Hindistan'ın Kuzey-Güney arasında köprü misyonu

Dr. Ümit Alperen Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: The Indian Express

Hindistan ekonomik büyümesine paralel olarak uluslararası platformlarda ve uluslararası yönetişimde de daha fazla görünme gayreti içerisinde.

Hindistan'ın bu çabası aynı zamanda kendisine uluslararası sistem içerisinde bir rol biçme, üstlenme olarak da görmek mümkün.

Diğer bir ifade ile Hindistan kendisine biçilen gömleği giymek yerine, kendisine uygun olacak yeni bir gömlek dikiyor. 

Hindistan bir yandan ABD'nin önderliğini yaptığı Hint-Pasifik stratejisinin önemli bir parçası olan QUAD'da yer alırken, diğer yandan da ABD'nin önderliğinde Batı'nın savaş içerisinde olduğu Rusya ile de iyi ilişkilerini koruyabiliyor.

Bu kapsamda bakıldığında da bu kategoriye girebilen ülke sayısı sanırım birkaçı geçmez. 

Genel olarak düşünülenin aksine yükselen Hindistan ne Rusya ne ABD ile ne de tabiki Çin ile birlikte hareket ediyor. Bunun yerine Hindistan'ın kendisine yeni bir yol inşa etmeye çalıştığını söylemek mümkün.

Bu yazımda Hindistan'ın dış politikasını, uluslararası yapıya yaklaşımını 2023 yılında ev sahipliği yaptığı 'Küresel Güneyin Sesin Zirvesi' ve ev sahipliği yapacağı G20 çerçevesindeki söylemleri üzerinden incelemek istiyorum.
 

g20.jpg
Endonezya G-20 zirvesinin başkanlığını Hindistan'a devretti

 

Hindistan, ev sahipliği yapacağı dünyanın önde gelen 20 ülkesini bir araya getiren G20 zirvesine genellikle gelişmekte olan ülkeleri ifade eden 'Güney' ile gelişmiş ülkeleri ifade eden 'Kuzey' arasında köprü olma/olabilme dürtüsü ile yaklaşıyor.

Bilindiği üzere Bağlantısızlar Hareketi'nin de önde gelen ülkelerinden biriydi Hindistan.

Bağlantısızlar Hareketi, Doğu ve Batı Bloku içerisinde yer almak istemeyen ülkelerin oluşturduğu üçüncü bir yoldu.

Ağustos 1947'de bağımsızlığını henüz kazanmış ve fakirlik başta olmak üzere birçok sorunla uğraşan bir Hindistan'ın, 1950'lerin ortalarında pro-aktif bir dış politika izlemesi ve bundan ciddi sonuçlar beklenmesi iyimser bir yaklaşım olurdu. 

Hindistan 1950'lerin ortalarından itibaren olduğu gibi mevcut uluslararası konjonktürde kendi sorumluluğunu kendisi belirlemeye çalışıyor.

Fakat 1950'lerde Hindistan fakir bir ülke idi. Şu an ise Hindistan artık dünyanın 5. büyük ekonomisi konumunda.

Tahminlere göre de 2029'da ABD ve Çin'in ardından dünyanın üçüncü büyük ekonomisi konumuna gelecek.

Diğer bir ifade ile artık Hindistan'ın uluslararası platformlardaki girişimlerinin sürdürülebilir olmasını sağlayabilecek bir ekonomik altyapısı mevcut. 


Diğer yandan 1950'lerde ABD ve Sovyetler bloğu arasında yaşanan Soğuk Savaş döneminde üçüncü bir yol izlemek ciddi anlamda riskliydi.

Hakeza, Asya ve Afrika'nın bağımsızlığını yeni kazanmış ülkelerini 1955 yılında Endonezya'nın Bandung şehrinde bir araya getiren Bağlantısızlar Konferansına (1955 Bandung Konferansı olarak da geçer) Türkiye'yi temsilen de Başbakan Yardımcısı Fatin Rüştü Zorlu katılmıştı.

Türkiye, Bandung Konferansında mevcut konjonktürde tarafsız/bağlantısız olmanın zor olduğunu savunmuştu.

Tabii ki her ülkenin tehdit fırsat algısına göre bir dış politikalarının oluşumunun farklılıklarını da dikkatlerimizden kaçırmamalıyız. 

Mevcut ekonomik büyümesinin yanı sıra Hindistan, Batı'nın savaştığı Rusya ile ilişkileri iyiyken, diğer yandan da ABD başta olmak üzere Batı ülkeleriyle de iyi ilişkilerini koruyabiliyor.


Günümüzdeki Hindistan da ekonomik büyümesine paralel olarak siyasi etkisini de küresel platformlardaki etkisini arttırmaya çalıştığı görülmektedir.

Hindistan, uluslararası arenada etkisini arttırmak konusunda yine benzer şekilde üçüncü bir yol takip ettiği söylenebilir.

Yani gelişmemiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında, merkez-çevre arasında bir köprü vazifesi. 

Bu kapsamda 12 Ocak'ta Delhi'de düzenlenen 'Küresel Güney'in Sesi Zirvesi' (Voice of Global South Summit) gerçekleştirildi.
 

 

'Sesin birliği, amacın birliği' temasıyla Hindistan'ın ev sahipliğinde toplanan Küresel Güney'in Sesi zirvesine 125 ülkeden gelen katılımcı ile toplandı.

Latin ve Karayipler'den 29 ülke, Afrika'dan 47 ülke, Avrupa'dan 7 ülke, Asya'dan da 31 ülke katıldı.

Toplamda 120 ülkeden katılımcı ile online olarak gerçekleştirilen en büyük toplantı unvanını da kazandı.


Hindistan Başbakanı Naredra Modi zirvede yaptığı konuşmada kendileri ile katılımcılar arasında kaderdaşlık kurmayı hedefleyerek Hindistan ile katılımcı ülkelerin çıkarlarını önceliklerini örtüştürdü.

Modi, "Sizin sesiniz Hindistan'ın sesidir, sizin öncelikleriniz Hindistan'ın öncelikleridir" ifadelerini kullandı.

Modi konuşmasında küresel güneyin küreselleşmenin prensiplerini kabul ettiğini belirtmesine ek olarak Hindistan'ın bütün dünyayı tek bir aile olarak gördüğünü ifade etmesi dikkat çekici idi.

Ayrıca Modi, güneyin refah ve insanlığın iyiliğine olacak insan merkezli bir küreselleşme istediklerini ifade etti.

Modi'nin zirvedeki konuşması mevcut uluslararası sisteme meydan okumadan küreselleşmenin temel dinamikleri içerisinde merkez-çevre arasındaki mesafeyi de azaltmayı hedeflediği söylenebilir.

Aynı zamanda Hindistan merkez-çevre arasında da bir köprü vazifesi olmaya aday. Hindistan'ın hem Bağlantısızlar tecrübesi hem de Küresel Güney'in Sesi Zirvesi'ne her kıtadan kapsamlı katılım bu pozisyonunu da destekler mahiyette.

Hindistan aynı zamanda kendi ekonomik büyüme tecrübesini de güney ülkeleri ile paylaşacağını açıkladı.

Bu kapsamda bir Küresel Güney Mükemmeliyet Merkezi kuracağını ve "Ülkelerden herhangi birinin Küresel Güney'in diğer üyelerinde ölçeklendirilip uygulanabilecek kalkınma çözümleri veya en iyi uygulamaları" hakkında araştırma yapacağı belirtiliyor. 

Hindistan'ın 12 Ocak'ta ev sahipliği yaptığı Küresel Güney'in Sesi Zirvesi'nin yanı sıra, bu sene içerisinde G20 zirvesine de ev sahipliği yapacak.

Bilindiği üzere Hindistan, Endonezya'dan 1 Aralık'ta G20 başkanlığını resmen devraldı. Devlet/Hükümet Başkanları düzeyindeki bir sonraki G20 Liderler Zirvesi'nin 9-10 Eylül'de Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de yapılması planlanıyor. 
 

Hindistan Başbakanı Narendra Modi.jpg
Hindistan Başbakanı Narendra Modi / Fotoğraf: AP

 

Modi, G20 ile ile ilgili yaptığı açıklamalarda Küresel Güney'in Sesi Zirvesi'ndeki amaçları ile uyumlu mesajlar veriyor.

Aslında Hindistan'ın yaklaşımı açısından bu iki zirveyi birbirini tamamlayıcısı olarak görmekte fayda var. 

Modi, evrensel 'birlik' vurgusu yaparak G20 zirvesinin temasını "Tek Bir Dünya, Tek Bir Aile, Tek Bir Gelecek" olarak belirlediklerini belirtiyor.

 Ayrıca Hindistan, G20 önceliklerinin, yalnızca G20 üyeleri ile ilgili olmadığını, aynı zamanda sesi pek duyulmayan Güney'deki diğer ortakları ile de istişare içinde şekilleneceğini ifade ediyorlar.

Hindistan'ın buradaki söylem düzeyindeki temel yaklaşımı da aslında tek bir dünyamızın olduğu ve insanlığın tek bir aile olduğu.

Dolayısıyla Hindistan'ın gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmemiş ülkeleri de dikkate alması önemli. Hem o ülkeler hem de yükselen Hindistan'ın uluslararası imajı için. 

Küresel Güneyin Sesi Zirvesi'ne katılan ülkelerin devlet başkanları da Hindistan'ın bu girişimini ve G20 Başkanlığını önemsiyorlar.

Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina, Küresel Güney'in Sesi Zirvesi'nde bir Küresel Güney ülkesi olarak Bangladeş'in, Hindistan'ın G20 Başkanı olarak 'Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek' teması altında 'kapsayıcı kalkınma' vizyonunu memnuniyetle karşıladığını söyledi.

Hasina'nın yanı sıra, Mozambik Devlet Başkanı Nyusi de küresel dikkati gelişmekte olan dünyanın üzerine çekmek için bu türden uyumlu uluslararası çabalara ihtiyaç olduğunu belirtti.

Benzer şekilde Nijerya Devlet Başkanı Buhari de birçok ülkenin kalkınma planlarını raydan çıkaran devasa borç yüküne dikkat çekerek, gelişmekte olan ülkeler olarak ortak taleplerin Küresel Kuzey'e sunulması için "ortak bir gündem"in ortaya konulması gerektiğini ifade etti. 


Hindistan söylemleri ve eylemleri ile kendisine yeni bir uluslararası bir rol biçerken, beklentileri de arttırıyor.

Diğer bir ifade ile küresel yönetişime katkı konusunda el yükseltiyor. Bu bağlamda da, Hindistan'ın G20 dönem başkanlığında göstereceği performansı söylemleri için de bir test sürecini başlatacak.

Tabii ki, söylemlerin ne kadar uygulayacağını ne kadar başarılı olacağını zaman gösterecek, özellikle jeopolitik gerilimlerin bütün küreyi etkilediği bir dönemde.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU