Uzun süreden sonra tekrar merhaba...
Bugün size bir hikaye anlatacağım.
Hani bütün millete, topumuza birden küfreden şu Mehmet Cengiz var ya, o ettiği küfrün hakkını nasıl verdiğini siz zaten biliyorsunuz ama bugün kulağınızın arkasında da bir sızı hissedeceksiniz.
Lafı dolandırmadan en baştan söyleyeyim: Malum, Eti Bakır AKP iktidarının ilk yıllarında yok pahasına bu Cengiz Holding’e peşkeş çekilmişti. Mardin Mazıdağı’ndaki zengin fosfat yatakları da Cengiz’e verildi. Cengiz, burada parası yine bizden çıkan dev bir tesis kurdu.
Mazıdağı’ndaki bu tesise özel bir de demiryolu yapıldı. Yani tesisteki üretim Mazıdağı’ndan rahat yollansın, yine tesise gelecek ürünler rahat gelsin diye bölgeye tren getirildi.
Şimdi sıkı durun: Bu demiryolunu Cengiz yapmadı; 2018’in parasıyla en düşük teklifin 109 milyon lira üzerinde, 490 milyon lira teklif veren Cengiz İnşaat’a ihale edildi!
Evet, Cengiz’e özel demiryolu, halkın parasıyla, hem de Cengiz’e fazladan yüz milyonlar kazandırarak inşa edildi! Bu hatta yolcu treni falan yok. Sadece Cengiz’in fabrikasına gelip giden trenler var.
Anlayacağınız, Cengiz’in küfrettiği millet olarak, topumuz, yerli ve milli şen cumhur ortakları marifetiyle, Mazıdağı’ndan Cengiz’in Samsun’daki izabe tesislerine trenler yolluyoruz.
Oradan da, Avrupa’nın zehirli metal çöpleri tekrar Mazıdağı’na kadar aynı trenlerle geliyor!
Bu mevzuya döneceğiz.
Şimdi azıcık Batı Karadeniz’e çıkalım...
Artık kimse takip edemiyor, belki duymamışsınızdır diye söyleyeyim, Kastamonu’nun Küre ilçesindeki bakır madeni de Cengiz’e peşkeş çekilmişti. Küre, deniz kıyısındaki İnebolu’nun hemen arkasında. Haliyle bakır cevheri İnebolu’dan taşınacak.
E, ne lazım?
Tabiatıyla Cengiz’e liman lazım.
İnebolu Limanı, bir sürü itiraza, aleyhte karara, halkın mücadelelerine rağmen balıkçı barınağı olmaktan çıkarılarak Cengiz’e verildi. Balıkçılar ortada kaldı.
Tabii hikaye burada bitmiyor.
Mehmet Cengiz bakır cevherini İnebolu Limanı’na rahat taşısın diye, Küre’den geçen Kastamonu-İnebolu yolu yaptırılıyor. Toplam uzunluğu 18 kilometre tutan altı tünel, köprüler falan...
2019 rakamlarına göre 2,6 milyar liralık bir yatırımdı bu. İnşaat hâlâ devam ediyor. Şimdi o milyarlara yeni milyarlar eklendi tabii. Cengiz, aslında halka ait olan madeni İnebolu’ya rahat taşısın diye halkın parasıyla ona özel yol yapılıyor.
Peki, bu yol ihalesi kime verildi?
Evet, topumuza birden küfreden Mehmet Cengiz’e!
Milletin sofrasındaki lokmadan çalınıyor, millete küfreden adamın servetine servet katılıyor.
Biter mi?
Bitmez.
Karadeniz’in doğu kıyısına, Hopa’ya gidelim. Artvin’in o güzelim ormanlarını yok ederek açtığı maden sahalarından çıkan madeni, zamanında yine ona yaptırılan limandan rahat göndersin diye, limanın yanındaki 51 dönümlük termik santral arazisi ve 9 dönümlük Eti Bakır arazisi Cengiz’e verilmişti...
Tıpkı memleketimizin güneyindeki Seydişehir Eti Alüminyum tesisleriyle birlikte Oymapınar Barajı’nın ve Antalya limanı içinde 10 dönümü kapalı alan olmak üzere 38 dönümden fazla arazinin yine Cengiz’e peşkeş çekilmesi gibi...
Şimdi tekrar Mardin Mazıdağı’na dönelim... Kendisine peşkeş çekilen bölgeye bir de demiryolu ihalesi alan Cengiz burayı bir ayrıştırma ve ‘geri dönüşüm’ merkezi haline getirdi.
Hatta ihtiyaç duyduğu suyu rahatça bulabilsin diye DSİ’nin Dilaver Barajı’nın sularını tahsis ettiği söyleniyor. Ve hiç kuşkusuz tesisin enerji ihtiyacı düşünülerek, inşasının hemen ardından ta Mazıdağı’na doğalgaz döşeniyor!
Eskiden ödediğimiz vergilerin bize yol, su, elektrik olarak geri döneceği söylenirdi, şimdi biz vergiyi veriyoruz, Mehmet Cengiz’e demiryolu, su, elektrik, doğalgaz temin ediyoruz.
Bir de devletin ona ihale ettiği otoyollardan geçsek de, geçmesek de haracımızı veriyoruz!
Ne güzel dünya, değil mi?
Ve Kastamonu İnebolu, Samsun, Hopa, Mazıdağı üçgeninde doğa ve insan hayatı pahasına elde edilen bakır, kobalt gibi ürünler tüm pisliği ülkemizde kalmak kaydıyla tertemiz biçimde İngiltere’ye gidiyor ve Cengiz’in orada satın aldığı tesiste son işlemleri yapılarak tüm dünyaya ihraç ediliyor. Türkiye’ye pisleyip İngiltere ekonomisini büyütüyorlar.
Yani cebimizi hortumlamaları bir vaka da, canımıza kastediyorlar. Misal, Mazıdağı’nda devasa atık havuzlarında biriken ağır metaller havaya, toprağa, suya karışıyor. Yerel halk 2020’ler itibarıyla bölgenin meşhur üzüm bağlarında ciddi bir verim düşmesi yaşandığını, yakın köylerde asmaların kuruduğunu söylüyor...
Hayvanların da etkilendiği hakkında haberler var. Kanser vakaları hakkında ise elimizde hiçbir veri yok. Ama geçen yaz Mazıdağı’nda alışılmadık bir orman yangını çıktığını ve 15 kişinin yaşamını yitirdiğini biliyoruz.
Malumunuz, daha önce Artvin Murgul’da, Cengiz Holding’in siyanür havuzu kurmak istediği bölgede de bir orman yangını çıkmıştı.
Neyse, kimsenin günahını almayalım, tesadüftür bunlar.
Lakin millete ettiği küfrün hakkını vermek için var gücüyle çalışan Mehmet Cengiz, bu kez memleketimizin batısında, Kaz Dağları’nda 1 milyona yakın ağacı kesip bölgeyi maden sahası yapacağını biliyoruz.
Doğa ve yaşam savunucuları bakırın yanı sıra siyanürle altın çıkarılacağını öne sürüyor.
Her halükarda, bir türlü gözü doymayan Mehmet Cengiz, burada sadece çok az kısmını sayabildiğim bir hukuksuzluk ve yağma süreciyle memleketimizin geleceğini onarılmaz biçimde tahrip ederek milyar dolarları istifliyor. Beş para etmeyecek vizyonuyla o kadar milyar doları ne yapacaksa!..
Bakın, kimse kimseyi kandırmasın, herkes aynı şeyi düşünüyor, pek çok kişi de dillendiriyor: “AKP iktidarı öncesi ancak Karadeniz’de birkaç köy yolu ile Refah Partili İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nin kaldırım ihalelerini alabilen Müteahhit Cengiz, AKP iktidarı altında Holding haline gelebildiyse, arkasında mutlaka bir ‘büyük ortak’ vardır.”
Ve elbette bu hızda servet birikimini sağlayan tek örnek Mehmet Cengiz değildir.
O, millete ettiği galiz küfür nedeniyle sembolleşmiştir sadece. Yoksa, hani ‘beşli çete’ falan deniyor ya, ne beşi, ne onu?
...
Efendim, malum, insanlık ses duvarını aşmak, sesten daha hızlı hareket etmek için epey çaba sarf etti. Nihayetinde bu başarıldı da...
Peki bizim memleketin insanlığa katkısı ne?
Vallahi AKP-MHP şen ortaklar iktidarı altında biz utanma duvarının aşıldığını gördük.
Bu işin müsebbibi olan yerli ve pek milli şen ortaklar, bence ilk seçim kampanyasında ne slogan belirleyeceklerini Mehmet Cengiz’e sorsunlar.
Neticede adam başarılı oldu...
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish