Epey bir zamandır yeni ekonomi politik program uygulanıyor.
Bu programın nasıl geçtiğini, nasıl yürüdüğünü anlamak için bir ara genel ekonomik görünümü ortaya koymak gerekiyor.
Ben sizlere bu ekonomik görünümü takdim etmek istiyorum.
İşsizlik ile başlarsak, genel olarak Türkiye'mizde 65 milyon çalışabilir nüfus var.
Bunun 35 milyonu iş gücü piyasasında çalışanlar ve iş arayanlar, 30 milyonu da işsiz; iş aramıyor ya da öğrenci.
Dolayısıyla iş gücüne katılım ülkemizde yüzde 53,6 oluyor.
OECD ortalamasında ise iş gücüne katılım yüzde 61.
Yani OECD ortalamasının altındayız.
Şimdi 2024'ün birinci çeyreğinde işsizlik oranı yüzde 9,2 olmuş.
Yani 3,3 milyon işsizimiz var.
Ama iş gücüne katılım oranını OECD ortalamasına göre hesaplarsak işsiz sayımız 7,7 milyon işsizlik oranı yüzde 19,3 olur idi.
Eğer o işsizliği ortalamasında olmuş olsaydık bu rakamlarla.
Genç işsizlerdeki durumumuz da şöyle.
Genç işsizler dediğimiz zaman 15 ile 24 yaş arasını kapsıyor.
Burada 11,3 milyon nüfus var.
Bunun 3,3 milyonu istihdam piyasasında.
6 milyonu ise iş aramıyor.
Nedir bunlar?
İşte ümitsizdir, iş arama, iş bulmaktan ümidini yitirmiştir.
Öğrencidir ve benzeri gibi elemanlar.
Şimdi istihdam piyasasına baktığımızda 2024'ün birinci çeyreğinde 32 milyon istihdam edilmiş insanımız var.
Evet bu bir rekordur.
Ancak 32 milyonu 85 milyona taksim edersek; yani 85 milyonu 32'ye bölersek 2,65 çıkıyor.
Bu da demektir ki yaklaşık ülkemizde her bir çalışan 2,65 kişiye bakıyor demektir.
Bu da çok yüksek bir rakam.
Büyüme rakamlarına baktığımızda şimdi sırasıyla 2019'da yüzde 0.
2020'de 1,9; 2021'de 11,4; 2022'de 5,5; 2023'de ise 4,5 olmuş.
Yani büyüme yavaşlıyor.
Mevcut uygulanan politikalarla büyüme daha da yavaşlayacak, daha da yavaşlamasını bekleyebiliriz.
Bunun rakamsal ifadesine bakarsak 2019'da Gayri Safi Yürütücü Hasıla'mız 760 milyar dolar imiş.
Bu 2020'de 717 milyar dolara gerilemiş.
2021'de artış var 807 milyar dolar.
2022'de 906 milyar dolar.
2023'de 1 trilyon 113 milyar dolar olundu.
Yani 2023 sonu itibariyle milli gelirimizin rakamsal ifadesi trilyon doları geçmiş oldu.
Ama şimdi geri verilere baktığımızda 2013 yılında bizim Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'mız 960 milyar dolar imiş.
Yani 2023'te 2013'ün rakamını anca geçebilmişiz.
Fakat burada bu büyüme içerisinde tarım dikkat çekicidir.
Yani son 3 yılda 2021 yılının başından itibaren 6 çeyrek boyunca küçülmüşüz tarımda.
Bu bir alarm durumudur.
Dikkat edilmesi gerekiyor.
Yine bu büyüme rakamları içerisinde sanayi sektörünün payı azalırken hizmet sektörünün payı artıyor.
Bu da farklı bir risktir, bir bakıma bir tehdittir.
Şimdi ihracatın ithalatı karşılama oranı 2023'te yüzde 70 olmuş.
Yani 255 milyar dolarlık ihracat yapmışız, 362 milyar dolarlık ithalat yapmışız.
Açık ticaret açımız 107 milyar dolar.
Şimdi yıllar sonra ilk defa 2023'te ithalat ve ihracat yıllık bazda neredeyse sabit kalmış.
Tabii Bu da rekor bir düzeyde dış ticaret açığını tekrarladık demektir.
Cari açık ise 45,2 milyar dolar olmuş.
Tüketici fiyat endeksi yani bildiğimiz halk arasındaki enflasyon dediğimiz enflasyon yüzde 69.8.
Nisan 2024 rakamları itibarıyla, yürütücü üretici fiyat endeksi yüzde 55,6 olmuş.
Şimdi merkez bankası rezervlerine baktığımızda Nisan 2024 itibarıyla bürüt 124,4 milyar dolar olmuş.
Bunun neti 14 milyar dolara düşüyor.
Swaplar hariç ama Swapları da katarsak eksi 48,6 milyar dolarlık bir rezervden bahsedebiliyoruz.
Peki, borçlara baktığımızda öncelikle dış borçlar 500 milyar doları 2023 sonu itibarıyla yakalamış.
Yani dış borcumuz 500 milyar dolar.
Bunun 203 milyar doları kamuya ait, 251 milyar doları özel sektöre ait, 46 milyar doları merkez bankasının.
Tabii yarısının kamu olması ve son yıllarda özel sektörden kamuya dış borç transferinin olması dikkat çekicidir, takibe şayandır, takip edilmesi gerekiyor.
İç borçlara baktığımızda kamunun 3,8 trilyon lira, hane halkının 3.1 trilyon lira, özel sektörün 10,1 trilyon lira olmuş.
Yani toplamda iç borcumuz 17 trilyon lira.
Şimdi hane halkının iç borçtaki payı 3,1 trilyon.
Bunun dağılımına, kırılımına baktığımızda hane halkı borçları konut kredisi, taşıt kredisi, ihtiyaç kredisi ve kredi kartı harcamalarından oluşuyor.
Burada kredi kartı harcamaları çok dikkat çekicidir.
Ocak 2023'te kredi kartı harcamaları toplamı 451 milyar lirayken Mayıs 2024'te kredi kartı harcamaları 1 trilyon 411 milyar liraya çıkmış.
Yani yüzde 212,9 kabaca yüzde 213 artış olmuş.
Bu da şu demektir, insanlar temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kredi kartları kullanıyor.
Kredi kartına yükleniyor.
Bu da işte talebin kısılması için uygulanan ekonomi politik programın yanlış gittiğini işaret ediyor bize.
Yani insanlar yaşamak için hayatlarını devam ettirebilmek için ellerindeki kredi kartlarına yüklenmişler.
Peki geldiğimiz nokta nedir?
Geldiğimiz noktada döviz artıyor.
Faizler artıyor.
Enflasyon artıyor ve borcu borçla çeviriyoruz.
Yani değişen bir şey yok.
Daha önceki politikalardan farklı bir durum yok.
Dolar bazlı son borçlanma faizimiz Şubat 2024'te yüzde 7,625 olmuş.
Euro bazlı son borçlanma Mart 2024'te yüzde 5,875 olmuş.
Bunlara artı enflasyon farklarını da ekleyeceksiniz.
Rakamlar çok çok yüksek çıkıyor.
Peki çözüm var mı?
Henüz çözüm yok.
Henüz bir bu katılıktan çözülme de yok.
Neden?
Çünkü bir denge durumu söz konusu değil henüz.
Yani artışlar bu her üçündeki artışlarda devam edecek.
Böyle gözüküyor.
Şu an itibarıyla bir ara ekonomik panoramamız ııı uygulanan ekonomi politiğin başarılı sonuçlar vereceği konusunda net bir tablo bize göstermiyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish