Batı'daki öğretmenlerimiz, bizim için yeni dersiniz nedir?

Böyle bir gerçeklik, eğer işler böyle devam ederse, ABD'deki kasım seçimlerinden sonra çok daha kötü ve tehlikeli hale gelecek

ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhuriyetçilerin adayı eski başkan Donald Trump 2024 seçimleri için düzenlenen ilk başkanlık münazarasında / Fotoğraf: AFP

ABD Başkanı Joe Biden ile eski başkan Donald Trump arasında televizyonda yayınlanan başkanlık münazarasına ilişkin okuduğum en güzel yorumlardan biri X platformundaki şu yorumdu:

Trump ve Biden'ı izlemek, Roma İmparatorluğu'nun son yıllarını izlemeye benziyor!


Bu paylaşım çok anlamlı. Gerçekten de, ABD'nin ulaştığı büyüklük Batı tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir durum ve hatta çoğu kişi bu büyüklüğün tarih boyunca kesinlikle benzersiz olduğunu iddia ediyor.

Dünya, Amerika Birleşik Devletleri gibi karada, denizde, havada, uzayda ve siber alemde dünyaya hakim olan bir imparatorluk tanımadı.

Filoları denizleri ve okyanusları dolaşıyor. Askeri üsleri tüm kıtalara ve ülkelerin karasularının çoğuna yayılmış. Balistik füzeleri dünyanın her noktasını hedef alabilir.

Casus uyduları ve "siber" teknolojileri dünyanın duygularını ve hareketlerini her an gözetliyor.

Ayrıca bu kudretli ülkede binlerce yüksek öğretim kurumu ve araştırma merkezi bulunuyor.

Bunların arasında bağışları ülke bütçelerini aşan üniversiteler var.

Aynı durum büyük eyaletlerin herhangi birindeki emeklilik ve tazminat fonları için de geçerli.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

ABD'nin siyasi sistemine gelince, hem düşman hem de dost bunun insan aklının tasarladığı, pratik deneyimin ülkenin bileşenleri arasında doğru ve dengeli halk temsilinin sağlanması için en doğru bulguları ortaya koyduğu en iyi sistemlerden biri olduğu konusunda hemfikir.

Kurucu Babalar ve onlardan sonra gelenler, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında denge ve ayrım sağlama, birinin diğer iki otoriteye hakim olmadığından emin olma konusunda gayret ettiler.

Özetle süper güç, ekonomik bir cennet, bir özgürlük vahası, bir savaş gücü ve elbette bilim, araştırma, icat ve geliştirme için bir laboratuvar olmadan önce benzersiz bir siyasi deneyimdir.

Tüm bunlara rağmen dünya çapında on milyonlarca kişi, ABD'nin en iyisini temsil etmediğini öne sürdüğüm bir münazaraya tanık oldu.

Zira teorik olarak özgür tercihe dayalı demokratik bir siyasi sistemin Biden ve Trump'tan daha iyi iki lider çıkaramaması düşünülemez.

Bu milletin bu kadar kısır olması, akıl ve sağlık durumu Biden'ınkinden daha az kötü olan Demokrat bir aday ile adli ve davranışsal sicili Trump'ınkinden daha az kötü olan bir Cumhuriyetçi aday bulmasının imkânsız olması akıl almaz.

Fitness ve spor tutkunu bu geniş, canlı ülkede, partisinin meşalesini güvenle taşıyacak, her iki partinin kanını tazeleyecek, seçim rüşvetlerinden (özellikle de vergi indirimlerinden), yalan vaatlerden, hizipçi çekişmelerden, Demokratlar arasında cinsiyet meselesini ele alırken mantığın çökmesine, Cumhuriyetçiler arasında ise ırkçılık meselesinde utangaçlığın ortadan kalkmasına yol açan popülist aşırılıklardan uzak, yaratıcı vizyoner fikirler sunan açık bir genç kuşağın olmaması imkansız.
 


Bazı Demokrat politikacılar bence  biraz ikiyüzlülükle, Biden'ın perişan ve tökezleyen performansı karşısındaki şaşkınlıklarını "alenen" dile getirdiler.

Oysa son yıllarda Biden’ın sağlık durumunda gördüğümüz gerileme göz önüne alındığında asıl bu "şaşkınlıkları" şaşırtıcı.

Bununla birlikte ve prosedürle ilgili büyük zorluklara rağmen, Biden'ın onurundan geriye kalanları koruyacak makul bir çıkış yolu bulmak için kulis arkasındaki çabaların artacağını kişisel olarak göz ardı etmiyorum.

Demokratların, politikacıların ve seçmenlerin çoğunluğunun artık "ileriye doğru kaçma" seçeneğinin bir intihara dönüştüğünün farkına vardığına inanıyorum.  

Bu nedenle kazanan "yarış atını" seçecek ve göreve geldiğinden beri hayal kırıklığı yaratan Başkan Yardımcısı Kamala Harris düğümünün üstesinden gelecek, aynı zamanda partinin siyahi tabanını kızdırmaktan da kaçınacak rasyonel bir formül bulmak gerekiyor.

Cumhuriyetçi tarafa gelince, Biden'ın zayıf performansı Trump'ın küstahlığını artıracak ve destekçilerinin çatışmacı ve çeşitliliği yok sayıcı popülist politikada daha da ileri gitme konusunda güvenlerini tazeleyecek.

Trump'ın başkanlık deneyimi bize, her yerde tehlikeli bir şekilde daha fazla aşırıcılığa doğru ilerleyen bir dünyada, onun pozisyonlarının dost ve düşman arasında ayrım yapmadığını, ilke ve kontrolleri tanımadığını, tüzük ve düzenlemelere bağlı kalmadığını öğretti.  

Batı Avrupa'daki kurumsal demokrasinin kaleleri bile artık popülist haydutların yükselişinden, bariz ırkçılıktan ve küstah aşırılığın yükselişinden artık uzak değil.

Bu saatlerde sandık başına giden Fransa, "Ulusal Miting"in aşırılıkçılarının genel seçimleri kazanması halinde, düşen meyvelerin ilki olabilir.  

Demokrasinin daha vakur ve daha az "kişisel" olduğu İngiltere ve Almanya'ya gelince, "Gazze'deki yerinden etme savaşının" inandırıcılıklarını kaybetmelerine yol açmasından sonra siyasi iklim de sağ ve sol kamplardaki ılımlı güçleri birikimlerinden soyutluyor.

İngiltere’de, Brexit ile "ırkçılık" suçlamasının neden olduğu utanç "tabusunu" yıkmasının ardından aşırı sağ seçmen artık Muhafazakar Parti ile kendisini kamufle etmek zorunda değil.

Irkçılar ve "neo-faşistler" artık yüzlerini sağcı Reform Partisi'ne çevirdiler ve önümüzdeki hafta yapılacak seçimler ile ilgili kamuoyu yoklamaları, partinin Muhafazakarlar ile aynı destek oranına sahip olduğunu gösteriyor.

Öte yandan, İşçi Partisi'nin iyi bir ilerleme kaydetmesinin beklenmesine rağmen, mevcut sol karşıtı liderliğinden memnun olmayan partizanlarının çoğu ya kendisine oy vermekten kaçınacak ya da intikam savaşları ile onunla yüzleşecek veya taktiksel olarak Liberal Demokratlara (merkez) ve Yeşillere (çevreciler) oy vererek ondan intikam alacaklar.

Almanya'ya gelince, söylemi "neo-Nazi" duygularını çağrıştıran aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi, dikkate alınması gereken bir güç haline geldi.

Hıristiyan Demokratlar (merkez sağ) kendisini dizginleyebilecek gibi görünmüyor. Öte yandan, iktidardaki merkez sol koalisyona liderlik eden Sosyal Demokrat Partisi (sosyalist) liderliğindeki diğer sol ve liberal güçlerin güvenilirliği hızla azalıyor.

Böyle bir gerçeklik, eğer işler böyle devam ederse, ABD'deki Kasım seçimlerinden sonra çok daha kötü ve tehlikeli hale gelecek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Bu makale Independent Türkçe için Londra merkezli Şarku'l Avsat gazetesinden çevrilmiştir.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU