Asla son sözüm olmayacak, Biz Mevsimi başladı. O kaybetti. Biz kazandık. 80 milyon kazandı.
Bu sözler CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun dün yargılandığı davada yargıcın son sözünü sorması üzerine, sarf ettiği cümleler. Bu cesur sözlerin sahibi sadece birkaç yıldır hayatımızda ama şimdiden manşetleri belirleyen bir siyaset insanı… Peki, Kaftancıoğlu bugüne hangi yollardan geçerek geldi?
Köyde geçirilen bir çocukluk
Kaftancıoğlu, 3 Şubat 1972’de Ordu’nun Mesudiye ilçesi, Çiftlik Sarıca köyünde ailesinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası ilkokul öğretmeni, annesi ev hanımıydı. Sarıca’daki çocukluğunu “Köyde kavgalı olup barıştırılmak istenenler, eski radyosunu tamire getirenler, dilekçe yazdıracak olanlar ve ürettikleri tahılı, sütü, yoğurdu bizimle paylaşmak için gelen köylülerle geçirdim ilk yaşlarımı. Paylaşımı, birlikteliği ve bu birliktelikten doğan gücü ilk hissettiğim yerdir bu sevimli köy” diye anlatacaktı.
İlk, orta ve liseyi Ordu’da tamamlayan Kaftancıoğlu çalışkanlığı ve başarısıyla dikkat çekmesinin yanı sıra öğrenciliği boyunca okul voleybol takımında yer aldı. 1989’da kazandığı İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1995’de mezun olmasının ardından sonradan eşi olacak Dr. Ali Naki Kaftancıoğlu ile tanışacağı Sivaş Suşehri Devlet Hastahanesi acil birimine hekim olarak atandı.
Her şey o rastlaşmayla başladı
Öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli dernek ve demokratik kitle örgütlerinde görev alan Kaftancıoğlu’nun siyasette daha görünür hale gelmesinde bu rastlaşma ve evlilik yoluyla aldığı soyadı da rol oynayacaktı. Zira kamuoyu Canan Kaftancıoğlu ismini ilk kez siyasi cinayetlere kurban gidenlerin yakınlarının kurduğu Toplumsal Bellek Platformu’nda merhum Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini olarak duyacaktı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sosyalist görüşleriyle bilinen yazar, türkü derleyicisi ve radyocu Ümit Kaftancıoğlu 11 nisan 1980'de evinin önünde katledilmişti. Canan Kaftancıoğlu tıpkı kayınpederi gibi siyasi cinayete kurban giden aydınların yakınlarından oluşan platformun kuruluşuna önayak oldu ve Sivas’ta yakılarak katledilenlerin, bombalı saldırılara, suikastlara kurban gidenlerin ailelerini bir araya getirdi. 2009’dan itibaren faili meçhullerin aydınlatılması, yeni siyasi cinayetlerin yaşanmaması gibi amaçlarla faaliyet yürüten Platform’un öne çıkan isimleri Şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok’la, Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini Canan Kaftancıoğlu olacak ve bu iki kesimin siyasi kariyerleri de benzeşecekti.
Her iki isim de Kemal Kılıçdaroğlu’nun 22 Mayıs 2010’da CHP Genel Başkanı olmasının ardından başlayan değişim sürecinde CHP’de görev aldı. Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığının ardından İstanbul İl Başkanlığı’na da kendisini “demokratik sosyalist” olarak tanımlayan ancak CHP içinde ve dışındaki kimi kesimler tarafından “liberal” olarak nitelendirilen Oğuz Kaan Salıcı gelecekti. Salıcı’nın il başkanlığı döneminde hem Kaftancıoğlu hem de Altıok İl Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Her ikisi de Parti Meclisi’nde yer aldı. Altıok, Merkez Yürütme Kurulu’na da seçilecek, genel başkan yardımcılığına kadar yükselecek, Kaftancıoğlu’nun partide yıldızının parlaması ise biraz daha zaman alacaktı.
Geleneksel CHP’den ilk engel
Kaftancıoğlu, 2014 yerel seçiminde Parti Meclisi kararıyla ilçe dışından İstanbul Maltepe belediye başkan adayı olarak görevlendirildi. Kaftancıoğlu, büyük siyaset arenasında CHP’nin kazanmasının garanti görüldüğü bir ilçeden belediye başkanı seçilerek arzı endam edecekti. Ne var ki PM’nin bu kararı CHP örgütlerinin çok büyük tepkisini çekince belediye başkanlığı hülyası suya düştü. PM geri adım attı. CHP’nin Maltepe adayı teşkilatın desteklediği Ali Kılıç oldu.
Kamuoyu Kaftancıoğlu adının yanında bu tarihten sonra CHP’den ziyade üç harfli başka bir kısaltmayı gördü genellikle: BHH… Haziran 2013’te Türkiye tarihinin gördüğü en kitlesel toplumsal kalkışma yaşanmış ve ülkeyi sarsmıştı. Hükümetin “Gezi Parkı Olayları”, muhalefetinse “Gezi İsyanı”, “Haziran Ayaklanması”, “Haziran Halk Hareketi” gibi ifadelerle tanımladığı hareketin Gezi Parkı ve Taksim Meydanı’ndaki işgali 15 Haziran’da son erse de hareketin yarattığı canlılık forumlarla, eylemlerle sürmüştü. Sol yapılar, içeriği, talepleri, sloganlarıyla açık biçimde “sol” olan bu hareketin yeni bir toplumsallık yarattığını ancak bu muhalefetin başarısı için derli toplu bir birleşik örgütlenmeye ihtiyaç duyduğu tespitini yapıyordu. Ancak bu ihtiyaca yanıt verme amacıyla kurulan ÖDP merkezli Birleşik Muhalefet Hareketi ve TKP merkezli Sol Cephe'nin tıkanması üzerine bu ikisinin uzanamadığı kesimleri de kapsayan daha geniş bir birliktelik çağrısında bulunuldu. Çeşitli sol yapılar, kitle örgütleri, aydın ve kanaat önderleriyle, CHP’nin solda yer alan milletvekilleri İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün ve Gökhan Günaydın, 2014 yazında ODTÜ Vişnelik’te yapılan toplantılarda bir araya geldi.
Bu toplantılar sonrası kurulan Birleşik Haziran Hareketi (resmi kısaltması HAZİRAN olsa da kamuoyunda daha çok benimsenen adıyla BHH) Kaftancıoğlu’nun siyasi kariyeri için de bir basamak olacaktı. Partiye katılma sürecindeki kader ortağı Zeynep Altıok’la birlikte BHH içinde yer alan Kaftancıoğlu hareketin merkezi yürütme kurullarında yer aldı ve aynı kurullarda birlikte çalıştığı kişilerin deyimiyle bu kurulların en çalışkan üyesi oldu.
BHH’den geriye sadece o kaldı
BHH, 13 Şubat 2015’teki “zorunlu din eğitimine karşı okul boykotu”yla ülke çapında ses getirse de 7 Haziran, 1 Kasım gibi seçim süreçlerinde politika geliştiremediği için kısa sürede etkisizleşti ve kendisinden önceki sol içi birliklerin makus kaderini paylaşarak, parçalanıp ufalandı. BHH sönümlenip ÖDP’nin bir kitle faaliyeti haline dönüşürken hareketteki bütün bu ayrışma süreçlerinde yapıcı tavrıyla uzlaşmazlıkları gidermeye çalışan ve sık sık hareketin sözcülüğünü üstlenen Canan Kaftancıoğlu ise parlıyor, bu durum onun elini CHP içinde de güçlendiriyordu.
Derken, Kaftancıoğlu’nun CHP İstanbul İl Başkanı adaylığı gündeme geldi. Karşısındaki adaysa özellikle CHP’deki Alevi kesimin nabzını iyi tutan partideki ulusalcılar tarafından da benimsenen ve yıllardır teşkilatın kurdu olan Cemal Canpolat’tı. Yarış başladığında neredeyse tüm ilçe başkanlarının desteğini alan Canpolat’ın kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. İl başkanlığı kampanyasına ise Kaftancıoğlu’nun “Mustafa Kemal’in askerleri ifadesi çok militarist ben Mustafa Kemal’in askeri değil yoldaşıyım” sözleri damgasını vurdu. Kurultay, Mustafa Kemal’in “askerleriyle” yoldaşları arasında geçiyordu. Başlangıçta çok şans verilmeyen Kaftancıoğlu bir taban rüzgarı estirerek seçildi.
Saray’ın hedefi oldu
Ne var ki, Kaftancıoğlu seçilir seçilmez Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hedefi haline geldi. Erdoğan CHP İl Kongresi’nden sonra yaptığı grup toplantısının çok önemli bir kısmını Kaftancıoğlu’na ayırdı. Muhtemelen ilk kez bir cumhurbaşkanı, bir siyasi parti il başkanını bu kadar konu ediyordu. Kaftancıoğlu’nun tweetleri de ilk defa o konuşmada gündeme geldi “Her şey bir yana, Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu parti ne hale geldi ya. ‘Ermeni soykırımı’ diyerek tarihimizi ve milletimizi aşağılıyor. ‘Devlet katil değil, seri katil’ diyerek hayatını kaybedenlerin suçunu devlete atıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaftancıoğlu’na karşı başlatılacak kampanyanın da fitilini ateşlemiş oldu.
Hükümete yakınlığıyla bilinen ve sık sık yandaş olarak anılan basının Kaftancıoğlu’na toplu hücumu gecikmeyecekti. CHP’nin yeni il başkanının twitter hesabı didik didik edildi. Eşinin domuz yemesinden, “ermeni soykırımı” ya da Kürt sorunu hakkındaki açıklamalarına kadar “aleyhine” olacağı düşünülen her bilgi kırıntısı değerlendiriliyor, Kaftancıoğlu’nu zor duruma düşürecek hiçbir fırsat kaçırılmıyordu. Yandaş basın işi Kaftancıoğlu’nu polise taş atan yüzü kapalı bir eylemci olarak göstermeye ve hatta Kandil’e çıktığını iddia etmeye kadar vardırdı. Ak Parti’nin sosyal medyadaki örgütlenmesi de boş durmuyordu silahlı bir PKK militanı CHP İl Başkanıymışçasına sosyal medyaya salındı. ‘Troll’ diye tabir edilen hesaplar artık ondan “Kanasçı Canan” diye söz ediyordu.
Evdeki hesap çarşıya uymayacaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemcilerine “çapulcu” demesi üzerine bunu üstlenip “çapulcu” sözcüğünün anlamını “eylemci” haline getiren Gezi’nin “orantısız zekası”, Kaftancıoğlu’na “terörist” imasında bulunmak üzere ortaya atılan “Kanasçı Canan” ifadesini de aynen benimseyecek, “Kanasçı”, kararlı siyasetçi şeklinde yeni bir anlam kazanacaktı.
Kaftancıoğlu bütün bu süreçlerde son derece sakin davrandı. Daha önce Erdoğan’ın annesini hedef alan bir tweeti RT ettiği Cumhurbaşkanı’ndan özür diledi. Sosyal medyada eskisi kadar varlık göstermedi ve bütün enerjisini CHP’nin yıllar içinde köhnemiş il örgütünü canlandırmaya verdi. Türkiye’nin önünde arka arkaya seçimler vardı ve “Kanasçı Canan”ın ilk hedefi bu seçimlerde en azından İstanbul’da seçim güvenliğini sağlayabilecek bir organizasyon gerçekleştirmekti.
İstanbul örgütünü ayağa kaldıran kadın
Yeni il başkanını ekibi, referandum ve genel seçimlerde de üzerine düşeni yaptı ancak CHP’nin ülke çapında süreci başarıyla yürütememesi bu çabaları görünmez kıldı. Ne var ki Kaftancıoğlu’nu ana akım siyasetin yeni starlarından biri haline getirecek süreç 2019 yerel seçimlerinde yaşandı. Kaftancıoğlu’nun yeniden kurduğu teşkilat İmamoğlu’nun kampanyasını başarıyla yürütmekle kalmadı. Özellikle seçim akşamı CHP seçmenindeki oyların çalınması endişesini yok eden ve “parti bu defa iyi hazırlanmış” mesajını veren kararlı, sakin ve kendinden emin performansla İmamoğlu’yla birlikte bütün muhalefetin sevgisini ve hatta iktidar seçmenlerinin saygısını kazandı.
“Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz” derler. Çeşitli merhalelerin ardından kazanılan İstanbul seçimleriyle birlikte Kaftancıoğlu’nun geçmiş tweetlerinden kendisine davalar açıldığı haberi geldi. Kaftancıoğlu’nun il başkanı olmadan evvel 2012-17 yıllarında yaptığı sosyal medya paylaşımları "Cumhurbaşkanına hakaret", "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret", "Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" , "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamalarına dönüşmüştü. Savcılık Kaftancıoğlu’nun 17 yıla kadar hapsini istiyordu.
Bu cezalandırma hamlesi de Kaftancıoğlu’nu yıldırmadı, zayıflatmadı ona geri adım attıramadı “Kanas Canan” bu defa da #ÇünküKazandık hashtagiyle kendisine karşı kampanyayı tersine çevirmeyi başardı. Kaftancıoğlu’na yükleniyorlardı zira o Tayyip Erdoğan’ı “en büyük sevdam” diye adlandırdığı İstanbul’da 25 yıl sonra yenilgiye uğratmıştı.
Kaftancıoğlu artık yıldız bir siyasetçi haline geldi. Sorumluluk almaktan çekinmeyen, “linçlere” de uğrasa düşüncelerinden geri adım atmayan bunun yanı sıra gençlerin dilini kullanan, profilindeki motosikletli fotoğrafını hiç değiştirmeyen Canan Kaftancıoğlu “Gezici” diye tabir edilen gençlerin gözünde “siyasal karizmanın adı” haline geldi. Öyle ki “Gezici” gençler artık onu, Matrix’te Carrie Anne Moss tarafından canlandırılan efsanevi aksiyon karakteri “Tirinity”ye benzetiyordu. Hakkında tweetleri nedeniyle verilen 9 yıl 8 ay hapis cezasının akıbeti istinaf mahkemesinde ne olur bilinmez ama “Tirinity Canan”ı Türkiye siyaset sahnesinde daha uzun süre izleyeceğimiz kesin.
© The Independentturkish