Erdoğan-Putin görüşmesi ve Kremlin'den gelen beklenmedik mesaj

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3-4 Temmuz 2024 tarihlerinde Astana'da düzenlenen Şangay İşbirliği Örgütü marjında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le bir araya geldi.

İki lider Eylül 2023'ten bu yana ilk defa yüz yüze görüştü.

Görüşmede ikili ilişkilerin yanı sıra, bölgesel konularda Suriye ve Ukrayna öne çıktı. 


Türkiye'den Ukrayna ve Suriye konusunda mesajlar

İletişim Başkanlığı tarafından sosyal medya X üzerinden yapılan paylaşımda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mevkidaşına; Türkiye'nin Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşın önce ateşkes ardından barışla sona erdirilmesi için uzlaşı zeminini oluşturabileceğini, iki tarafı da memnun edebilecek adil bir barışın mümkün olduğunu ifade ettiği, ayrıca Türkiye'nin hemen sınırlarının ötesinde bir teröristan kurdurmamakta kararlı olduğunu, başta Suriye iç savaşı olmak üzere, terör örgütleri için elverişli alan oluşturan istikrarsızlıkların sonlandırılması için somut adımların atılmasının önemini ortaya koyarken, Türkiye'nin çözüm için işbirliğine hazır olduğunu aktardığı belirtildi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kazakistan dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularına yanıt verirken de Putin'le Ukrayna savaşı bağlamında arabuluculuk konusunun gündeme geldiğini aktararak, "Ara buluculuğumuz nereye varabilir, nereye kadar tesiri olabilir? Bu konuları ele alma imkanını bulduk" dedi.

Erdoğan devamla, "Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış zemininin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o zemini oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız" şeklinde konuştu.

Suriye konusunda yöneltilen bir soruya ise, "Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma günü, cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed'e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir" yanıtını veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'ye dostluk elini daima uzattıklarını ve uzatacaklarını, adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye'nin her zaman yanında olacaklarını vurgulayarak, "Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan benzer bir açıklamayı Almanya dönüşü esnasında da yaptı.

Erdoğan bir adım daha ileriye giderek, "Biz, davetimizi yapacağız. İnşallah bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz. Davetimiz her an olabilir. Türkiye'de görüşme olması konusunda ise Sayın Putin'in yaklaşımları var. Irak Başbakanı'nın bu konuda yaklaşımları var. Biz her yerde arabuluculuktan bahsediyoruz da sınırımızdakiyle, komşumuzla niye olmasın?" ifadelerini kullandı. 


Rusya'dan arabuluculuk konusunda gelen tepki 

Liderlerin görüşmesinin ardından Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov'dan ilginç bir yorum geldi.

Peskov, Erdoğan'ın arabuluculuk yapıp yapmayacağıyla ilgili basından gelen soruya, "Hayır, bu imkansız" şeklinde yanıt verdi.  

TASS haber ajansı ise, Kremlin'in itirazının gerekçeleriyle ilgili ayrıntı vermedi.

Kommersant gazetesinde çıkan bir köşe yazısında da yapılan davetlere rağmen Putin'in Türkiye'yi 2020 yılından bu yana ziyaret etmemesinin Ukrayna'yla bağlantılı olduğu iddia edildi. Makalede, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin Temmuz 2023'te Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaretin dönüşünde Rusya'ya karşı sergiledikleri direnişle hatırlanan Azov Taburu'nun 5 komutanını beraberinde Ukrayna'ya götürmesinin Kremlin'de rahatsızlık yarattığı ve Rusya'nın Türkiye'yi anlaşmanın koşullarını ihlal etmekle suçladığı, Putin'in de bir tepki olarak Türkiye'yi ziyaret etmediği öne sürüldü. 

Hem Peskov'un açıklamaları hem de devlet güdümlü Rus basınında böyle bir iddianın haberleştirilmesi Rusya'nın Ukrayna konusunda artık Türkiye'ye hala güvenip güvenmediği sorusunu beraberinde getirdi. 

Bir sonraki gün Peskov ifadelerine açıklık getirdi. Kiev'in Moskova'yla diyaloğu reddettiğini, dolayısıyla hiç kimsenin arabuluculuk yapamayacağını savunan Peskov, "Şu anda ne Erdoğan ne de bir başkası arabulucu olamaz" dedi.

Böylelikle, Kremlin sorunun Türkiye'den değil, Ukrayna'dan kaynaklandığını vurgulamış oldu. 

Halbuki, hafta başındaki olağan basın brifingi sırasında "Rusya, Ukrayna ile arabulucular aracılığıyla müzakere yürütmeye hazır mı?" sorusuna Peskov, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, belirlenen hedeflere ulaşılması için her türlü iletişim ve diyaloğa açık olduğunu defalarca söyledi. Putin bunu açık ve bunu defalarca dile getirdi" yanıtını verdi.

Peskov kimse arabulucu olamaz diyerek çelişkili yorumlarda bulunsa da Cumhurbaşkanı Erdoğan'un uçaktaki detaylı beyanatından konunun kapsamlı bir şekilde Astana'da iki lider arasında ele alındığı anlaşılıyor.

Putin'in İstanbul'da varılan mutabakata bağlı olduklarını geçmiş açıklamalarında defaatle dile getirmesi de bu tahmini güçlendiriyor. 


Macaristan arabulucu mu olmak istiyor? 

Macaristan Başbakanı Viktor Orban ülkesinin 1 Temmuz'da AB Dönem Başkanlığı'nı Belçika'dan devralmasının ardından Kiev'i ziyaret etti.

Zelenski'yle görüşen Orban, Ukrayna Devlet Başkanı'ndan barış görüşmelerini hızlandırabilecek "hızlı bir ateşkesi" değerlendirmesini talep ettiğini söyledi.

Orban aynı hafta içerisinde "barış misyonunun ikinci durağı" olarak nitelendirdiği Moskova'ya da bir ziyaret gerçekleştirdi.

Orban'ın Putin'le yaptığı görüşmede, savaşın her iki tarafıyla da konuşabilen ülkelerin sayısı giderek azaldığını belirterek, yakında Macaristan'ın, Avrupa'da tüm taraflarla konuşabilen tek ülke haline geleceğini öne sürdü. 

Macar Başbakanı'nın sözkonusu ziyareti AB nezdinde büyük tepki yarattı ve AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, AB Konseyi Başkan Michel ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell yaptıkları açıklamalarda Orban'ın hiçbir şekilde AB'yi temsil etmediğini, ziyaretin ikili çerçevede gerçekleştiğini vurguladılar.

Ukrayna'dan da ziyaretin kendileriyle koordine edilmediği meyanında bir açıklama geldi.

Macaristan Başbakanı da AB'yi barış çabalarını baltalamakla ihtam etti. 

Önümüzdeki dönemde tarafların müzakere masasına dönmelerine ilişkin koşullar olgunlaştığında hangi ülkenin arabuluculuk yapacağına elbette iki ülke karar verecektir.

Macaristan hem NATO hem de AB üyesi olmasına rağmen Rusya'dan yana bir tutum sergilediğini gizlemiyor.

Türkiye ise savaşın başından bu yana taraflar arasında bir denge politikası izlemeye çalışıyor.

Batı, Türkiye'nin Rusya'yla diyalog kanallarını açık tutmasından hoşnut olmasa da Tahıl Koridoru Anlaşması'nda Ankara'nın oynadığı yapıcı rol ABD, BM ve birçok Batı başkenti tarafından takdirle karşılandı.

Bu nedenle, Rusya Macaristan'ın arabuluculuğuna sıcak baksa bile bunun Ukrayna ve Batı tarafından kabul edilmesi şu noktada güç gözüküyor. 


Suriye'yle liderler düzeyinde bir temas olur mu? 

Son bir ay içerisinde iki ülke arasında normalleşme adımlarının yeniden atılabileceğine ilişkin hem Türkiye'den hem de Suriye'den önemli açıklamalar geldi.

Yakın zamana kadar Şam Yönetimi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'den çekilmesini ve Türkiye'nin terörü desteklediğini öne sürerek bunu sonlandırmasını önkoşul olarak sunarak Türkiye'yle diyaloğa yanaşmıyordu.  

Daha ocak sonunda iki ülke arasındaki normalleşme sürecinin durduğunu söyleyen Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Alexsander Lavrentiev, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın BRICS+ Zirvesi öncesinde Moskova'da Putin'le yaptığı görüşmenin akabinde Şam'a giderek Beşar Esad tarafından kabul edildi. Lavrentiev-Esad görüşmesinin ardından Şam'dan gelen mesajların tonu değişti. 
 


Peki neden Rusya yeniden devreye girdi ve Esad tutum değişikliğine gitti?

Birincisi, Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlı adımları.

Irak'ta terörün kökünün kazınması konusunda düzenlenen operasyonlar, Irak merkezi hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'yle terörün sonlandırılması konusunda fikir birliğine varılması, bunun neticesinde de Irak-Suriye sınırının teröre geçit vermeyecek şekilde kilitlenme safhasına gelmesi ve Suriye'deki PYD/YPG terör örgütünün nefes borusunun kesilmesi gibi gelişmeler artık sahadaki durumun terör örgütü aleyhine değişmekte olduğunu ortaya koydu.

Bakan Fidan'ın Putin'le görüşmesinde bu konuyu gündeme getirmesi ve Türkiye'nin güneyinde bir terör devletinin kurulmasına hiçbir surette izin vermeyeceğini vurgulaması bu bağlamda Rusya'ya önemli bir mesajdı. 

İkincisi ise, Kasım 2024'te düzenlenecek ABD Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump'ın seçilmesi halinde ABD'nin bölgeden çekilme ihtimali ve Suriye sathındaki aktörlerin ABD sonrası dönem için hazırlık yapmaya başlamaları.

Halihazırda Ukrayna'daki savaşa tüm enerjisini veren Rusya'nın ABD'nin sahadan ayrılmasıyla bir de PYD/YPG ve İŞİD'le uğraşmak istemeyeceği, bu nedenle Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin düzelmesine katkı sağlayarak tarafların terör konusunda birlikte hareket etmesini sağlamasının esasında kendi çıkarına olacağı aşikardır.

Nitekim, Türkiye ile Suriye arasında 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı'nı yıllar sonra Putin yeniden gündeme getirmişti. 

Esad bir adım atarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetine yanıt verir mi henüz belli değil. Gelinen noktada top Esad'ın sahasında.

Her halukarda, Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme süreci Türkiye-Mısır, Türkiye-BAE ve Türkiye-Suudi Arabistan normalleşme süreçlerine benzemeyecek ve hızlı bir şekilde sonlanmayacak.

Terörle mücadele ve mülteciler iki ülke arasında çözülmesi gereken en önemli ve acil başlıklar. Bunun dışında da ele alınması gereken birçok konu var. 

Rusya'nın taraflar arasında arabuluculuk yapması ilk aşamada önemli olsa da çözüm gerektiren konular ikili çerçevede ele alınmalıdır.

Rusya Suriye'ye normalleşme konusunda yapıcı bir rol üstlendiği ve zamanı geldiğinde aradan çekildiği takdirde, Türkiye de Ukrayna savaşı bağlamında taraflar arasında uzlaşıya varılması konusunda elinden gelen gayreti gösterecektir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU