Ben Profesör Doktor Uğur Batı. Karar Bilimi Uzmanı ve After Parti En Genel Başkanıyım.
Daha sorulurken cevaplanamayan soruların köşesine hoş geldiniz.
Beni bu saatten sonra hüsnü bile şenlendiremez! Darlandım ben. Her yerde cahillik söylemleri. Herkes birbirine cahillik suçlaması yapıyor.
Fena bir fetiş oldu bu. Bende zaten ukalastik düşünce var, kabaracağım şimdi. Tamam öneri yapıyorum.
Okuyun biraz, okuyun. Yorumlayın. Muhakeme edin. Buna değer verin diyeceğim ama değer vermek sadece matematikte işe yarıyor sanırım!
Tamam, cahillik. Gözlemlediğimiz bir şey var civar etrafta. Bir anekdot ile girelim.
Bir gün bir padişah çok değerli bir elmas taş bulur. Taşın işlenmesi gereklidir ama taş çok da hassastır.
Kolayca dağılabilir. Padişah ülkenin dört bir yanına haber salar. En iyi taş ustaları getirtilir. Hiçbiri bu taşı kesme işine razı olmaz.
Zira yapılacak iş gerçekten çok zordur ve işi başarılamazsa sonucu kuvvetle muhtemel ölüm olacaktır.
Vezirler sürekli uzak diyarlarda bu işi yapacak taş ustası ararlar. Sonunda bir gün bir usta bulunur. Bu adam aslında tüm dünyanın en iyi kuyumcusudur. Taşı alıp ona giderler. Usta taşa bakar ve der ki;
Bunu ben kesemem ama keseni tanırım. Benim çırağım var. Adı, Deli Veli'dir. Yapsa yapsa o yapar.
Bunun üzerine hemen Veli çağrılır. Veli hiç tereddüt etmeden taşı alıp tek bir hamle ile istendiği gibi keser. Taşa en ufak bile zarar vermeden!
Padişah bu ise çok memnun olur ve Veli'yi değil de ustayı saraya davet eder. Der ki;
Bu kadar önemli bir işi en iyi usta sen olmana rağmen neden bir çırağa emanet ettin. Ona nasıl güvenebildin?
Ustanın cevabı ise şu olur:
O cahil. Üstelik her cahil gibi, cahilliğinin de farkında değil. O yüzden kendine çok güveniyor. Hata yapabileceğini aklına bile getirmez, bu nedenle hatanın sonucunu da umursamaz.
Aklıma geldi: Fransız aktris Sophia Loren bir röportajında şöyle der:
Zor bir meslekte öne geçmek hırsla kendinize inanmayı gerektirir. Bu nedenledir ki kabiliyeti vasat ama iç enerjisi yüksek olan bazı insanlar, çok daha üstün kabiliyete sahip insanlardan bunca daha ileri giderler. Akıllılar tarafından bile seçilirler.
Sophia Loren'in söylediği bu söz daha sonra, yıllar sonra iki psikolog Justin Kruger ve David Dunning'in bilimsel yazına giren önemli bir teorisi haline dönüşmüştür.
Tanımlayacağız ama başlangıçla kısa yol yapsak ve kısa tanımlamalar bulmaya çalışsak;
- Üstünlük yanılsaması
- Özgüven zehirlenmesi
- Kaynağı belirsiz özgüven
- Cahil cesareti
- Cahilin mutluluğu
- Kifayetsiz muhterislik
- Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak
- Türkiye'de birçok insanda gözlenebilecek etki
- Socrates'in Plato'nun Apology'sinde kanıtlamaya çalıştığı hadise
- Hepsi?
İki psikolog Justin Kruger ve David Dunning'in bilimsel yazına önemli bir katkıları olmuştur.
Kruger ve Dunning'e 2000 yılında Harvard Üniversitesi'nden Ig Nobel ödülü kazandıran bu teori, niteliksiz insanların nasıl da kolaylıkla yükselebildiklerini açıklamakta, kaynağı belirsiz, niteliksiz özgüvenin nitelikli insanlar üzerindeki potansiyel yüksek etkisini dile getirmektedir.
Teorisi için kısa tanımlamalar bulmaya çalışırsak bu teori içinde; üstünlük yanılsaması, özgüven zehirlenmesi, kaynağı belirsiz özgüven, cahil cesareti, cahilin mutluluğu, kifayetsiz muhterislik, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak vardır.
Kruger ve Dunning görüşlerini 23 yıl önce şu net cümlelerle ifade ediyordu:
Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.
İkili bu sonuca varıncaya kadar pek çok laboratuvar deneyi ve gözlem gerçekleştirdi.
İki bilim insanının ABD'deki Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında gerçekleştirilen geniş katılımlı araştırmalarında klasik bir sınav yapıldı ve sınavda "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi.
Sınav sorularının yüzde 10'una bile yanıt veremeyen deneklerin kendilerine "hâd safhada" güvendikleri ortaya çıktı.
Bu grup, soruların en az yüzde 60'ına doğru cevap verdiklerini düşünüyorlardı. Bu rakamı en az yüzde 70 olarak telaffuz edenlerin sayısı hiç de az değildi.
En ilginç bulgular ise soruların yüzde 90'ını doğru cevaplayanlardan geliyordu. Bu gruptaki denekler fazlaca "alçakgönüllü" idi.
Onlar, soruların yaklaşık yüzde 70'ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Ortalama insan psikolojisi şu şekilde ortaya çıkıyordu:
Bana bir şey olmaz!
Cahillerin, beceriksizlerin ve yeteneksizlerin ölçüsüzlükleri kendileriyle ilgili algılarındaki hatalardan; yüksek bilgi düzeyine sahip, becerikli, yeteneklilerin ölçüsüzlüğü ise diğer insanlarla ilgili algılarındaki hatalardan kaynaklanmaktadır.
Ve bunun sonucunda toplumsal sistemler inşa olmaktadır. İnsanın bugün toplumsallıktaki yolculuğu buydu.
İş sadece bununla sınırlı değil tabii ki. Birçok alanda kendimizin ortalama bir insandan daha kabiliyetli, daha zeki vs. olduğumuzu düşünürüz.
Üniversitede ders verdiğimiz yıllarda birçok veliden aynı sözü duyardık ama sınıfın en başarısız öğrencisinin velisinden de aynı şeyi duyduğunuz zaman şaşırıyorsunuz:
Benim oğlum çok zeki ama çalışmıyor.
Zeki olmak iyi bir şey tabii ki ama herkesin zeki olmasını bekleyemeyiz. Bu biraz insanların kendilerine veya çocuklarına olan aşırı güveninden kaynaklanıyor.
Bu gibi saha çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan Dunning-Kruger Sendromu sinopsisi ise şu şekildeydi:
"İşinde çok iyi olduğuna" yürekten inanan "yetersiz" kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz!
Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür! Ancak bu "cahillik ve haddini bilmeme" karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. "Eksiler" kariyer açısından "artıya" dönüşür.
Sonuçta, "kifayetsiz muhterisler" genellikle her yerde daha hızlı yükselirler.
Diğerleri de bu dinamik cesaretlerinden ötürü bu insanları ödüllendirir, arkasında olur ve mümkün olan her durumda seçer.
Kruger ve Dunning görüşlerini şu net cümlelerle ifade ediyordu:
Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.
Ortalama insan psikolojisi bu nedenle şöyle der: Bana bir şey olmaz! İş sadece bununla sınırlı değil tabii ki.
Birçok alanda kendimizin ortalama bir insandan daha kabiliyetli, daha zeki vs. olduğunu düşünürüz.
Cahillerin, beceriksizlerin ve yeteneksizlerin ölçüsüzlükleri kendileriyle ilgili algılarındaki hatalardan; yüksek bilgi düzeyine sahip, becerikli, yeteneklilerin ölçüsüzlüğü ise diğer insanlarla ilgili algılarındaki hatalardan kaynaklanmaktadır.
Ve bunun sonucunda toplumsal sistemler inşa olmaktadır. İnsanın bugün toplumsallıktaki yolculuğu budur.
Olabildiğince anlattım sanırım. Rus yazar Radi Fiş'in çok önemli bir tespiti vardır:
Bir aptal, cahil, hatta suçlu kişi bile iyi olabilir. Ama cahil bir insan merhametli olamaz. İşin özünü anlamak gereklidir merhametli olabilmek için.
Neyse bitirelim. Kaybolan masumiyetten müessesemiz sorumlu değildir. Ben Tefal değilim, her şeyi düşünemem.
Hem zaman insanları değil armutları olgunlaştırır. Bak bilim ne diyor: Kullanın beyninizi çünkü kullanılmayan beyin geri alınıyor!
Ben diyorum ki; Sahurda davulla birlikte zurna da çalınsın ve bu kitap okunsun!
Neyse sloganı veriyorum: Büyük düşün seneye de düşünürsün!
Neyse. Bitiriyorum. Bitiyorum! Başlarken demiştim;
Ben Profesör Doktor Uğur Batı. Karar Bilimi Uzmanı ve 3 boyutlu düşünce ahtapotuyum.
Ve hepinize şöyle sesleniyorum:
Biz size düşünmeyin demiyoruz, hobi olarak yine düşünün.
Ve büyük düşünün ki seneye de düşünürsünüz!
Resimler hakkında not: İranlı ressamlar Laia Moqadam ve Mohammad Alavi son yıllarda yaptıkları işlerle oldukça beğeni topluyorlar.
"Yalan sahnesinde sanat" vurgusu yapmak gibi bir dertleri var. Post-truth göndermeler yaptıkları resimlerde zamanı, mekanı, kişiyi, değerleri, ideolojiyi büküyorlar.
Sanat pazarı manipülasyonları, propaganda nedenli manipülasyonlar, sosyal ve politik manipülasyonları eleştirel bakış açısıyla farklı bir tarzları var.
Gel gör ki, zaman kayınca, mekan kayınca bugün posttruth sanat, uydurma, safsata, pejoratif ve kaynaksız bir duruşu ifade ediyor.
Doğruların, hakikatlerin, olguların önemini yitirdiği bir dönemde Moqadam ve Alavi, İnci Küpeli Kıza selfie çektiriyor, İlber Ortaylı ya da Osman Hamdi'nin Kaplumbağa Terbiyecisi'ni birlikte resmediyor, karikatürüze ediyor, ilginç de şeyler yapıyorlar.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish