Ortadoğu krizine ilişkin Amerikan senaryoları

ABD Dışişleri Bakanlığı koridorlarındaki bölünmüşlük ve ihtilaf durumunun dışarıda da açıkça duyulduğu ve okunduğu aşikar

Fotoğraf: Jonathan Ernst/AP

Geçen hafta ABD'de yaşanan yoğun tartışmalar, Gazze'deki mevcut savaş krizi ve askeri çatışmaların sona ermesinin ardından Gazze'nin akıbeti konusunda ABD'de derin bir kaygının oluştuğunu gösterdi.

Soruların çıkış noktası: Hamas'ın ve askeri yapısının yıkılmasından sonra Gazze'nin siyasi geleceğinin ne olacağı...

Bu şüphesiz İsrail'in olası kara işgalinin başarısına ve önceki seferlerden farklı olarak bu sefer Hamas'ı tamamen ortadan kaldırmasına bağlı.

Peki, Hamas bilhassa işgale karşı ideolojik direniş eğilimlerini Filistin topraklarına dair dogmatik bir bakış açısıyla birleştiren ve çatışmaya göreceli olanın ötesinde bir kutsallık kazandıran bir fikir olduğu için, bu varsayımın kendisi olası gerçekliğin ötesine geçmiyor mu?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail'in askeri hedefe ulaştıktan sonra hızlı bir şekilde geri çekilmesi durumunda Gazze Şeridi'nde bir boşluk oluşmasından korkanların olduğu kesin, zira bu durumda burası benzer grupların yuvası haline gelecek.

Bu konuda geçmiş deneyimler var ve bunlardan biri de Afganistan'da oluşan boşluk. Söz konusu boşluk el-Kaide gibi Taliban'dan daha aşırıcı güçler yarattı.

Afrika'da da IŞİD, Sahel bölgesinde bazı Afrika ülkelerinin zayıf yapılarından veya yokluğundan faydalanarak büyüyüp yayıldı.

​ABD'nin en büyük korkusu, İran'ın güç boşluğundan faydalanması ve yeni yöntemler kullanmanın cazibesine kapılması veya İsrail'e saldırılar düzenleme misyonunu sürdürecek yeni müttefiklerinin ortaya çıkması ve yükselmeleri.

Bu hareket noktası, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'i geçen hafta Senato'da özel komisyonu dinlemek için yapılan oturumda, Washington'un ciddi bir şekilde Gazze'nin geleceği için olası alternatiflere yönelik seçenekleri formüle etmeye çalıştığını (her ne kadar Hamas izole edilebilirse şeklinde şartlı bir cümle kursa da) söylemeye sevk etti.

Blinken'in sözleri, askeri operasyonların sona ermesinin ardından İsrail'in Gazze Şeridi'ni yeniden Hamas'ın yönetmesini reddettiğine ve Gazze'yi yönetecek etkili ve birleşik bir Filistin otoritesinin bulunmasına yönelik açık bir yönelimin olduğuna dair bir ön anlayışı ortaya çıkardı.

Ama Washington'daki ilgili çevrelerin bunun mümkün olup olmadığı sorusuna bir yanıtları yok.

Blinken, Washington'un bu dönemde yakın olduğu alternatifleri açıklamazken bu rolü Bloomberg üstlendi.

Peki, Bloomberg'in açıkladığı bu alternatifler nedir?

Birinci alternatif; ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa güçlerinin desteğiyle Ortadoğu ülkelerinin Gazze üzerinde geçici kontrolünün sağlanması. Bu eğilim aynı zamanda Arap güçlerinin varlığını da gerektiriyor.

Ancak, özellikle Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby'nin, Amerikan askeri güçlerini ne şimdi ne de gelecekte Gazze'de konuşlandırmaya yönelik herhangi bir plan veya niyet bulunmadığı yönündeki açıklamaları ışığında, bu seçeneğin başarılı olma şansı yok gibi görünüyor.

Ayrıca Arap başkentlerinin çoğunluğu öyle ya da böyle bu krize herhangi bir askeri biçimde dahil olmamayı tercih ediyorlar.

İkinci alternatif ise barışı koruma güçlerinin ve uluslararası gözlemcilerin Gazze'de konuşlandırılmasıdır ki bu, İsrail'in temel olarak da olsa üzerinde çalışabileceğini düşündüğü bir seçenek.

Ancak bu yönde ilerlemeyi düşünen ABD'nin kendisi bu adımı atmak istemediğini deklare ediyor.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Adrian Watson'un yine Bloomberg ajansına yaptığı "Barış gücünün bir parçası olarak Amerikan güçlerinin Gazze'ye gönderilmesi tartışılan bir konu değil" açıklamasından da bu açıkça görülüyor.

Üçüncü alternatif; Gazze Şeridi'nin BM himayesi altında geçici olarak yönetilmesi etrafında dönüyor, ancak İsrail, özellikle Genel Sekreter Antonio Guterres'in Gazze'deki insani koşullarla ilgili açıklamalarından sonra BM organını işe yaramaz ve kullanışsız görüyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı bu farklı alternatifler konusunda resmi olarak nerede duruyor?

ABD Dışişleri Bakanlığı koridorlarındaki bölünmüşlük ve ihtilaf durumunun dışarıda da açıkça duyulduğu ve okunduğu aşikar.

Zira çatışmalardan sonra Gazze'deki alternatiflerle ilgili yorum yapmak konusundaki resmi sessizliğin gölgesinde, Gazze'nin geleceğinin nasıl görünebileceğine ilişkin ön görüşmelerin zaten yapıldığını doğrulayanlar var. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller da bunlardan biri.

Bu seçeneklerde, onları politik gerçekçilikten ve gerçek uygulama olasılığından uzaklaştıran, yapısal olarak eksik olan bir unsur var mı?

Kesinlikle evet, o unsur da Gazze sakinlerinin hiç kimsenin umurunda olmaması.

Bu umursamazlık, Amerikalıların ya da Avrupalıların kendi topraklarında yaşayan vatandaşların kaderlerini belirlemede ne gibi bir hakka sahip oldukları sorusunu gündeme getiriyor.

Özellikle Gazzeliler bu konuyu kendi toprakları üzerindeki egemenlik haklarının bir tür ihlali olarak görecekleri için bu durum uluslararası hukuka uygun mudur?
 


Ancak tüm bu alternatiflerin durumu ne olursa olsun, sahada bir savaş devam ettiği sürece herhangi bir alternatifin etkinliğinden emin olmak için henüz çok erken.

Dolayısıyla askeri çatışma senaryoları Gazze'deki bir sonraki siyasi sahneyi belirleyecek senaryolar olmayı sürdürüyorlar.

Karadaki savaş seçenekleri de sadece dört şeye bağlı:

Birincisi, İsrail'in kapsamlı bir kara işgali senaryosunu hayata geçirmesi, Gazze'den geriye kalanları yok etmesi ve sakinlerini zorla yerinden etmeye çalışması. O zaman yüz binlerce sivil bir kurbana dönüşecek ve Tel Aviv binlerce kişinin ölümüne neden olacak.

İkincisi, Hamas'ın bodrumlarını ve tünellerini konvansiyonel olmayan taktik türler dahil olmak üzere gelişmiş silahlarla havaya uçurarak Gazze'yi bir harabeye dönüştürmek. Ancak bu Hamas'ın sonsuza kadar ortadan kalkması anlamına gelmiyor.

Üçüncüsü, tamamlanmayan bir kara operasyonun ardından BM ve Arap güçlerinin içeri girerek durumu kontrol altına alması ve böylece Hamas'ın onurunun korunması. Ancak İsrail sağı bunu bir ihanet ve Netanyahu'nun sözünü yerine getirmemesi olarak değerlendirecektir.

Dördüncüsü, Hamas'ın silahlarını güvenilir bir uluslararası bir tarafa teslim etmesi ve savaşın durdurulması ki bu da neredeyse yok denecek kadar az bir ihtimal.

Yukarıdaki dört senaryo ne anlama geliyor?

Belirsizliğin duruma hakim olduğu ve sahada gelişen olayların bir sonraki adımı belirleyeceği anlamına geliyor ve bu da, gelişigüzel ve plansız savaş zamanlarında içinde bulunabilecek en kötü durumdur.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU