Bugün Afrika'dan Arabistan çöllerine kadar anlatılagelen Yahudi Cuha fıkraları ile Türk fıkra kültürünün en önemli ismi Nasrettin Hoca'nın sayısız fıkrası -mekân ve karakter farklı olmak üzere- tıpatıp aynıdır.
Bu sebeple bazı araştırmacılar zaman zaman Nasrettin Hoca ve Yahudi Cuha'nın aynı kişiler olduğunu iddia eder.
Bu meseleye geçmeden Nasrettin Hoca'ya atfedilen fıkraların önemli bir kısmının kahramanımıza ait olduğuna şüpheyle yaklaşılması gerektiğini "Mendkıb-ı Nasreddin Efendi" isimli eserden bir fıkrayı iktibasla gösterelim:
Yahudi'nin intikamı
Hoca Nasreddin, Hak taala'dan bin altın istedi.
'Ya Rab, bin altın ver, bir eksik olsa almam', dedi. Amma Nasreddin Hocanın bir zengin Yahudi komşusu var idi. Bunu dinledi, haline muttali oldu. Bir beze dokuz yüz doksan dokuz altın bağladı, bacadan attı.
Gördü, Nasreddin altınları aldı, saydı, dokuz yüz doksan dokuz altın. 'Ya Rab, bunu verdin, bir altın dahi vermeğe kadirsin', deyip altınları kabullendi.
Yahudi'nin şimdi eli ayağı tokuştu. Tez kapısını kakıp, Hoca kapıya geldi. Yahudi buna ey itti: 'Getir altınları!' dedi.
Hoca ey itti: 'Ne şekil altınları?' Ey itti: 'Benim attığım altınları', dedi. Nasreddin Hoca eyitti: 'Ben Tanrı 'dan her vakit bin altın ister idim. Şimdi dokuz yüz doksan dokuz altın verdi, birini dahi vermeğe kadirdir, dedim, altınları aldım' dedi.
Yahudi: 'Sen bir eksik olursa almam, dedin, ben de bir zevk olsun diye attım. Getir altınları' dedi.
Nasreddin Hoca, eyitti. 'Bana Allah verdi, sen vermeğe kadir değilsin' dedi.
Yahudi gördü söz kabul etmez. Bunu mahkemeye davet eyledi. Hoca eyitti: 'Benim şanım var. Ben mahkemeye böyle gitmem. Getir bana bir binecek ve kürk gideyim' dedi.
Yahudi bir kürk ve bir de binecek katır getirdi. Yahudi ile maan kadıya geldiler.
Kadı efendi eyitti: 'Davanız nedir?' Nasreddin Cevap eyledi ki: 'Efendi, daima ben Allah 'tan bin altın ister idim. Allah taala bana dokuz yüz doksan dokuz verdi.
Ben dahi: 'Bir altın dahi Mevla 'm verir' dedim, kabul ettim. Bu Yahudi komşumdur, bilmem ne ister' dedi. Kadı efendi, Yahudi'ye eyitti: 'Bundan senin davan nedir?' dedi.
Yahudi eyitti: 'Bu Hoca, Allah 'tan bin altın ister idi. Bir eksik versen kabul etmem, der idi. Ben de zevk olsun diye dokuz yüz doksan dokuz altın saydım, bacasından aşağı attım. Aldı kabullendi. Ben altınları geri isterim' dedi.
Kadı efendi, Hoca 'ya eyitti. 'Yahudi'nin davasına ne dersin?' dedi. Nasreddin Hoca cevap eyledi: 'Efendim, bu Yahudi 'den söyletirsin, şimdi arkamdaki kürke ve bindiğim katıra dahi sahip çıkar' dedi.
Yahudi eyitti. 'Ya, anlar da benim değil mi ?' deyince, kadı efendi: 'Yıkıl melun cuhut', diye kapıdan taşra koydu.
Hoca hanesine geldi, amma Yahudi kendi kendisine eyitti: 'Bu ne demektir, benim bu kadar altınlarımı alsın kürkü ve katırı dahi alsın' deyip düşünüp, 'Nasreddin'i hicvettirem. Bin altın dahi harcedip hakkından gelirim' deyip bin altın dahi ayırdı.
'Her kim Hoca Nasreddin üzerine mezak olarak bir şey uydursun ana bir altın verem' deyip, herkes Hoca Nasreddin hakkında bir kötü şey yapıp halk içinde söylerler idi: 'Bu da Hoca Nasreddin'in' diye. Ol dahi bütün iftiradır, diye.
Görüldüğü üzere Nasrettin Hoca'ya atfedilen fıkraların sahih olmadığına dair ayrı bir fıkra dahi elimizde mevcut.
Hele Evliya Çelebi'nin kuyuya attığı bir taş var ki yüzyıllardır çıkarılamıyor.
Seyyahımız büyük bir hata ile Nasrettin Hoca ile Timur'u çağdaş, hatta Timur'un akıl hocası yapar.
Bu güzel hatadan sonra Timur ve Nasrettin Hoca ile alakalı muazzam bir literatürün doğmasına vesile olur.
Konumuza dönecek olursak Arap literatürünün kahramanı Cuha ve Türk fıkra kahramanı Nasrettin Hoca'nın birbirine karıştırılması fıkranın tadını biraz kaçırıyor.
Bunun iki temel nedeni var; evvela Cuha karakteri Yahudi olmaya çalışan gizli bir Müslümandır, ama ne Yahudi'dir ne de Müslüman kalmıştır.
Sonra Cuha son derece aptal bir karakter olarak anlatılır. Oysa Nasrettin Hoca ahlaki ilkelere bağlı iyi bir dindar ve son derece akıllı bir tiptir.
Dolayısıyla Nasrettin Hoca ile Cuha'yı birbirinden ayırmak son derece önemlidir.
Önemli kültür araştırmacısı Prof. Dr. Ulrich Marzolph, Cuha'nın 8'inci yüzyılda yaşamış gerçek bir karakter olduğunu tespit eder.
Nasrettin Hoca ile Cuha'nın aynı kişiler olduğunu iddia eden Fransız Rene Basset'in iddialarını da bu anlamda çürütür; çünkü arada neredeyse 400 yıllık bir zaman farkı bulunmaktadır.
Arap tarihçi İbnü'l- Cevzi'de Cuha hakkında şu bilgileri nakleder:
Künyesi Ebu 'l-Gusun 'dur. Kendisinden zekâ ve uyanıklığa alamet olan kıssalar rivayet edilmiştir. Ancak dalgınlığı ağır basmış ve bazı kıssaların düşmanları tarafından uydurulduğu belirtilmiştir. Mekki bin İbrahim'den şöyle rivayet edilmiştir:
'Cuha'yı açıkgöz biri olarak gördüm. Ona nispet edilenler uydurmadır. Komşuları vardı; biri birleriyle şakalaşırlardı. Sonradan hakkında aslı olmayan fıkra ve hikâyeler uydurulmuştur.'
Türk kültüründe Cuha'yı ilk ele alan kişi Mevlana Celaleddin-i Rumi'dir. Cuha hakkında birçok hikâyeyi Mesnevi'yi alan Mevlana bu konuda Nasrettin Hoca ile Cuha'yı birbirine karışırmaz.
Öte taraftan Mesnevi'de de olmasına rağmen bugün bile "Bu kediyse et nerede?" fıkrası hala Nasrettin Hoca'nın fıkrasıymış gibi ele alınır.
Dolayısıyla yalnızca Araplar Nasrettin Hoca fıkralarını Cuha'ya atfetmiyor, biz Türkler de Araplara ait olan Cuha fıkralarını Nasrettin Hoca'ya atfediyoruz.
Hatta bu konuda Araplardan daha bonkör davrandığımızı söylemek gerekir.
Cuha ve Nasrettin Hoca'nın birbirine karıştırılması da yeni bir olaydır.
Örneğin Evliya Çelebi, Cuha'yı anlatırken Nasrettin Hoca gibi bir adamdır, der ve ikisini birbirinden ayırır.
Cuha ve Nasrettin Hoca'nın birbirine benzetilmesine en büyük tepkiyi gösterenlerin başında Türk sosyolojisinin kurucusu olarak kabul edilen Ziya Gökalp göstermiştir.
Gökalp, bırakın birbirine karıştırılmasını benzetilmesini dahi hazmedemez:
Araplar Hoca'yı, Cuha-i Rumi ünvanlıyla Arapçaya tercüme etmişler. Fakat Hoca 'yı Cuha 'ya benzetmek doğru değildir. Hoca, son derece zeki olduğu halde, Arap'ın Cuha'sı gayet budaladır.
Bazı Arap yayınevleri bilhassa Mısır havzasında, Nasrettin Hoca fıkralarını alıp Yahudi Cuha olarak basması özellikle Arap coğrafyasında Nasrettin Hoca'nın Yahudi Cuha olarak tanınmasına neden olur.
Peki, Cuha ve Nasrettin Hocanın farkları nelerdir?
Yahudi Cuha ile Nasrettin Hocayı birbirinden ayırmak için Dr. Mustafa Duman maddeler çıkarır:
- Cuha fıkralarında kurnazlık, aldatma ve yalan ögelerine fazla rastlanır. Nasreddin Hoca'ya bağlanan fıkralarda ise bu özellikler tek tük bulunsa da ön plana çıkmaz. Nasreddin Hoca fıkraları ince bir espri gücüne, zekice cevaplara dayanır.
- Cuha fıkralarında, anne ve babayla, üvey anneyle ve babanın cariyesiyle çok kaba cinsel içerikli şakalar yapılmaktadır. Toplam Cuha fıkraları içerisinde bu tür fıkraların sayısı bir hayli fazladır. Nasreddin Hoca fıkralarında ise, anne ve baba çok az yer almaktadır. Ancak birkaç fıkrada bunlara rastlıyoruz. Türk toplumunda olduğu gibi, Nasreddin Hoca fıkralarında da anne ve babayla cinsel içerikli konuşma, şaka yoktur.
- Cinsel içerikli Nasreddin Hoca fıkralarının bir kısmının başka fıkra tiplerinden Hoca'ya bağlanmış olduğunu, eski fıkra kaynaklarım tarayarak gösterebiliriz. Buna rağmen Nasreddin Hoca fıkraları içerisinde rastladığımız cinsel içerikli ve çağrışımlı fıkralar, çoğunlukla Anadolu insanının kahvelerde, çeşitli erkek toplantılarında anlattıkları fıkralara yakındır. Cuha fıkralarındaki gibi bayağıya kaçmaz. En eski Nasreddin Hoca yazmalarında bulunan bazı bayağı açık-saçık fıkralar, yukarıda gösterildiği gibi, başka fıkra tiplerinden alınarak Nasreddin Hoca tipine bağlanan ya da müstensihlerin eklediği fıkralardır. Konunun uzmanı olanlar bunları ayırt edebilirler.
- Nasreddin Hoca fıkralarında, gene Anadolu etkisiyle, eşekli fıkralar vardır. Bu tür fıkralara eski Cuha fıkraları arasında pek rastlamıyoruz.
- Nasreddin Hoca fıkralarındaki zeka pırıltısı yerine Cuha fıkralarında aptallık ön plandadır.
-Nasreddin Hoca fıkraları Türk insanının dünya görüşünü, Türk toplumunun kültürünü yansıtır. Cuha fıkraları ise Arapların dünya görüşünü ve kültürünü yansıtır. Örneğin, öldürülen insan için 'kan parası' alınması bir Arap geleneğidir ve Cuha fıkralarında rastlanır. Nasreddin Hoca fıkralarında rastlanmaz.
- Nasreddin Hoca fıkralarında, Anadolu ya da diğer ülkeler insanının günlük yaşamından, sosyal yaşam ve ilişkilerinden kesitler sunulur. Cuha fıkralarında da Arapların sosyal ve günlük yaşamları yer alır. Yemek alışkanlıkları, çalışma yaşamı, eğlence gelenekleri gibi.
- Kelime oyununa dayanan fıkralar söz konusu olduğunda, yukarıda 1 numaralı fıkrada görüldüğü gibi, Cuha, Arapça kelimelerle espri yapar. Böyle bir fıkranın diğer toplumlar için bir anlamı yoktur. Çünkü, fıkra Arapça üzerine kurulmuştur. Nasreddin Hoca'nın tanınmış fıkrası, 'Çocuğunuza Eyüp adını takmayın, sonra söylene söylene ip olur' fıkrasında da espri 'ip' kelimesiyle sağlandığı için ancak bu kelimenin bilindiği Türk toplumlarında anlamı vardır. Bu 'ip' kelimesini bir başka dile çevirdiğiniz zaman fıkranın esprisi kaybolur.
- Cuha, İspanyol Yahudilerinde, Yahudileşme sürecinden geçerek bir Yahudi Cuha haline geldiğinde birçok olumsuz özelliği öne çıkmıştır. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Bencillik, cahillik, mantıksızlık, gevezelik, işe yaramazlık, budalalık gibi. Yahudi Cuha tipine, Arap Cuha'mn tüm olumsuz yönlerini alan, fakat olumlu yönlerini ihmal eden bir tip olarak da bakabiliriz. Nasreddin Hoca tipinde de bazı olumsuzluklara rastlanır. Fakat bunlar, neredeyse tamamen olumsuzluklar üzerine kurulmuş bir mizahın temsilcisi haline gelen Cuha tipininkiler yanında birkaç örnekten ileri gitmez.
Tüm bilgiler ışığında hala Yahudi Cuha ile Nasrettin Hoca'nın aynı kişiler olduğunu iddia etmek art niyet taşır.
Rumeli, Anadolu ve Türkistan coğrafyasına kadar fıkraları anlatılan Nasrettin Hoca farklı bir kişidir, Afrika ve Arabistan yarımadasında fıkralara konu olan Yahudi Cuha farklı bir karakterdir.
Eskiler, galat-ı meşhur derler; öyle hikayeler var ki Nasrettin Hoca ile özdeşleşmiş ama Cuha'ya ait; yine Cuha ile özdeşleşmiş ama Hoca Nasretin'e ait... Bu da başka bir dosyanın konusu olsun.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish