Yabancı dile yabancı kalmayalım!

Behçet Darğın Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Pixabay (Düzenleme: Independent Türkçe)

"İnsan önce kendisiyle bağ kuracak; başkalarıyla ve dünyayla, doğayla kuracak."

İlber Ortaylı,
"İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?"


Şu anda büyük bir teknoloji devriminin içindeyiz.

Bu devrim, hayatımızı birçok yönden değiştiriyor ve bu değişiklikler devam ediyor.

Her şey hızla dijitalleşiyor ve bu sayede farklı yerlerdeki bilgilere daha kolay ulaşabiliyoruz.

Bilgiye kolay ulaşım, hayatımıza yeni kavramlar getiriyor ve aynı zamanda liderlik, yönetim, eğitim, dil gibi alanlarda da değişiklikler yaparak bu kavramlara yeni anlamlar katıyor.

Dil, eskiden sadece iletişim kurmak için kullanılırken, şimdi bilgi edinme, güncel haberleri takip etme ve kişisel gelişim için önemli bir araç olarak görülüyor.

Bu, farklı dilleri öğrenmeyi neredeyse bir zorunluluk haline getiriyor.

Ancak dilin tarihini, öğrenme sürecini ve nasıl geliştiğini ne kadar iyi biliyoruz?

Acaba bu konuda sahip olduğumuz bilgiler, dilin çok yönlü doğasıyla ne kadar uyumlu?

Bu konuda, Cem Balçıkanlı'nın "50 Soruda Dil Öğrenme" adlı çalışması, iyi bir kaynak olabilir.

Bilim ve Gelecek Kitaplığı tarafından yayımlanan bu eser, yaklaşık 272 sayfadan oluşuyor ve yayınevinin "50 soruda kitap dizisi" serisinin 20. kitabı.
 

 

Yazar, 50 soru üzerinden dilin tarihini, dil öğrenmenin ne olduğunu, dil öğrenme yöntemlerinden sinemanın öğrenmedeki rolüne, çok sayıda dili bilen kişiler, yani poliglotların dil öğrenme tecrübelerine, dil bilimcilerin bilimsel çalışmalarına, Türkiye'de uygulanan YDS, YÖKDİL gibi sınavların etkililiğine, Türkiye ve dünyada uygulanmakta olan dil öğretme programlarına varana dek çok sayıda konuya değiniyor.

Kitap, "Yabancı dil nasıl öğrenilir?" sorusuna odaklanıyor.

Diğer tüm sorular bu temel soru etrafında şekilleniyor.

"50 Soruda Dil Öğrenme", 4 ana bölümden oluşuyor. Bu bölümler ve başlıkları şöyle:

  • Dil ve Dil Gelişimi
  • Yabancı Dil Öğrenimi
  • Yabancı Dil Öğrenme Yolları
  • Dünya ve Türkiye'de Yabancı Dil Eğitimi

Her bölüm, dil öğrenme sürecini farklı açılardan ele alıyor ve okura çeşitli sorularla bu süreci açıklıyor.


Dilin kaynağı

Dil, karmaşık ve değişken bir yapıya sahiptir ve dünya genelinde büyük bir çeşitlilik gösterir

Dilin kökenine dair kesin bilgilerin olmaması, hem dilbilimcilerin hem de insanların ilgisini çeker.

Cem Balçıkanlı'nın çalışmasında sıkça sorulan "Diller nasıl ortaya çıktı?" sorusu ön plana çıkıyor.

Balçıkanlı, araştırmasında Noam Chomsky ve Robin Dunbar gibi bilim insanlarının teorilerini ve dilin kökenine dair farklı hipotezleri inceliyor.

Bu teoriler arasında Tayland Prensesi, Babil Kulesi, Müzik Varsayımı ve Hayvan Taklidi Varsayımı gibi çeşitli varsayımlar bulunuyor.

Özellikle Hayvan Taklidi Varsayımı, insan ve hayvan etkileşimlerinin dilin gelişiminde önemli rol oynadığını öne sürüyor.

Ancak, Balçıkanlı bu konuda kesin yargılardan kaçınarak, okuyuculara genel bir perspektif sunmayı tercih ediyor.
 

s.jpeg
Görsel: Sohu

 

Yabancı dil öğrenmek ne anlama geliyor?

Yazar, yabancı dil öğrenmenin, sadece temel iletişim ihtiyaçlarını karşılamaktan daha fazlasını ifade ettiğini belirtiyor.

Bu süreç, okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerilerini içeriyor; dilin akıcı ve doğru kullanımıyla, konuşulanların büyük bir kısmını anlama ve yorum yapma yeteneğini kapsıyor.

Yazar, dil öğrenme ile ilgili şu tanımı yapıyor:

Dil bilmek, insanın kendi anadilinde hiç zorlanmadan yapabildiği pek çok şeyi yabancı dilde de yapabilmek anlamına gelmektedir (syf. 66).


Film ve dizilerin önemi

Sinema, günlük hayatımızın önemli bir parçası halini aldı. Bunun etkisini dil eğitiminde de görebiliyoruz.

Yazar, yabancı dil öğreniminde film ve dizilerin dil bilgisi ve kelime dağarcığı gelişimi, dinleme becerisinin gelişmesinde ve günlük konuşma kalıplarının öğrenilmesi gibi alanlarda önemli bir rol oynadığını belirtiyor.

İlgili bölümde ünlü dil bilimci Stephen Krashen'in yabancı dil öğreniminde film ve dizilerin izlenmesi tavsiyesine yer veriyor:

Eğer yabancı dil öğrenmek için o dilin konuşulduğu ülkeye gidemiyorsanız yapabileceğiniz işler listesinin en tepesine o dilde film ve dizi izlemek olmalıdır (syf. 185).


Bu yöntemin etkililiğini artırmak ve dil becerilerini geliştirmek için yazar, film ve dizi kesitlerinin parçalar halinde izlenerek pratik yapılmasını, notlar alınmasını ve sürekli tekrar edilmesini öneriyor.

Bu görüşünü de, BTS grubunun lideri RM'in Friends dizisi sayesinde İngilizcesini nasıl geliştirdiği örneğiyle destekliyor.
 

p.jpg
Görsel: Pinterest

 

Zor ama imkânsız değil!

Yabancı dil öğrenme konusunda farklı görüşler mevcuttur; bazıları için zor, bazıları içinse kolay bir süreçtir.

Bu durum, bireyin motivasyonu ve bilgiye olan yaklaşımıyla yakından ilgili.

Prof. Dr. Cem Balçıkanlı'Nın kitabında belirttiği üzere, dil öğrenme zorlu ancak imkânsız olmayan, sabır ve süreklilik gerektiren bir süreç.

Ayrıca, "Hipnozla Dil Öğretiyoruz", "45 Gün içinde Artık İki Dillisiniz" veya "Türkler için Uykuda İngilizce Öğren" gibi bilimsel temeli olmayan yöntemlere karşı uyarıda bulunuyor.

Çoğu insan yabancı dil öğrenmeyi arzulasa da, bu süreç için gerekli olan çabayı göze alabilenlerin sayısı maalesef sınırlıdır.

Bu durum, Joe Louis'e atfedilen "Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez" sözüyle benzer bir ikilemi yansıtıyor, yani bir hedefe ulaşma arzusu ile gereken çabayı gösterme isteksizliği arasındaki çelişkiyi ortaya koyuyor.


Gramer olmadan kelimeler işlevsizdir

Yabancı dil öğreniminde, Balçıkanlı film izleme, kitap okuma, tekrar ve ezberleme gibi yöntemlerin etkili olduğuna değiniyor.

Özellikle poliglotların deneyimleri bu süreci anlamada önemli ipuçları sunuyor.

Örneğin, 35 farklı dil öğrenmiş Belçikalı dilbilimci Johan Vandewalle, yabancı dil öğreniminde düzenli çalışma ve konuşma pratiğinin yanı sıra, gramer bilgisinin de kritik önem taşıdığını vurguluyor:

Gramer bilgisi olmadan kelimelerin işlevsiz hale geleceğini… (syf. 75)


Vandewalle'a göre dil öğrenmede kelimeler kadar gramer de önemli bir işleve sahiptir.
 

ixabay.jpg
Fotoğraf: Pixabay

 

Neden İngilizce?

İngilizce, dünya genelinde 7 bin dil arasından sıyrılarak uluslararası alanda zirvedeki yerini aldı.

Yazar, tarihte her zaman en popüler dilin İngilizce olmadığını, bugün birçok ülkede ikinci dil olarak kabul görmesi ve uluslararası iletişimde önemli bir rol oynaması İngilizcenin yaygınlaşmasını artırdığını söylüyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nin II. Dünya Savaşı sonrası artan etkisi, İngiltere'nin sanayi devrimi ve sömürgecilik geçmişi gibi tarihsel, ekonomik ve kültürel etkenlerin de buna önemli katkılarda bulunduğunu belirtiyor.

Ancak, İngilizce'nin global etkisi sadece sömürgecilikle açıklanamaz; dilin uluslararası pazarda ve iletişimde oynadığı merkezi rol, onu günümüzün en etkili dillerinden biri yapmıştır.
 

Bu kitap nasıl ortaya çıktı?

"Yabancı dile yabancı kalmayalım" fikriyle yola çıkan Balçıkanlı, teorik bilgiler ve pratik uygulamaları bir arada sunarak dil öğrenme sürecine dair çeşitli soruları içeren geniş kapsamlı bir çalışma ortaya koyuyor.

Bilimsel yaklaşımları benimseyen ve dil öğrenmeye büyük bir ilgi duyan yazar, bu kitabı yazarken sadece masa başında çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda sahaya inerek Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşayan öğretmen, öğrenci ve onların çevrelerinde bulunan yabancı dile ilgisi olan ve olmayan farklı meslek gruplarından pek çok kişiden yabancı dil eğitimine dair merak edilen konularla ilgili sorular toplayarak 1500 soruluk bir havuz oluşturuyor.

Bu havuzdan en çok merak edilen 50 soruyu seçerek kitabını yazmaya başlıyor.

Kitap, seçilen her bir soruyu detaylı bir şekilde inceliyor ve soru-cevap formatında ilerliyor.

Bu yöntem, konuların derinlemesine anlaşılmasını sağlıyor ve yazarın araştırma sürecindeki özenini gösteriyor.

Kitapta konunun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacak fotoğraflara, tablolara ve grafiklere yer verilmiştir.

Ayrıca, araştırma sırasında kullanılan kaynaklar, bölüm sonlarında listelenerek okuyucuların ilgili konularda daha fazla bilgi edinmelerine olanak tanıyor.

Yazar, konuları doğrudan, sade bir dille anlatarak gereksiz detaylardan kaçınıyor.

Bu yaklaşım, bilgiyi sıkıcı olmadan, anlaşılır bir şekilde sunuyor.

Kitapta yapay zekânın dil öğrenimindeki rolüne dair bölümler eksik olsa da, sunulan içerikler sayesinde okurun dil öğrenimi hakkında kapsamlı bilgiler edinebilecekleri açıktır.
 

p2.jpg
Görsel: Pinterest

 

Netice olarak;

Türkiye'deki dil öğretme programlarını göz önünde bulundurduğumuzda şu tabloyla karşılaşıyoruz:

Uzun yıllar boyunca "yabancı dil öğrenme" süreci içerisinde bulunduk.

Ancak bizler bu süreçte genellikle yüzeyden geçmek ya da sadece sınavları geçecek kadar çalışma şeklinde bir anlayışa sahip olduk.

Acaba "yabancı dil" ifadesindeki "yabancı" kelimesi bizi dilden uzaklaştırdı mı, yabancılaştırdı mı ya da dil öğrenme ihtiyacını hiç hissetmedik mi?

Ülkemizdeki insanların dille ilişkisini toplu taşıma araçlarını kullananlara benzetilebilir.

Toplu taşıma araçlarında yan yana oturan insanlar, fiziksel olarak birbirlerine değecek kadar yakın olmalarına rağmen birbirlerini tanımazlar ve tanımak istemezler.

Çünkü bu yakınlık geçici bir süre içindir. Bir veya iki durak sonra birbirlerinden ayrılacaklar.

Bu kısa süreli yakınlık, ilişki kurma ve birbirini tanıma ihtiyacını doğurmaz. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bizler de ilkokuldan üniversiteye kadar yabancı dil eğitimi aldık.

Bu süre zarfında bir arada oturduk, ancak yabancı dil öğrenme ihtiyacı hissetmedik ve onu tanıma gereği duymadık.

Bu durum, ilişkileri geçici olarak düşünmemizden kaynaklanıyor olabilir.

Ancak bu düşünce, toplumumuzun dil öğrenme kültürünü olumsuz yönde etkiledi ve bireylerin farklı toplumlarla etkileşim kurma ve Batı'daki bilgiden, bilimden faydalanma açısından geri kalmasına neden oldu.

Çünkü kabul edilse de edilmese de günümüzde bilim Batı'dan akıyor.

Basit bir matematik hesabıyla, ülkemizde üniversite eğitimi dâhil olmak üzere 16 yıllık formal bir eğitim süreci mevcut.

Eğer her yıl sadece bir İngilizce konusu öğretilseydi, 15 yılın sonunda (1. sınıf hariç) 15 farklı İngilizce konusu öğretilmiş olacaktı.

Oysa 15 farklı İngilizce gramer konusu bile yok.

Ayrıca, her yıl 100 İngilizce kelime öğretilseydi, 15 yılın sonunda toplamda bin 500 kelime öğretilmiş olacaktı.

Bir insan ortalama bin 500 kelime ile kitaplar yazabilir.

Maalesef, 15 yılın sonunda öğrendiğimiz şey, birkaç basit zamanın sadece ismi oluyor, içeriği bile değil.

Bu durum, eğitim sistemimizin önemli eksiklerinin olduğunu ve dil öğrenme ihtiyacımızı sorgulamamız gerektiğini ortaya koyuyor.

Teknolojik, ekonomik ve siyasal alanlarda yaşanan hızlı gelişmeler, dili bir "iletişim aracı" olmanın ötesine taşıyor.

Bu yenilikler, dilin ne olduğu, nasıl işlediği ve nasıl öğrenilmesi gerektiği konusunda yeni bakış açıları ortaya koyuyor. 

Artık dil öğrenme araçları çeşitlendi ve insanlar anadillerinin dışında birden fazla dil öğrenmeye başladı; ancak hala bir dili bile tam öğrenememiş durumdayız.

Sıkça karşılaşılan "Hâlâ İngilizce bilmiyor musunuz?" sorusu bile günümüzde İngilizce bilmenin artık bir ayrıcalık olmadığını, yaşadığımız çağın insanlara farklı dilleri öğrenmeyi dayattığını gösteriyor.

Örneğin, mühendislikte ilerlemek isteyenler için Almanca, ticarette başarılı olmak için Çince, felsefe araştırmalarında Yunanca ve bilimsel çalışmalarda İngilizce bilmek büyük avantajlar sağlıyor.

Bu, birden fazla dil bilmenin sadece bir tercih değil, bir gereklilik olduğunu gösteriyor. 

Tarihçi İlber Ortaylı, "Bir Ömür Nasıl Yaşanır?" adlı çalışmasında, yabancı dil öğrenmenin önemi üzerinde duruyor:

Dil, dünyanızı rahatlıkla değiştirir; sizi farklı, belki hayal bile etmediğiniz yerlere taşıyabilir. Demek ki içinde bulunduğunuz çevreyi, öğrendiğiniz dil sayesinde yırtacaksınız. Ama unutmayın, tek bir dil öğrenmek asla yetmez. En az iki-üç dil bilmelisiniz (syf. 65).


"Bulunduğunuz çevreyi, öğrendiğiniz dil sayesinde yırtacaksınız…" ifadesi, çok kıymetli ve yol göstericidir.

Bulunduğumuz çevrenin dışına çıkmak, yeni bir dille kendimizi ifade etmek belki de birçoğumuzun hayatında yeni sayfalar açacaktır.

Bu perspektiften bakıldığında, dil öğrenmek sadece yeni kelimeler ve gramer kuralları öğrenmek değil, aynı zamanda dünyayı daha geniş bir bakış açısıyla görmemiz anlamına da geliyor.

Peki; "Yabancı dil öğrenmeye karşı gösterdiğimiz ilgisizliğin sebepleri üzerine etraflıca düşündük mü hiç?"

Türkiye'de yabancı dil eğitim programlarının yetersiz olması, detaylı araştırmalar yapma ve çeşitli kaynaklardan faydalanma konusunda yeterince ilgi gösterilmemesi, akademik çalışmaları ücret karşılığında çevirtme, yabancı metinleri Türkçeye çevirerek özgün çalışmalar gibi gösterme, yabancı ülkelerin sık ziyaret edilmemesi ve bu nedenle yabancı dilde iletişim kurma ihtiyacı duyulmaması gibi faktörler, bu konudaki isteksizliğin altında yatan nedenler arasında yer alır.

Cem Balçıkanlı'nın "50 Soruda Dil Öğrenme" kitabı, dil öğrenme ve öğretme konusunda başvurulabilecek önemli bir inceleme.

Dil öğrenmenin inceliklerini ve güzelliklerini anlamamızı sağlıyor ve dil öğrenme konusunda daha çağdaş ve etkili yöntemler geliştirmemizi sağlayabilir.

Dil öğrenmek, kişisel ve kültürel gelişimimize büyük faydalar sağladığı gibi düşünce yapımızı ve bilgimizi de yenileyip genişletmemize imkân tanıyor; alışılageldik düşünce yapımızın dışına çıkmamızı da kolaylaştırıyor.

"50 Soruda Dil Öğrenme" çalışmasını kendini geliştirmek isteyen, dil öğrenme hakkında bilgisi olmayanların ve yabancı dil programlarıyla ilgilenenlerin okumasını tavsiye ederim. 

Bu yazımı kitaptan bir alıntıyla noktalıyorum:

Yabancı dil öğrenme süreci sizin için çok güzel bir ormanda hayatınız boyunca görmediğiniz renkte ve güzellikte çiçekleri toplayacağınız keyifli bir orman yürüyüşü de olabilir (syf.73-74).

 

 

Not: Milli Eğitim Bakanlığı'nın her yıl yayımladığı aday öğretmenlerin okuması gereken kitaplar listesine bu önemli çalışmanın da eklenmesi oldukça faydalı olacaktır. Keyifli okumalar!

Kaynaklar:

Cem Balçıkanlı, 50 SORUDA DİL ÖĞRENME, İstanbul, 3.Baskı, Bilim ve Gelecek Kitaplığı Yayınları, 2022,
Perttu Pölönen, GELECEĞİN BECERİLERİ, Çeviri,Nil Deniz Çidanlı, Ankara, 1.Baskı, Büyükada Yayıncılık, 2021
İlber Ortaylı, İNSAN GELECEĞİNİ NASIL KURAR?, İstanbul 2.Baskı, Kronik Kitap, 2022
 İlber Ortaylı, BİR ÖMÜR NASIL YAŞANIR?, İstanbul 10.Baskı, Kronik Kitap, 2019  
Murat Ersin, ETKİLİ İNGİLİZCE ÖĞRENİMİ, İstanbul, 3. Baskı, Kariyer Yayıncılık, 2003
Dana Suskınd, OTUZ MİLYON KELİME, Ankara, 15.Baskı, Buzdağı Yayınları,2020 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU