet ve çabayı gerektirir. Oysa Çin, Irak hükümetinin petrol gelirlerinin gerekli harcama ve maliyeti karşılayacağına ikna olmamıştır. Buna hem demiryolu hem de karayolu hattındaki ikili nakliyatın maliyeti eklenince endişeler artmaktadır. 

Üç: Projenin bulunduğu muhit ve geçtiği güzergâh, siyaset ve güvenlik  açısından tehlike arz etmektedir.

Ayrıca proje kapsamına giren yetersizlik ve yolsuzluk gibi riskler de söz konusu. Hal böyleyken şeffaf davranmayan/olmayan iktidarlar bu yüzden sorgulanabilirler; hükümet içinde istikrarsızlık yaşanabilir.

Dahası var: Ulaşım hattının geçtiği Kürdistan topraklarında radikal (silahlı) şiddet meydana gelmektedir. Bu da ulaşım ve nakliyatın aksamasına yol açabilir.

Dört: Çin, Kalkınma Yolu'nun gerçekleşmesini coşku ve heyecanla karşılamıyor. Çünkü geçen Haziran ayında Özbekistan ve Kırgızistan ile bir demiryolu hattının inşası sözleşmesini imzaladı. Bu hat Kaşgar-Şiciyang-Özbekistan-Kırgızistan'ı birbirine bağlayacaktır. 

5 milyar dolarlık maliyetle tamamlanacak bu yeni hat, devamında Türkiye ile Batı Avrupa demiryolu ağıyla birleşecektir. Aynı şekilde Çin'in batısından başlayan yeni bir karayolu hattı Batı Avrupa'ya kadar uzanacaktır. Bu, Rusya ve Kızıldeniz ulaşım yollarını da yakından etkileyecek jeopolitik tartışmanın da konusudur. 

Bir anlamda Asya-Avrupa ticaret hattının altyapısını bozmak suretiyle alternatif bir proje olarak hayata geçirilecektir. Bu haliyle bile Türkiye-Irak Kalkınma Yolu projesiyle karşılaştırıldığında söz konusu iki yeni hattın mali bakımdan daha verimli ve jeopolitik açıdan daha az riskli olacağı planlanmaktadır. 

Evet, Çin Irak ile ticari ilişkilerinden ötürü Kalkınma Yolu projesini finanse edebilir. Bu projeyi de bir yatırım alanı olarak görebilir. Ancak mevcut projenin yukarıda bahsedilen Çin'in iki büyük projesinin yerini alacağı düşünülemez.


Konuyla bağlantılı olarak Türkiye'nin Irak'a akan Dicle ve Fırat suları meselesi çözülmüş gibi gözükse de hala sorunlu: 1946'da imzalanan suların paylaşımı ve dağılımı hakkındaki mutabakat, esasında Türkiye lehine. 

Iraklı uzmanlara göre akarsular alınıp satılacak türden mal değildir. Buna ticari hesaplarla yaklaşılması yanlış. 

26 maddelik son anlaşma kapsamında Türkiye'nin Irak'a verdiği su miktarı bağlayıcı değil, keyfi.

Üstelik sürekli değil geçici. 3 aylık, 6 aylık vs. müddetle sınırlandırılmıştır. Türkiye'nin tarımsal yatırımlarına hizmet eden türden. 

Iraklı uzmanlarca Bağdat yönetimi, her iki nehirden alacağı hissesini Türkiye'nin ticari,  sanayi ve tarım alanlarındaki yatırımlarına feda etmiştir. 8

 

 

Kaynakça: 

1.   إتفاقية أستراتيجية عراقية تركية للمرة الأولى – مجاشع التميمي Nisan 2024, https://www.azzaman.com/. 21 Nisan 2024. 
2.  زيارة أردوغان إلى العراق فرصة ذهبية لحسم الملفات العالقة – محمد بهجت ثامر , https://www.azzaman.com/. 21 Nisan 2024.
3.   لماذا تحمل زيارة أردوغان للعراق أهمية استراتيجية كبيرة؟, https://ar.shafaqna.com/AR/421588/, 22 Nisan 2024.
4.   إيشان" تفصلها.. بخطى مثقلة وطموح عثماني: أردوغان يصل بغداد بعد طول غياب, https://eishan.net/, 22 Nisan 2024.
5.   24 Nisan 2024, https://www.yenisafak.com/gundem/kalkinma-yolu-projesi-nedir-yararlari-neler-neden-onemli-4616454.
6.   Shelly Kittleson, كردستان العراق... تحالفات غير مستقرة, https://www.majalla.com/node/322116/,  5 Eylül 2024.
7.   https://www.gazeteduvar.com.tr/kurtce-konusan-sert-dostluk-makale-1720679, 16 Eylül 2024.
8.   https://www.independentarabia.com/node/607336/, Şaza El Amili, 6 Eylül 2024.
هل ضحى العراق بحقوقه المائية مقابل استثمارات تركيا؟

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU