Arjantin ekonomisi 'yoğun bakımda'

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Arjantin Ekonomi Bakanı Martin Guzman, Cumhurbaşkanı Alberto Fernandez hükümetinin solcu ortaklarından gelen baskının ardından istifa etti.

Arjantin ekonomi bakanının ani istifası, ülkede gerçekleşmiş son 30 yıldaki mali krizlerin hatırlanmasına yol açtı.

Ayrıca Guzman'ın ayrılması, Başkan Fernandez'in kendi hükümet koalisyonu içinde artan yalnızlaşmanın bir başka işareti olarak okunabilir.

Çünkü mevcut Cumhurbaşkanı Alberto Fernandez ile eski cumhurbaşkanı aynı zamanda başkan yardımcısı olan Cristina Kirchner anlaşamıyor.

Hatta medya önünde defalarca kez biri birlerini sert bir şekilde eleştirdiler. Üstelik haftalardır yüz yüze görüşmüyorlar bile.

Nitekim yayımlanan bir merkez bankası anketine göre, Arjantin'in 2022 enflasyonunun yüzde 55'e ulaşması bekleniyor. Ancak ülkedeki sadece mayıs ayı enflasyonu yüzde 60'ın üzerinde seyrediyor.

Bu bağlamda Cristina Kirchner, Ekonomi Bakanı Guzman'ı sert eleştiriyor ve IMF ile yürütülen görüşmelerde Guzman'ın teslimiyet bir politika yürüttüğünü iddia ediyordu.

Eski Başkan Kirchner'ın koalisyon içindeki etkili fraksiyonunun Guzman'ın mali politikalarına karşı çıkması, Guzman'ın görevi bırakmasına ve yerine Kirchner'e sadık Silvina Batakis'in geçmesine neden oldu.

İşte bu iç gerilimden ötürü Guzman istifa etti. Yerine ekonomi bakanı olarak Silvina Batakis seçildi.

Yeni Bakan Batakis, Cristina Kirchner'a yakın bir isimdi. Ancak Guzman, Arjantin'in 44 milyar dolarlık bir borcu yeniden yapılandırmak için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılan pazarlığın baş müzakerecisiydi.

Guzman, Wall Street'in gözdesi olmasa da, hükümetin IMF ile yapılan pazarlığın anlaşmanın garantörü olarak görülüyordu.

Fakat Guzman, Başkan Fernandez ile başkan yardımcısı Cristina Kirchner'ın arasında ortada kaldı. Yerine geçen Silvina Batakis az bilinen bir ekonomist ve uluslararası saygınlığı yok.

Bu yüzden ekonomi bakanın değişmesi, zaten güven endeksi yüzde 20'lere düşmüş olan Başkan Alberto Fernandez üzerinde daha fazla baskı oluşturacak ve siyasi meşruiyetini sorgulatacaktır.


Solcu başkanlar anlaşamıyor

Alberto Fernandez ve Cristina Kirchner arasındaki anlaşmazlık, siyasi kopuşları artırıyor ve yönetilebilirliği zayıflatıyor.

Arjantinliler, Cumhurbaşkanı Alberto Fernández ve yardımcısı Cristina Fernández de Kirchner'e olan inancını kaybetti. 

Sokaktaki umutsuzluk, Ekonomi Bakanı Martín Guzmán'ın istifası Palacio krizinden sonra belliydi. Dolayısıyla bakanın istifası, Kirchner'in yavaş ama ısrarlı yıkım sürecinin tamamlanmasıydı. 

Guzman'ın istifa kararı, Arjantin'in IMF ile yaptığı 44 milyar dolarlık borcu yeniden finanse etmek için yaptığı son anlaşmanın bir parçası olarak kamu harcamalarını azaltmaya çalışan Fernandez'e ve hükümetin ılımlı kanadına bir darbe oldu.

Üstelik Guzman'ın bakanlıktaki yardımcıları da istifa etti.

Yeni bakanın seçimi, Alberto Fernandez ve Cristina Kirchner aralarında anlaşma olmaması nedeniyle yaklaşık 48 saat sürdü. 

İkili uzun zamandır baş başa konuşmamıştı. Sonunda Kirchner'e yakın bir ekonomist olan Silvina Batakis'in adı ortaya çıktı.

Batakis aynı zamanda Fernandez'e itaat edeceğine ve selefi Guzmán tarafından imzalanan IMF ile anlaşmaya uyacağının sözünü verdi.

Ancak taraflı-tarafsız herkes Batakis'in Cristina Kirchner'ın emrinde çalışacağı konusunda hem fikir.

Batakis, Arjantin'in IMF ile ilişkisinin, ülkenin düzenli ödeme almaya devam etmesi için gerekli olacağını söyledi.

 Ayrıca Arjantin'in muhtemelen yeni ekonomik hedefler için IMF ile bir anlaşmaya varması gerekecek.

Oysa Arjantin'in IMF anlaşması, Cristina Kirchner liderliğindeki koalisyonunun solcu üyelerinden sert eleştiriler almıştı.

Buna rağmen Kirchner ve yakın ekibi, ekonomi politikalarında tüm bakanlıkların sorumluluğunu üstlendi.

Arjantin ekonomisinde yaşanan bu değişiklik karşısında ülkenin para birimi peso, dolar karşısında karaborsa da, 239'dan 260'a düştü.

Sonuç olarak Arjantin solu ve Peronistler; parti içi krizleri çözme yeteneğine sahip değil. Zira Arjantin solu ve Peronistler, kendilerini anti-emperyalist söylem ve eylem pratiği üzerine geliştirir.

Peronizm, kendi içindeki krizleri üretme ve derinleştirme koşullarını kendi içinde taşıyacak şekilde yapılandıramadı.

Böylece iç krizler kendi kendine üretilip daha sonra kontrol edemeyecekleri bir patlama durumuna ulaşıp kontrolden çıktı.

Bu değerlendirmenin en iyi örneği, Peron'un 1974'teki ölümünden sonra, eşi Isabel Martínez'in başkanlığı devralmasıydı ve arkasından 1976 askeri darbesinin peşinden gelmesi büyük bir fiyaskoya neden oldu.

Kirchner, ekonomik yönetimi konusunda Guzman ile sık sık çatıştı. Devrimci solcular ve peronistler 2021 yılında Fernandez ve ekonomik ekibini ara seçimler ve yerel seçimlerde ağır yenilgi alınması yüzünden Fernandez yönetimine ateş püskürdü. 

Hatta 2022 yılında Kirchner, Kongre'de Fernandez'in IMF'ye olan borcu yeniden finanse etme programına karşı oy kullandı! Bu yüzden Fernandez, onay almak için muhalefetle temas kurmak zorunda kaldı.

Yerel basında çıkan haberlere göre, bu yılın başlarında Guzman, elektrik fiyatlarını artırma politikalarına uymadığı için bir enerji yetkilisini görevden almaya çalıştı. Kirchner'a yakın olan bu kişi işine devam etti.  

Ayrıca Fernandez'e yakın bir başka üst düzey yetkili, Kirchner'in müttefiklerini eleştiren kısa mesajların kamuoyuna açıklanmasının ardından istifa etmek zorunda kaldı.

Kirchner yaptığı bir konuşmada, Arjantin'de yaşanan ekonomik krizin derinleştiği ve hükümetin enflasyonu frenlemek için çok az şey yaptığını iddia etti ve harcama kesintilerini eleştirdi.

Kirchner konuşurken, Guzmán 7 sayfalık istifa mektubunu Twitter'da yayımladı. 

Guzman mektubunda, ekonominin pandemiden etkilenmesi yüzünden özel tahvil sahipleriyle yaklaşık 65 milyar dolarlık devlet borcunun yeniden yapılandırdı.

Ayrıca, acı kemer sıkma önlemleri kapsamında IMF borç ödemelerini 2026'ya kadar geri çekeceğine dikkati çekti.

Ancak her iki anlaşma da, küresel borç piyasalarında ve Arjantin'de yatırımcı güveninde bir toparlanmaya yol açmadı.

Buna rağmen ekonomik büyüme, pandeminin ardından 2021'de toparlandı. Ancak ekonomistler, ülkenin tahıl ihracatında artan fiyatlara rağmen bu yıl durgunluk olasılığının arttığını söylüyor.


Arjantin'i bir devalüasyon bekliyor

Ekonomi bakanının istifasıyla alevlenen enflasyonun harap ettiği Arjantin'deki siyasi kriz, piyasaları korkuttu ve kayıt dışı döviz kuru yükselirken panik alımları ve hızlı fiyat artışlarına neden oldu. 

Ancak belirsizlik ve paniğin ortasında, tüketicilerin fiyatların yakında daha da artacağından korkuyor.

Çünkü fiyatlar maliyetlere göre belirlenmiyor. Belirsizliğin yarattığı riskleri maksimize edilmesinden yani kardan zarar korkusundan ortaya çıkıyor.

Arjantin şu anda bir hiper-enflasyonun eşiğinde.Kamyon şoförleri, çiftçilerin ürünlerini pazarlara ulaşmasını engelleyen artan yakıt fiyatlarını ve mazot kıtlığını protesto ediyor.

 Ekonomistler, fiyatları daha da yükseltebilecek bir devalüasyonla karşı karşıya olduğu konusunda uyarırken, başkent Buenos Aires'te insanlar bozulmaz gıda stokluyorlar. 

Bazı ekonomistler, enflasyonun yıl sonuna kadar yüzde 70'e ulaşacağı konusunda uyarıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU