Türkmenistan'ın genç lideri Serdar Berdimuhammedov'un 5 Ocak'ta Çin'e gerçekleştirdiği resmi gezi, dikkatlerden kaçmadı ve pek çok başkentte "Serdar Bey, Şi'den ne istiyor acaba?" sorusunun sorulmasına yol açtı.
Yıllardır Orta Asya'daki gelişmeleri yakından izleyen bir gazeteci olarak bu soruyu cevaplamaya çalışalım.
Diğer Orta Asya Cumhuriyetleri gibi Türkmenistan da iki büyük komşu arasında herhangi bir yol kazasına yol açmadan yolunu bulmaya ve ilerlemeye çalışan minik bir ülke.
Aşkabat'ın siyaseti, iki devi, Çin ile Rusya'yı kızdıracak herhangi bir eylemden kaçınmak, aksine onlarla ilişkileri daima gerektiği şekilde sıcak ve dengede tutmak.
Geçen 30 yılda Rusya, Türkmenistan için her türlü asayiş olaylarından sorumlu bölgenin polisi, Çin ise bölgenin bankası olarak işlev gördü.
Böylece tüm Orta Asya cumhuriyetleri ne zaman kendilerini tehlikede hissetseler yüzlerini Moskova'ya, para lazım olduğu zaman da Pekin'e döndüler.
Dış dünya ile son derece sınırlı bir ilişkiye sahip olan Türkmenistan'ın gelirleri iki yıl süren korona salgını döneminde epey düştü.
Bu yüzden ekonomik darboğaza düşen Türkmen hükümeti uzun bir süreden beri memur maaşlarını hep geciktirerek ödüyor.
Başta Aşkabat olmak üzere ülkenin diğer büyük dört kentinde fırınların önünde uzayıp giden ekmek kuyrukları, yıllardır olağan bir görüntü haline geldi.
Serdar Berdimuhammedov, kendisinden önceki Türkmen liderleri gibi, tüm bu ekonomik sorunları çözmek ve devletin gelirlerini artırmak için Pekin'e gitti.
Onun için gündemdeki en önemli konu, Türkmenistan'dan Çin'e giden ikinci bir doğalgaz boru hattı çekmek.
İkinci boru hattıyla Türkmenistan Çin'e daha fazla gaz satmak suretiyle devletin gelirlerini arttırabilir.
Ama Çin nedense işi ağırdan alıyor. Zira Türkmenistan, Çin'in yegane gaz tedarikçisi değil.
Pekin, Rusya, Kazakistan ve İran'ın yanı sıra pek çok ülkeden gaz ve petrol ithal ediyor. O yüzden Türkmen gazına çok fazla da ihtiyaç duymuyor.
Türkmenistan içinse, tam tersi bir durum söz konusu. Çin, Türkmen gazının en büyük ithalatçısı.
Ukrayna savaşından dolayı Rusya bir süre için Türkmenistan'dan gaz alımını durdurunca, Aşkabat'ın gelirleri de epey düştü.
Türkmenistan için gaz ve petrol ihracatı ülkenin yegane gelir kaynağı ve seçeneği.
Türkmenistan, Çin'den başta gıda ve sınai ürünleri olmak üzere geniş bir yelpazede mal ithal ediyor ve bunların parasını da doğal gaz olarak ödüyor.
Bu yüzden, Türkmenistan'daki mağazaların raflarının dolması, kıtlığın ve ekmek kuyruklarının ortadan kalkması için Çin ile ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerekiyor, gerekmekten de öte şart gibi duruyor.
Bu durumun farkında olan Çin ise, Türkmen tarafından daha fazla taviz koparmak için işi ağırdan alıyor.
Elbette, Türkmenistan ekonomik olarak Çin'e daha fazla bağımlı hale gelirken eski ağabeyi Rusya'yı da dikkate almak zorunda.
Rusya, Ukrayna gibi daha acil sorunlarla uğraştığından Orta Asya ile yeterince ilgilenemiyor, yine de Moskova'nın bir gözü daima, eski arka bahçesi olarak gördüğü Orta Asya'nın üzerinde.
Moskova'nın en büyük kaygısı, bahçeye yabancı birbirinin dadanmaması. Ama bahçe çoktan yandaki komşunun girip çıktığı bir alan olmuş durumda.
Türkmenistan'ın en büyük sıkıntısı, siyasi, coğrafi ve ekonomik olarak Çin ile Rusya arasında sıkışıp kalmış olması.
Oysa yapılması gereken, bu bağımlılığı ortadan kaldıracak diğer seçeneklere yönelmek.
Bunlardan biri, Japonya, AB ve ABD gibi güçlerden yatırım çekmek, böylece gelir kaynaklarını ve seçenekleri çeşitlendirmek.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Özgür dünya ile kurulacak bir bağlantı, orta çağ karanlığında sıkışıp kalan, bir hücrede izole bir hayat süren bir mahpusu andıran Türkmenistan halkına özgürlükler vadisinin kapısını aralayabilir.
Ama bu, tam da Serdar ve babasının korktuğu ve ne pahasına olursa olsun önlemeye çalıştığı bir şey.
Bu yüzdendir ki, Türkmenistan devleti kendi vatandaşlarının yurt dışına çıkışını kısıtladığı gibi, yabancıların ülkeye girişini de zorlaştırmış durumda.
Aşkabat'ın izlediği kendi halkını dış dünyadan tecrit eden siyaset, Moskova ile Pekin'in de işine geldiğinden, onlar da Serdar'ı ve babasını bu yönde teşvik ediyorlar.
Zira, özgür dünya ile ilişki ne kadar sınırlı ise, Moskova ile Pekin'e olan bağımlılık da o oranda artacak demektir.
Ama gelişen internet sayesinde bireyler ve uluslar arasındaki ilişkilerin bu oranda yaygınlaştığı ve haberlerin saniye farkıyla dünyanın öbür ucuna ulaştığı bir çağda özgürlüklerin önünde durmak, güneşi balçıkla sıvamaktan farksız olsa gerek.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish