Suriye’de medya alanında çalışmak artık, savaşın son 10 yılında olduğu gibi ‘mayın tarlasında yürüme’ durumundan uzaklaşmadı ancak medya çalışanları daha cüretkâr olurken, bunun bedeline de katlanır hale geldi. Söz konusu durum, artık yasaklar ve kısıtlamalara karşı inisiyatif alınmasından kaynaklanıyor. Bu da yerli ve yabancı medyanın ‘Yaklaşmak ve fotoğraf çekmek yasaktır’ ifadesini en güçlü şekilde vurgulamasına yol açıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yakın bir zamanda Suriye Enformasyon Bakanlığı, ‘yanıltıcı haberler’ olarak nitelendirdiği bilgiler nedeniyle BBC’nin yayın onayını iptal etti. Şam rejimine bağlı Enformasyon Bakanlığı’nın karara ilişkin yaptığı açıklamada, “Kanalın mesleki standartlara uymaması, siyasallaştırılmış ve yanıltıcı haber yapmakta ısrar etmesi sonucunda kanalın muhabir ve kameramanlarına verilen çalışma onayının iptaline’ karar verildiği belirtildi.
Kararın gerekçesi açısından, İngiliz kanalının Suriye’deki uyuşturucuyla ilgili yaptığı soruşturmaya yönelik bir video yayınlamasına dikkat çekildi. Video, Suriye dışında çekilip hazırlanmıştı ve ne kanalın muhabirinin ne de içerideki fotoğrafçının bu haberle hiçbir ilgisi yoktu.
Diğer yandan, yerel resmi medyanın karıştığı bir başka olay, medya çalışmalarının karşı karşıya olduğu kısıtlamaları ortaya çıkardı. Yasağın sadece ilgili medya veya güvenlik ve askeri makamlarla sınırlı olmadığını, belediyelere ve yerel yönetimlere de ulaşabileceğini belirtti. Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan öğrendiğine göre, Rif Şam iline bağlı Kafr Batna ilçesi yönetimi yetkilileri, perşembe günü devlet televizyonunda yayınlanan bir hizmet programına çıkan bir dizi ilçe sakinini çağırarak ilçedeki hizmetlerin durumunu eleştirdikleri için tehdit etti. Ayrıca bazıları hakkında da suç duyurusunda bulunulduğu ve kadınlardan biri Kafr Batna karakoluna çağrıldığı da öğrenildi.
Konu, Hanadi Kahila tarafından sunulan ‘Belediye’ programı ile ortaya çıktı. Söz konusu programda, Kafr Batna bölgesi halkıyla birlikte o bölgede hizmetlerin kötüleştiğini gösteren bir saha araştırması yayınlandı. Konu ile ilgili olarak, sakinler sokaklarda çöp birikmesinden ve yoldan geçenler için tehlike oluşturan açık kanalizasyon çukurlarından şikayet etti. Çocuklar ayrıca ekmek fırınları kıtlığının yanı sıra sokak köpeklerinden şikayet etti. Mahalle idaresindeki yetkililerin bütçeleri olmadığı bahanesiyle şikayetlerine ilgi göstermemesi karşısında mahalle sakinlerinin ifadeleri aynıydı. Program sırasında dikkat çeken konular arasında, halkın şikayetlerini doğrudan ilçedeki yetkililere iletme girişiminde bulunması ve net olmayan yanıtlar alması oldu. Bunların arasında, yönetimlerinden önceden onay almadıkça medyaya açıklamalarına izin verilmemesi yer alıyordu.
Burada vurgulanması gereken nokta, Suriye devlet kurumlarının, çalışanlarından medyaya açıklama yapmadan önce ön onay almalarını istemesi oldu. Enformasyon Bakanlığı ayrıca yabancı medya muhabirlerinin Suriye’den herhangi bir materyal hazırlamak için ön onay almalarını şart koşarken ve aynı durum fotoğraf çekmek ve halka açık yerlerdeki kameralar için de geçerli oluyor.
Ön onay sorunu
Adını vermek istemeyen yabancı bir medya muhabiri, Suriye içinde muhabir olarak işini yürütmenin çok zor olduğunu söyledi. Zira üzerinde çalışmak istediği fikir ne olursa olsun, ister turistik ister günlük bir materyal olsun, ön onaylarla kısıtlandığını ve yanıtın çoğu zaman birkaç gün, bazen bir haftadan fazla sürdüğünü ve yanıt çoğu zaman gerekçesi açıklanmaksızın bir ret kararını içeriğini belirtti. Diğer yerel medya kaynakları “Resmi televizyon Mısırlı yazar ve araştırmacı Youssef Ziedan’ı Cuzur kapsamında konuk edince dünya ayağa kalktı ve durmadı. Konu, Bakanlar Kurulu’na ulaştı ve Enformasyon Bakanlığı’ndan konuyu araştırmak üzere bir komisyon oluşturması istendi. Bu, Zeydan’ın İsrail ile normalleşme taraftarı olduğu şüphesinden kaynaklanıyor” dedi. Bu nedenle, Enformasyon Bakanlığı ve devlet televizyonu bir özür açıklaması yayınlamak ve hatanın tekrarlanmayacağını ve sorumluların cezalandırılacağını taahhüt etmek zorunda kaldı.
Kaynaklar ‘resmi olarak söylenenlerin kafa karışıklığının tek nedeni olmadığını, resmi medya kuruluşlarının Suriye siyaseti, güvenlik yasakları ve kırmızı çizgiler konusunda her bir hattın hassasiyeti, ne zaman geçilmesi veya geçilmemesi gerektiğinin yanı sıra uzman kadrolarının birçoğunu kaybetmesiyle ilgili profesyonel nedenler dahil olmak üzere karışıklık yaratan başka nedenler’ olduğunu da belirtti.
Savaş yıllarının uygulamaları
Öte yandan, savaş yıllarında yerel basına yeni uygulamalar geldi. Kaynaklar bunun bir örneği olarak, geçen hafta ‘Kaptan’ programında yerel el-Baas gazetesi tarafından yayınlanan bir haberin metnini aktarması ve haberin Suriye’deki Rus ve İran varlığına karşı bir pozisyonu temsil eden bir yorum cümlesine yer verildiği ‘hatayı’ gösterdi. İronik olan şu ki, programın sunucusu bu durumu yayında okurken fark etti ve hazırlık ekibini yayında bir hata olduğu konusunda uyardı. Ardından, hazırlığın haberi asıl kaynak olan ‘el-Baas’ gazetesinden aktarmak yerine muhalif bir kaynaktan ‘kesip yapıştırılarak’ alıntıladığı ortaya çıktı.
Sonuç olarak, Radyo ve Televizyon Genel Müdürlüğü, ‘Suriye Drama’ kanalındaki asılsız haberlerin içeriğine ilişkin soruşturma tamamlanana kadar “Kaptan” programının askıya alındığını açıklamak zorunda kaldı. Bu hatanın sorumluları hakkında soruşturma sonucuna göre hukuki işlem yürütüleceğini sözlerine ekledi. Bunu takip eden tekrarlanan hataların ardından, Enformasyon Bakanı Butros Hallak’ın Suriye Radyo Televizyon Genel Müdürlüğü’ndeki ‘Suriye Kanalı’ ve ‘Haber ve Bilişim’ kanalının yöneticilerini değiştirme kararı aldı.
Resmi bir medya kuruluşunda görev yapan kıdemli bir gazeteci, yaşananlarla ilgili “Bu hatalar bir skandal ve sosyal medyada dolaştıkları için açığa çıktılar ama konuşulmayan daha büyük hatalar var... Bunlar ‘cehalet ve deneyimsizlikten’ kaynaklanan hatalar” ifadelerini kullandı. Ayrıca “Ücretler düşükken, çalışma alanları darsa ve yolsuzluk kol geziyorsa bu tür hataların yapılması normaldir” ifadelerini de sözlerine ekledi.
Gazeteci, işe başladığı dönemde aldığı maaşın 60 ile 120 dolar arasında olduğunu ve yeterli olmadığını, bu nedenle dış kaynaklarla iş birliği yaparak çalışmaya zorlandığını belirtti. Ancak şimdi ise maaşının 30 doları zar zor bulduğunu ve ulaşım ücretini içermediğini anlattı. Gençlerden bu işe girenlerin iş bulamayan ya da medyada bir iş arayan kişiler olduğunu söyledi. Bu nedenle, yerel medyada çalışmanın bir deneme ve eğitim fırsatı veya belki başka amaçlar için bir geçiş aşaması olarak görüldüğünü ve mobil medyanın ortaya çıkışından bu yana medya, ‘iş bulamayanların başka çareleri olmadığı yaptıkları bir meslek’ haline geldiğini belirtti.
Şarku'l Avsat