Savaş nedeniyle Sudanlıların çilelerinin arttığı bir dönemde, dört yıllık geçiş döneminde sahneye hâkim olan sivil güçler ihtilafları, bölünmeleri, tartışmaları ve manevralarıyla hâlâ aynı yolda ilerliyor.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri- Merkez Konseyi (KAHT) Kahire'de toplantı yaparken, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri- Demokratik Blok'a bağlı olanlar da yine Kahire'de ve aynı saatte bir başka toplantı gerçekleştiriyordu.
Dahası aynı zamanda Togo'da Darfur'dan güçler ile Hızlı Destek Kuvvetleri'nin önde gelen bir yetkilisi ve Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçlerine bağlı isimlerin katılımıyla üçüncü bir tartışmalı ve soru işaretleri yaratan toplantı daha yapıldı.
Mevcut Sudan sahnesinin karmaşıklığının boyutunu bilmek için buna bir de Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ile İslamcılar, İhvan-ı Müslimin'e sadık olanlar ile KAHT arasında cereyan eden savaşla ilgili tartışmalara hâkim olan ve savaşın nasıl sona erdirileceği bahsini karmakarışık hale getiren şiddetli mücadeleyi ekleyin.
Bu parçalanma ve siyasi güçler arasındaki sürekli mücadele savaşı durdurmaya yardımcı olmayacak, aksine onu körükleyecek ve belki de olduğundan daha fazla uzatacak.
Niyetler temiz olursa, savaşı durdurmanın zemini, öncelikle geçiş dönemini etkileyen ve ülkeyi bu trajik savaşa sürükleyen anlaşmazlıkların giderilmesiyle oluşturulmalı.
Bu, bir gruba kapalı diğerlerine açık olmayan, herkesi kapsayan genişletilmiş bir diyalog yoluyla oluşturulabilir. Bana göre bu diyalogdan yalnızca halkın kendisi hakkındaki sözünü söylediği, onu kınayan ve reddeden bir referandum sayılabilecek devrimle rejimini devirdiği, feshedilmiş Kongre Partisi hariç tutulmalı.
Bu güçler aralarındaki anlaşmazlıkları giderip, önümüzdeki dönem ve Sudan'ın nasıl yönetileceği konusunda net bir yol haritası üzerinde anlaşırlarsa, savaşın yakında sona ereceğinden neredeyse eminim.
Bunun geçiş döneminin yeniden başlamasının, tüm ölçülerde çok büyük bir görev olan ülkenin başına gelen felaketin etki ve zararlarının giderilmesi için çalışılmasının önünü açacağını neredeyse kesin bir şekilde söyleyebilirim.
Savaş, birçok konunun yeniden ele alınmasını zorunlu kılan yeni bir realiteyi dayattı.
Çünkü sebepleri arasında yer alan "çerçeve anlaşma" dahil olmak üzere, savaşın arifesinde bulunduğumuz noktaya geri dönülmesi zor.
Bir sonraki aşamayı tesis etmek için gereken uzlaşı, her bloğun kendi kendisiyle konuşmasıyla değil, diyalog çemberinin genişletilmesiyle sağlanabilir.
Diyaloğun genişletilmesi ise mevcut feci duruma son verecek geçiş sürecine, daha istikrarlı daha az çatışma ve huzursuzlukla devam etmenin zeminini hazırlayacak net bir yol haritası etrafında görüşleri birleştirecektir.
Ülkenin içinden geçtiği zor durum, bu tüneli geçmek için birleşik bir görüş etrafında buluşmak için zihinlerin, sağduyuların ve kalplerin açık olmasını gerektiriyor.
Bunun için öncelikle, şu anda Sudan vatandaşlarının sıkıntılarının ve önceliklerinin ilk maddesi olan savaşın nasıl sona erdirileceği konusunda anlaşmaya varılmalı, ardından, geçiş dönemi ve sonrası için düzenlemeler görüşülmeli.
Bütün bunlar zorunlu olarak sivil güçler arasındaki dışlama düşüncesinden uzaklaşmayı gerektiriyor.
Bunun anlamı, sefil yönetimlerinin sicilini ciddi bir şekilde gözden geçiren, bugün ülkeyi içinde bulunduğu istikrarsızlık sarmalından çıkarmak, onu başka bir şeyin değil sandığın hakem olacağı seçimlere götürmek için diğer güçlerle anlaşma zemininde buluşmak isteyen İslamcıları içerecek şekilde diyaloğun genişletilmesidir.
Diyaloğu genişletmek, aynı zamanda orduyla iletişim ve doğrudan diyalog kurmak, savaşın nasıl sona erdirileceğine dair görüşüne temas etmek, hatta anlamayı da içeriyor. Çünkü orduyu aşmaya yönelik herhangi bir girişim, bu aşamada yalnızca işleri karmaşıklaştıracaktır.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri temsilcileri Hızlı Destek Kuvvetleri temsilcileriyle oturup konuşabiliyorlarsa, o zaman neden ordu komutanlarıyla da oturup sahne ve kompleksleri, bunun için gerekli çözümlerle ilgili tüm konuları konuşmuyorlar?
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ile ordu arasındaki ilişkinin, geçiş döneminin altını oymaya katkıda bulunan birçok gerilim ve şüpheden muzdarip olduğu ve son zamanlarda savaş konusundaki tutum nedeniyle daha da karmaşık hale geldiği açıktır.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri "savaşa hayır" sloganı altında, ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri'ne eşit davranmayı seçti ve Hızlı Destek Kuvvetlerine bağlı olduğuyla ilgili açık suçlamalarla karşı karşıya kaldı.
Daha da ileri giderek, bazı liderlerinin Hızlı Destek Kuvvetleri'nin suç ortağı olduğunu ve liderlerini darbe yapmaya teşvik ettiklerini söyleyenler oldu. Gerçek şu ki, KAHT'ın savaş konusundaki tutumu, Sudanlıların hatırı sayılır bir kesiminin desteğini kaybetmesine neden oldu.
Sudanlılar daha önce onu coşkuyla desteklerken, şimdi sosyal medyada açıkça eleştiriyorlar.
Onlara göre denklem basit, bir tarafta en menfur uygulamalarla vatandaşı hedef alan, savaşı sokaklarına yayıp onları canlı kalkan olarak kullanan, evlerini işgal eden, yağmalayan, tecavüz eden ve ülkeyi yerle bir eden güçler var.
Diğer tarafta bunları ve daha fazlasını yapanları kovmak için savaşan, Hızlı Destek Kuvvetleri'nden vatandaşların evlerini, sokaklarını, kamu binalarını ve hayati tesisleri boşaltılmasını talep eden bir ordu mevcut. Vatandaşlar sokaklarında orduyu gördüklerinde kendilerini güvende hissediyor ve zaferleri lehine tezahürat yapıyor.
Kendisine yönelik yaygın eleştirilere ve Hızlı Destek Kuvvetleri'ne sadakat, menfur uygulama ve ihlallerini kınama konusunda sessiz kalma suçlamalarına karşı koymak çabasıyla, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri, Kahire'deki toplantılarının sonuç bildirgesine, Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından işlenen cinayet ve yağma suçlarına yönelik çekingen bir kınamayı da ekledi.
Çekingen diyorum çünkü bildirge bu kınamayı, hemen ve aynı satırda, "hava bombardımanları, aktivistlerin keyfi tutuklanması, eski rejimin kalıntılarının faaliyet ve eylemlerinin korunması suçu" olarak tanımladığı şeyler için orduya yönelik kınamayla dengeledi.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçlerinin bildirgesinde, orduların birleştirilmesi konusuna yapılan atıf da çelişkili pozisyonları gündeme getiriyor.
Orduyla olan ilişkisini karmaşıklaştırıyor ve hatta onu tamamen Hızlı Destek Kuvvetleri'nin aleyhine dönen, üyelerinin uygulamaları nedeniyle yaşadıklarının ardından yenilmesini temenni eder hale gelen Sudanlıların geniş bir kesimiyle karşı karşıya getiriyor.
Tüm bu karmaşıklıklar ve uyuşmazlıklar bizi, bu savaş ve sonrasının gölgesinde bugün ülkenin karşı karşıya olduğu bütün konularda şeffaf diyaloglar başlatma ihtiyacında olduğu noktasına geri götürüyor.
Bu, başkentler arasında dolaşarak, orada burada toplantılar yaparak, siyasi pozisyonlar kaydetmek için açıklamalar yaparak ve kesinlikle dış çözümler arayarak sağlanamaz.
Zorluklara dayanma sabırlarının tüm sınırları zorlanan Sudanlıların artan çilesi, çeşitli güçlerin görüş çemberini ve diyalog alanını genişletmesini, Sudan'ı tüketen kısır tartışmaların aşılmasını gerektiriyor.
Böylece açık bir vizyona ve üzerinde anlaşmaya varılmış, kronik sorunlara ve devam eden çatışmalara radikal çözümler getiren, ülke için güvenlik ve istikrarı sağlayan yol haritasına ulaşılabilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir
Şarku'l Avsat
© The Independentturkish