Heyetu Tahrir eş Şam, (HTŞ) 6 Şubat'ta meydana gelen yıkıcı depremin ardından yapılan insani yardımı reddederken, 23 Haziran'da Birleşmiş Milletler'in (BM) gönderdiği insani yardım konvoyu rejimin kontrolündeki topraklar üzerinden ilk kez geçerek Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib'e girmesi genel tablonun değişmeye başladığına dair söylemleri gündeme getirdi.
Şam, yardım malzemelerinin girişi için Babusselam (Öncüpınar) ve El Rae (Ceylanpınar) kapılarını açtı.
Konvoy, bu kez hükümete bağlı bölgelerden geldiği için Suriye'deki depremden bu yana türünün ilk örneği.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Suriye konusunda gözlemci olanlar, bunu benzeri görülmemiş bir gelişme olarak tanımlarken, ayrıca radikal yanlısı silahlı grupların bünyesine uygulanan bir yumuşaklık olarak değerlendirdi.
HTŞ (eski Nusra Cephesi) Hama, Lazkiye ve Halep'e sınır komşusu olan İdlib'in geniş bir bölümünü kontrol ediyor.
Ayrıca, İdlib'in güney kırsalı ve Hama'nın kuzeyinin rejimin eline geçmesinin ardından yaklaşık 3 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor.
2016 yılı, Şam'ın Rus ve İranlı müttefiklerinin desteğiyle kontrolü yeniden ele geçirmesiyle Suriye'de güç dengeleri yeniden alt üst oldu.
Örtülü değişim
Suriye Ulusal Uzlaşma Komitesi Resmi Sözcüsü Ömer Rahmun Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, 10 tırın bulunduğu yardım konvoyunun bölgeye girişinin silahlı gruplar açısından dikkat çekici bir gelişme olduğunu söyledi.
Rahmun, "HTŞ'nin uluslararası kuruluşlar tarafından devlet kontrolündeki bölgelerden gönderilen tüm yardım konvoylarını engellediğinden emin değilim, ancak gelen ve bir kısmı engellenen konvoylar var. Bu konu muallak. Bazen engellendi, bazen de kabul edildi. Ancak ben komitenin Türk istihbaratına bağlı olduğunu düşünüyorum. Yakınlaşma için Türkiye-Suriye müzakere hattında uzun bir yol kat edildi" şeklinde konuştu.
Sözcü, "Buna karşılık HTŞ Suriye ihtilafında kuzeyde elde ettiği stratejik toprakları koruyarak bugüne kadar kendisine alan ayırmayı bırakmadı. Gözlemcilere göre, silahlı gruptan bu kadar kolay çıkmak, gözlemcilerin düşündüğü gibi Türkler aracılığıyla da olsa kolay olmayacak" dedi.
Rahmun ayrıca, "HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani ve ordusunun geri çekilme olasılığını kabul etmek müzakerelerle olabilir diye kabul etmek yanlış ve ya Türkiye'nin kararına karşı çıkması ve savaştan başka bir şey çıkmaması mümkün" dedi.
Astana hesapları
Buna karşılık Türkiye, Rusya, İran ve Suriye dışişleri bakan yardımcılarının 20'nci ve son turunu 20 -21 Haziran tarihlerinde gerçekleştirdikleri "Astana" toplantısının sona ermesiyle 23 Haziran'da Suriye'ye yardım gitmesi konusu tesadüf olmayıp Astana görüşmesinin bir meyvesi olarak düşünülüyor.
Bağışçıların yerinden edilmiş Suriyeliler için yardım projelerini finanse etmek için uluslararası kesinti yapmasından sonra acil ihtiyaç nedeniyle BM yardım konvoyu sembolik gibi görünse de yine de hükümet yetkilileriyle sınırlarla başa çıkma ve geçişleri ayırma biçiminde bir değişiklik teşkil ediyor.
Ankara-Şam yakınlaşması, Türklerin geri çekilmesi ve yerinden edilenlerin ülkelerine dönmesi dosyasında önemli mesafeler kat edildiğine dikkati çeken Rahmun, bunların hepsinin Rus garantileriyle kademeli olarak gerçekleştirileceğini, bunun elçilerin açılmasına, büyükelçiliklerin geri dönmesine, dolayısıyla da işlerin eski haline dönmesine yol açacağını kaydetti.
Resmi Sözcü, "Belki de Suriye-Türkiye anlaşması bu yardımın kabulüne yol açtı. Belki mesele HTŞ'nin ihtiyacına, çok sayıda yerinden edilmiş kişiye ve onların ihtiyaçlarına bağlı olacak. Fazla iyimser olamam. Ancak diğer yandan HTŞ, ortaokul ve lise öğrencilerinin devlet kontrolündeki bölgelere sınavlarına girmek için gitmelerini engelledi" ifadelerini kullandı.
Açıklamasında Türkiye ve Suriye tarafları arasında devam eden ve hızlanan yakınlaşmanın önemli sonuçlara yol açacağını ileri süren Rahmun, HTŞ'nin istihbarat servisleriyle Türk emirlerine boyun eğebileceğini kaydetti. Kamplarda ve depremden etkilenen bölgelerde artan ihtiyaçlar sebebiyle özellikle İdlib, ( M-4 Lazkiye-Halep) Serakib ve Lazkiye gibi eksenlerde yolların açılabileceğini aktardı.
İdlib yönetimi
Diğer yandan İdlib vilayetinde ve hükümet güçleriyle paylaşılan temas hatlarında temkinli bir sükûnet hakim. Siyasi uzmanlar askeri operasyon başlatmada yavaşlama bekliyor.
Halihazırda öncelik Suriye'nin kuzeydoğusunda ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen bölgelerin geri verilmesi iken aynı zamanda cephe açarak dikkatler dağıtılmayacak.
Bununla birlikte Nusra Cephesi'nin eski emirlerinden biri olan HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani, HTŞ'nin evraklarını Rusya ve ABD dahil uluslararası toplum tarafından kabul görecek şekilde düzenledi.
HTŞ, hali hazırda tehlikeli olarak sınıflandırılıyor ve terör listelerinde yer alıyor.
Askeri kanat, İdlib'i yönetmede ve Türkiye'ye yakın ekonomik konumunu kontrol etmede son sözü söylerken, yumuşak bir politika ve sivil figürlerden oluşan bir konferans yoluyla siyasi elitlerini düzenliyor.
Ayrıca, Rusya'nın İdlib'in kuzeybatı bölgelerine yönelik bombardımanının artmasının ardından beklenen bir askeri harekattan söz ediliyor.
Tüm bu gelişmeler, Dünya Gıda Programı'nın (WFP) Suriye'deki gıda yardımını azaltma duyurusu sırasında geldi.
WFP, çeşitli türlerde denetime tabi olan ve ülkenin tüm bölgelerinde ki 5,5 milyon insanın yalnızca 2,5 milyonuna yardım edecek.
WFP, gıda yardımı olmadan bir haftadan fazla hayatta kalamayacak durumda olan 3 milyon Suriyeliye öncelik vererek son derece sınırlı olan kaynaklarını daha aktif kullanma kararı aldı.
Independent Arabia