Müslüman Kürtler ahmak mı?

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

İsrail'in Gazze'deki vahşeti bütün hızıyla devam ediyor. 

Şu ana kadar binlerce insan hayatını kaybetti ve bunların çok büyük bir kısmı da kadınlardan, çocuklardan, yaşlılardan ve hastalardan oluşuyor.

Bu mesele 100 yılı aşmış durumda. 

Bu 100 yılda, bütün dünyanın gözleri önünde neler yaşandı, ne büyük vahşetler yaşandı?..

Ama ne yazık ki bugün de başını Amerika ve Avrupa'nın çektiği dünya, kayıtsız şartsız İsrail'i destekliyor.

Filistinlilerin 100 yıldır adım adım geriye püskürtülmeleri, kendi vatanlarında yok sayılmaları, esir tutulmaları ve ülke dışına sürülmeleri destekleniyor.

İşin neticesi bu. 

100 yılın sonunda geldiğimiz nokta Filistin varlığı, siyasi olarak da fiili olarak da toprak mülkiyeti olarak da her geçen gün azalıyor.
 


Bu son Gazze meselesi Kürt aydınları arasında da ciddi tartışmalara yol açtı. 

Özellikle sol, seküler, ateist… adına ne derseniz deyin, belli Kürt aydınları, Müslüman Kürtlere neredeyse savaş açtılar.

Ne bunların "ahmaklıkları" kaldı, ne "aymazlıkları" kaldı, ne de "cahillikleri"

Ağızlarına geleni söylüyorlar. 

Kısaca söyledikleri şu:

Biz Kürtler ve ilk başta da sosyalist Kürtler, olmak üzere 1960 ve 70’lerde, Filistin'e kadar gittik. 

Filistin mülteci kamplarında İsrail'e karşı savaştık.

Bunların içinde Faik Bulut gibi 7 yıl İsrail cezaevlerinde kalan aydınlar da var. 

Müslüman Kürt halkı da tıpkı Müslüman Türk halkı gibi ilk günden itibaren
Filistin halkının yanında yer aldı. 

E peki Filistinliler ne yaptı? 

Filistinliler hiçbir zaman Kürtlerin haklı ve meşru hukuki mücadelelerine destek vermediler.

Hatta daha da ileriye gittiler; Saddam Hüseyin Halepçe katliamını yaptıktan sonra da Yaser Arafat, Saddam Hüseyin'in yanında yer aldı. 

Diğer bütün Filistinli liderler de -sosyalistiyle, seküleriyle, liberaliyle ve Hamas'ın da içinde olduğu İslamcılarıyla- bölge ülkeleri Türkiye'nin, Suriye'nin, İran'ın ve Irak'ın Kürtlere karşı negatif siyasetlerinin yanında yer aldılar. 

E peki ey Müslüman Kürtler sizlere ne oluyor da siz bu kadar kendinizi parçalıyorsunuz? 


21-22 Temmuz 2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden bir milletvekili heyetiyle Kudüs'te toplanan Akdeniz Parlamenter Birliği toplantısına gittim.

O tarihte yine Filistin'de olaylar vardı. İsrail, Mescid-i Aksa'yı kapatmıştı. 

Cuma günü namaza izin vermedi. Girişleri yasakladı. 

Ben de heyetin içinde olan başka milletvekili arkadaşlarla birlikte Mescid-i Aksa'nın surların dışında kılınan cuma namazına katıldık. 

Cuma namazından hemen sonra olaylar çıktı. İsrail polisi, güvenlik kuvvetleri gaz ve su sıkmaya başladı, kitleyi dağıttı. Kimilerini gözaltına aldı.

Türkiye'de de bazı haber kanalları "Altan Tan Kudüs'te gözaltına alındı" diye altyazı geçmeye başladılar. 

Beni yakından tanıyan, -bir zamanlar İslami kesimden olan- ve uzun yıllardır Avrupa'da yaşayan bir arkadaşım da ilk başta bana sayıp sövmeye başladı:

Be hey akılsız! Senin ne işin var oralarda?

Kaç tane Filistin bir Kürdistan eder ki? 

Kaç tane Mescid-i Aksa bir Cizre bir Şırnak eder ki sen oralarda dolaşıyorsun?


Daha bir şeyden haberi yok; benim Türkiye Büyük Millet Meclisi heyetiyle gittiğimin ve tesadüfen böyle bir şeyin olduğundan da haberi yok.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yıllar geçti, bugün aynı mantık tekrar harekete geçti. 

Söyledikleri bunlar: "Size ne Filistin’den?" 

"Onlar her zaman Halepçe'de Saddam Hüseyin'in yanında yer aldılar. 

Bölge ülkelerinin yanında yer aldılar.

Sosyalistinden İslamcısına kadar Kürtlerin meşru haklarını ikinci İsrail'in kurulması olarak nitelendirdiler. 

Peki size ne oluyor?" demeye başladılar.


Arkadaşlar bize olan şu, bakın anlatayım:

Ben de Gazze'deki vahşete, Filistinlilerin dramına sizin tabirinizle "boş aklımla" hâlâ yanmaya ve desteklemeye devam ediyorum.

Niye? 

Bunun iki sebebi var. 

Birincisi, insani sebep. 

Bu Bosna’da Srebrenitsa'daki Müslüman Boşnakların katledilmesinde de aynı, Afrika'daki kabileler Tutsilerle Hutular arasındaki 800 bin insanın can verdiği o meşhur katliamda da Güney Afrika'da da Tayland'da da Filipinler'de de… hangi mazluma bir haksızlık yapılmışsa dini, dili, ırkı sorulmadan yanındayım. 

Bu işi destekleyen benim gibiler de böyle. 

Filistin meselesi ki Filistinlilerin hepsi sizlerin zannettiğiniz gibi Müslüman da değil. 

Orada yaklaşık yüzde 10 civarında bir Hristiyan ve Dürzi nüfus da var.

Filistin meselesi, özünde bir hak ve hukuk mücadelesidir. 

Hamas'ın öldürdüğü sivillere de aynı şekilde tepki koyuyoruz. 

İsrailli, Yahudi sivillere, halka yapılan katliama da tutsak almalara da… bunların hepsine karşı çıkıyoruz. 

Birinci sebep ve asli sebep insanidir. 

İkinci sebebe gelince;

Yahu Mahmud Abbas bile Yaser Arafat bile, yani sizin tabirinizle "bunların kralları" bile bölgedeki faşist rejimlerin yanında yer alırken, Kürtlere karşı Halepçe'de Saddam'ı desteklerken, bize ne oluyor; onu da söyleyeyim.

Bu dava bizim açımızdan, Yaser Arafat'ın veya Mahmut Abbas'ın babasının tarlasının gasp edilme davası değil. 

Bunu iyi bilin.

Kudüs ve içindeki Mescid-i Haram Müslümanlar için kutsaldır. 

Mahmut Abbas da Yaser Arafat da İsmail Heniyye de Halid Meşal de kendilerini İsrail'e satsalar bile, 

Oturup beraber yiyip içseler bile;

Bu davadan vazgeçseler bile;

Biz Müslüman Araplar, Müslüman Kürtler, Müslüman Türkler, Müslüman Boşnaklar ve Müslüman İngilizler, Fransızlar için… Mesele aynıdır. 

Bizim için orası mücadele edilmesi gereken hak ve hukukumuzun müdafaa edilmesi gereken kutsal bir bölgedir. 

Bunu böyle bilin. 

Tekrar söylüyorum:

Yaser Arafat bile kendini satsa -ki biliyorsunuz öldü Yaser Arafat, ben mezarına da gittim- Mahmud Abbas da kendini satsa İsmail Heniyye de kendini satsa bizim açımızdan bu meselenin kutsallığı ve önemi aynıdır.

Onun için, baştaki sözü sonda tekrar söyleyelim:

Bir, mesele, bir insan hakları, hak ve özgürlükler meselesidir. 

İki, Müslümanlar açısından kutsal bir meseledir. 

Tabii kutsal meseledir derken "orası sadece Müslümanların" da demiyoruz. 

Yıllardır yazıp çiziyoruz, kaç tane kitabım var bu konuları inceleyen.

Kudüs Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların barış içinde yaşayacakları bir Darüsselam olmalıdır.

Vesselam.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU