Pandeminin "kahramanlarına" yönelik şiddet son bulmuyor… Yeni mezunlar yurtdışı hayali kuruyor

Sağlık-Sen'in raporuna göre sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları mevcut yeni yasal düzenlemeye rağmen sürüyor. Sadece nisanda 25 sağlık çalışanı şiddet mağduru oldu. Bu yılın ilk 4 ayında ise saldırıya uğrayan çalışan sayısı 125'i buldu

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçilemiyor / Fotoğraf: Twitter

İzmir'in Bornova ilçesinde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Canberk Gül, yaklaşık 10 gün önce açmış olduğu kliniğinin önünde 5 kişilik grup tarafından darp edildi.

"Seni öldüreceğim, soyunu kurutacağım" diye tehdit aldığını belirten Dr. Gül, "Başıma bir şey gelirse bu kişiler sorumludur" dedi.

Bu dün yaşanan bir örnek sadece. Sağlıkta şiddet; yapılan yasal düzenlemeye rağmen azalmıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Martta 38, nisanda 25 sağlık çalışanı şiddete uğradı

Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) bu konuda düzenli olarak raporlar hazırlıyor.

Sağlık-Sen'in "Sağlıkta Şiddet Raporu"na göre; "pandeminin kahramanlarına" yönelik şiddet, nisan ayında da devam etti. Geçen ay 19 şiddet olayında 25 sağlık çalışanı mağdur oldu. Bu süre boyunca yaşanan şiddet vakalarına sebebiyet veren 34 saldırganın 10'u hakkında herhangi bir işlem yapılmadı.

Martta 38 sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı. 2022 yılının ilk 4 ayında şiddete uğrayan sağlık personeli sayısı şimdiden 125'i buldu.

2021'de ise yıl boyunca yaşanan olaylarda, 316 sağlık çalışanının şiddet mağduru olduğu raporlara yansımıştı.

 

Semih Durmuş.jpg.jpg
Sağlık-Sen Başkanı Semih Durmuş / Fotoğraf: AA



"Toplumsal duyarlılık şart"

Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş da sağlıkta şiddete karşı mücadele yürütüldüğünü ancak yine bunun son bulmadığını ifade etti.

Sağlık sistemini tehdit eden şiddet olaylarının, çalışanların en önemli sorunları arasında bulunduğunu anımsatan Durmuş, "Sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların tutuklu yargılanmasını sağlayan ve iyi hal indirimini kaldıran düzenlemenin TBMM Genel Kurulu'ndan geçmesini önemli buluyoruz. Ama sağlıkta şiddete karşı aslolanın toplumsal duyarlılık olduğu unutulmamalıdır. Yasanın hemen ardından, toplumsal duyarlılık oluşturacak adımların da atılması kaçınılmazdır. "

Her geçen yıl şiddete uğrayan sağlık çalışanı sayısının daha da arttığı Türkiye'de bu durumun kronikleşmiş bir sorun haline gelmesinin sebebi ne?

Uzmanlara göre, sağlıkta şiddetin tek bir sebebi yok.

Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, bu durumun sebeplerini; sağlık politikalarındaki yanlışlar / yetersizlikler, mevzuattaki eksikler ve uygulamadaki sorunlar şeklinde ayırıyor.

 

Fincansı.JPG.jpg
TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı / Fotoğraf: Twitter



"Sağlık, bir kâr alanı olarak görülüyor"

Ülkede uygulanan politikaların, sağlığı bir kâr alanı olarak tanımladığını aktaran Fincancı, "Korumayı değil hastalananlar üzerinden kar elde etmeyi amaçlayan bir sağlık sistemi var. Şehir hastanelerinde hasta garantisi vermeleri gibi" dedi.

Bu kışkırtılmış sağlık talebinin karşılanamadığı koşullarda ise toplumda, yaşanan durumun sorumlusunun hekim ve sağlık çalışanı olduğu algısına yol açtığını vurgulayan Fincancı, "Örneğin son dönemde 5 dakikada bir muayene randevusu verilmesi gündeme geldi. 5 dakikalık bir muayene insanların sağlıkla ilgili yaşadığı sorunlara çözüm olamayacağına göre, burada yaşadıkları eksikliği ilk olarak ve hemen karşılarında gördükleri sağlık çalışanlarına ya da hekimlere atfediyorlar ne yazık ki" diye konuştu.

"Mevzuat eksik düzenlenmiş"

Sağlık alanında yaşanan bu krizin bir diğer sebebinin de mevzuattaki eksikler olduğuna değinen Fincancı'ya göre sağlıkta şiddet yasasının, Türk Ceza Kanunu'na ve Ceza Muhakemesi Kanunu'na atıfları yapılmadığı için yargı mensuplarının bu yasayı uygularken eksikler yaşanıyor.

 "Mevzuat eksik düzenlenmiş ve ilgili kanunlarla ilişkilendirilmemiş. Dolayısıyla yargı mensupları bu ilişkilendirme olmadığı için uygulamada eksik adım atıyor" diyen Fincancı, "Koruyucu birtakım mekanizmaların işlemesine ilişkin sıkıntılar var. Örneğin sağlık gruplarındaki güvenlik görevlileri, taşeron firmalar aracılığıyla çalıştırılıyor ve bir sorun olduğunda olaya en az çalışanla müdahil oluyorlar. Bu yoğunlukta bu çalışan sayısı yetmiyor ve müdahale etmekte eksik kalıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

Fincancı, konuyla ilgili Türk Tabipler Birliği'nin taleplerinin ne olduğu sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

"Öncelikli olarak sağlık kurullarının daha güvenli hale getirilmesi gerekiyor. Sağlığın bir kar alanı olarak tanımlamaktan çıkarılması, kamusal bir hak kapsamında değerlendirmesi gerekiyor. Ardından da sağlıkta şiddet yasasının mevzuata uygun şekilde düzenlenmesi gerekiyor."

 

Avukat Fevzi Herdem.JPG.jpg
Avukat Fevzi Herdem / Fotoğraf: Independent Türkçe



"Kanunlarda düzenlemeler yapıldı ancak yetersiz"

Olayın hukuksal boyutunu değerlendiren avukat Fevzi Herdem ise bu konudaki yasaların çok da yetersiz olmadığı fakat cezaların caydırıcılığı noktasında eksikler olduğu görüşünde.

"Devletin sağlık personelini korumaya yönelik attığı adımlar nedir" sorusunu yanıtlayan Herdem, sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik kanunlarda birtakım değişikliler yapıldığını söyledi.

Herdem, yapılan düzenlemeye ilişkin şunları ifade etti:

Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nda yapılan ilave düzenleme ile kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle işlenen; kasten yaralama, tehdit, hakaret, görevi yaptırmamak için direnme suçlarına karşı verilecek cezaların; yarı oranında arttırılması ve hapis cezalarının ertelenmemesi yönelik düzenleme kabul edildi. Basit bir örnek vermek gerekirse kasten yaralama suçunda yaralamanın basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, 4 aydan 1 yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. Ancak mağdurun sağlık personeli olması durumunda temel ceza 1 yıl olarak belirlenir ise sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeline karşı görevi nedeniyle işlenmiş olduğundan yarı oranında arttırılarak temel cezaya 6 ay eklenir. Ayrıca kamu görevi nedeniyle işlendiği göz önüne alınarak ikinci kez yarı oranında arttırılarak 6 ay daha eklenerek ceza 24 ay hapis cezası olarak belirlenir ve belirlenen ceza ertelenmez. Ancak maalesef hükmün açıklanması geri bırakılması kurumu uygulanabilmektedir.

"Cezaların caydırıcılığı noktasında eksikler var"

Sağlık personeline uygulanan şiddette caydırıcılığı azaltan sebeplere de değinen Herdem, "Hükmün açıklanması geri bırakılması kurumunun uygulanması halinde ise sanık denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlemez ve yükümlülüklere uygun davranırsa ceza kararı ortadan kaldırılır. Ceza, sanığın sabıka kaydında dahi görünmez. Ortada sonuç doğuracak bir mahkeme hükmü yani ceza kalmamış olur. Özetle sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçilememesindeki temel sorun, yasaların yetersizliği değil cezaların caydırıcılığı noktasında toplanıyor" diye konuştu.

Herdem, "Özel kanunlarda düzenlemeler yapılarak karşılıksız çek keşide etme suçu veya imar kirliliğine neden olma suçlarında dahi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceğine dair düzenlemeler yapılırken maalesef kanunlarımızda mağdurun sağlık personeli olması durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceğine dair bir düzenleme bulunmuyor. Bu düzenlemenin eksikliği de sağlık personeline karşı işlenen bir suçta denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlemeyen ve yükümlülüklere uygun davranan sanığın, sonuçta hiç suç işlememiş gibi ceza almamasına neden oluyor" şeklinde konuştu.

 

Doktor.JPG.jpg
Süren şiddet olayları yeni mezunların planlarının değişmesine neden oluyor / Fotoğraf: AA



"2022 yılının ilk 3 ayında 567 hekim, yurtdışına gitmek için 'iyi hal belgesi' aldı"

Sağlık alanında yaşana şiddet olayları sebebiyle son dönemlerde pek çok hekim, kariyerine yurtdışında devam etme kararı alıyor.

Türk Tabipleri Birliği'nin verilerine göre, 2012'de yurtdışına çıkmak isteyen hekim sayısı 59 iken 2021'de bu sayı bin 400'ü aştı. 2022 yılının ilk 3 ayında ise 567 hekim, yurtdışına gitmek için ‘iyi hal belgesi' aldı.

Ancak sağlık sektöründe yaşanan şiddet olayları, yalnızca doktorlar için değil henüz mezun olmamış ve kariyerlerinin başında olan tıp öğrencileri için de karamsar bir tablo çizdi.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi R.C., Türkiye'de özellikle artan şiddet olayları sebebiyle hekim olarak bir gelecek göremediğini kaydetti.

Anlattığına göre R.C. de kariyerine yurtdışında devam etmek isteyen binlerce tıp öğrencisinden sadece biri.

 

73256fd2-4659-4845-ac40-db9aee8f47c7.jpg
Yeni mezunlar, yurtdışına gitmek için İngilizce öğreniyor / Fotoğraf: DAÜ



"Bir tıp fakültesi öğrencisi için Türkiye'de gelecek gittikçe kararıyormuş gibi geliyor"

Tıp fakültesinin çocukluk hayali olduğunu aktaran R.C., "Yeni mezun oldum. Acil tecrübem çok fazla yok. Bu kadar az tecrübeme rağmen sözlü şiddet diyebileceğimiz şeylere maruz kaldım. Ama esas olarak korunmadığını hissetmek insanı üzüyor. Yani bireysel olarak kendini savunmak zorunda hissediyorsun, bu da insanı biraz yalnız hissettiriyor" diyerek hissiyatını paylaştı.

Diğer ülkelerle Türkiye'yi kıyasladığında şiddet olaylarının Türkiye'de bu kadar içselleştirilmiş olunmasına çok şaşırdığını dile getiren R.C., "Burada hangi sağlık çalışanı, hangi doktor ile konuşursanız konuşun her biri sözlü veya başka türlü en az bir kere şiddete maruz kalmıştır. Ama yurtdışına giden üst dönemlerime baktığımda buna bire bir maruz kalmadıklarını, maruz bırakılmadıklarını görüyorum. O zaman da bir başkası benden çok daha iyi koşullarda, benim dert ettiğim şeyleri dert etmeden yaşayabiliyorsa ben neden bunu dert edeyim diye düşünüyorum" diyerek görüşlerini dile getirdi.

"Türkiye'deki şartların yakın gelecekte düzeleceğini düşünmüyorum"

Bir iki sene öncesine kadar Cerrahpaşa dâhiliyede asistan olmak istediğini ancak artan şiddet olayları nedeniyle yurtdışında doktorluk yapabileceği ülkeleri araştırmaya başladığını söyleyen R.C, sözlerini şöyle tamamladı:

O dönemde Amerika'yı, İsveç'i, Almanya'yı araştırmaya başladım. Sonrasında Almanya'da karar kıldım. Şu an TUS'a hazırlanmıyorum, dil öğreniyorum. Çünkü Türkiye'deki bu çalışma şartlarının, yakın gelecekte düzeleceğini düşünmüyorum.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU