Mısır ve içinde bulunduğumuz 10 yılın stratejileri

Mısır'da istikrarla ve Arapların Mısır'a, Mısır'ın da Araplara dönüşüyle geçen 10 yılı kutlamak gerek

Fotoğraf: Reuters

Yıkıcı siyasal İslam yönetimi tecrübesinden çıkmasının üzerinden neredeyse 10 yıl geçmiş olan Mısır'da bir süre önce ulusal bir diyalog başlatıldı.

Bu diyalog, geleceği gözden geçirmek, değerlendirmek ve üzerine düşünmek için gerekliydi.

Henüz bitmemiş olan genel diyalog süreci nasıl ilerlerse ilerlesin ilk başarı, ulusal devletin istikrarı geri kazanması ve Mısır ulusal devletinin 1952 devriminden sonraki ikinci bağımsızlık aşamasında tanıdığı iç birliği yeniden sağlamasıdır.

2013 yılında ben dahil bazı kişiler, Mısır ve diğer Arap ülkelerinin alt üst olduğunu ve toplum ile rejimin devletten korkma halinden devlet için korkma haline evrilme şeklinde özetlenebilecek bir dönüşüm geçirdiğini söylemiştik.

Toplumun yaşayan askeri, sivil ve dini güçleri ile derin devlet güçleri bu büyük zorluğu şu iki düzeyde başarıyla karşıladı: dizginleri ve sistemi geri alma ve iki yüz yıldan fazla bir süre boyunca kuvvetleri kökleşen devleti sivilleştirme.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Mevcut duruma hâkim olmak üzere karşılaştırma yapmak için birkaç imkân mevcut.

2011 yılında Arap Yarımadası dışındaki birkaç Arap ülkesine farklı biçimlerde kargaşa sızdı.

Yukarıda bahsi geçen güçler sayesinde Mısır, ulusal kıvamını yeniden buldu. Bu 'baharın' diğer kurbanları ise hâlâ bitimsiz bir çatışma içinde debeleniyor.

Diğer Arap ülkelerinin 10 yıl sonra tanık oldukları şeylerin tamamı ya da çoğu sadece dış müdahalelerden kaynaklanmıyor.

Farkındalık, iktidar biçimleri ve son olarak tüm grupların seçkinlerinin öncelikleri düzeyinde de farklılıklar mevcut.


Mısır'da her zaman şu ya da bu renkte radikal eğilimler bulunurdu. Ama bu radikal eğilimler, Mısırlıların çoğunluğuna ya da kahir ekseriyetine nüfuz etmemiştir.

Hatırlıyorum, 2014 yılında eski Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair ya da bir başkası, Mısır'daki ana akımın hata yapmadığını söylemişti.

O zaman bazı arkadaşlar gülerek dediler ki:

Britanyalı siyasetçinin o konuşma metnini bir şarkiyatçı yazmış olsa gerek!

Ne yani, diğer sıkıntılı Arap ülkeleri istikrar ve itidal için büyük bir halk eğilimine tanık olmuyor mu?

Elbette her ülkede koruyucu bir çoğunluk vardır, ancak bu çoğunluk çaresizdir.

Mısır'daki ulusal ordu ise sadece bir koruyucu değil, aynı zamanda çoğunluğun bilincini ve çıkarlarını düzenleyen ve dengeleyip bir araya getirendir.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sıkıntıdan kurtulma işini tamamlayan bir diğer unsur, yeni iktidarın bir yandan çökmekte olan altyapının büyük ölçüde kalkınmasına ve diğer yandan Mısır'ın 1960'lı yıllardaki Yüksek Baraj'ın kurulmasından beri tanık olmadığı yollarla ülke kaynaklarının artırılmasına odaklanmasıdır.

Üçüncü mesele de Mısır'ın ilgisizlik, ihtiyaç hissetmeme ve benzer başka sebeplerle yaşanan uzun bir dengesizlik döneminin ardından Araplarla ilişkilerini yeniden yapılandırmasıdır.

Bu üçüncü temel unsur, bölge ve dünya ile stratejik bağların, Temmuz Devrimi'nin Arap, Afrika ve İslam meseleleri üzerine çatışmasız stratejilerini hatırlatan bir şekilde düzenlenmesinde temsil edilmektedir.

Yeni iç faktör de Akdeniz ilişkileri, onun ötesinde Avrupa'yla ve özel olarak da Yunanistan ve Kıbrıs'la ilişkilerdir.

Mısır, Türkiye'nin İslamcılarına ve Erdoğan'ın Akdeniz emellerine karşı koydu. İşte şimdi Erdoğan, sakinleşmek ve diplomatik ilişkileri geri getirmek istiyor. İslambuli ve El-Kaide İran'ı da neredeyse her gün Mısır'a kur yapıyor.  

Uluslararası ilişkilerde ise Mısır, hacmine ve güvenine bakarak ABD'ye aslan kesilmeye ve Rusya ile Çin'e düşmanlık gütmeye gerek duymadı.

Kurtuluş savaşları ideolojisiyle hareket etmek zorunda kalmadan elinden geldiği kadarıyla Gazze halkını da koruyor.

Mısır'ın -ve onun ardından Arapların- üç meselesi ya da krizi var ve ulusal diyaloğun bu konuda etkili olması gerek.

Birinci kriz, ulusal para birimi cüneyhe darbe vuran ve halkı endişelendiren ekonomik ve mali krizdir.

Bu krizden çıkmak için uzun vadeli planlamalar yapılmalı. Mısır bu konuda şu an pek çok ülkeden farklı durumda değil. Ama biz Araplar olarak tabi ki diğer ülkelerden ziyade Mısır için endişeleniyoruz.

İkinci kriz ya da ikinci tehlike de Mısır'ın Libya, Sudan ve Nil Etiyopya'sındaki tehlike ve tehditlerle dolu çevresiyle ilgili.

Afrika ve uluslararası ilişkileri ile diplomasileri, Mısır'a Etiyopya ile yaşanan Nil meselesinde sağlam durma ve sabırlı olma imkânı tanıdı.

Bunun yanı sıra su tedariki için içeride benimsediği yöntemler de katkı sağladı. Libya ve Sudan ise Mısır, Araplar ve Afrika için büyük bir sorun.

Mısırlı bir yetkili bir defasında şöyle demişti:

Bir tek milisler... Siz milislerin bir kere ortaya çıktıktan sonra ortadan kaybolduğunu gördünüz mü hiç?


Milis ya ülkeyi devletle kendi arasında pay eder, ya devlete baskın gelip kargaşa çözülür ya da ne galip ne mağlup olur ve mesele öylece kalır ki bu, devletin de olmaması demektir!

Lübnan'ın sahne olduğu bu durum, Suriye ile Irak'ta devam ediyor ve Yemen'de şiddetini artırıyor. Allah'a hamdolsun ki Mısır'da milis yok ve Mısır, devlet aklıyla hareket ediyor.

Suudilerin ve Arapların 'sorunları sıfırlamaya' yönelmesinden sonra bir Arap dayanışması olmalı!

Hatırladığım kadarıyla 'stratejik boşluk' ifadesi ilk kez 2010 yılında Libya'nın Sirte şehrinde merhum Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal tarafından kullanılmıştı.

Bu boşluk halinden çıkmak lazım. Bu gerçekleşirse sadece milislerin bulunduğu ülkelerin halkları değil, tüm Araplar kurtulur!
 


Gelelim üçüncü soruna ya da meseleye… Bu mesele Mısır'la sınırlı olmayan siyasal İslam sorunudur.

Ordu, Mısır'ı bu sorundan kurtardı ve Mısır'da etkisi nispeten azaldı; ulusal devletin başarısı arttıkça daha da azalacak.

Stratejik boşluk başımıza nasıl geldiyse, ideolojik boşluk da öyle geldi. Siyasal İslam'ı devletten uzak tutmak için güçleri seferber etmek ve dinî düşüncede bir devrim gerçekleştirmek lazım.

Sıkıntı yalnızca siyasal İslam'dan kaynaklanmıyor; dinî söylemin yenilenmesini epey zorlu hale getiren güçlü bir muhafazakâr eğilim de var.

Ulusal diyaloğun devam etmesi ve sınırlarının genişletilmesi, çok gerekli hale gelen dinî ve ulusal sükûnet için güçlü bir destekçidir.

Irak Başbakanı, Mısır'ı ziyaret etti ve bazıları bu ziyaretin, ekonomik iş birliğini artırmak veya Mısır ile İran arasında arabuluculuk yapmak için olduğunu söylüyor.

Ondan önce Sudan için birileri, Libya ve Akdeniz meseleleri için başkaları geldi.

Mısırlılar da çok hareketlidir ve Mısır'ın çıkarlarına hizmet etmek uğrunda dünyanın dört bir yanını dolaşırlar. Mısır'ın istikrarı ve ilerlemesi Araplar, Afrika ve dünya için büyük bir kazançtır.

Koşullar hâlâ zorlu ve çetin ama 2011 ila 2013 yılları ile kıyaslanamaz. Bu yüzden Mısır'da istikrarla ve Arapların Mısır'a, Mısır'ın da Araplara dönüşüyle geçen 10 yılı kutlamak gerek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Aybüke Gülbeyaz 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU