CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kobani davası olarak bilinen davaya ilişkin, "Kim ne derse desin bu davada bir hukuk yok, yargılama süreci bir kere hukuki değil. İstinaf ve Yargıtay aşamalarını dikkatle takip edeceğiz." dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Özel, Sözcü TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Kobani davası olarak bilinen davada eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın aralarında bulunduğu isimler hakkındaki kararın açıklandığı belirtilerek görüşü sorulan Özel, "İlk günden beri takındığım tutumu değiştirecek değilim. Bu dava, bir siyasi dava." diye konuştu.
Sanıkların Yasin Börü'nün "katili" olmakla suçlandığını ancak bu suçtan beraat ettiklerini aktaran Özel, "Verilen cezaların bazıları istenene göre çok düşük cezalar ama burada Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'a verilen cezalar, görevlerinin başındayken bir partinin eş genel başkanlarıyken alınıp da suçlandıkları şey ve bu cezalara baktığınızda kabul edilebilir tarafı yok." dedi.
Davanın hukuki olmadığı görüşünü yineleyen Özel, şunları söyledi:
Kim ne derse desin bu davada bir hukuk yok, yargılama süreci bir kere hukuki değil. İstinaf ve Yargıtay aşamalarını dikkatle takip edeceğiz. O aşamaların da son derece manipülasyona açık aşamalar olduğu gün gibi aşikar, ortada. 'Bu davaya hukuka uygun şekilde iddianame hazırlandı, hukuka uygun şekilde soruşturma kovuşturma yapıldı, yargılama adil yargılama ilkelerine göre yapıldı' kimse diyemez. Bunu böyle yorumlamak lazım. 'Şu karara sevindim, şu karara üzüldüm' demenin de çok bir manası yok. Sonuçta topyekun bir hukuksuzluğa işaret etmek gerekiyor.
"Ön şartım mevcut anayasaya uyum"
Özel, "Türkiye'nin normalleşmesi" meselesine çok önem verdiğini vurgulayarak, "Biz diyoruz 'normalleşme olmalı', bir taraf da diyor ki 'evet olsun, çok iyi olur, bir anayasa değişikliği yapmalıyız.' İş buraya düğümleniyor. Ben de diyorum ki bir Anayasa değişikliği yapılacaksa eğer o anayasa değişikliği mevcut anayasaya tam uyulduğunda, gerçek bir hukuk devletine dönüldüğü zaman yapılabilir." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptıkları görüşmelerde, yeni anayasa konusuna ilişkin içerik bir yana usul bile konuşmadıklarını aktaran Özel, "Bir anayasa tartışmasına girmek için benim ön şartım, mevcut anayasaya tam uyum. Diyorum ki yeni bir elbise isteniyorsa önceki neden olmadı diye bakarlar, bir de yenisini giyecek misin diye bakarlar. Uyulmayacak bir anayasayı niye yapalım?" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne zaman iadeyi ziyaret yapacağına" yönelik soruyu yanıtlarken Özel, "Benim o konuda bir fikrim yok. Geçen haftalarda, bu hafta için dediler ama ben sanki haziranın ilk haftası gibi anladım, böyle genel değerlendirmelerinden." dedi.
"Normalleşme" çerçevesinde, İçişleri ya da Adalet Bakanı tarafından son yaşananlara ilişkin bilgilendirilmesi gibi bir durumun olup olmadığı yönündeki soru üzerine de Özel, Erdoğan ile görüşmesinde dış politikadaki temaslarından söz ettiğini, geçmişte ana muhalefet liderlerinin yurt dışı ziyaretleri öncesinde Dışişleri'nden brifing aldığını anlattığını söyledi.
Özel, "Bunun üstüne hemen değil ama benim konuşmam bittikten sonra kendi değerlendirmeleri sırasında bir talimat verircesine Sayın Özel Kalem Müdürüne 'Dışişleri Bakanı hatta Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı, Sayın Genel Başkan'ın ihtiyaç duyduğu hallerde ve kendileri gerekli gördüğü hallerde Sayın Başkan'a malumat versinler, brifing versinler diye söyledi." açıklamasını yaptı.
O günden sonra Ali Yerlikaya ile birkaç kez görüştüğünü aktaran Özel, "Beklerim bugünlerde gelsinler bize, bir şey yapsınlar ama şöyle bir şey de söyleyeyim, burada samimi davranmak gerekirse ortalıkta dönen toz bulutuna bakarsanız İçişleri Bakanı gelip de ne anlatacak ki? Yani bir hukuk devletinde işlediği gibi işlemiyor süreç." diye konuştu.
"Müzakeresiz mücadele olmaz"
Özgür Özel, bazı CHP seçmenlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesine tepki gösterdiğine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
Erdoğan'la görüşmeden endişelenen ya da 'nasıl görüşürsün' diyenleri anlıyorum. Ama bundan önce görüşmedik, aldığımız sonuçlar ortada. Ben Erdoğan'la görüşürken ne Erdoğan'ın geçmişte yaptığı siyasi ya da diğer hataları aklıyorum, affediyorum, unutuyorum, kredi açıyorum. Hiçbirisi değil. Müzakeresiz mücadele olmaz. Müzakere etmediğiniz için çok geniş seçmen kitleleri sizi en basitinden, 'bunlar yarın ülkeyi yönetecekler, Putin'le de mi görüşmeyecekler?'... Ben bu anlayışı kökünden yıkmak, bu kötü algıyı 'CHP sadece itiraz eder, yapıcı muhalefet yapmaz, doğruya doğru demez.'... Bunları çok yanlış buluyorum ve bunu da bugün yapmıyorum.
"İngilizce, Fransızca tabelalar da hoşuma gitmiyor"
Suriyeli sığınmacılara yönelik soruyu yanıtlarken Özel, Suriyeli sığınmacıların AB, BM ve Türkiye'nin müşterek oluşturacağı bütçe kullanılarak ülkelerine yollanması gerektiğini bildirerek, "Oralarda onlara bir hayat temin edilmeli ve bu sorun çözülmelidir." dedi.
Özel, CHP'li bazı belediye başkanlarının Arapça tabelaları kaldırmaya yönelik uygulamaları anımsatılarak, bu konudaki partililere uyarılarının olup olmadığının sorulmasına karşılık şunları kaydetti:
Bu konuda uyarılarım oldu. Benim dediğim şu, arkadaşlar televizyonlarda Arapça tabelaları yırtan belediye başkanı görüntüsü, bizim açımızdan doğru bir görüntü değil. Ben Arapça tabelaları savunmuyorum. Ne İstiklal Caddesi'ndeki ne o Arapça tabelalar hoşuma gidiyor. Ama benim İngilizce, Fransızca tabelalar da hoşuma gitmiyor. Bununla ilgili yasal düzenleme var. Tabelalar Türkçe olacak, yabancı dilde bir tabela varsa ana tabelanın yüzde 25'ini geçemez. Bunun yolu yöntemi şu; uyarı gönder kendisi sökmesi lazım. Sökmüyorsa, zabıta gönder, uyar. En sonunda da usulüne uygun söktür ama İngilizceyi de söktür, Arapçayı da söktür. Ve dedim ki bunu sökmek sizin (belediye başkanının) işi değil. Sizin işiniz kanuna uygun talimat vermek, dedim.
"Ben erken seçim karşıtı değilim"
Saraçhane'de atanamayan öğretmenler ve değişen müfredatla ilgili 18 Mayıs Cumartesi günü, 26 Mayıs'ta da Ankara'da emekliler mitingi yapacaklarını dile getiren Özel, mevcut emekli maaşına da itiraz edilmesi gerektiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinde bu sorunu dile getirdiğini söyledi.
Genel Başkan Özel, ekonomik sıkıntıların erken seçime götürüp götürmeyeceği yönündeki soruya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
Ben erken seçim karşıtı değilim, yapılacak ilk erken seçimi kazanacağımı düşünüyorum. Niye istemeyeyim? Ama 31 Mart'ta 'MHP'liler verin oyu, iktidarı değiştirmeyeceksiniz sadece sarı kart göstereceksiniz' deyip ertesi günü 'Hadi erken seçim' dersen olmaz dedim. Ama dediğiniz gibi bu trend böyle sürer, 1 yıl sonra sürdürülemez durum gelir, enflasyon düşürülemez, hayat pahalılığı artar ve millet 'yeter artık' derse, biz de 'yeter artık, bırakın, biz gelelim ve bu işi toparlayalım' deriz.
"İhanet edenleri affetmeniz mümkün değil"
Seçim zamanında adayların belirlenmesi sürecinde, kırılanların ve küsenlerin olduğunun hatırlatılması üzerine Özel, "31 Mart seçimlerinden sonra birçok kırılanla, küsenle ya da başarısızlık olacak diye düşünenle o geceden kucaklaşmaya başladık. İhanet edenleri soruyorsanız, bu partinin şu kültürü yerleştirmesi lazım. İhanet edenleri affetmeniz mümkün değil." diye konuştu.
Partisinin doğrusunun, bugün kendilerinin yaptığı olduğunu belirten Özel, yeni, partinin kuruluş ilkelerinden vazgeçmeyen, iktidar hedefini terk etmeyen bir siyaset yürüttüklerini söyledi.
Sözcü, AA, Independent Türkçe