Biden'dan "kapsamlı" 3 aşamalı planı çıkışı

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

26 Mayıs gecesi dünya, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'taki bir çadır kente İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından düzenlenen ve en az 45 kişinin diri diri yanmasıyla sonuçlanan son derece vahim görüntülere tanık oldu.

Dünya genelinde infial yaratan bu saldırıyı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir sonraki gün Knesset'te yaptığı konuşmada "trajik bir hata" olarak nitelendirdi. 

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise, olayın "korkunç" olduğunu ifade etti ve bunun "masum sivilleri öldüren ve daha fazlasını öldürmeyi planlayan teröristlerle başa çıkmak için sınırlı, odaklanmış, hedefli" bir saldırı olduğunu öne sürdü.

Blinken bu ifadeleriyle yine çelişkili bir açıklama yapmış oldu. 

Biden yönetimi geçmişte yaptığı açıklamalarda, İsrail'in Refah'a yönelik bir operasyon başlatması halinde ABD'nin "kırmızı çizgisi"nin aşılacağını defaatle vurgulamıştı.

Fakat aynı Biden yönetimi söz konusu kırmızı çizginin çadır kente yönelik saldırıyla aşılıp aşılmadığı sorularına net bir yanıt vermekten kaçındı. 

Bütün dünya çadır kente gerçekleştirilen saldırıyı en şiddetli şekilde kınarken hem İsrail hem de ABD'nin verdiği bu tepkiler zaten dünyada ve ABD'de Biden ve Netanyahu'ya artan eleştirilerin daha keskinleşmesine neden oldu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Avrupa ülkelerinden tanıma kararları

Gazze'de savaş en acımasız şekliyle sürerken, Avrupa ülkeleri İspanya, İrlanda ve Norveç önceden açıkladıkları şekilde Filistin Devleti'ni tanıdı, Slovenya da tanıma kararı aldı.

Danimarka Parlamentosu Filistin Devleti'nin tanınması amacıyla bir karar kabul etti.

Belçika, Lüksemburg, Malta ve Fransa'dan da doğru zamanı geldiğinde Filistin Devleti'nin tanınacağı yönünde açıklamalar geldi. 

Çadır kente yönelik saldırı bu tanıma dalgası karşısında Netanyahu'nun öfkesinin bir tezahürü müydü, yoksa her zamanki vahşetinin bir sonucu muydu; bilinmez, ancak Batı'daki artan Filistin yanlısı tutumun hem İsrail'in doğrudan uyguladığı şantaj ve baskılara hem de söz konusu ülkelerde bulunan Yahudi lobilerinin çeşitli girişimlerine rağmen sonuçsuz kaldığı gerçeğinin Netanyahu nezdinde büyük rahatsızlık yarattığı bir gerçektir. 


Bir diplomata yakışmayan hareketler

Bu noktada bir konuya dikkat çekmek istiyorum.

Batılı ülkelerden gelen tanınma kararlarının ardından İsrail'in Dışişleri Bakanı ve ülkenin bir numaralı diplomatı İsrael Katz sosyal medya hesabı üzerinden peş peşe diplomatik üsluptan uzak hareket ve tehditler içeren paylaşımlarda bulundu.

Daha önceleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı saygısız bir şekilde hedef alan Katz, son bir hafta içerisinde özellikle İspanya'ya ve İspanya Başbakan Yardımcısı Yolanda Diaz'a yüklendi.

Katz ayrıca verdiği talimatla İspanya'nın Kudüs'te bulunan başkonsolosluğunun Filistinlilere hizmet vermesini engelleyeceklerini duyurdu.  

Katz'ın bu tepkilerinin Netanyahu hükümetinin içerisinde bulunduğu çaresizliğin bir göstergesi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra İsrail'deki hükümetlere yönelik en ufak bir eleştiriyi "antisemitizm" olarak nitelendiren ve zaman zaman istediğini elde etmek için baskı ve tehdit dahil çeşitli yollar üzerinde duran İsrail'in bu taktiklerinin artık işe yaramadığı açık.


Biden'ın "kapsamlı" planı

Dünya Refah saldırısını konuşmaya devam ederken cuma günü ABD Başkanı Joe Biden'ın açıklanan programında olmadığı halde Ortadoğu konusunda bir açıklamaya yapacağı duyuruldu.

Biden düzenlediği basın toplantısında özetle, Hamas'ın bir daha 7 Ekim saldırılarına benzer bir saldırıyı gerçekleştirme kapasitesinin kalmadığını, İsrail hükümeti içerisinde bazı kesimlerin söz konusu plana muhalefet edeceğini, ancak İsrail'in güvenliği, Suudi Arabistan dahil bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesinin ve İran'a karşı ortak hareket edebilmesi için bu plana evet denilmesi gerektiğini, aynı şekilde Hamas'ın da planı kabul etmesinin elzem olduğunu ifadeyle, artık Gazze için savaş sonrası dönemin düşünülmesinin zamanının geldiğini belirtti. 

Biden İsrail'in kapsamlı uç aşamalı planını şu şekilde açıkladı: 


Birinci aşama:

6 hafta sürmesi öngörülen ilk aşamada, tam kapsamlı bir ateşkes sağlanacak ve İsrail ordusu Gazze'deki tüm yerleşim alanlarından çekilecek.

Bu aşamada, İsrail'deki yüzlerce Filistinli mahkûm karşılığında Hamas'ın elindeki kadın, yaşlı ve yaralı rehineler serbest bırakılacak.

Devamla, Gazze'de kalan Amerikalı rehineler serbest bırakılacak ve öldürülen rehinelerin bir kısmı iade edilecek.

Yerinden edilmiş Filistinli sivillerin ayrım gözetmeksizin Gazze'nin her bölgesinde evlerine dönmelerine izin verilecek.

Bölgeye günde 600 kamyonun girmesi sağlanacak ve insani yardımda artış yaşanacak.


İkinci aşama:

İkinci aşamada Gazze'de kalan tüm rehineler serbest bırakılacak ve İsrail ordusu Gazze'den tüm güçlerini çekecek.

Hamas'ın plana uyması halinde geçici ateşkes çatışmaların kalıcı olarak durmasına imkân sağlayacak. 


Üçüncü aşama:

Üçüncü aşamada ise Gazze'nin yeniden inşası için bir plan uygulanacak.

Yeniden inşa sürecinde ABD, Arap ülkeleri ve uluslararası toplum devreye girecek.

Ayrıca öldürülen ve geride kalan tüm rehineler iade edilecek. 
 


Hamas ve İsrail'den gelen tepkiler

Hamas yaptığı duyuruda "Hamas, kalıcı ateşkes, İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmesi, yeniden imar, yerinden edilenlerin evlerine dönmesi ve ciddi bir esir takasını temel alan ve İsrail'in de açıkça buna bağlı kalacağını beyan ettiği her türlü öneriye yapıcı ve olumlu bir şekilde karşılık vermeye hazır" diyerek plana olumlu baktığı mesajını vermiş oldu.

Savaş kabinesinde yeralan muhalefet lider Benny Gantz anlaşmanın desteklenmesi gerektiğini savunurken, Biden'ın da konuşmasında ifade ettiği gibi plana muhalefet Netanyahu kabinesi içerisindeki aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'ten geldi. 

Smotrich, Netanyahu'ya "Hamas'ı yok etmeden ve esirleri geri getirmeden önerilen taslağı kabul eden bir hükümetin parçası olmayacağını" söyledi.

Ben-Gvir ise, "Bu anlaşma savaşın sona ermesi ve Hamas'ın yok edilmesi hedefinden vazgeçilmesi anlamına gelmektedir. Bu terörizm için bir zafer ve İsrail devleti için güvenlik tehdidi oluşturan pervasız bir anlaşmadır" dedi 

İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan yazılı açıklamada da, İsrail'in "Gazze'deki savaşı sonlandırmak için şartlarının değişmediği" bildirildi.


Biden'ın amacı neydi?

Biden'ın çok önemli ve kapsamlı bir plan olarak takdim ettiği teklifin esasında bundan birkaç ay önce Hamas'ın sunduğu üç aşamalı plandan pek de farkı yok.

Plan tarafların temel endişe ve beklentilerini de karşılamaktan uzak.

Hamas müzakerelere başlanması için IDF'in Gazze'den tamamıyla çekilmesi gerektiğine vurgu yaparken, İsrail de Hamas'ın tamamıyla yok edilmesi gerektiği görüşünü savunmaya devam ediyor.

Ayrıca bir önceki müzakere turunda üzerinde en fazla durulan husus serbest bırakılacak esirlerin karşılığında Filistinli mahkumların sayıları ve kim olduklarıydı.

Mevcut plan bu konuda da somut hususlar içermiyor. 


Peki Biden İsrail hükümeti içerisindeki aşırıcı unsurların bu planı kabul etmeyeceğini bile bile neden bu açıklamayı yaptı? 

Başkan Biden Gazze savaşının başından bu yana çok başarısız bir performans sergiledi.

Biden, Yahudi lobisini karşısına almamak için, dış dünyadan gelen baskılar bir yana, Amerika'daki 100'e aşkın üniversiteden gelen Filistin yanlısı çağrılara ve her hafta sonu başkent Vaşington dahil farklı şehirlerde düzenlenen gösterilere kulaklarını tıkadı.

Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump'ı mahkeme süreçleriyle yıpratacağını düşünen Demokratlar bunun mümkün olmadığını, Trump'ın popülaritesinin etkilenmediğini, Biden'ın bir türlü Trump'ın önüne geçemediğini gördü. 

Biden'ın İsrail yanlısı tutumu ona Amerikalı Müslümanların, Afrikalı Amerikalıların ve bazı Yahudilerin oylarını kaybettirdi.

Başkan Biden'ın Amerikalı siyahilere eşit eğitim hakkının verilmesinin yıl dönümü dolayısıyla geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen bir etkinlikte oylarına talip olması ve siyasi Amerikalılar olmadan Trump'ı yenemeyeceğini söylemesi de Biden'ın seçim sürecinde Trump'ın önüne geçmekte zorlandığını ortaya koydu. 

Son Refah saldırısıyla itibarı iyice zedelenen Biden hem kendi itibarını hem de İsrail'in imajını toparlamak için yeni hiçbir husus içermeyen bu planı sunmak mecburiyetinde kaldı. 

Böylelikle Biden, gelen tüm eleştiriler karşısında savaşın sona ermesi ve bölgede barışın egemen gelmesi için yoğun bir çaba sarfetmekte olduğu intibaını yaratmaya çalıştı.

Planı da "İsrail'in Planı" olarak sunarak savaşın ve yaşanan acıların müsebbibinin Hamas olduğuna işaret etti. 

2 Haziran Pazar günü ABD, Mısır ve İsrail'den heyetler Kahire'de bir araya gelerek ateşkes ve Refah sınır kapısından insani yardımların sokulması konusunu görüşmeye başladılar. 

Biden'ın açıkladığı planın mevcut şartlar altında başarılı olması pek mümkün gözükmüyor.

Biden yaptığı açıklamayla sadece kendisi ve İsrail için biraz daha zaman kazanmaya çalışmış oldu.

Tüm bunlar olurken de Gazze'de bebekler ve çocuklar açlıktan ve tıbbi yardım alamadıkları için ölmeye devam etti. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU