Gelen ilk bilgilere göre, İran'da vuku bulan elin hadise kaza gibi görünüyor ama ben öteki ihtimali düşünenlerdenim.
Yani, bugün olmasa bile aylar sonra bu helikopter kazasında Mossad ve CIA'nın parmağının olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırmam.
İran cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı ve diğer üst düzey yöneticilerin hayatına mâl olan helikopter kazası, bana nedense bir süre önce, İran'ın İsrail'e karşı gerçekleştirdiği başarısız dron saldırısından sonra İsrail savunma bakanının söylediği "İran'dan intikam alacağız ama zamanını ve boyutlarını biz belirleyeceğiz" şeklindeki açık tehdidini anımsattı.
Herkes, bir süre önce İran'da patlayan birkaç bombayla olayın kapanacağını düşünse de ben İsrail'in bununla yetinmeyeceği kanısındaydım.
Helikopter kazası da şüphelerimi iyice perçinlemiş durumda.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Şöyle ki, İran cumhurbaşkanın teknik açıdan yetersiz, bakımsız bir helikoptere binmeyeceği açık.
Cumhurbaşkanının bineceği helikopter zaten kaç defa denetimden geçirilir.
Buna rağmen helikopter düşüyorsa, bu işte bir bit yeniği vardır demektir.
Unutmayın ki, İran'da her düzeyde İsrail casusları bulunuyor.
Ayrıca, ülkede onlarca istihbarat örgütü olmasına karşın, İran'ın istihbarat ağının son derece zayıf olduğunu da aklınızdan çıkarmayın.
Öyle olmasaydı, Kasım Süleymani gibi bir komutan keklik gibi avlanmaz, Suriye'de onlarca İranlı general havaya uçurulmazdı.
Daha önceki bir yazımda ifade ettiğim gibi, Batı, daha doğrusu ABD-İsrail ikilisi, İran'daki molla rejimini gözüne kestirmiş durumda.
Rejimin teknolojik olarak son derece zayıf olduğunu, arkasındaki halk desteğinin de kısıtlı olduğunu herkes gibi, onlar da biliyor.
Bildikleri başka bir şey de İran'a ne yaparlarsa yapsınlar, İslam dünyasından kimsenin ona arka çıkmayacağı.
Rusya ve Çin de İran'ı destekliyormuş gibi görünse de kendi çıkarları tehlikeye girdiği anda hemen çark ediyorlar veya el altından Batı ile uzlaşma yoluna gidiyorlar.
Hatırlayın, Suriye'nin hava sahası, Rusların kontrolü altında ama İsrail istediği zaman -Rusların gizli onayıyla- Suriye hava sahasına girerek istediği hedefi bombalıyor.
Ama bizim uçaklarımız Ruslardan izin almadan Suriye hava sahasına giremiyor.
Aynı şekilde Rusya hasım olmasına karşın Suriye'de ABD ile de el altından işbirliği yapmayı sürdürüyor.
Türkiye, İran ve Mısır, İslam dünyasının 3 başat ülkesi. Mısır zaten çoktandır Batı karşısında teslim bayrağı çekmiş durumda.
İsrail, Gazze'de katliam yaparken ve Mısır'ın sınırına dayanmışken bile Sisi'nin pek sesi çıkmıyor, aksine bana dokunmayan yılan bin yaşasın, tavrı sergiliyor.
Türkiye de her ne kadar başta itiraz eder gibi görünse de son kertede Batı'nın dediğinden çıkamıyor.
Rahip Branson olayını hatırlayın veya daha uzağa gitmenize gerek yok; önce Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğine itiraz edip sonradan nasıl tıpış tıpış yola geldiğimizi düşünün.
Ortadoğu'da ABD-İsrail ikilisinin önündeki tek engel, İran.
Mollaların işi bitirilirse, ABD-İsrail ikilisi bir taşla iki kuş vurmuş olacak.
Hamas, Hizbullah ve Husiler gibi örgütlerin dış desteği kesileceği için İsrail güvenlik açısından büyük bir rahatlama yaşayacak, İran'daki molla rejimi yıkılıp yerine Batı yanlısı kukla bir rejim kurulacağı için ABD, 45 yıl önce Şah'ın devrilmesiyle kaybettiği bir kaleyi yeniden fethetmiş olacak.
Doğrudur, İran'da halkın büyük çoğunluğu Batı kuklası bir rejim istemez.
Ama molla rejiminin yıkılacağı günü sabırsızlıkla bekleyen milyonlarca İranlının olduğunu da unutmayın.
Karayoluyla sınırdan Türkiye'ye girer girmez başlarındaki örtüyü hışımla çıkarıp atan İranlı kadınlar, bunların en başında geliyor.
İslam dünyasının belli başlı ülkeleri bir araya gelerek Ortadoğu'da ABD-İsrail ikilisini durdurmak için bireyler yapmadıkları takdirde, İsrail kuruluşunun 100. yılını kutlarken Suudi Arabistan veya İran büyüklüğünde bir toprağa sahip olabilir.
O zaman da iş işten geçmiş olacak.
Bugün İran gibi koca bir ülke orasından burasından çekiştirilerek diz çökmeye zorlanıyor.
Vahşi doğa belgesellerinde görmüşsünüzdür; çakallar sürüsü koca bir zürafayı sağdan soldan saldırarak devirmeye çalışıyor.
Zürafa devrilirse, işi bitecek. İran'ınki de o durum...
Dün apaçık suikastlar ve saldırılarla generalleri, komutanları öldürülen İran'ın cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanı bugün tuhaf bir kaza ile hayatını kaybediyor.
Tehlike büyük.
7 aydır süren katliama rağmen İsrail hâlâ durdurulamadı.
Gazze'yi yangın yerine çeviren Yahudi terör devleti, bu kez orada kalan son toprak parçasını da yutmaya hazırlanıyor.
Dünya bu durumu çoktan kanıksadı.
Sanırım, ABD-İsrail ikilisi İran'ın işini de zamana yayarak, dünya kamuoyunu alıştırarak bitirmeye çalışıyor.
Öyleyse yapılması gereken, ABD-İsrail ikilisini Gazze, İsrail haritası içerisinde yer almadan durdurmak ve İran'ın düşmesini önlemek.
Yoksa, atalarımızın dediği gibi, "son pişmanlık fayda etmez."
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish