Değerlerin ve kültürel parametrelerin hızla tüketildiği çağın bir önceki güne yabancı kaldığı bir süreçte, kendine has dokusunu sanatsal pratiklerle zenginleştiren kentte, sanatçı ve sanatseverlerin akın ettiği mistik bir mekandaydık.
Medeniyet ve inancın sanatla harmanlandığı, dillerin, dinlerin ve hoşgörünün ortak paydası olan kadim kent Mardin'de, 6'ncısı düzenlenen Mardin Bienali'nden gözlemlerimi aktarmak istedim.
Bir önceki bienale oranla katılım daha fazla, bölgede yaşayan sanatçı ve sanat çevreleriyle bölge halkının bianele olan yaklaşımları da daha sıcaktı.
Lakin bienal özelinde, sanatın kent kimliğinden uzak olduğunu söyleyenler ve organizasyona tepkisel olarak yaklaşanların sayısı da azımsanmayacak boyutlardaydı.
Mardin Büyükşehir Belediyesi eş başkanlarının açılışta yerlerini almaları organizasyonun kent özelinde de özümsendiğini söylemeyi mümkün kılıyordu…
Alman Karargahı'nda açılışı yapılan ve küratörlüğünü Ali Akay'ın üstlendiği 6. Mardin Bienali bu yıl büyük bir katılımla sanatseverlere kapılarını açmış oldu.
Bienalin ana teması "İçinde bulunduğumuz bütün sorunları hep beraber yaşarken 'daha uzaklara' nasıl bakabiliriz?" oldu.
Direktör Döne Otyam, bienalin Mardin'den beslenen yenilikçi bir yapıya sahip olduğuna dikkat çekti.
Kentin farklı mekanlarına yayılacak bienal, günümüz dünyasının can alıcı sorularına ve sorunlarına çağdaş̧ sanatın diliyle yeni yaklaşımlar, yorumlar getireceğini söylüyor.
Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ali Akay, "Karşımızdaki ovaya baktığımız zaman tüm zorluklar ortadan kalkıyor diye düşünüyorum. Bu ovanın varlığı bizi, uzağa doğru, bakmaya doğru, ufuk çizgisine doğru götürüyor. Bizi Mezopotamya'nın en uzun noktasına doğru çekerken, aynı zamanda geleceğe doğru da taşıyabiliyor" dedi.
Kuşkusuz Mardinli olmanın verdiği his, bienal devam ederken küratörün Mardin özelinde kurduğu cümleler benim için çok dikkat çekiciydi:
Bu bienalin önemli noktalarından biri öznelliği insani bir öznellik değil, rüzgârın doğanın öznelliği. Çünkü hepimizin bildiği bir durum var: Ekosistemin dünyada batmaya başladığı, buzulların eridiği, suların yükseldiği bir Atlantis gibi, bir gün belki de deniz kenarında olan yerlerin coğrafyadan yok olabileceği bir ortam içinde Mardin, bu coğrafyasıyla sanıyorum tarihinin en uzak noktalarına gittiği kadar kalmaya devam edecek.
Mardin'in sanatsal ve kültürel dinamikleri çağdaş sanatla buluşmasına vesile olacak, sanatın yaratım dilini yeni yaklaşımlar üzerinden değerlendirilecek olan bienal Mardin Sinema Derneği'nin ev sahipliğinde yapılıyor.
Sanatsal çalışmalar ve performansların kentin majör dinamikleriyle ne kadar iç içe geçtiği, verilen mesajların kime nasıl ve ne kadar ulaştığı ya da ulaşacağını; bu konuyu sanatseverlerin, eser ve performansları yerinde görüp değerlendirmeyi kendilerinin yapacaklarına inanarak, bu noktayı pas geçiyorum…
"Daha Uzaklara" kavramıyla birçok soruya cevap arayan bir bienal olduğunu da söylemek yerinde olacaktır.
Bienal özelinde cevap arayan sorular ise şöyle:
İçinde bulunduğumuz çağda sanatsal, siyasi ve sosyokültürel sorunların ardına ne şekilde geçebileceğimiz hakkında sorgulamalar yapıp sorular soran 6. Bienal, şu soruları soruyor:
Bizim özgürlüklerimize set koyan yoğunlaşmaların bizi sarmalayan yapısından çıkma ihtimallerini bulmak ve toplumların küreselleşmiş geçmişine bakmak üzere nereye doğru bakışımızı çevirebiliriz?
Doğaya, kültüre (antroposen ve kapitalosen), bitkilere, hayvanlara ve başka insanlara, etnisitelere, milletlere, sınıflara, bölgelere post-kolonyal ve feminist, kesişimsel, de-kolonyal yapıbozum bağlamında ırkçılığa karşı mücadeleyi nasıl birlikte var olma haline çevirebiliriz?
Hiçbirini yadsımadan ve sürekli bir şekilde bunlarla mücadeleyi sürdürerek bu sorunların üzerinden, nasıl bıkmadan ve mücadeleyi bırakmadan geçerek, bunları aşabiliriz ve 'daha uzakları' hayal etmeyi öngörebiliriz?
Bugün toplumlardaki aile ilişkileri ve teknolojik değişim ve dönüşümleri nasıl örgütleyebiliriz?
Özellikle dünyasal güncel durumdan nasıl çıkabiliriz ve canlılar arasında 'müzakereci bir demokrasiyi' (insani olduğu kadar diğer canlıları da bir 'Şeylerin Parlamentosu' fikrinde) nasıl iletişime sokabiliriz?
Mardin'de 10 farklı lokasyonda 44 sanatçının katılımıyla devam etmekte olan bienal, 10 Haziran'a kadar sanatseverlere açık kalacak.
10 Haziran'a kadar sürecek bienal, Fransa, İtalya, Fas, ABD, Arjantin, Hollanda, İngiltere, Brezilya, Almanya'nın da aralarında bulunduğu ülkelerden sanatçıların çalışmalarını izleyiciyle buluşturuyor.
"Daha Uzaklara" temasıyla açılan bienalin programı ise şöyle:
Bienal bu yıl sanatçıların sergilerinden ziyade düzenlenen yan etkinliklerle de pek çok müzisyen, yazar, düşünür ve iş insanını da ağırlıyor.
11 Mayıs 2024 Cumartesi:
Performans ve Anlatı: Cevdet Erek ‘Derisiz Defler'
Yer: Develihan Saat: 14:30
Performans: Guguou Güneş Terkol & Güçlü Öztekin
Yer: Alman Karargâhı Saat: 16:30
Invited Açılış: Müşterek / Unified
Genel Koordinatör: Ebru Nalan Sülün
Sanatçılar: Ahmet Rüstem Ekici & Hakan Sorar | Cansu Sönmez | Mehmet Çimen
Yer: ExitKolektif Saat: 17:30
12 Mayıs 2024 Pazar:
Konferanslar:
Yer: Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi Saat: 15:00 – 18:00
Pierre Montebello 'Sanat ve Kozmoz''
David Lapoujade "Yaratı Halindeki Dünya Geri Dönüş''
Eric Alliez "Duchamp Kuir''
13 Mayıs 2024 Pazartesi:
Konferanslar:
Yer: Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi Saat: 15:00 - 18:00
Victor Burgin "Adaptasyon: Yapay Zeka Çağında Sanat''
Bernard Blistene "Kamusal Müze Deneyimleri''
Nilüfer Göle "Meydana Çıkmak, Medeniyet Yaratma''
Enternasyonel bir kimlik kazanan Mardin Bienali, 2010 yılından bu yana hem kendi coğrafyasında hem de uluslararası sanat ölçeğinde önemli etkinlikler arasında yerini almış durumda. 10 Haziran'a kadar açık olacak olan bienali mutlaka görün derim.
Sağlıkla, sanatla kalın…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish