2023'ün en önemli 2 olayı: Agresif faiz artışları ve ücret artışlarının hedef enflasyona endekslenmesi

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

2023 yılını tamamlayıp 2024 yılına girmek üzereyiz. Yeni yılın hayırlara vesile olmasını, bereketlere vesile olmasını diliyorum.

2023 yılına kısaca ekonomi politik ve iş dünyası/çalışma dünyası olarak baktığımızda aslında 2 şey çok dikkatimizi çekiyor:

Birincisi, 2023 yılı genel seçimlerine kadar faiz politikalarında hedef 0 faizdi.

Faizleri sıfıra kadar indirme hedefi vardı ki bu hem Bakan Nebati'nin hem de ondan önceki de Bakan Albayrak'ın hedefleri çerçevesinde idi. Uygulamalar sürekli faizlerin düşmesi yönündeydi.

Bu çalışmalar yani faizleri tamamen ortadan kaldırmak ya da 0'a kadar indirmek çalışmaları doğruydu. 

Ama o doğru adımın tamamlayıcı altyapı çalışmaları yapılmamıştı. 

Yapılmayınca sonuç alınamadı. 
 


Bu şuna benzer;

Diyelim ki büyük bir arazi içerisinde bahçeleriniz, ekip biçtiğiniz yerler var; kenarından bunlara su veriyorsunuz. 

Bu suyu siz yüksekte bir yerden çok yüksek miktarlarda bastığınız zaman, bu su o tarlanın neresine gider, nasıl gider, eğimleri nasıldır; bunu hesaplamadan verirseniz, tarlanın belli bir kısmı göl olur, belli bir kısmı aşırı cadde derecede sulanır, belli da bir kısmı çürür ve o kadar su da heba edilmiş olur.

Çok su verilmesi ne demek? 

Faizleri düşürüyorsunuz, dolayısıyla insanlar kredilere kolaylık uzanıyorlar. 

Uzandıkları, aldıkları kredilerle çalışmalar yapıyorlar.

Ama bunun altyapısını yapmazsanız, az önce dediğim şeyler olur.

Ama siz çok yüksek miktarda su vereceksiniz; tarlanın her tarafını, her bahçesini, her bitkisini sulayacaksanız, önceden arklar açmanız gerekiyor.

Hangi bitkiye ne kadar su vereceğinizi belirlemeniz, bu arkaları, bu sulama sistemlerini ona göre tesis etmeniz gerekiyor.

Bunları yapmadan bir köşeden suyu bastığınız zaman sonu hüsran olur. 

O kadar su ziyan olduğu gibi, bahçeniz de tarumar olur. 

Düşük faiz ve faizlerin sıfıra doğru gitme eğilimi buna benzedi. 

Seçimlerden sonra bu faiz politikalarında bu sefer agresif bir faiz artışı yönüne dönüldü.

Belli bir hızla doğuya giderken, bir anda siz batıya gitmeye çalışıyorsunuz.

Ardışık olarak siz sürekli faize artırmaya başlayınca, bu sefer piyasadan suları kestiniz.

Suları kestiğiniz gibi, dediniz ki "Biz bu suyu kendi artezyen kaynaklarımızdan basmayacağız. Dışarıdan satın alacağız. Ondan sonra belli kesimleri sulayacağız."

Bu sefer dışarıdan su almak için insanlarla anlaşmaya çalıştınız, diyar diyar su aramaya çalıştınız.

Ki su, temsili olarak paradır.

Yurt dışında her türlü finans imkanlarını kullanabilmek, bulabilmek için onların şartlarına uysun diye siz sürekli toplantılar yaptınız. 

Ama onların şartlarını hiçbir zaman yerine getirmediniz.

Ne yaptınız? 

Sürekli faizleri artırdınız.

7 defa üst üste faiz artırımı oldu.

Enflasyon düşsün diye beklediniz.

Piyasa canlansın diye beklediniz.

Bunların hiçbiri olmadık.

Bir müddet daha olmayacaktır. 

Peki, daha sonra düzelecek mi? 

Hayır, düzelmeyecek. 

Bir ekonomi politik karar aldığınızda onun tamamlayıcı altyapısını da oluşturmazsanız o ekonomi politik karar hiçbir işe yaramaz. 

Bir de olayın böyle bir tarafı var.

Diyelim ki daha önce yerli rantiyecileri besleyecek şekilde hareket ediyordunuz, şimdi yabancı rantiyecileri besleyecek şekilde hareket ediyorsunuz.

Ama bunun içerisinde şöyle bir fark da var;

Daha önce kendi kaynaklarınızdan, merkez bankasını da kullanılarak fonlar üretiyordunuz, şimdi yabancı kaynaklardan fon almaya çalışıyorsunuz ve onların şartlarına uymaya çalışıyorsunuz. 

Yine de beklediğiniz sonuçları alamıyorsunuz. 

Yani bu çok dikkat çekicidir. 

Özetle 0 faize doğru ekonomi politik kararları almışken, "faizler 0'a inecek" demişken, agresif bir şekilde faiz artışına dönülmesi 2023'ün unutulmaması, not edilmesi gereken önemli bir karardır.


Yine 2023 yılının önemli bir kararı da "ücret artışlarının bundan sonra hedef enflasyona göre yapılması" söylemidir. 

Son zamanlarda bu söylemi hükümetten yetkililer sıkça söylemektedir. 

Şimdi asgari ücret artışları olacak. 

Asker ücret artışı belirlenecek 2024'ün Orta Vadeli Plandaki (OVP) deki enflasyon hedefi yüzde 33. 

Şimdi yakında bunu göreceğiz. 

Eğer asgari ücret yüzde 33-35 gibi artıyorsa bu söylem eyleme geçti demektir.

Ve bu eyleme geçtiği anda, bundan sonra ücretlilerin ücretleri reel olarak artmayacak demektir. 

Yani enflasyon hedef enflasyonu ne kadarsa o kadar artacak, reel olarak ücret artışı olmayacak demektir.

Eğer hedef enflasyon tutmazsa, hedef enflasyonun çok üzerinde enflasyonlar oluşursa -ki büyük bir ihtimaldir- bu takdirde reel olarak ücretlerin ücretleri gerileyecek demektir. 

Yani enflasyon altında ezilecekler demektir. 

Burada ayrıca 2 husus daha var:

Birincisi, hedef enflasyonun siz belirliyorsunuz.

Bunu geçmiş verilere göre belirliyorsunuz.

Halbuki gelecekte ne olacağını; arz enflasyonu mu olacak, talep enflasyonu mu olacak, bunların nasıl şekilleneceğini bilmiyorsunuz. 

Enflasyon çok daha büyük miktarda arttığı takdirde bu, siz hedef enflasyonunuz tutmayacağı için reel ücret artışlarından gerileyeceğini, yani ücretlerin daha da fakirleşeceğini görebileceğiz.

Eğer bugün diyelim ki siz eşel-mobil sistemi uygulamış olsaydınız, ücretlerin ücretlerinde bir gerileme, onların fakirleştiğini görmezdik.

O halde böyle yüksek enflasyonun ortamlarda, ücretlerin ücretlerinin eşel-mobil sistemine göre yeniden tanzim edilmesinin tekrar düşünülmesi gerekiyor.

Bugün diyelim ki siz eğer benzin istasyonlarında kuyruklar yoksa, "benzin yok", "mazot yok" denmiyorsa bunun sebebi n eşel-mobil sistemidir, dolara göre ya da işte dolar artışlarına göre fiyatlarının ayarlanmasıdır. 

Aynı şekilde ithal olan birçok malın ve hizmetin de her gün fiyat ayarlamaları yapılıyor. 

Bu da üstü örtülü şekilde eşel-mobil sistemi uygulanıyor demektir.

Bunun adına eşel-mobil sistemi demişsiniz, dememişsiniz; o kadar önemli değil.

Ama ücretlere gelince ücretliler 16 ay beklemesi gerekecek, hatta 1 yıl beklemesi gerekecek. 

O 1 yılın sonunda bir komisyonun toplanmasını bekleyecek. 

O komisyonun işte birçok hesaplarla karar vermesini bekleyecek.

Ama bu arada kayıpları hiçbir zaman telafi edilemeyecek demektir. 

Dolayısıyla "Bundan sonra hedef enflasyona göre ücret artışları sağlanacak, gerçekleştirilecek" söylemi eğer hayata geçirilirse, ücretlerin gelirlerinden kayıp reel olarak kaybedildiğini göreceğimiz bir döneme de girmiş olacağız.

İnşallah böyle bir şey olmaz. 

Neticede bu 2 konu, 2023'ü hatırlamamız açısından 2 ekonomik olaydır.

2024'ün hem ekonomide hem ekonomi politikte hem de ticaret hayatında huzur ve bereketler getirmesini diliyorum.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU