Bazı kişilerin hızlı koşmasının altında yatan nedenleri açıklayan uzmanlar, isteyenlerin kendini nasıl geliştirebileceğine dair ipuçları da verdi.
Genetik kişinin yalnızca hızlı koşmasında değil, diğer egzersizlerde vücudunun ilerleme kaydetmesinde de önemli rol oynuyor. Geçen yıl yapılan bir araştırmada dayanıklılığı artırma amaçlı yapılan egzersizlerin yarattığı gelişmede 18 gen varyantının kilit öneme sahip olduğu bulunmuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bunun yanı sıra kalıtsal özellikler, hızlı veya uzun süre koşmayı sağlayan kas liflerinin sayısını da büyük ölçüde etkiliyor. İnsan vücudundaki 600'den fazla kasta yer alan lifler hızlı kasılan ve yavaş kasılan diye iki temel gruba ayrılıyor.
Kısa mesafe koşucularında bolca bulunan hızlı kasılan lifler, çabucak koşmayı sağlamasına karşın kısa sürede yoruluyor. Daha düşük tempoda uzun süre dayanıklılık sağlayan yavaş kasılan liflerse, genellikle bisikletçilerde ve uzun mesafe koşucularında daha çok görülüyor.
Tennessee Üniversitesi Egzersiz Bilimleri'nde öğretim üyesi olan Dawn P. Coe ve Elizabeth Webster, fiziksel özelliklerin yanı sıra beynin de kayda değer bir rol oynadığının altını çiziyor. "Vücudunuza en iyi koşu tekniklerini kullanmayı öğretebilirsiniz" diyen uzmanlar şöyle ekliyor:
Doğru bir duruş alarak vücudunuzu dik tutabilir ve sizi yavaşlatmasın diye ayağınız çok ileride değil, altınızda duracak şekilde ekonomik bir adım atabilirsiniz.
Coe ve Webster, tüm vücudu kullanarak, koşarken kolları bacaklarla ters yönde ileri geri hareket ettirerek, parmak uçlarında koşarak ve her iki ayağın havada geçirdiği süreyi en üst düzeye çıkararak koşu formunun iyileştirilebileceğini söylüyor:
Doğru koşu tekniklerini kullanmak, kasların daha fazla güç oluşturup birlikte çalışmasını sağlayarak daha hızlı koşmanıza katkı sunar.
Conversation için kaleme aldıkları yazıda iki bilim insanı, daha hızlı koşma egzersizleriyle ilgili 4 miti de çürütüyor:
Mit 1: Elinizden geldiğince hızlı koşmalısınız: Yanlış!
Daha hızlı koşan biri haline gelmek için buna gerek olmadığını söyleyen araştırmacılar sürat koşusu yaparken kısa molalar vermenin daha faydalı olduğunu belirtiyor.
Egzersiz fizyoloğu Matthew Lee ise vücudu alışık olmadığı mesafe ve hızlara yavaş yavaş alıştırmak gerektiği görüşünde. Lee "Vücudunuza kademeli bir şekilde fazla yüklenirsiniz, uyum sağlamasına izin verirsiniz, sonra biraz daha fazla yüklenirsiniz, uyum sağlamasına izin verirsiniz ve bu böyle devam eder" diye açıklıyor.
Mit 2: Yüksek ağırlık şart: Yanlış!
Uzmanlar daha hızlı koşabilmek için çok ağır değil, orta seviye ağırlıklar kaldırmayı öneriyor. Sadece vücut ağırlığını içeren hareketler de yapılabileceği söyleyen Coe ve Webster; plank, lunge, step-up veya jump squat gibi egzersizlerin koşarken etkin olan kaslara odaklandığının altını çiziyor.
Mit 3: Erken yaşta koşuda uzmanlaşılmalı: Yanlış!
İki bilim insanı, hayatın erken dönemlerinde tek bir aktiviteye odaklanmanın, aksine hızlı bir koşucuya dönüşmeyi zorlaştırabileceğini düşünüyor. Çeşitli fiziksel aktiviteler yapmanın yeni becerilerin önünü açabileceğini belirten Coe ve Webster şöyle yazıyor:
Örneğin futboldaki hareketler ve dayanıklılık, daha hızlı koşma becerisine dönüşebilir.
Mit 4: Antrenman eğlenceli olamaz: Yanlış!
Coe ve Webster, antrenmanların spor salonuyla sınırlı kalmasına gerek olmadığını ve arkadaşlar arasında yapılacak koşu yarışı gibi aktivitelerin motivasyon sağlayabileceğini düşünüyor. Uzmanlar yazılarını şu ifadelerle noktalıyor:
İster bir sonraki Usain Bolt olmayı, ister sadece arkadaşınıza karşı bir yarış kazanmayı isteyin, biraz genetik şans ve sıkı çalışmayla bunun mümkün olabileceğini unutmayın.
Independent Türkçe, Conversation, Bloomberg, Runners World
Derleyen: Büşra Ağaç