Borrell'in girişimi

Bu planı ve onu üreten uluslararası çerçevenin akıbetini, Sayın Borrell'in planını hak ettiği yere yerleştirmek için hatırlatıyoruz. Burada mesele metinlerle değil, girişimlerin gerçekleşme fırsatlarıyla ilgili

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Sayın Josep Borrell / Fotoğraf: Reuters

Boşluk sesten daha güçlü bir yankı sağlar.

Bu siyasette ve özellikle de çözüm meselesinde geçerli olan bir kuraldır.

Her ne kadar Filistin meselesi, meselelerin en uzun ömürlüsü, savaşlar, darbeler ve huzursuzluklar üretmekte en verimlisi olsa da çözüm alanında her zaman başarılı olmaları için gerekenleri yapmadan proje ve girişimleri kullanan yatırımların ağırlığı altında kaldı.

Bu durum, Filistin davasının başlangıcından ilgili taraflarla yapılan istişarelerin tamamlanmasının ardından başlatılacak bir Avrupa girişimine dair söylentilerin dolaştığı bugüne kadar devam etti.

Söz konusu girişimin, ilk taslağı yayımlandı ve girişimin düşünülme ve başlatılma motivasyonuna ilişkin bir ön girişe ek olarak, Sayın Borrell'in kapsamlı bir Filistin-İsrail-Ortadoğu çözümüne ulaşmak için önerdiği 10 noktayı içeriyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sayın Borrell'in bu girişimi, yavaş yavaş çökmeye başlayan Oslo sürecini kurtarmak için sunulan ve birçok aşamayı içeren Yol Haritası planını hatırlatıyor.

Hatırlatmak gerekirse o dönemde ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'i kapsayan Dörtlü Konsey, tüm dünyayı temsil ediyordu.

Filistinli ve İsrailli taraflara, önce planı kabul etmeleri şartıyla, maddelerine ilişkin çekincelerini kaydetmelerine izin verildi.

Ama Yol Haritası planı çöktü, Dörtlü Konsey ortadan kayboldu ve "Oslo" büyük sponsorlarının gözleri önünde ölmeye devam etti.

Bu planı, akıbetini ve onu üreten uluslararası çerçevenin akıbetini, Sayın Borrell'in planını hak ettiği yere yerleştirmek için hatırlatıyoruz.

Burada mesele metinlerle değil, girişimlerin gerçekleşme fırsatlarıyla ilgili.

Bu planın çözüme yol açıp açmayacağını bilmek için öncelikle arkasında duranların ağırlığının belirlenmesi gerekiyor.

Tüm Avrupa'nın bu planı oybirliğiyle kabul ettiğini varsayalım, Oslo Anlaşması'nın başkentlerinden birinde doğduğu bu uluslararası grup, rolü yalnızca finansmana indirgenerek, bazen de Filistinlileri kabul edilemez olanı kabul etmeye ikna etmek için kullanılarak, ABD-İsrail suç ortaklığıyla daha önce siyasi süreçten ihraç edilmişti.

Öte yandan sayın Joseph Borrell'in girişiminin hazırlık aşamasında ilerleme ve onu tartışmaya açma konusunda ABD'den destek aldığını farzedelim, böyle bir şey de onun lehine değil aleyhinedir, çünkü girişimi tartışmaya açmak için verilecek böyle bir destek, ABD'nin ciddiyet eksikliğini veya girişimin yalnızca bir nabız yoklama ve bir deneme balonu olduğunu göstermektedir.

​ABD'nin kendi adına bir girişim ortaya koyması daha doğru ve daha yararlıdır ve böyle bir girişim hazırlığında olduğunu söyleyen sızıntılara inanmazsak, bu tür bir girişim ABD'nin siyasi ajandasında bulunmuyor.

Bu hikayenin, yani Amerikalıların koordinasyon veya destek olarak Sayın Borrell'in girişimiyle bağlantılı olduklarının ötesine geçersek, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken soru şu:

İsrail, Netanyahu ve kendisinden daha aşırı olan koalisyonu mevcut durumda, bu girişimi değerlendirmeye, hatta bu konuda tartışmayı kabul etmeye hazır mı?

Bu sorunun cevabını Netanyahu verdi ve Filistin devletinin kurulmasını radikal ve mutlak bir şekilde reddettiğini vurguladı.

Dahası İsrail hükümetinin başındaki varlığının önemli bir işlevi olduğunu, bu işlevin de, ABD dahil olmak üzere tüm dünya kurulması konusunda hemfikir olsa bile bir Filistin devletinin doğuşuna izin vermemek olduğunu varsaydı.
 


Filistinlilerin kasaları ve arşivleri çözüm projeleriyle dolu ve liderleri, dünya liderleri tarafından yayınlanan ve kronik sorunlarına makul bir çözüm vaat eden metinleri ve tutumları memnuniyetle karşıladılar.

Ortadoğu'da ve genel olarak dünyada istikrar için Filistin sorununun çözülmesinin önemi konusunda söylenen ve söylenmeye devam eden onca şeyden sonra, Filistinliler hiçbir karşılığını göremeden, çağımızın karar alıcı başkentleri, bu metinleri teşvik ediyor, destekliyor ve benimsiyor.

Sayın Borrell'in Avrupa adına sunduğu girişim, metninin kalitesine göre değerlendirilmemeli.

Aynı şekilde bizi dünyanın bazılarını bile yerine getiremediği acil önceliklerden uzaklaştırmamalı.

Gazze ve Batı Şeria'da devam eden ve tırmanan, bölgesel savaşa dönüşme tehlikesi taşıyan soykırım savaşını durduramayanlardan, bundan çok daha fazlasını yapmalarını beklemek mantıksız olur.

Son olarak; Arapların daha erken bir dönemde kendi girişimlerini sunduklarını ve kendisinin ağırlık ve amaç olarak, örneğin Avrupa girişimi gibi diğer tüm girişimlerden daha önemli olduğunu hatırlatalım.

Arap Barış Girişimi, çatışmayı sona erdirmeye ve temel sorununu çözmeye yönelik ciddi girişimlere temel oluşturur mu?

Bu soru sadece Sayın Borrell'e değil, Ortadoğu'yu savaşların yuvası olarak değil, sakin ve huzurlu bir yer olarak görmekten hoşlanacak tüm dünyayadır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU