Selçuk Üniversitesi, öğretim üyesi Prof. Dr. Mikail Bayram'ın Nasrettin Hoca hakkında son derece ilginç bir çalışması bulunuyor.
Bayram'ın "Tarihin Işığında Nasreddin Hoca ve Ahi Evren" isimli kısa eseri, Nasrettin Hoca'ya dair bildiğimiz hemen hemen her şeyi durup baştan düşünmeye sevk ediyor.
Yazara göre; Ahi Evren ve Nasrettin Hoca aynı kişilerdi.
Tuhaf, bakınız Mikail Bayram 'aynı dönemde yaşamış çağdaş kişiler' demiyor!
Nasrettin Hoca, Ahi Evren'dir ve tabi Ahi Evren de Nasrettin Hoca'nın bizzat kendisidir.
Mevlana ve Ahi Evren düşmanlığı
Bayram'ın çalışmasındaki en temel dayanak noktası Mevlana'nın "Mesnevi" eserindeki Ahi Evren düşmanlığı iddiasıdır.
Mevlana'nın "Divan-ı Kebir" eseri başta olmak üzere şiddetle hücum ettiği Şeyh Nasirrüd Din ismi bulunur. Yazarın araştırmalarına göre bu isim; Nasrettin Hoca'nın ta kendisidir.
Nasrettin Hoca'nın Kırşehir'e geliş nedeni de Mevlana'nın oğullarından Alâeddin Çelebi ile Şems-i Tebriz cinayetine bulaşması olarak gösterilir. (Ariflerin Menkıbeleri - Ahmed Eflaki)
Mevlana'nın kaleme aldığı "Mesnevi" isimli eseri esasen onun siyasetnamesidir aynı zamanda.
Birçok muarızına bu eser üzerinden cevap verir ve dönemin siyasi meselelerine yaklaşımını da bu eser üzerinden ortaya koyar.
Bayram'ın iddiasına göre; Mevlana, bu eserde Nasrettin Hoca'ya kimi zaman doğrudan kimi zaman da dolaylı göndermelerde bulunur.
Mevlana'nın oğlu Alâeddin Çelebi ve Nasrettin Hoca'nın; Nureddin Caca (Mevlana'nın müridi) tarafından öldürülmesi iddiası ise Nasrettin Hoca ve Mevlana düşmanlığında husumetin yalnızca eserlerle sınırlı kalmadığı ihtimalini doğuruyor.
Yani; Şems'in ölümünde Nasrettin Hoca'nın parmağı olduğu gibi, Nasrettin Hoca'nın da ölümünde Mevlana'nın parmağı olabileceği ihtimali Prof. Dr. Mikail Bayram'ın eserlerinden ulaşabileceğimiz ürpertici bir şüpheye dönüşüyor.
Prof. Dr. Mikail Bayram'ın, Sultan Veled ve Ahmed Eflaki'ye dayandırdığı son derece sıra dışı bir iddia daha var.
Buna göre; Mevlana, Moğol yanlısı bir siyaset izlerken Türkmenlerle işbirliği yapan Nasrettin Hoca Moğol karşıtıdır.
Mevlana'nın "Mesnevi" eserinde Nasrettin Hoca'ya hücum ettiği öne sürülen ilk hikâye "Kötü huylu Dabdağın (Derici) hikâyesi" faslıdır.
Bilindiği üzere Ahi Evren (Nasrettin Hoca) Ahi Teşkilatı'nın başı olduğu gibi, dericiler esnafının da piridir:
Birisi, güzel koku satanların pazarına gelince aklı başından gitti, büzülüp yere yıkıldı. Kerem sahibi attarlardan gelen güzel kokular, başını döndürdü, yere düştü! O bihaber, gün ortasında yol uğrağına bir leş gibi yıkıldı, kaldı.
Derhal halk, başına üşüştü… Herkes lâhavle diyerek derdine derman aramaktaydı. Birisi, eliyle kalbini yokluyor, öbürü yüzüne gülsuyu serpiyordu. Bilmiyordu ki o alanda onun başına ne geldiyse gülsuyundan geldi.
Biri bileklerini başını ovuyor, öbürü hararetlensin diye samanlı ıslak balçık getiriyordu. Biri ödağacıyla şekeri karıştırıp tütsülüyor, başka biri elbisesinin bir kısmını soyup üstündekileri hafifletiyordu.
Birisi nasıl atıyor diye nabzını yokluyor, öbürü ağzını kokluyor. Şarap mı içti, esrar mı? Yoksa afyon mu yuttu… Anlamak istiyordu. Halk, onun neden bayıldığını anlayamamış, şaşırıp kalmıştı. Derhal akrabalarına haber verdiler, falan adam feşman yerde perişan bir halde düşüp kaldı dediler. Neden bayıldı, ne oldu da leğeni damdan düştü? Kimse bilmiyordu! O tabağın iriyarı, güçlü kuvvetli, bilgili anlayışlı bir erkek kardeşi vardı, hemencecik koşa koşa geldi.
Yenine biraz köpek pisliği almıştı, halkı yardı, feryat ederek kardeşinin başucuna geldi. Ben neden hastalandı biliyorum, dedi… Hastalık teşhis edildi, sebebi bilindi mi tedavisi kolaydır. Sebebi bilinmezse tedavisi güçleşir… Hangi ilaç iyi gelecek? Yüz türlü ihtimal vardır. Fakat sebebi bilindi mi iş kolaylaşır. Sebeplerini bilmek, bilgisizliği giderir.
Adam kendi kendine, onun iliğine damarına kat kat köpek pisliği sinmiştir. Rızkını elde etmek için her gün, akşamlara kadar pisliğe gömülmüştür, tabaklığa gark olunmuştur demişti.
Büyük Calinus da böyle demiştir: Hastaya, neye alışkınsa onu ver! Aykırı olan şeylerden zahmet çeker; onun için hastalığının ilacını da alıştığı şeylerde ara! Bokböceği, daima pislik taşır durur… bu yüzden de gülsuyundan bayılır. Onun ilâcı yine köpek pisliğidir… Çünkü ona alışmıştır, onunla halli hamur olmuştur.(Mesnevî-i Şerîf Tercümesi - CİLT 4)
Yine "Yılancı'nın Hikâyesi" faslında da önemli göndermeler bulunur. Bilindiği üzere Ahi Evren'e yılan yakalamadaki mahareti nedeniyle yılan avcısı anlamına gelen "Evren" denilmesi de Bayram'ın öne sürdüğü argümanlar arasında bulunur.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ayrıca, Mevlana'nın Yahudi Cuha fıkralarını kullanmasındaki maksat, Nasrettin Hoca'nın nüktedan yönünü aşağılamak amacı taşıdığı Bayram tarafından öne sürülür.
Arap fıkra karakteri Yahudi Cuha; kurnaz görünmeye çalışan ama son derece aptal ve münafık bir kişiliktir.
Dolayısıyla Cuha örneği üzerinden Nasrettin Hoca aşağılanmaya çalışılır iddiası söz konusudur.
Mustafa Duman; Nasrettin Hoca ile Cuha arasındaki farkları şöyle sıralar:
- Cuha fıkralarında kurnazlık, aldatma ve yalan ögelerine fazla rastlanır. Nasreddin Hoca'ya bağlanan fıkralarda ise bu özellikler tek tük bulunsa da ön plana çıkmaz. Nasreddin Hoca fıkraları ince bir espri gücüne, zekice cevaplara dayanır.
- Cuha fıkralarında, anne ve babayla, üvey anneyle ve babanın cariyesiyle çok kaba cinsel içerikli şakalar yapılmaktadır. Toplam Cuha fıkraları içerisinde bu tür fıkraların sayısı bir hayli fazladır. Nasreddin Hoca fıkralarında ise, anne ve baba çok az yer almaktadır. Ancak birkaç fıkrada bunlara rastlıyoruz. Türk toplumunda olduğu gibi, Nasreddin Hoca fıkralarında da anne ve babayla cinsel içerikli konuşma, şaka yoktur.
- Cinsel içerikli Nasreddin Hoca fıkralarının bir kısmının başka fıkra tiplerinden Hoca'ya bağlanmış olduğunu, eski fıkra kaynaklarım tarayarak gösterebiliriz.
Buna rağmen Nasreddin Hoca fıkraları içerisinde rastladığımız cinsel içerikli ve çağrışımlı fıkralar, çoğunlukla Anadolu insanının kahvelerde, çeşitli erkek toplantılarında anlattıkları fıkralara yakındır. Cuha fıkralarındaki gibi bayağıya kaçmaz. En eski Nasreddin Hoca yazmalarında bulunan bazı bayağı açık-saçık fıkralar, yukarıda gösterildiği gibi, başka fıkra tiplerinden alınarak Nasreddin Hoca tipine bağlanan ya da müstensihlerin eklediği fıkralardır. Konunun uzmanı olanlar bunları ayırt edebilirler.
Yani Bayram demek istiyor ki Mevlana, Cuha olarak Nasrettin Hoca'nın fıkralarını alıyor; ama Cuha diyerek Nasrettin Hoca'yı aşağılıyordu.
En önemlisi de Nasrettin Hoca'ya ait olduğu iddia edilen "Latifeler" esasen Ahi Evren'e aitti.
Doğrusu Prof. Dr. Mikail Bayram'ın iddiaları çok sarsıcı ve okuduklarımızdan ürpertici şu sonuçları çıkartıyoruz;
- Mevlana taraftarları Anadolu işgalcisi olan Moğollarla yakın ilişki hatta ittifak içerisindedir.
- Ahi Evren, Nasrettin Hoca'dır.
- Nasrettin Hoca, Şems-i Tebriz-i cinayetinde rol almıştır.
- Mevlana taraftarları Nasrettin Hoca'nın cinayetinde rol almıştır.
Doğrusu bunlar, araştırılması gereken iddialar.
Kanaatimce, Ahi Evren ile Nasrettin Hoca aynı kişiler olabilirler; ama Mevlana'nın Nasrettin Hoca'nın katline giden süreçte bir ilgisi olması pek olası görünmüyor.
Prof. Dr. Mikail Bayram'ın büyük bir keşif yaptığı şüphesiz; ama bunun tam olarak ne olduğuna dair daha ciddi kanıtlara ve araştırmalara ihtiyacımız var.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish