Faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere gittiği Batman'da 4 Eylül 1993 günü faili meçhul bir cinayet sonucu öldürülen Demokrasi Partisi Milletvekili Mehmet Sincar'ın davası Pazartesi günü görülecek. Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde 8'inci celsesi görülecek olan ve 2023 yılında 30 yıllık zaman aşımı süresi dolacak olan davanın tek sanığı tutuksuz yargılanan Hizbullah hükümlüsü Cihan Yıldız.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Uzun yıllar adliyenin tozlu raflarında kalan Mehmet Sincar dosyası, 90'lı yılların şaibeli olaylarından biri.
Milletvekillerine sokakta silahlı saldırı düzenlendi
Demokrasi Partisi (DEP) Mardin Milletvekili Mehmet Sincar 4 Eylül 1993'te 6 milletvekili ile beraber faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere Batman'a gitmiş, sık sık faili meçhul cinayetlerin işlendiği ve kaos ortamının hakim olduğu kentte inceleme yapan milletvekillerine sokak ortasında silahlı saldırı düzenlenmişti. Vücuduna sekiz kurşun isabet eden Mehmet Sincar ile DEP yöneticisi Metin Özdemir bu saldırıda hayatını hayatını kaybetti. Cinayeti önce aşırı milliyetçi Türk İntikam Tugayı adlı bir örgüt üstlendi. Olaydan sonra dönemin devlet bakanları Necmettin Cevheri ve Mehmet Gökhan katilin yakalandığını açıkladı, ancak dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise bu bilgiyi yalanladı.
1996 yılına kadar tüm girişimlere rağmen aydınlatılamayan Sincar cinayeti, siyaset-mafya-devlet ilişkilerinin ortaya çıktığı Susurluk kazasından sonra hazırlanan araştırma raporunda, üstelik sürpriz bir isimle gündeme geldi. Rapora göre, Sincar'ın katilleri 90'lı yıllarda isimleri bile dehşetle anılan "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım ve üç PKK itirafçısıydı. Ancak raporda isimleri geçen kişilerle ilgili herhangi bir adım atılmadı. Dosya yeniden adliyenin tozlu raflarına kaldırıldı.
Sincar cinayeti Hizbullah belgelerinde
Susurluk kazasından bir yıl sonra, yani 18 Kasım 1997'de Diyarbakır'a atanan Emniyet Müdürü Gaffar Okkan kentteki kaotik ortamı bitirmek için çalışmalara başladı. Okkan'ın hedefinde ise satırlı saldırılar, tek kurşun ve domuz bağı cinayetleri ile korku salan Hizbullah örgütü vardı. Seri operasyonlar sonucu örgüt arşivi ele geçirildi ve Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'nun İstanbul'da saklandığı yer tespit edildi. 17 Ocak 2000'de düzenlenen operasyonda Velioğlu öldürüldü ve binlerce sayfa evrak ele geçirildi. O evraklar Sincar cinayetini Hizbullah'ın işlediğine işaret ediyordu.
Zaman aşımı riski
27 Haziran Pazartesi günü görülecek davanın sekizinci duruşmasından da bir karar çıkması beklenmiyor. Ancak dava artık zaman aşımı riskiyle karşı karşıya. Bu ihtimal de hem Sincar Ailesi hem de hukukçuları tedirgin ediyor. Mahkeme 4 Eylül 2023'e kadar karar vermezse zaman aşımı süresi dolacak ve dava düşecek. Sincar'ın eşi Cihan Sincar, HDP Grup Başkan vekili Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ve İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun duruma dikkat çekmek için bir basın toplantısı düzenledi ve destek çağrısı yaptı.
"Mehmet Ağar neden şüpheli değil?"
Davayı geçmişten beri takip eden isimlerden biri olan HDP Grup Başkan vekili Meral Danış Beştaş'a göre de Sincar'ın öldürülmesi JİTEM'in, karanlık güçlerin, derin devletin içinde olduğu bir cinayet.
Beştaş, "Mehmet Ağar neden hâlâ bu davada şüpheli değil? JİTEM'le ilgili savcılıklar kıllarını kıpırdatmıyor. Bir dönemin faili meçhullerini, insanlığa karşı suçlarını, hunharca işlenen cinayetleri aklama görevini AKP iktidarı gönüllü bir şekilde üstlenmiş durumda. TBMM kendi milletvekiline sahip çıkmamıştır. Çünkü öldürülen DEP'li, Kürt ve muhalif biri. AKP'ye Diyarbakır'dan söylüyorum; siz aklamaya çalışıyorsunuz ama asla aklayamayacaksınız" diyor.
"Ben o 5 yaşındaki çocuğa ne diyeceğim?"
Eşinin ölüm haberini telefonla alan ve o günden beri adalet aradığını söyleyen eşi Cihan Sincar ise geçen 29 yılda çocuklarının büyüdüğünü, torunları olduğunu, ancak aradığı adaleti bulamadığını söylüyor:
Çocuklarımız küçücüktü. Şimdi baba oldular, yarın dede olacaklar ama yine dedelerinin katilleri yok. Biz mücadelemizi sürdürüyoruz ama sesimizi duyan yok. Torunlarımız her gün, 'Dedemiz nerede?' diye soruyor. Ben o 5 yaşındaki çocuğa ne diyeceğim? Sonra öğrenecek. Babasından öğrenecek, benden öğrenecek, amcasından öğrenecek ve bunu unutmayacaklar. Umut olsaydı 30 yıl sürmezdi, bu kadar sürmezdi. Belki ömrümüz bile yetmez
Haberin tamamı için
DW Türkçe