İyi niyet ile ‘zamanlama farkı’ arasında hedeflenen Filistin Devleti

Son zamanlarda iki devletli çözümü destekleyici bir çok siyasi açıklama yapıldı

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Cameron ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)

Ahmet Mahir

1990’lı yıllardan bu yana İsrail ile Gazze’deki Filistinli örgütler arasında çıkan her savaşta, uzun zamandır beklenen bir Filistin devletinin kurulmasıyla ilgili konuşmalar yapılıyor. Ancak her bir ülkede ayrı ayrı siyasi güdülere sahip olabilecek iyi niyetler ve resmî açıklamalar olsa da mesele, şu ana kadar gerçekçi bir siyasi çerçeve ve zaman çerçevesinden yoksun.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu açıklamalardan sonuncusu İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron tarafından yapıldı. Cameron, Arap ülkelerinin büyükelçileri için düzenlenen bir karşılama töreninde İngiltere ve müttefiklerinin, iki devletli çözüme yönelik geri döndürülemez bir ilerleme sağlamak ve uzun süredir devam eden İsrail- Filistin anlaşmazlığını sonlandırmak için mevcut diplomatik çabaların bir parçası olarak bir Filistin devletini tanımayı değerlendireceklerini söyledi. Filistin Yönetimi’nin Londra Büyükelçisi Hüssam Zomlot, bunu tarihi bir açıklama olarak nitelendirdi.

Cameron, Filistin devletinin nasıl görüneceğinin belirlenmesi gerektiğini ve İngiltere’nin müttefikleriyle birlikte Filistin devletinin tanınması konusunu ele alacağını söyledi. Bu açıklamalar, selefi Arthur Balfour, 2 Kasım 1917’de dönemin önde gelen İngiliz- Yahudi liderlerinden biri olan Baron Rothschild’e bir mektup yazdığı Balfour Deklarasyonu’ndan 107 yıl sonra yapıldı. Mektup, daha sonra Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından İsrail Devleti’nin kurulmasına katkıda bulundu ve savaşın galipleri Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasını paylaştı.

Geçtiğimiz üç ay boyunca Cameron’un partisi Muhafazakâr Parti ve onun ezeli rakibi İşçi Partisi, İngiltere’deki Filistin davasının destekçilerinden sert eleştirilere maruz kaldı. Bu eleştiriler, İsrail taraflı görünmelerinden ve Gazze’de ateşkes yönünde artan popüler talepleri reddetmelerinden kaynaklandı. Siyasi açıdan dikkat çekici olarak durum, Cameron ve İşçi Partisi’nin gölge kabinesindeki mevkidaşı David Lammy’nin, Filistinliler için arzu ettikleri devleti kurmalarına yardımcı olacak bir siyasi ufuk yaratmayı destekleyen siyasi açıklamalarda bulunması oldu. Açıklama, bu yıl yapılması beklenen parlamento seçimlerinden aylar önce yapıldı. Öyle ki dış politika, bazı seçmenlerin oylarında önemli bir rol oynayabilir.

Geçen hafta İngiliz medyasına yapılan basın açıklamalarında Lammy, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nde savaşın sona ermesinin ardından bir Filistin devletinin kurulmasına karşı çıkmasının ‘kabul edilemez’ olduğunu ve partisi iktidara gelirse iki devletli çözüme ulaşmak için müttefikleri ve uluslararası ortaklarıyla birlikte çalışmaya kararlı olduğunu söyledi.

Ipsos kuruluşu tarafından yürütülen son İngiliz kamuoyu anketleri, İşçi Partisi’nin Muhafazakâr Parti’den yüzde 22 puan önde olduğunu gösteriyor. Öyle ki İşçi Partisi, yüzde 49 ve Muhafazakâr Parti ise yüzde 27 oy aldı. Liberal Demokratlar yüzde 7 oyla üçüncü oldu.

Cameron ve siyasi rakibinin açıklamaları öncesinde ise mevcut ABD yönetimi, Orta Doğu’ya barış getirme konusunda sürdürülebilir bir vizyon olarak İsrail’in güvenliği sağlanarak, iki devletli çözümün önemine yönelik yeni bir açıklamada bulundu. Başkan Joe Biden da geçtiğimiz günlerde Netanyahu’ya aynı açıklamalarda bulundu. Birkaç gün sonra Amerikalı ve İsrailli yetkililer, Amerikan ve İsrail medyasına, İsrail ordusunun Hamas’ın Gazze’nin altında yüzlerce kilometre boyunca uzanan devasa tünel ağından oluşan labirenti ortadan kaldırma şeklindeki öncelikli hedefinin gerçekçi olmadığını söyledi. Gazze’deki Filistinli yetkililere göre, bu savaşta şu ana kadar çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 25 binden fazla Filistinli öldürüldü.

İspanyolların iki devletli çözüm konusundaki tutumu, son zamanlarda medyada en çok yer alan Avrupa tutumu olabilir. Öyle ki İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, açıkça Avrupa Birliği (AB) içerisinde yeterli destek alamasa da ülkesinin Filistin devletini tanıma eğiliminin devam ettiğini dile getirdi.

İsrail toplumu, hangi siyasi görüşte olursa olsun, iki devletli çözümden söz etmeye artık pek açık değil.

 

Zamanlama farkı

Ancak bir Filistin devleti kurmaya yönelik iyi niyetler ve son zamanlarda art arda gelen siyasi açıklamalar, İsrail’in siyasi gerçekliğiyle çatışabilir. Bunun nedeni yalnızca Netanyahu’nun son açıklamaları değil. Netanyahu, savaş bittikten sonra Filistin devletinin kurulmasını engelleyebilecek tek kişinin kendisi olduğunu söylemişti. Ayrıca İsrail toplumunun, hangi siyasi görüşte olursa olsun, iki devletli çözümden söz etmeye artık pek açık olmadığını belirtmişti. Nitekim bugün, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurulması çağrısında bulunan ya da İsrail ordusunun Gazze’deki sivillere karşı davranışını eleştirerek savaşın sona ermesini talep eden biri, kendisini yasal işlemle karşı karşıya bulabilir, vatana ihanetle suçlanabilir veya işini kaybedebilir.

Majalla’nın geçen ay kendisiyle Kudüs’te gerçekleştirdiği bir röportajda, İsrailli muhalefet lideri Yair Lapid, Filistin devletinin kurulmasının uzun bir süre erteleneceğini, ancak bu fikrin ölmediğini ve kendisinin hâlâ iki devletli çözümü desteklediğini söyledi. Ayrıca İsrail’in diğer tüm politikalarının, özellikle de Filistinlilerle olan çatışma yönetimi politikasının, başarısızlıkla sonuçlandığına dikkati çekti.

Uluslararası düzeyde desteklenen barış reçetesi, 1967 sınırlarında Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da İsrail’in yanında bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını ve Kudüs’ün her iki tarafın ortak başkenti olmasını öngörüyor.

Lapid’in açıklaması, bugün İsrail’de hakim olan kamuoyunu dikkate alırsak, diplomatik terimlerle ifade edilmeyen siyasi gerçekçilik olarak nitelendirilebilir. İsrail’in 1948’deki kuruluşundan ve 1967 işgalinden bu yana devam eden çatışmada karşı tarafla müzakere yapılmadan ne şimdi ne de ileride bir Filistin devletinin kurulması mümkün değil. Bu nedenle çoğu Batılı ve Arap hükümetinin Orta Doğu’da istikrar ve İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi için tek çözüm olarak gördüğü iki devletli çözüm gibi zamanlama da önemli.

İsrail’de iki devletli çözüm taraftarları ile siyasetçiler ve kamuoyu arasında (bin 200 İsrailli sivilin ölümüyle sonuçlanan) Hamas saldırılarının yarattığı şok nedeniyle zamanlama farkı olduğu görülüyor. Gazze Şeridi’nde Hamas ve diğer gruplar tarafından kaçırılan 100’den fazla İsraillinin akıbeti bilinmiyor. İsraillilerin çoğunluğu, artık Filistin devleti konusundaki her türlü konuşmayı erteliyor ve geri kalan rehinelerin serbest bırakılması için Hamas’la yeni bir anlaşma talep etmeye odaklanıyor.

Ayrıca iki devletli çözümün önünde de en azından şu anda aşılamaz bir siyasi engel var; Sağcı Likud Partisi ile hükümet koalisyonu oluşturan İsrail’deki aşırı sağ. Bu kampın bakanları, geniş güvenlik ve siyasi yetkilere sahip. Bu çerçevede pazar günü on iki bakan, İsraillileri ‘savaşın bitiminden sonra Hamas saldırılarının tekrarını önlemenin tek garantisi olarak Gazze’deki yerleşimleri yeniden tesis etmeye’ çağırmak için Kudüs’te bir konferansa katıldı. Bu nedenle artık ‘silahsızlandırılmış ya da Hamas’sız bir Filistin devletinin kurulması veya devletin şekli’ hakkında şu anda herhangi bir siyasi konuşma ve bunun çok yakın olduğu iddiası, mevcut politik gerçekçilikten ziyade iyi dileklere ve iyi niyetlere daha yakındır.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU