Tarihten ders çıkarılması gerektiğini vurgulayan Bakırhan, "Bu devri kapatalım, artık barışın ve ortak yaşamın devrini başlatalım," dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bakırhan, Cumhuriyet'in kuruluş sürecinden günümüze dek süren inkâr ve bastırma politikalarını hatırlatarak şöyle konuştu:
Ortak mücadeleyle kurulan Cumhuriyet, demokrasiyi dışladı. Tekçi, inkârcı bir rejimin yolunu açarak Kürt sorununa ve demokrasi krizine neden oldu. 1950’lerde dünya çok kutuplu düzene geçerken Türkiye'de bu fırsat heba edildi. 1960’tan başlayarak 1971, 1980, 1997... Tank paletleriyle halkın iradesine, çözüm umuduna darbeler yapıldı. 1993’te Sayın Öcalan’ın uzattığı barış eli geri çevrildi. 1999’da uluslararası komployla Türkiye karanlığa sürüklendi. 2015’te çözüm süreci buzdolabına konuldu. 15 Temmuz sonrası OHAL ile demokrasinin damarları tıkandı.
“Tarih defalarca gösterdi: Panzerin demokrasisi olmaz”
Türkiye'nin kriz döngüsüne hapsolduğunu ifade eden Bakırhan, sözlerine şöyle devam etti:
Sorunları halının altına süpürenler, nesilden nesile bu yükü devrediyor. Darbelerin panzerinin demokrasi olmayacağını tarih defalarca gösterdi. Bu devri artık kapatmak istiyoruz. Eşit ve ortak yaşamın devrini başlatmak istiyoruz. Sayın Öcalan’ın ‘gelecek yüzyılı kaybetmeyelim’ çağrısı, geçmişe takılmadan ama ondan ders alarak yeni bir başlangıç yapma çağrısıdır. Gelin bu yüzyıllık ateşi birlikte söndürelim. Sorunları konuşmak yerine bir kez güçlü bir iradeyle çözelim.
“Barış gecikirse ekmek küçülür, özgürlük daralır”
Ekonomik krizi ve yoksulluğu barışın ertelenmesine bağlayan Bakırhan, “Barış sadece siyasetin meselesi değil, sofradaki ekmeğin, yoksulun, emekçinin, öğrencinin meselesidir,” dedi. Milyonlarca yurttaşın yoksulluk sınırında yaşadığını belirten Bakırhan, şöyle konuştu:
Sürüncemede bırakılan barış, kronik enflasyon gibidir. Yakıcıdır, yıkıcıdır. Eğer bu fırsat dalgasını şimdi yakalarsak kaderimizi değiştirebiliriz. Barış gecikirse, umut azalır. Bu yüzden doğru zaman bugündür. Yarın değil!
“Biz hazırız. Kürtler hazır. Kadınlar, emekçiler, sosyalistler hazır”
Barış sürecine olan inançlarını vurgulayan Bakırhan, sözlerini kararlı bir çağrıyla sürdürdü:
Bu barış sürecine inanıyoruz. Bunu demokrasiyle taçlandırmak için 7/24 çalışıyoruz, çalışacağız. Biz hazırız. Kürtler hazır. Emekçiler, sosyalistler, kadınlar hazır. Varsa birlikte yürümek isteyenler, buyurun! Türkiye’yi demokratik temellerle birlikte yeniden inşa edelim!
“Barış bir yolculuktur. Bu yolculuğun kalbinde Sayın Öcalan var”
Barışın yalnızca bir hedef değil, başlı başına bir süreç olduğunu vurgulayan Bakırhan, Abdullah Öcalan’ın rolüne dikkat çekerek şunları söyledi:
Barış sadece bir varış noktası değildir. Başlı başına büyük bir yolculuktur. Emek ister, çaba ister. Ve bu sürecin merkezinde Sayın Abdullah Öcalan olduğunu açıkça ifade ediyorum. Şimdi tüm kalbimle söylüyorum: Kalbe kan gitmeyince kriz baş gösterirse, tecrit de barışın kalbine giden nefesi kesmek demektir. Bu nedenle, Sayın Öcalan’a uygulanan tecridin bir an önce kaldırılması gerekiyor. Sayın Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi, Türkiye’nin iyileştirilmesidir. Bu halkların, emekçilerin, yoksulların derdine derman olmanın bir anahtarıdır. Umarız ülkeyi yönetenler bu anti-demokratik uygulamadan vazgeçer.”
“105 yıl önce bu topraklarda halklar birlikte mücadele etti”
Bakırhan, 23 Nisan’ın anlamına da değinerek şöyle konuştu:
Yarın 23 Nisan. Tam 105 yıl önce bu topraklarda farklı halklar, farklı inançlar el ele vererek Cumhuriyeti kurdu. Siz de hatırlarsınız: Kürdistan Mebusu, Lazistan Mebusu, diğer etnik ve inanç gruplardan mebuslar da vardı bu Kurucu Meclis'te. Kurucu Meclis tamamlı olmasa da birçok kimliği tereddütsüzce o kürsüye taşımıştı. Ama bu ortak hikâye belli bir süre sonra, 1924’te akamete uğratıldı. Birlikte mücadele eden ve Kurucu Meclis’te yer alan halklar ve inançlar, özgür bir yaşama maalesef sahip olamadılar. İşte sorunların özü de tam burada başladı. 1915’te Ermenilerle başlayan inkâr, 100 yıl boyunca bu topraklarda yaşayan her halka, kültüre, dile, inanca yaşatılmaya çalışıldı. Değerli arkadaşlar, tarih hayatın öğretmenidir. Artık günümüz, ayrıkları azaltmanın, ortaklıklarımızı büyütmekten başka bir şansımız olmadığını ortaya koyuyor. Tarih bunu defalarca bize gösterdi. Umarım bu sefer son olur, tarihten dersleri hep birlikte alırız. Nasıl ki sağlam bir çınar kökleriyle birlikte dimdik duruyor ve yeşeriyorsa, bu ülke de köklerindeki çoğulculukla bir arada duracak ve yeşerecek. Artık tarihsel korku ve önyargılardan çıkmak, Türkiye barışını sağlamak, kaçınılmaz bir görev olarak önümüzde duruyor. Sayın Öcalan'ın barış ve demokratik toplum çağrısında belirttiği gibi: Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde, inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir, demişti Sayın Öcalan. Bu çağrı sadece bir söz değil; bu ülkenin geleceğine kurulan, aslında bir köprüdür.
Bakırhan sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu ülkenin geleceğine kurulan bir köprüdür. Bu köprüyü cesurca geçmek artık hepimizin görevidir. Silahlar devreden çıkmalı. Evet, biz de buna inanıyoruz. Evet, silahlar elden çıkmalı ama sadece eldeki silahlar değil; zihinlerde de bir silahsızlanma olmalı. Red, inkâr, huzursuzluk da zihinlerde artık sona ermelidir, diyoruz. Gelen 23 Nisan’ın yapıcı ve ortaklaştırıcı ruhunu yeniden canlandıralım diyoruz. Demokratik ulus mutabakatıyla, eşit, adil, demokratik bir anayasa yaparak, gelecek 100 yılı birlikte inşa edelim diyoruz. Birlikte yürüyelim, birlikte konuşalım, birlikte çalışalım, birlikte çözelim diyoruz. Çünkü bu ülkenin en büyük güvencesi, farklılıklarımızı zenginlik kabul eden demokratik bir cumhuriyettir. Kimliklerin ve inançların tanındığı demokratik bir devleti ve herkesin kendisine ait hissettiği bir cumhuriyeti kurma çağrısı yapıyoruz. Biz bu çağrının gereklerini yerine getirmeye hazırız. Gündelik siyasi çıkarlardan, dar hesaplardan kurtulmalıyız. Biz Kürtler olarak, emekçiler, ezilenler olarak bu ülkeyi, bu coğrafyayı seviyoruz. Bu ülkede, bu coğrafyada yaşayan 72 milleti, inancı da seviyoruz. Biz barışa varız. Bu ülkeyi demokratik bir zemine çekmeye varız. Biz barışa hazırız. Eşitlik, adalet ve demokrasi diyenleri de bu mücadeleye, bu inşa sürecine davet ediyoruz. Evet, değerli arkadaşlar, son olarak hepinize tekrardan teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. Önümüzdeki günler çok önemli günlerdir. Eminim, umuyorum, bu dönem aynı zamanda hepinize tarihi sorumluluklar yüklüyor. Sorumluluğumuz bellidir: Eve dolaşmak, insanlara bu süreci anlatmak, barışı toplumsallaştırmak ve onurlu bir barışa ulaşmaktır.
Bakırhan gazetecilerin sorularını yanıtladı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakırhan, "Ömer Çelik, 'Bu hafta içerisinde yeni ve önemli gelişmeler yaşanacak' dedi. Bu hafta bizleri neler bekliyor?” sorusuna şu yanıtı verdi:
Vallahi biz de katılıyoruz artık önemli ve yeni gelişmeler olsun. Türkiye toplumunun beklentisi de budur. Aslında Sayın Öcalan, adaya giden heyetimize de ona benzer şeyler söylemiştir. Umarım iyi ve güzel şeyler olur. Artık sözü aşıp, pratik zeminde bunları ortaya koymanın zamanı olduğunu belirtmek istiyorum.
Bir gazetecinin, "Adalet Bakanı ile görüşme takvimi netleşti mi?" sorusunu Bakırhan, "Henüz netleşmedi. Şöyle zaten başvuru yapıldı. Henüz tarih net değil ama sanırım önümüzdeki günlerde olma ihtimali yüksek" diyerek cevapladı.
Silah bırakma kongresinin nisan ayı sonunda olabileceğine ve Devlet Bahçeli'nin bugün yaptığı açıklamaya ilişkin görüşleri sorulan Bakırhan şu cevabı verdi:
Sayın Bahçeli'nin dedikleri de çok önemli. Silah bırakma konusunda zaten Sayın Öcalan’ın bir çağrısı vardı. Bu bir sır değil. Gerekleri yerine getirilince herhalde muhatapları silahı bırakacaklarını söylemişlerdi. Umarım önümüzdeki günlerde çatışmaların, şiddetin, silahın, kavganın olmadığı, Sayın Ömer Çelik'in de dediği gibi 'Güzel günler, güzel adımlar görürüz' diyordu.
Bakırhan, "Dün de kritik bir ziyaret gerçekleşti. Sayın Pervin Buldan ile görüşme imkanınız oldu mu? Görüşmeye ilişkin kendini feshedeceği kongreyi ne zaman toplayacak? Öcalan buna ilişkin bir şey söyledi mi?" sorusuna şöyle yanıtladı:
Tarih konusunda bizim bilmemiz olanaksız. Örgüt kendisi buna karar veriyor ama Pervin Başkan'ın ilettiği çok önemli bir şey vardı. ‘İlk defa Sayın Öcalan’ı bu kadar moralli, bu kadar umutlu gördüm’ demişti. Bu çok iyi, çok önemli bir gelişme. Umarım bu moral ve umut Türkiye'nin tamamına sirayet eder.
Bakırhan, bir gazetecinin, Sırrı Süreyya Önder'in rahatsızlığı dolayısıyla İmralı Heyeti'nde yeni bir ismin yer alıp almamasına ilişkin soruyu, "Bu konuda bir açıklama yaptık. Bizim şu anda önceliğimiz Sırrı Başkanın bir an önce sağlığına kavuşmasıdır. Umarım en tez zamanda Sırrı Başkan yine yarım bıraktığı çalışmalara aktif bir şekilde katılır. Şu anda öyle bir gündemimiz yok" diyerek cevapladı.
"'Önümüzdeki grup toplantısında yeni gündemleri konuşuruz' dediniz. Yani bu süre zarfında PKK'nın kendini feshetmesi olasılığı var mıdır acaba?" sorusu hakkında Bakırhan, şunları söyledi:
Sayın Öcalan'ın morali, umudu yüksekti. Sayın Bahçeli'nin açıklamaları yerinde, olumlu. AK Parti Sözcüsünün açıklamaları var. Daha öncesinde Erdoğan'ın açıklamaları vardı. Bütün bunları bir araya topladığımızda umutlu olmamamız için hiçbir sebep göremiyorum şu anda.
Bakırhan'dan "PKK'nın kendini feshi" sorusuna yanıt:
— Independent Turkish (@TurkishIndy) April 22, 2025
Sayın Öcalan'ın morali, umudu yüksek. Sayın Bahçeli'nin açıklamaları yerinde. AK Parti Sözcüsünün açıklamaları var. Umutlu olmamamız için hiçbir sebep yokhttps://t.co/lDP9MLwxqh pic.twitter.com/zW9PDHRInG
Independent Türkçe, ANKA