Yargıcın tutanaklara geçen 'Bu ifade Soylu'ya söylenmiştir' ifadesi var. Bunun üzerine beraat beklersiniz."
Kemal Kılıçdaroğlu
CHP Genel Başkanı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası kararı öncesi gözler belediyenin Saraçhane'deki binası önündeydi.
İBB Başkanı İmamoğlu, sosyal medyadan yaptığı çağrıyla karar ne olursa olsun destekçilerini ve İstanbulluları yanında görmek istediğini söyledi.
O çağrıya ilk yanıt veren liderlerden biri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'di.
Ankara'dan hareket eden Akşener, İstanbul yollarına düşmüşken CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise daha önceden ayarlanmış bir ziyaret için Almanya'nın başkenti Berlin'de bulunmaktaydı.
Kılıçdaroğlu o anda Saraçhane'ye gelemedi belki ama sosyal medyadan paylaştığı videoda İmamoğlu ile ilgili kararı sert sözlerle eleştirdi, gecenin ilerleyen vakitlerinde yarıda kestiği temaslarının ardından İstanbul'a dönüp İmamoğlu ile buluştu.
Kılıçdaroğlu Berlin'deyken İYİ Parti lideri Akşener ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Saraçhane'deki otobüsün üstünde İmamoğlu'nun yanı başındaydı.
Independent Türkçe kararın hukuki boyutunu olayın hemen ardından Türkiye'nin önde gelen ceza hukukçularından Prof. Dr. Adem Sözüer ile yaptığı röportajın ardından ele aldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Peki ya siyasal iletişim ayağında neler yaşandı?
CHP lideri Halk TV'de katıldığı programda Almanya'da oluşunu "Beraat bekliyordum" diye izah etti.
Peki yine de ortada siyasal iletişim açısından bir sorun var mı?
İmamoğlu'nun olayın ardından yaptığı çağrıyı nasıl okumalı?
İBB Başkanı'nın -Akşener'i de yanına alıp- meydandan verdiği "Bizim 2023 ideallerimiz var; İstanbul'da başardık, Türkiye'de de başaracağız" sözleri her ne kadar siyaseten yasaklanma riski öylece dursa da cumhurbaşkanlığı adaylığı için bir mesaj mıydı?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un 2019 seçimlerinde sarf ettiği ve tartışma yaratan "Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu" sözünden hareketle "Çok şey olsa bile dün kesinlikle ne oldu?"
Independent Türkçe, CHP'yi yakından takip eden ve 2019'daki yerel seçim kampanyasındaki siyasi stratejiyi belirleyen isimlerden iletişim uzmanı Ateş İlyas Başsoy ile konuştu.
İmamoğlu, Erdoğan'ın mağduriyetine mi sahip oldu?
İmamoğlu hakkındaki karar birçok ceza hukukçusuna göre hukuken yanlış. Bununla birlikte karar daha çok siyaseten yorumlanıyor. Karar kime yarar? Terazide dengeyi değiştirdi mi?
Tabii büyük bir etkisi olur. Çünkü Türkiye'nin son çeyrek yüzyılı benzer bir karardan sonra oluştu. Şimdi buradan da böyle bir mağduriyet durumu oluşur ya oluşmaz. Aynı dil değil çünkü yani çünkü. Sol CHP veya Türkiye'de AKP dışında yani din çevreleri dışında… Orada MHP'yi de ayırırım. Hani ne MHP mağduriyet edebiyatıyla yükseldi ne CHP. Bunların her ikisi de mağdur oldular. MHP de CHP de sol da sağ da o anlamda 12 Eylül faşizminde işkence gördüler, hapis yattılar. Fakat AKP'lilerin yarattığı kendi içindeki mağduriyet durumunu her ikisi de yaratmadı. Yani onların bir mağduriyet severliği var. O yüzden bu mağduriyet dilini İmamoğlu aynı şekilde kullanmaz. Bu hikâye belki Erdoğan'a yapılan kısmıyla benziyor ama bunu kullanma tarzları İmamoğlu'nun Erdoğan'la aynı olacağını pek zannetmiyorum. Çünkü İmamoğlu'nun böyle bir tarzı yok.
İmamoğlu Saraçhane'deki konuşmada cumhurbaşkanlığı adaylığına mı göz kırptı?
"Bizim 2023 ideallerimiz var. İstanbul'da başardık bunu Türkiye’de de başaracağız"... İmamoğlu'nun kararın ardından Saraçhane'de yaptığı konuşmada yaklaşan seçimlerde aday olmasını isteyen bir güruha yönelik böyle bir alt metni olan bir sesleniş hissettiniz mi?
Tabii tabii... Birinci adım için çok doğru bir konuşma. Bütün Türkiye, AKP seçmeni, MHP seçmeni dahil aday kim olacak diye konuşuyor. "Millet İttifakı'nın adayı kim olacak" sorusunu soruyor. O açıdan bu konuşma "Aday ben olacağım, bana bakın, aday için doğru aday benim" diyor. Şu anda insanların temel sorusuna yani "cumhurbaşkanı adayı kim olacak" sorusuna yanıt verilmiş olundu. Bakın aslında bu bir yıl önce bir buçuk yıl önce olabilirdi. Yani "bir buçuk yıl önce, hatta 2 yıl önce erken seçim istiyoruz bizim adayımız da Ekrem İmamoğlu" denseydi Türkiye bu kadar yıl kaybetmezdi. Sanki böyle Norveç'te yaşıyormuşuz gibi böyle sakin sakin toplantılar yapılıyor. Bu iş böyle sakin olmazdı. İmamoğlu ya Yavaş karşıdaki kişi olsaydı, halkın da arkasında durduğu denenmemiş birine işaret edilseydi 2 yıl önce o insanlar çoktan erken seçime zorlamışlardı iktidarı. Ve seçimi de almışlardı. Hani çarşı karışır ya bir Demirel vizyonunda Bülent Ecevit vizyonunda Turgut Özal vizyonunda bir kürsü insanı gelip “Arkadaş bugün seçim istiyorum!" diye bir kamuoyu baskısı yaratmadı. O yaratılmadığı için de işte bugüne geldik.
"Dava varken Almanya'ya gidilmesi akıl alır değil"
Davanın hangi gün görüleceği belliydi. CHP lideri Kılıçdaroğlu aynı gün içerisinde Almanya’daydı. Bu ziyarette olmasını nasıl yorumlamak lazım? Sizce bir iletişim kazası mı var yoksa bu bilinçli bir tercih mi?
Yani bilinçli bir tercih ise neyin bilinci olur anlamıyorum. Neden o gün? Almanya'ya gidince görüştüğü yerel medya kanalları kim? Akıl alır bir şey değil, Almanya'ya böyle bir şey varken gidilmesi. Ötesini aklım almıyor. Benim Türkiye yakın tarihinde anlamadığım birkaç olaydan birisi olacak bu. Herhalde basireti bağlandı diyebilirim. Aslında Türkiye'nin 10 yıllık durumunda Kılıçdaroğlu'nun çok büyük rolü var. Yani Kılıçdaroğlu boşa alınacak, hafife alınacak bir insan değil.
Kılıçdaroğlu'nun kararın ardından paylaştığı videoları izlemişsinizdir. İki ayrı video paylaştı. İkincisi Berlin'de uçağa binmeden önceydi. Orada "28 Şubatçılar artık sarayın içerisindedir. Darbe zihniyetiniz batsın" dedi. Ve Almanya programını keserek Berlin'den İstanbul'a doğru yola çıkacağını belirtti. Siz nasıl buldunuz ilk tepkiyi CHP liderinden?
Abartılmış bir şekilde bir durum var. Sürekli "Şu batsın, Allah belanızı versin, bilmem ne olsun falan" gibi. Halk dilinde beddua derler. Genellikle yaşlı insanlar böyle televizyona bakarlar, Sözcü gazetesi okuyup, Halk TV seyrederler. (Kılıçdaroğlu’nun) çok yaşlı insan konuşması yani. Çok defansif, çok pasif agresif bir konuşma. Son bir yıldır hep bu konuda böyle tatlı tatlı uyarmaya çalışıyorum. Yok işte bakkalın dilinden yazıyorum, manavın dilinden yazıyorum kendisine. Bu kadar ekonomik krizin olduğu bir ülkede herkes seçimi kazanabilir, kim olursa olsun. Ama bu dille hiç kimse kazanamaz. Kılıçdaroğlu bunu belki de en iyi bilen kişi çünkü 10 seçim kaybetti bu dille.
"Akşener gol attı, golü atan maçı kazanır"
İmamoğlu'nun dün o konuşmayı yaptığı sırada otobüste yanındaki kişi Meral Akşener vardı. Akşener'in oradaki varlığı sizce sadece demokratik bir omuz vermekten mi ibaret? Yoksa henüz adayını ilan etmemiş, altılı masa açısından nasıl okumak gerekir bu durumu?
Meral Akşener, mevcut siyasi liderler içinde belagati en yüksek, bence zekasıyla da yüksek kişi. Bütün mevcut liderler içinde. Çok zeki bir kadın ve çok bilgili bir kadın. Ecevit'in konuşması olağanüstüydü, olağanüstü zeki bir insandı. Hatta Deniz Baykal, Erdal İnönü, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necmettin Erbakan... Bunlar müthiş insanlar.. Her ne konuşursan, o konuyla ilgili mutlaka bir bilgisi vardır ve çok iyi bir şekilde soruları yanıtlar. Yani zeki, hazırcevap bir anda pat diye laf söyleyecek Türkiye'deki yegane lider Meral Akşener.
Tam böyle ana dilinde bir laf söylüyor. Yani bir ananın söyleyeceği gibi bir anne gibi, bir abla gibi sarılıyor İmamoğlu'na. O gün Meral Akşener'in danışmanları "Meral Hanım Belçika'da yerel gazeteler ile ilgili güzel bir toplantı ayarladık. "Haydi Belçika'ya gidelim" deseydi, Akşener bunu asla kabul etmezdi. Zaten gördüğünüz gibi orada (Saraçhane'de) oldu. Yani gol atan maçı kazanır biliyorsunuz.
© The Independentturkish